Ziya Alp
?ÖLDÜREN BÜROKRASİ? !
Yazarın Diğer Yazıları : |-- Köşe Yazısı Seçiniz ?ÖLDÜREN BÜROKRASİ? ! NE İÇİN YAŞIYORUZ ? ?OKUMAK YA DA OKUMAMAK?; İŞTE BÜTÜN MESELE BU ! TÜRKİYE NİN KADERİ EKONOMİNİN 11 EYLÜL?Ü THE GAME IS NOT OVER HAYALDİ GERÇEK OLDU TORBA UZADI ! TARİHİ VERGİ VE SİGORTA PRİMİ AFFI KİRLİ İLİŞKİLER ! SAYIŞTAY?IN PERFORMANSI YERİNDE Mİ ? KURUMSAL VE BİREYSEL BAŞARI İÇİN İÇ DENETİM ! KAMUSAL İÇ DENETİM ? 1
Zaman: 21.11.2011 - 13:48:52
Son günlerde özellikle denetim bürokrasisi kaynıyor.
Maliye Bakanlığında yer alan Maliye Teftiş Kurulu ile Hesap Uzmanları Kurulunun kaldırılmasından sonra, bütün taşlar yerinden oynamaya başladı.
Bu bağlamda kasım ayı içinde çıkarılan 659 sayılı KHK ile birlikte taşra denetim elemanları olan Muhasebe ve Milli Emlak Denetmenleri, idari görev yapan Muhasebe ve Milli Emlak Uzmanları ile birlikte, ?Defterdarlık Uzmanı? kadrosunda birleştirildiler.
Bu düzenlemeye göre; defterdarlık uzmanları inceleme ve denetimle görevli olanlar ve olmayanlar, şeklinde kategorize edildi. İnceleme ve denetim yetkisi olanlar denetim ve inceleme görevlerini yürütmekle birlikte uzman olmaları hasebiyle verilen diğer işleri yapacaklar, hem de zorunlu yer değiştirmeye tabi olacaklar. Ama yapılan iş aynı olmadığı halde eşit maaş alacaklar ve aynı statüde olacaklar.
Diğer yandan, merkezi denetim elemanları olan Muhasebat ve Milli Emlak Kontrolörleri de, Devlet Muhasebe Uzmanları, Devlet Malları Uzmanları ile birlikte, ?Maliye Uzmanı? kadrosunda birleştirildi.
Böyle bir değişikliğin ne için yapıldığı ve faydasının ne olduğu anlaşılabilmiş değil henüz..
Muhasebe Denetmeniydiler !
Türkiye?nin seçkin üniversitelerinden mezun olup; kariyer meslek olması sebebiyle bu mesleği seçtiler..
Yazılı ve sözlü sınavları geçip; aday statüsünde üç yıl yardımcılık yaptılar..
Üç yılın sonunda can havliyle çalışıp zorunlu yeterlilik sınavını vererek meslek mensubu olarak atandılar..
Yıllarca kamu kurumlarında gider denetimi yaparak trilyonluk yolsuzlukları ortaya çıkarttılar.
Bunun karşılığında ise; ?Devlete hizmet cezasız kalmaz (!)? sözünde olduğu gibi cezalandırıldılar.. haksızlığa uğradılar..
Acaba gider denetimine ihtiyaç yok muydu ki; bu denetimleri gerçekleştiren denetim elemanları uzman haline getirildi.
Halbuki, 31.10.2011 tarihli Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliğine baktığımızda, Vergi Müfettişlerinin Muhasebe ve Milli Emlak konularında da denetim ve teftiş yetkisine sahip olduklarını görüyoruz. O halde ne diye, zaten bu konularda denetim yapan, yetkin ve tecrübe sahibi denetim elemanları bir çırpıda uzman yapılıverdi.
Acaba denetimsiz bir yönetim modeline geçişin temelleri mi atılmaktaydı ?
Bürokratik oligarşiyi temsil eden kurulları ortadan kaldırmakla, sorunu çözdüklerini zannedenler, maalesef yanılıyorlar. Zira, bürokratik oligarşinin zeminini oluşturan ?derin bürokrasi? hâlâ işbaşında.
Ama ben, bunların ötesinde insana dokunan gerçek bir hikayeden dem vurmak istiyorum..
Kağıt üzerinde birilerinin fütursuzca çiziktirdikleri kanun maddelerinin ne gibi trajedilere yol açtığını anlatmak istiyorum.
