Editörler : F16 Gökçen

ahmetburak
Aday Memur
10 Kasım 2011 22:42

Bugünlerde maliyedeki tüm birimlerde huzursuzluk hat safhada eger birşeyler yapılmazsa kurumda ciddi karışıklıklar çıkacak gibi görünüyor.


samatya34
Memur
10 Kasım 2011 22:46

evet aynen öyle huzur bitmiştir acilen bişeylerin değişmesi gerek personeline sahip çıkan yöneticilerin başa gelmesi gerek..


maliyetor06
Aday Memur
10 Kasım 2011 23:12

ne muhasebat ne milli emlak ne de maliye hiç kimse personeline sahipp cıkmıyor en başarısız kurum vergi olmasına rağmen en cok sahip cıkkılan yine de vergi oluyor dolaysız vergilerin hali ortada toplanan vergilerin durumu ortada yazılan raporlar mahkemeden dönen raporlar her türlü istatistik ortada

olan milli emlak muhasebat denetmenleri ve kontrolörlerine oldu

ne diyelim yazıklar olsun

vergiciler herşeyi bilir herşeyi yapar


JK_Oİ
Daire Başkanı
11 Kasım 2011 09:52

Aslında bir açıdan haklılar. Şimdi kızacaksınız;ancak en önemli kamu geliri olan verginin toplanması ve gelir elde eden kurum olması açısından GİB her zaman daha ön planda bir kurumdur. Bu uzun zaman öncesinden belliydi zaten... Mile ve Muh. Denetmenlerinden genç olanlar başka kurumların sınavlarına girip kurtardı kendini geçebilen geçti...

Gider konusunda çalışan Denetmenler Başkanlığı2nın Ankara'daki binasına bir gidin bakın bir de GİB'in binasına bir bakın...Zaten bu bir kaç yıldan beri planlanan bir şeydi...GİB'e mükemmel mali kaynak ayrılırken Gider Denetimine musluklar kapalı kaldı..

11 Kasım 2011 12:44

Hani, kimsesizlerin kimsesiydiniz?

Mehmet TALAY 10 Kasım 2011 Perşembe , 12:36 tarihinde yazdı.

Kurban Bayramı herkes için aynı geçmedi.

Kimileri dini vecibelerini en iyi şekilde yerine getirirken, kimileri tatil yapmayı seçti?

Ancak kimileri de acı ve hüzünle dolu bir bayram geçirdi.

?Adı, Namık Baran??

Mesleği, Büyükşehir Belediyesinde Denetmen(di)

Ve bayramın 1. günü, tam aldığı kurbanı kestirirken, adeta kurban kendisi oldu, geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

İlk bakışta herkesin başına gelebilecek bir olay olarak görünse de ?Namık Baran?ın hikâyesi? geçirdiği kalp krizinin başlıca nedeni denilebilir.

Baran, Maliye Bakanlığında Denetmen görevini yaparken, Antalya Büyükşehir Belediyesine yatay geçiş yapmak ister.

Büyükşehir Belediye Başkanı Akaydın bu talebi uygun bulur.

Ancak geçişin gerçekleşmesi için ?Maliye Bakanlığının da muvafakat etmesi gerekir.?

Bu şekilde ki kurumlar arası geçişlerde genel olarak muvafakat verilmesine rağmen, ne hikmetse(!) Namık Baran?a muvafakat verilmez.

Bunun üzerine Baran, İdare Mahkemesine başvurur.

Mahkeme, Baran?ı haklı bulur ve Baran ?da bu karar üzerine Büyükşehir Belediyesinde Denetmen olarak göreve başlar.

Gel gör ki, Maliye Bakanlığı bunu ?hazmedemez? ve Baran lehine karar veren İdare Mahkemesi kararına Danıştay nezdinde itiraz eder.

Danıştay, her ne hikmetse(!) Bakanlığın başvurusunu ?haklı? bulur ve Baran, bu kez Büyükşehir Belediyesinde ki görevinden ayrılarak Maliye Bakanlığında Denetmen olarak göreve geri döner.

Bakanlık adeta ?intikam alırcasına? bu kez Baran?ı Zonguldak?a sürgün eder.

Namık Baran?ın dayanma gücü azalır?

Ailesi Antalya?da, kendisi Zonguldak?ta?

Bu durum için tam İdare Mahkemesine başvuracakken; Bakanlar Kurulunun çıkardığı onlarca KHK?dan (Kanun Hükmünde Kararname) birisindeki hükümle bu kez ?Denetmen kadrosundan uzman kadrosuna düşürülür, haliyle maaşı da azalır.?

