Nedir akıl tutulması?
Aklın özgür ve özgün düşünememesi mi? İpotekli bir kişilik mi? Olayları tek yönlü görmek "ötekileşememek" mi? Empati yoksunluğu mu? Aklın varlığının ve işlevinin farkına varamamak mı? Farkındalıktan yoksun oluş mu? Yoksa öznellik ile nesnellik arasındaki ayrımı ya da birleşmeyi doğru yapamamak mı? Nedir akıl tutulması?
Ve nedendir, bir dönem "akıl mı üstün, vahiy mi " diyecek kadar aklı ön plana alırken ve vahyi bile anlamada ölçü akılsa deyip neredeyse akıl diye karar verirken, şimdi bir yeni nesil akıl tutulması kavramıyla karşılaşmamız?..
Shantaram?ın ilk paragrafı "Aşk, kader ve yaptığımız seçimler hakkında bildiklerimi öğrenmem çok uzun sürdü, dünyanın pek çok yerini dolaşmam gerekti ama hepsinin özünü bir anda, bir duvara zincirlenmiş halde işkence görürken kavradım. Beynimde yankılanan çığlıklar arasında, elim kolum tamamen bağlı ve çaresizken bir anda fark ettim, hâlâ özgürdüm. Bana işkence eden adamlardan nefret etmekte ya da onları bağışlamakta özgürdüm..." cümleleriyle başlıyor...
Demek özgürlük zincire vuruluyken kazanılabildiği, var olabildiği halde, bir başınayken de kaybedilebilen, yok olan bir kavram. Öyleyse nedir özgürlük; aklın özgür oluşu?
Bazen mücadelesini verdiğimiz şeyin içinde kayboluruz. Kınadığımız, kızdığımız şeylere bir süre sonra tarafgir olduğumuzu görürüz.
Peki, akıl her alanda mücadelesini verdiği özgür düşüncenin bir süre sonra esiri olmuş olabilir mi?
Nedir akıl tutulması?
Aklın özgür ve özgün düşünememesi mi? İpotekli bir kişilik mi? Olayları tek yönlü görmek "ötekileşememek" mi? Empati yoksunluğu mu? Aklın varlığının ve işlevinin farkına varamamak mı? Farkındalıktan yoksun oluş mu? Yoksa öznellik ile nesnellik arasındaki ayrımı ya da birleşmeyi doğru yapamamak mı? Nedir akıl tutulması?
Ve nedendir, bir dönem "akıl mı üstün, vahiy mi " diyecek kadar aklı ön plana alırken ve vahyi bile anlamada ölçü akılsa deyip neredeyse akıl diye karar verirken, şimdi bir yeni nesil akıl tutulması kavramıyla karşılaşmamız?..
Shantaram?ın ilk paragrafı "Aşk, kader ve yaptığımız seçimler hakkında bildiklerimi öğrenmem çok uzun sürdü, dünyanın pek çok yerini dolaşmam gerekti ama hepsinin özünü bir anda, bir duvara zincirlenmiş halde işkence görürken kavradım. Beynimde yankılanan çığlıklar arasında, elim kolum tamamen bağlı ve çaresizken bir anda fark ettim, hâlâ özgürdüm. Bana işkence eden adamlardan nefret etmekte ya da onları bağışlamakta özgürdüm..." cümleleriyle başlıyor...
Demek özgürlük zincire vuruluyken kazanılabildiği, var olabildiği halde, bir başınayken de kaybedilebilen, yok olan bir kavram. Öyleyse nedir özgürlük; aklın özgür oluşu?
Bazen mücadelesini verdiğimiz şeyin içinde kayboluruz. Kınadığımız, kızdığımız şeylere bir süre sonra tarafgir olduğumuzu görürüz.
Peki, akıl her alanda mücadelesini verdiği özgür düşüncenin bir süre sonra esiri olmuş olabilir mi?