Yukarıda da belirttiğim gibi son yapılan düzenlemeler (659, 666 sayılı KHK v.s) birçok haksızlıkları doğurdu.
Çok ?ah? lar alındı !
Yapılan düzenlemelerin kanuni olması yeter mi?
Aynı zamanda hukuki olması da gerekmez miydi ?
Ve de insani ! Hani artık insan odaklıydı devlet yönetimi?
Yoksa bunlar sadece söylenen, ama sözde kalan boş kuruntular mıydı ?
İnsanı ilgilendiren bir meselenin vicdanları da ilgilendiren bir yanı yok muydu?
İşte böyle bir düzenleme üzüntü verici bir trajediye yol açtı.
Hukuksuzluğun kalpleri yorduğu bir trajediydi bu !
Namık Baran ! Kendisini şahsen tanımamakla beraber, dramatik hikâyesini öğrendiğimde çok etkilendim..
Bir Muhasebe Denetmeni.
Henüz hayatının en verimli çağı olan 40?lı yaşlarında (46 yaşında) bir denetim elemanı.
Eşi, bir kızı ve geleceğe dair umutları vardı..
İşte bunun için yıllarca hizmet ettiği, ancak bir türlü memnun edemediği Maliye Bakanlığı?ndan artık ayrılmak istiyordu.
Zira hep ikinci sınıf olarak hissediyordu kendini?
Ne kadar gayret ederse etsin kast sistemini andıran bu yapı da, geleceğinin olmadığını görüyordu..
Tam da bunun için Antalya Defterdarlığında görev yaparken, Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğüne müfettiş olarak atanmak istemişti.
Hatta belediye başkanı olumlu cevap vermişti bu talebe.
Ancak görev yaptığı süre boyunca boğazında hep bir yutkuntu olan oligarşik zihniyet ya da derin bürokrasi, onu yine rahat bırakmamış; bu sefer önünde bir set olmuştu.
İzin vermedi geçişine ?Bürokratik Oligarşi? (!)
Hem bu oligarşinin yıkıldığının söylendiği bir zamanda !
Umudunu yitirmedi.
Ne de olsa yargı vardı..
O?na başvurdu ve kazandı.
Evet artık engeli aşmıştı.. ya da öyle olduğunu zannediyordu.
Büyükşehir Belediyesi?nde göreve başladı. Arzusu yerine gelmişti. İyi ki mahkemeler vardı !
Ancak Bakanlık, idare mahkemesi kararına Danıştay?da itiraz etti ve Danıştay tarafından haklı bulundu. Namık Baran Defterdarlıktaki görevine geri dönmek zorunda kalmıştı.
Üzgündü !
Ama çilesi bitmemişti henüz.
Bakanlık geri dönüşüyle yetinmediği Namık Baran?ı Zonguldak Defterdarlığına tayin etti.
Antalya?da ikamet eden ailesinden ayrılmak zorunda kalmıştı..
Mecburen yeni görev yerine gitti. Elinden ne gelirdi ki ?
Devletin memuru idi ne de olsa !
Ama vazgeçmedi, diretti?
Tekrar yargıya başvurmayı deneyecekti.
Ama tam da bu sırada bir KHK çıktı.
656 sayılı.
Artık denetmen bile değildi bundan böyle; defterdarlık uzmanıydı !
Tabiri caizse artık eldeki bulgurdan da (!) olmuştu.
Dünyası kararmıştı.
Bu son hadiseler onu karanlık bir keder bulutunun içine hapsetmişti..
Kendisini tanıyanların ifadelerine göre çok fazla etkilenmişti bu olaylardan..
Bu sebeple günlerce uyku girmemişti gözlerine..
Halbuki izin verseydi Bakanlık, müfettiş olacaktı?
Şimdi ise buna izin verilmediği gibi; denetmenlik ünvanı da elinden bir çırpıda alınıverdi, sorgusuz sualsiz?
Bu bir tenzil-i rütbeydi.
Kalbi bu haksızlığa dayanamadı?
Bayramın birinci günü kurban kesmek için geldiği Antalya?da kalp krizi geçirerek sessiz sedasız hayata veda etti.
Ömrü yetseydi belki bu düzenlemeye de dava açacaktı; ?Derin Bürokrasi?ye?
Artık bu dünyada yarım kalan mahkeme, öte tarafa kalmıştı?
Herkesin hak ettiğini bulduğu; Büyük Mahkemeye !