Memur maaşı ile ailesini geçindirmekte zorlanan Baran için bu uygulama tam bir yıkım olur.

Kalbi artık bu yükü taşıyamaz hale gelir ve Bayramın 1. günü hayata veda eder.

Bir memura yapılan bu haksızlığı kader diye geçiştirmek mümkün değil.

Namık Baran?a yapılanların ne İslami adaletle, ne beşeri hukukla hiçbir alakası yoktur.

Tam bir zulüm ve yıkımdır.

Koskoca Bakanlık, bir memuru nasıl ezeceğinin örneğini vermiştir.

Yazık?

Başbakanın yıllar öncesi söylediği sözü hatırlıyorum:

?Biz kimsesizlerin kimsesi olacağız??

Namık Baran bir memurdu.

Dayısı(!) torpili, cemaat referansı yoktu, yani kimsesizdi?

Ama onun ?kimsesi? olamadınız?


ahmetburak
Aday Memur
11 Kasım 2011 15:55

hükümet çıkardığı son khk ile mesleklerin giriş şartlarındaki üstünlükleri ortadan kaldırdı. yani kişiler haklı olarak mesleğe girerken veya bir meslekten başka mesleğe geçerken çeşitli kıstaslara bakıyorlardı. bu kıstaslar mesleklerin prestijlerini etkilemekle kalmıyor maddi anlamda da tercihleri etkiliyordu. Son düzenleme ile insanların mesleklerine girişteki tüm kıstasları (reel ve ya nispi) değiştirildi. Ancak unutulan şuki geçmişte daha iyi koşullara sahip olduğundan dolayı tercih edilen meslek bugün daha diğerleri mesleklerin şartlarının iyileşitirilmesi sebebi ile geride kaldı. insanların yıllarca emek vererek çalıştığı düşünülünce yapılan düzenlemede kariyer mesleklerin eski durumları gözetilmediğinden büyük haksızlıklar oluştu. insanlar şuanda neden benim mesleğim eskiden iyiken şuanda kimsenin istemeyeceği meslek haline dönüştürüldü sorusuyla meşgül. insanlar haklı olarak mesleğime predtij kaybı yaşatanlar önceden bana bu mesleği bir düzenleme ile en kötü meslekler grubuna yerleştireceğiz deselerdi ben de bu mesleğe girmezdim diyorlar. idare bunu yapmamalı emekler heba edilmemeli. hükümet yaptığı yanlıştan dönerek denetmenleri üzmekten hatta yıkmaktan vazgeçmeli. yaklaşık 800 ailenin hayatı karartılmamalı. huzursuzluklar seebi ile sağlıkları bozulmamalı


maliyetor06
Aday Memur
12 Kasım 2011 00:53

http://www.haber7.com/haber/20111112/Maliye-Devriminin-yetim-cocuklari.php

12 Kasım 2011 15:26

http://www.haber7.com/haber/20111112/Maliye-Devriminin-yetim-cocuklari.php

Mevcut durum hakkında güzel bir yazı olmuş. Burada denetmenlerden bahsedilse de aynı şekilde Milli Emlak ve Muhasebat Kontrolörlerinin de aynı durumda olduğunu söylemeye gerek yok. Yazar Hakan GÖKSEL'i tebrik ediyorum

22 Kasım 2011 13:35

http://www.bizbolulular.com/kose-yazi.asp?id=1390&Ziya_Alp-%93oLDuREN_BuROKRASi%94_

Ziya Alp

?ÖLDÜREN BÜROKRASİ? !

Yazarın Diğer Yazıları : |-- Köşe Yazısı Seçiniz ?ÖLDÜREN BÜROKRASİ? ! NE İÇİN YAŞIYORUZ ? ?OKUMAK YA DA OKUMAMAK?; İŞTE BÜTÜN MESELE BU ! TÜRKİYE NİN KADERİ EKONOMİNİN 11 EYLÜL?Ü THE GAME IS NOT OVER HAYALDİ GERÇEK OLDU TORBA UZADI ! TARİHİ VERGİ VE SİGORTA PRİMİ AFFI KİRLİ İLİŞKİLER ! SAYIŞTAY?IN PERFORMANSI YERİNDE Mİ ? KURUMSAL VE BİREYSEL BAŞARI İÇİN İÇ DENETİM ! KAMUSAL İÇ DENETİM ? 1

Zaman: 21.11.2011 - 13:48:52

Son günlerde özellikle denetim bürokrasisi kaynıyor.

