Sayın Neslihan,
Ehemmiyeti yüksek bir konuyu daha foruma kazandırdığınız için teşekkür ediyorum.
Konu başlığının yeniden gözden geçirilmesinde fayda olacağını düşündüğümüde belirtmeden geçemeyeceğim.
Antisosyallik ile antisosyal kişilik bozukluğu hem psikoloji hemde sosyoloji nin alanı olması sebebiyle bir uzman görüşüde benden olsun istedim Prof. Dr. Arif Verimli
http://www.kigem.com/content.asp?bodyID=2460 yer alan linkte 3 gruba ayırdığı kişilik bozuklukları hakkında anlaşılır bir dilde detay vermiştir.
"Antisosyal Kişilik Bozukluğu, halk arasında "psikopat" diye tarif edilen kişilerin gösterdikleri davranış bozukluklarıyla tanımlanabilen bir kişilik bozukluğudur. Bir bireyin 15 yaşından itibaren sürdürdüğü, başkalarının haklarını yok sayma ve başkalarının haklarına saldırma şeklinde gelişen kişilik bozukluğudur. Suça ve tutuklanmaya yönelik davranışları devam ettirme, yasalara ve toplum kurallarına başkaldırı, zevk için veya kendi çıkarı için huzur bozma, saldırganlık, sorumsuzluk, vicdan duygusunun yokluğu, yetersizliği, başkalarına zarar vererek zevk aldığında dahi kendini haklı çıkaracak bir model oluşturma şeklinde gelişen bir bozukluktur. Bu kişiler gergin, huzursuz, öfkeli, umursamaz, acımasız, bencil ve sadistiktik. Başkalarına zarar verdikleri gibi kendi bedenlerine de kesici ve delici aletlerle izler bırakırlar. Alkol ve madde kullanımı bu grupta yüksektir. "
...
Sayın Verimli nin görüşlerinin akabinde assosyalite ile antisosyal kişilik bozukluğu nun kesiştiği noktayı vurgulamakta fayda var
aile
çevre
sosyoekonomik faktörler
kültür..
Bizleri asosyalite pençesinde kıvrandıran en büyük etmenlerden biride yaşadığımız köy/kasaba/kaza/kenttin tarım/hayvancılık/sanayi/hizmet.. gibi farklı sektörlerdeki yeridir. Bunun yanısıra yaşadığımız yerleşim yerinin kültür,sanat,..spor gibi alanlarda etkinliğide önem kazanır. Fuarlar, festivaller .. elbette iyi birer girişimdir de bunların kaç tanesinden kaç kişi faydalanabilmektedir ? Ya çalışma hayatımız !
Öyle ki bazı ünlü markaların reklamları içler acısı boyutumuzu gösteriyor nasıl mı;
... köyünde yaşayan hiçkimse hiç hayatında sinemaya gitmemişti... ile biz bunu sağladık.
... da göç ün önüne ... marka içecek sayesinde ... genç girişimci sayesinde üretim imkanları desteklenerek önüne geçildi ve artık boş boş kahvehanelerde oturmuyorlar ..
... tiyatro ne bilmiyorlardı biz onların ayağına tiyatroyu götürdük !
TV ne kadar yeterli ? ya internet ! ya da cep telefonu? her köşe bucağa girebilen bu 3 teknolojik alete ulaşmak kadar kolay değil değil mi, sinemaya, tiyatroya, konsere, fotoğraf resim galeri,.. kurs/seminer.. gibi etkinliklere ulaşmak ve sosyalleşmek !
Eskiden yazlık sinemaların varlığı, büyük heyecanla beklenen konser günleri, turnelere çıkan tiyatroların coşkusu.. nu anlatan büyüklerimi dinlediğimde kendimizin yaşadığı bu imkanlar içindeki imkansızlıktan şaşa kalıyorum. Öyle ki saygıdeğer bir kaç ahbabım farklı şehirlerde farklı hayatlarda iken radyo istekçileri olarak yıllarca dostluklarını sürdüregelmiş oluşlarına inanın şaşırıyorum. Hele babam ın annemin o yazlık sinemalarla ilgili anıları, konserlerde yaşadıklarını aktarmaları yok mu kahroluyorum dyebilirim.
Giderek zorlaşan yaşam koşulları kişi/kişilerin eve kapanmasını sağlamaktadır ve bana göre kişisel bozukluk kapsamında yer alan 3 grubun pençesine itmektedir.
Şimdi biraz daha kendimize dönerek özeleştiri yapalım istiyorum
Sinemaya, tiyatroya .. konsere gitmek ne kadar sosyalliktir ?
Merkez e inerek marka mekanlarda oturup çay kahve yemek .. sosyalleşmek mi gösteriş mi ?, AVM lerine doluşmak.. ve orada yer alan daracık sinema salonlarında film izlemek, arada çıkıp normaline nazaran %100 fark atan fiyatlarla sıcak soğuk birşeyler içmek yine sosyallikmidir ?
Kendi adıma şunu söyleyeyim bu tarz etkinlikler sadece bireyin gelişimine yardımcı etmenlerdir .
Şuan için en sosyalleşmeye açık alan kanaatimce ören, doğa.. gibi alanlara düzenlenen günübirlik ve ya haftalık turlar kadar doğa yürüyüşleri. Belki biraz olsun bireysel olmamak kaydı ile gruplar ile halk oyunları, modern dans,.. telli, vurmalı.. kurslar, hem bilgilenirken beceri artıran hem yeni bireylerle tanışmayı sağlayarak farklı hayatlara misafirlik sunuyor.