Ziya Alp
?ÖLDÜREN BÜROKRASİ? !
Yazarın Diğer Yazıları : |-- Köşe Yazısı Seçiniz ?ÖLDÜREN BÜROKRASİ? ! NE İÇİN YAŞIYORUZ ? ?OKUMAK YA DA OKUMAMAK?; İŞTE BÜTÜN MESELE BU ! TÜRKİYE NİN KADERİ EKONOMİNİN 11 EYLÜL?Ü THE GAME IS NOT OVER HAYALDİ GERÇEK OLDU TORBA UZADI ! TARİHİ VERGİ VE SİGORTA PRİMİ AFFI KİRLİ İLİŞKİLER ! SAYIŞTAY?IN PERFORMANSI YERİNDE Mİ ? KURUMSAL VE BİREYSEL BAŞARI İÇİN İÇ DENETİM ! KAMUSAL İÇ DENETİM ? 1
Zaman: 21.11.2011 - 13:48:52
Son günlerde özellikle denetim bürokrasisi kaynıyor.
Maliye Bakanlığında yer alan Maliye Teftiş Kurulu ile Hesap Uzmanları Kurulunun kaldırılmasından sonra, bütün taşlar yerinden oynamaya başladı.
Bu bağlamda kasım ayı içinde çıkarılan 659 sayılı KHK ile birlikte taşra denetim elemanları olan Muhasebe ve Milli Emlak Denetmenleri, idari görev yapan Muhasebe ve Milli Emlak Uzmanları ile birlikte, ?Defterdarlık Uzmanı? kadrosunda birleştirildiler.
Bu düzenlemeye göre; defterdarlık uzmanları inceleme ve denetimle görevli olanlar ve olmayanlar, şeklinde kategorize edildi. İnceleme ve denetim yetkisi olanlar denetim ve inceleme görevlerini yürütmekle birlikte uzman olmaları hasebiyle verilen diğer işleri yapacaklar, hem de zorunlu yer değiştirmeye tabi olacaklar. Ama yapılan iş aynı olmadığı halde eşit maaş alacaklar ve aynı statüde olacaklar.
Diğer yandan, merkezi denetim elemanları olan Muhasebat ve Milli Emlak Kontrolörleri de, Devlet Muhasebe Uzmanları, Devlet Malları Uzmanları ile birlikte, ?Maliye Uzmanı? kadrosunda birleştirildi.
Böyle bir değişikliğin ne için yapıldığı ve faydasının ne olduğu anlaşılabilmiş değil henüz..
Muhasebe Denetmeniydiler !
Türkiye?nin seçkin üniversitelerinden mezun olup; kariyer meslek olması sebebiyle bu mesleği seçtiler..
Yazılı ve sözlü sınavları geçip; aday statüsünde üç yıl yardımcılık yaptılar..
Üç yılın sonunda can havliyle çalışıp zorunlu yeterlilik sınavını vererek meslek mensubu olarak atandılar..
Yıllarca kamu kurumlarında gider denetimi yaparak trilyonluk yolsuzlukları ortaya çıkarttılar.
Bunun karşılığında ise; ?Devlete hizmet cezasız kalmaz (!)? sözünde olduğu gibi cezalandırıldılar.. haksızlığa uğradılar..
Acaba gider denetimine ihtiyaç yok muydu ki; bu denetimleri gerçekleştiren denetim elemanları uzman haline getirildi.
Halbuki, 31.10.2011 tarihli Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliğine baktığımızda, Vergi Müfettişlerinin Muhasebe ve Milli Emlak konularında da denetim ve teftiş yetkisine sahip olduklarını görüyoruz. O halde ne diye, zaten bu konularda denetim yapan, yetkin ve tecrübe sahibi denetim elemanları bir çırpıda uzman yapılıverdi.
Acaba denetimsiz bir yönetim modeline geçişin temelleri mi atılmaktaydı ?
Bürokratik oligarşiyi temsil eden kurulları ortadan kaldırmakla, sorunu çözdüklerini zannedenler, maalesef yanılıyorlar. Zira, bürokratik oligarşinin zeminini oluşturan ?derin bürokrasi? hâlâ işbaşında.
Ama ben, bunların ötesinde insana dokunan gerçek bir hikayeden dem vurmak istiyorum..
Kağıt üzerinde birilerinin fütursuzca çiziktirdikleri kanun maddelerinin ne gibi trajedilere yol açtığını anlatmak istiyorum.
Yukarıda da belirttiğim gibi son yapılan düzenlemeler (659, 666 sayılı KHK v.s) birçok haksızlıkları doğurdu.
Çok ?ah? lar alındı !
Yapılan düzenlemelerin kanuni olması yeter mi?
Aynı zamanda hukuki olması da gerekmez miydi ?
Ve de insani ! Hani artık insan odaklıydı devlet yönetimi?
Yoksa bunlar sadece söylenen, ama sözde kalan boş kuruntular mıydı ?
İnsanı ilgilendiren bir meselenin vicdanları da ilgilendiren bir yanı yok muydu?
İşte böyle bir düzenleme üzüntü verici bir trajediye yol açtı.
Hukuksuzluğun kalpleri yorduğu bir trajediydi bu !
Namık Baran ! Kendisini şahsen tanımamakla beraber, dramatik hikâyesini öğrendiğimde çok etkilendim..
Bir Muhasebe Denetmeni.
Henüz hayatının en verimli çağı olan 40?lı yaşlarında (46 yaşında) bir denetim elemanı.
Eşi, bir kızı ve geleceğe dair umutları vardı..
İşte bunun için yıllarca hizmet ettiği, ancak bir türlü memnun edemediği Maliye Bakanlığı?ndan artık ayrılmak istiyordu.
Zira hep ikinci sınıf olarak hissediyordu kendini?
Ne kadar gayret ederse etsin kast sistemini andıran bu yapı da, geleceğinin olmadığını görüyordu..
Tam da bunun için Antalya Defterdarlığında görev yaparken, Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğüne müfettiş olarak atanmak istemişti.
Hatta belediye başkanı olumlu cevap vermişti bu talebe.
Ancak görev yaptığı süre boyunca boğazında hep bir yutkuntu olan oligarşik zihniyet ya da derin bürokrasi, onu yine rahat bırakmamış; bu sefer önünde bir set olmuştu.
İzin vermedi geçişine ?Bürokratik Oligarşi? (!)
Hem bu oligarşinin yıkıldığının söylendiği bir zamanda !
Umudunu yitirmedi.
Ne de olsa yargı vardı..
O?na başvurdu ve kazandı.
Evet artık engeli aşmıştı.. ya da öyle olduğunu zannediyordu.
Büyükşehir Belediyesi?nde göreve başladı. Arzusu yerine gelmişti. İyi ki mahkemeler vardı !
Ancak Bakanlık, idare mahkemesi kararına Danıştay?da itiraz etti ve Danıştay tarafından haklı bulundu. Namık Baran Defterdarlıktaki görevine geri dönmek zorunda kalmıştı.
Üzgündü !
Ama çilesi bitmemişti henüz.
Bakanlık geri dönüşüyle yetinmediği Namık Baran?ı Zonguldak Defterdarlığına tayin etti.
Antalya?da ikamet eden ailesinden ayrılmak zorunda kalmıştı..
Mecburen yeni görev yerine gitti. Elinden ne gelirdi ki ?
Devletin memuru idi ne de olsa !
Ama vazgeçmedi, diretti?
Tekrar yargıya başvurmayı deneyecekti.
Ama tam da bu sırada bir KHK çıktı.
656 sayılı.
Artık denetmen bile değildi bundan böyle; defterdarlık uzmanıydı !
Tabiri caizse artık eldeki bulgurdan da (!) olmuştu.
Dünyası kararmıştı.
Bu son hadiseler onu karanlık bir keder bulutunun içine hapsetmişti..
Kendisini tanıyanların ifadelerine göre çok fazla etkilenmişti bu olaylardan..
Bu sebeple günlerce uyku girmemişti gözlerine..
Halbuki izin verseydi Bakanlık, müfettiş olacaktı?
Şimdi ise buna izin verilmediği gibi; denetmenlik ünvanı da elinden bir çırpıda alınıverdi, sorgusuz sualsiz?
Bu bir tenzil-i rütbeydi.
Kalbi bu haksızlığa dayanamadı?
Bayramın birinci günü kurban kesmek için geldiği Antalya?da kalp krizi geçirerek sessiz sedasız hayata veda etti.
Ömrü yetseydi belki bu düzenlemeye de dava açacaktı; ?Derin Bürokrasi?ye?
Artık bu dünyada yarım kalan mahkeme, öte tarafa kalmıştı?
Herkesin hak ettiğini bulduğu; Büyük Mahkemeye !