Maliye Bakanlığında yer alan Maliye Teftiş Kurulu ile Hesap Uzmanları Kurulunun kaldırılmasından sonra, bütün taşlar yerinden oynamaya başladı.

Bu bağlamda kasım ayı içinde çıkarılan 659 sayılı KHK ile birlikte taşra denetim elemanları olan Muhasebe ve Milli Emlak Denetmenleri, idari görev yapan Muhasebe ve Milli Emlak Uzmanları ile birlikte, ?Defterdarlık Uzmanı? kadrosunda birleştirildiler.

Bu düzenlemeye göre; defterdarlık uzmanları inceleme ve denetimle görevli olanlar ve olmayanlar, şeklinde kategorize edildi. İnceleme ve denetim yetkisi olanlar denetim ve inceleme görevlerini yürütmekle birlikte uzman olmaları hasebiyle verilen diğer işleri yapacaklar, hem de zorunlu yer değiştirmeye tabi olacaklar. Ama yapılan iş aynı olmadığı halde eşit maaş alacaklar ve aynı statüde olacaklar.

Diğer yandan, merkezi denetim elemanları olan Muhasebat ve Milli Emlak Kontrolörleri de, Devlet Muhasebe Uzmanları, Devlet Malları Uzmanları ile birlikte, ?Maliye Uzmanı? kadrosunda birleştirildi.

Böyle bir değişikliğin ne için yapıldığı ve faydasının ne olduğu anlaşılabilmiş değil henüz..

Muhasebe Denetmeniydiler !

Türkiye?nin seçkin üniversitelerinden mezun olup; kariyer meslek olması sebebiyle bu mesleği seçtiler..

Yazılı ve sözlü sınavları geçip; aday statüsünde üç yıl yardımcılık yaptılar..

Üç yılın sonunda can havliyle çalışıp zorunlu yeterlilik sınavını vererek meslek mensubu olarak atandılar..

Yıllarca kamu kurumlarında gider denetimi yaparak trilyonluk yolsuzlukları ortaya çıkarttılar.

Bunun karşılığında ise; ?Devlete hizmet cezasız kalmaz (!)? sözünde olduğu gibi cezalandırıldılar.. haksızlığa uğradılar..

Acaba gider denetimine ihtiyaç yok muydu ki; bu denetimleri gerçekleştiren denetim elemanları uzman haline getirildi.

Halbuki, 31.10.2011 tarihli Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliğine baktığımızda, Vergi Müfettişlerinin Muhasebe ve Milli Emlak konularında da denetim ve teftiş yetkisine sahip olduklarını görüyoruz. O halde ne diye, zaten bu konularda denetim yapan, yetkin ve tecrübe sahibi denetim elemanları bir çırpıda uzman yapılıverdi.

Acaba denetimsiz bir yönetim modeline geçişin temelleri mi atılmaktaydı ?

Bürokratik oligarşiyi temsil eden kurulları ortadan kaldırmakla, sorunu çözdüklerini zannedenler, maalesef yanılıyorlar. Zira, bürokratik oligarşinin zeminini oluşturan ?derin bürokrasi? hâlâ işbaşında.

Ama ben, bunların ötesinde insana dokunan gerçek bir hikayeden dem vurmak istiyorum..

Kağıt üzerinde birilerinin fütursuzca çiziktirdikleri kanun maddelerinin ne gibi trajedilere yol açtığını anlatmak istiyorum.

Yukarıda da belirttiğim gibi son yapılan düzenlemeler (659, 666 sayılı KHK v.s) birçok haksızlıkları doğurdu.

Çok ?ah? lar alındı !

Yapılan düzenlemelerin kanuni olması yeter mi?

Aynı zamanda hukuki olması da gerekmez miydi ?

Ve de insani ! Hani artık insan odaklıydı devlet yönetimi?

Yoksa bunlar sadece söylenen, ama sözde kalan boş kuruntular mıydı ?

İnsanı ilgilendiren bir meselenin vicdanları da ilgilendiren bir yanı yok muydu?

İşte böyle bir düzenleme üzüntü verici bir trajediye yol açtı.

Hukuksuzluğun kalpleri yorduğu bir trajediydi bu !

Namık Baran ! Kendisini şahsen tanımamakla beraber, dramatik hikâyesini öğrendiğimde çok etkilendim..

Bir Muhasebe Denetmeni.

Henüz hayatının en verimli çağı olan 40?lı yaşlarında (46 yaşında) bir denetim elemanı.