Sayın Neslihan,
Ehemmiyeti yüksek bir konuyu daha foruma kazandırdığınız için teşekkür ediyorum.
Konu başlığının yeniden gözden geçirilmesinde fayda olacağını düşündüğümüde belirtmeden geçemeyeceğim.
Antisosyallik ile antisosyal kişilik bozukluğu hem psikoloji hemde sosyoloji nin alanı olması sebebiyle bir uzman görüşüde benden olsun istedim Prof. Dr. Arif Verimli
http://www.kigem.com/content.asp?bodyID=2460 yer alan linkte 3 gruba ayırdığı kişilik bozuklukları hakkında anlaşılır bir dilde detay vermiştir.
"Antisosyal Kişilik Bozukluğu, halk arasında "psikopat" diye tarif edilen kişilerin gösterdikleri davranış bozukluklarıyla tanımlanabilen bir kişilik bozukluğudur. Bir bireyin 15 yaşından itibaren sürdürdüğü, başkalarının haklarını yok sayma ve başkalarının haklarına saldırma şeklinde gelişen kişilik bozukluğudur. Suça ve tutuklanmaya yönelik davranışları devam ettirme, yasalara ve toplum kurallarına başkaldırı, zevk için veya kendi çıkarı için huzur bozma, saldırganlık, sorumsuzluk, vicdan duygusunun yokluğu, yetersizliği, başkalarına zarar vererek zevk aldığında dahi kendini haklı çıkaracak bir model oluşturma şeklinde gelişen bir bozukluktur. Bu kişiler gergin, huzursuz, öfkeli, umursamaz, acımasız, bencil ve sadistiktik. Başkalarına zarar verdikleri gibi kendi bedenlerine de kesici ve delici aletlerle izler bırakırlar. Alkol ve madde kullanımı bu grupta yüksektir. "
...
Sayın Verimli nin görüşlerinin akabinde assosyalite ile antisosyal kişilik bozukluğu nun kesiştiği noktayı vurgulamakta fayda var
aile
çevre
sosyoekonomik faktörler
kültür..
Bizleri asosyalite pençesinde kıvrandıran en büyük etmenlerden biride yaşadığımız köy/kasaba/kaza/kenttin tarım/hayvancılık/sanayi/hizmet.. gibi farklı sektörlerdeki yeridir. Bunun yanısıra yaşadığımız yerleşim yerinin kültür,sanat,..spor gibi alanlarda etkinliğide önem kazanır. Fuarlar, festivaller .. elbette iyi birer girişimdir de bunların kaç tanesinden kaç kişi faydalanabilmektedir ? Ya çalışma hayatımız !
Öyle ki bazı ünlü markaların reklamları içler acısı boyutumuzu gösteriyor nasıl mı;
... köyünde yaşayan hiçkimse hiç hayatında sinemaya gitmemişti... ile biz bunu sağladık.
... da göç ün önüne ... marka içecek sayesinde ... genç girişimci sayesinde üretim imkanları desteklenerek önüne geçildi ve artık boş boş kahvehanelerde oturmuyorlar ..
... tiyatro ne bilmiyorlardı biz onların ayağına tiyatroyu götürdük !
TV ne kadar yeterli ? ya internet ! ya da cep telefonu? her köşe bucağa girebilen bu 3 teknolojik alete ulaşmak kadar kolay değil değil mi, sinemaya, tiyatroya, konsere, fotoğraf resim galeri,.. kurs/seminer.. gibi etkinliklere ulaşmak ve sosyalleşmek !
Eskiden yazlık sinemaların varlığı, büyük heyecanla beklenen konser günleri, turnelere çıkan tiyatroların coşkusu.. nu anlatan büyüklerimi dinlediğimde kendimizin yaşadığı bu imkanlar içindeki imkansızlıktan şaşa kalıyorum. Öyle ki saygıdeğer bir kaç ahbabım farklı şehirlerde farklı hayatlarda iken radyo istekçileri olarak yıllarca dostluklarını sürdüregelmiş oluşlarına inanın şaşırıyorum. Hele babam ın annemin o yazlık sinemalarla ilgili anıları, konserlerde yaşadıklarını aktarmaları yok mu kahroluyorum dyebilirim.
Giderek zorlaşan yaşam koşulları kişi/kişilerin eve kapanmasını sağlamaktadır ve bana göre kişisel bozukluk kapsamında yer alan 3 grubun pençesine itmektedir.
Şimdi biraz daha kendimize dönerek özeleştiri yapalım istiyorum
Sinemaya, tiyatroya .. konsere gitmek ne kadar sosyalliktir ?
Merkez e inerek marka mekanlarda oturup çay kahve yemek .. sosyalleşmek mi gösteriş mi ?, AVM lerine doluşmak.. ve orada yer alan daracık sinema salonlarında film izlemek, arada çıkıp normaline nazaran %100 fark atan fiyatlarla sıcak soğuk birşeyler içmek yine sosyallikmidir ?
Kendi adıma şunu söyleyeyim bu tarz etkinlikler sadece bireyin gelişimine yardımcı etmenlerdir .
Şuan için en sosyalleşmeye açık alan kanaatimce ören, doğa.. gibi alanlara düzenlenen günübirlik ve ya haftalık turlar kadar doğa yürüyüşleri. Belki biraz olsun bireysel olmamak kaydı ile gruplar ile halk oyunları, modern dans,.. telli, vurmalı.. kurslar, hem bilgilenirken beceri artıran hem yeni bireylerle tanışmayı sağlayarak farklı hayatlara misafirlik sunuyor.