Eşi, bir kızı ve geleceğe dair umutları vardı..

İşte bunun için yıllarca hizmet ettiği, ancak bir türlü memnun edemediği Maliye Bakanlığı?ndan artık ayrılmak istiyordu.

Zira hep ikinci sınıf olarak hissediyordu kendini?

Ne kadar gayret ederse etsin kast sistemini andıran bu yapı da, geleceğinin olmadığını görüyordu..

Tam da bunun için Antalya Defterdarlığında görev yaparken, Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğüne müfettiş olarak atanmak istemişti.

Hatta belediye başkanı olumlu cevap vermişti bu talebe.

Ancak görev yaptığı süre boyunca boğazında hep bir yutkuntu olan oligarşik zihniyet ya da derin bürokrasi, onu yine rahat bırakmamış; bu sefer önünde bir set olmuştu.

İzin vermedi geçişine ?Bürokratik Oligarşi? (!)

Hem bu oligarşinin yıkıldığının söylendiği bir zamanda !

Umudunu yitirmedi.

Ne de olsa yargı vardı..

O?na başvurdu ve kazandı.

Evet artık engeli aşmıştı.. ya da öyle olduğunu zannediyordu.

Büyükşehir Belediyesi?nde göreve başladı. Arzusu yerine gelmişti. İyi ki mahkemeler vardı !

Ancak Bakanlık, idare mahkemesi kararına Danıştay?da itiraz etti ve Danıştay tarafından haklı bulundu. Namık Baran Defterdarlıktaki görevine geri dönmek zorunda kalmıştı.

Üzgündü !

Ama çilesi bitmemişti henüz.

Bakanlık geri dönüşüyle yetinmediği Namık Baran?ı Zonguldak Defterdarlığına tayin etti.

Antalya?da ikamet eden ailesinden ayrılmak zorunda kalmıştı..

Mecburen yeni görev yerine gitti. Elinden ne gelirdi ki ?

Devletin memuru idi ne de olsa !

Ama vazgeçmedi, diretti?

Tekrar yargıya başvurmayı deneyecekti.

Ama tam da bu sırada bir KHK çıktı.

656 sayılı.

Artık denetmen bile değildi bundan böyle; defterdarlık uzmanıydı !

Tabiri caizse artık eldeki bulgurdan da (!) olmuştu.

Dünyası kararmıştı.

Bu son hadiseler onu karanlık bir keder bulutunun içine hapsetmişti..

Kendisini tanıyanların ifadelerine göre çok fazla etkilenmişti bu olaylardan..

Bu sebeple günlerce uyku girmemişti gözlerine..

Halbuki izin verseydi Bakanlık, müfettiş olacaktı?

Şimdi ise buna izin verilmediği gibi; denetmenlik ünvanı da elinden bir çırpıda alınıverdi, sorgusuz sualsiz?

Bu bir tenzil-i rütbeydi.

Kalbi bu haksızlığa dayanamadı?

Bayramın birinci günü kurban kesmek için geldiği Antalya?da kalp krizi geçirerek sessiz sedasız hayata veda etti.

Ömrü yetseydi belki bu düzenlemeye de dava açacaktı; ?Derin Bürokrasi?ye?

Artık bu dünyada yarım kalan mahkeme, öte tarafa kalmıştı?

Herkesin hak ettiğini bulduğu; Büyük Mahkemeye !


siduri
Şef
22 Kasım 2011 15:13

Ben de çalıştığım kurumla davalık olmuş, hakkımı arıyorum diye çok muzdarip edilmiş biri olarak Namık Bey'in yaşadıklarını tahmin edebiliyorum..Gerçekten bunlar çok sıkıcı süreçler ve insanın hayatından, sağlığından çok şey alıp götürüyor. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine sabır diliyorum...


siduri
Şef
22 Kasım 2011 16:54

Ben bu habere o kadar üzüldüm ki.. Sanırım farklı kurumlarda olsak da benzer şeyler yaşamış, idareyle davalık olmuş biri olarak beni gerçekten derinden etkiledi.. Kimbilir neler yaşamıştır da kalbi bu sürece dayanamamıştır diyorum..Ülkede zaten adalet o kadar ağır ki adalet yerini bulana kadar seneler geçiyor, o da belki oluyor belki olmuyor.. Ben artık öyle hak yiyen yöneticilere her gün bi ton saydırır hale geldim. İnşallah böyle insanlar yaptıkları haksızlıkları kendilerinde ve çoluk çocuklarında ziyadesiyle ve daha beteriyle görürler!!

Toplam 31 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi