Bu mevzuyu ateist forumdada yazdım orada hem deist ve ateistlerden gerekçesiz tepki almıştım buradada teistlerden tepki alırım ama yinede yazacağım çünkü inanç ve kanatimde bir değişiklik olmadı.
Bütün ilahi kitaplar her şeye gücü yeten tasavvur dahi edemiyeceğimiz bir Fiksi yaratıcı tarafından değil yaşamda başarısız olup yalnızlığa itilmiş mecnun rint kalender yada sofi dediğimiz kendi ruh mozayiklerini gayet iyi bilen insanlar tarafından yazılmışlardır.Onların başarızlıklarından dolayı itildikleri bu maddi yalnızlık onları her bakımdan kendilerini tanımaya itmiştir.İster politeist dinlerin ister monoteist dinlerin ilerde baştacı olacak bu yazıtları bu insanlar ilerde bu eserlerinin bir dinin baştacı kitabı olabileceğinide asla tasavvur dahi etmemişlerdir.
Onlar bu yazıtlarında kendilerinde olan her şeyi sembolize ederek belirtmişlerdir. Kendi dışlarında olan şeylerlede ilgilenmemişlerdir.O zaman bu yazıtlar ne bir tarih ne bir ilim nede bir hukuk kitabı olamazlar. onlar Özbenliklerinin kitabıdır. Ancak bu insanlar yaptıkları sembolleştirmelerde tabiatta var olanları, kendi toplumlarının adetlerini ,yapılarını ,İsimlerini hep kendilerinde olan bir unsura izafe etmişlerdir.Ve ortaya tıpkı bir üç boyutlu resim gibi muğlak ifadeler çıkmıştır. Üç boyutlu resmede baktığımızda ortada garip şekiller vardır fakat gözümüzü sabit bir noktaya dikerek resme biraz daha uzun süre bakarsak şayet Ortaya harika bir resim çıkar.
Şimdi konumuza dönecek olursak şayet konuyu açan arkadaşında belirtmiş olduğu gibi o devirdede Süleyman mabedi yani Mescidi aksa diye adlandırılan bir yapı yoktu.Aksanın manası ise uzak olandır. Yani Muhammed adındaki kahraman kendisinin bulunduğu yer olan Mescüdü haramdan alınarak mescidül aksaya (Kudüse) götürülmüş. Oradanda Burak adındaki bir kanatlı ata bindirilerek Yedi kat göğe yüceltilmiştir.Ben tarihte Muhammed adında bir lider yaşamışmı yaşamamışmı bilemem. Ama şundan eminimki ayette belirtilen KUL dan kasıt tasavvufta belirtilen Nefsi Radiyetül Mardiye makamıdır.Yani ABDİYET makamıdır.Yani nefsinizin sizden sizinde nefsinizden memnun olduğunuz bir haldir. Buradada AŞK vardır. Muhammed yada makamı abdiyet sizin aşkınızdır. Ortaya aşk çıkınca Aşkın içinde bulunduğu Mescid denilen yerde Aşkınızı yönelttiğiniz nesnedir. Bu bir insan olabilir bir meslek olabilir.Yani yalın olan aşkınızın inikas ettiği yer sizin Mescidinizdir. Orada yapmış olduğunuz ibadet ise Sizin o aşka kavuşabilmek için yaptığınız Maddi ve manevi çalışmalardır.Onun içindirki atalarımız:En büyük ibadet çalışmadır! demişlerdir.
Şimdi gelelim Mescüdül harama:Yine atalarımızın söylediği bir önemli söz vardır:Sev seni seveni hak ile yeksan olsada sevme seni sevmeyeni Mısıra sultan olsada! Mescidül haram sana yakın olanlardır. Mescidül Haram sana yakınlık duyanlar seni sevenlerdir. sana ikramlarda bulunanlardır. Senin bir adım attığında sana on adım yaklaşanlardır!
Ama gel görki beşerin manevi fıtratıda bambaşkadır. Aşk öyle birşeydirkiii bilakis sana UZAK olan seni sevmeyene karşı ilgi duyarsın!!! sana asi, olan sevgili seni heyacanlandırır. onun için göz yaşı dökersin. sevilmeden seversin.Buda aşkın yakıcılığıdır. Tıpkı bir Şarap gibi yakıcıdır yanarsın Öfkelenirsin kıskanırsın ve göz yaşı dökersin.
İşte sendeki aşkın bir başka adı olan Muhammed Mescidül haremi terk etti( gizli bir vefasızlıktır bu)nereye gitti. o ulaşamadığı mescidül aksaya yani gerçek aşkına uğruna göz yaşı döktüğü İnikas ettiği yere doğru bir zulmet gecemizde yolculuk yaptı. Pekiyi El İlah kimdi? BİZDİK efendim biz. Bize ulaştı o aşk oradanda ve bizler o an aşkımızla Yüzleşiverdik.
Beni bekliyorsan uyumamışsan
Bir gece ansızın gelebilirim
Hararet nardadır sacda değildir
Hakikat baştadır tacda değildir
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüste mekkede hacda değildir
Bu mevzuyu ateist forumdada yazdım orada hem deist ve ateistlerden gerekçesiz tepki almıştım buradada teistlerden tepki alırım ama yinede yazacağım çünkü inanç ve kanatimde bir değişiklik olmadı.
Bütün ilahi kitaplar her şeye gücü yeten tasavvur dahi edemiyeceğimiz bir Fiksi yaratıcı tarafından değil yaşamda başarısız olup yalnızlığa itilmiş mecnun rint kalender yada sofi dediğimiz kendi ruh mozayiklerini gayet iyi bilen insanlar tarafından yazılmışlardır.Onların başarızlıklarından dolayı itildikleri bu maddi yalnızlık onları her bakımdan kendilerini tanımaya itmiştir.İster politeist dinlerin ister monoteist dinlerin ilerde baştacı olacak bu yazıtları bu insanlar ilerde bu eserlerinin bir dinin baştacı kitabı olabileceğinide asla tasavvur dahi etmemişlerdir.
Onlar bu yazıtlarında kendilerinde olan her şeyi sembolize ederek belirtmişlerdir. Kendi dışlarında olan şeylerlede ilgilenmemişlerdir.O zaman bu yazıtlar ne bir tarih ne bir ilim nede bir hukuk kitabı olamazlar. onlar Özbenliklerinin kitabıdır. Ancak bu insanlar yaptıkları sembolleştirmelerde tabiatta var olanları, kendi toplumlarının adetlerini ,yapılarını ,İsimlerini hep kendilerinde olan bir unsura izafe etmişlerdir.Ve ortaya tıpkı bir üç boyutlu resim gibi muğlak ifadeler çıkmıştır. Üç boyutlu resmede baktığımızda ortada garip şekiller vardır fakat gözümüzü sabit bir noktaya dikerek resme biraz daha uzun süre bakarsak şayet Ortaya harika bir resim çıkar.
Şimdi konumuza dönecek olursak şayet konuyu açan arkadaşında belirtmiş olduğu gibi o devirdede Süleyman mabedi yani Mescidi aksa diye adlandırılan bir yapı yoktu.Aksanın manası ise uzak olandır. Yani Muhammed adındaki kahraman kendisinin bulunduğu yer olan Mescüdü haramdan alınarak mescidül aksaya (Kudüse) götürülmüş. Oradanda Burak adındaki bir kanatlı ata bindirilerek Yedi kat göğe yüceltilmiştir.Ben tarihte Muhammed adında bir lider yaşamışmı yaşamamışmı bilemem. Ama şundan eminimki ayette belirtilen KUL dan kasıt tasavvufta belirtilen Nefsi Radiyetül Mardiye makamıdır.Yani ABDİYET makamıdır.Yani nefsinizin sizden sizinde nefsinizden memnun olduğunuz bir haldir. Buradada AŞK vardır. Muhammed yada makamı abdiyet sizin aşkınızdır. Ortaya aşk çıkınca Aşkın içinde bulunduğu Mescid denilen yerde Aşkınızı yönelttiğiniz nesnedir. Bu bir insan olabilir bir meslek olabilir.Yani yalın olan aşkınızın inikas ettiği yer sizin Mescidinizdir. Orada yapmış olduğunuz ibadet ise Sizin o aşka kavuşabilmek için yaptığınız Maddi ve manevi çalışmalardır.Onun içindirki atalarımız:En büyük ibadet çalışmadır! demişlerdir.
Şimdi gelelim Mescüdül harama:Yine atalarımızın söylediği bir önemli söz vardır:Sev seni seveni hak ile yeksan olsada sevme seni sevmeyeni Mısıra sultan olsada! Mescidül haram sana yakın olanlardır. Mescidül Haram sana yakınlık duyanlar seni sevenlerdir. sana ikramlarda bulunanlardır. Senin bir adım attığında sana on adım yaklaşanlardır!
Ama gel görki beşerin manevi fıtratıda bambaşkadır. Aşk öyle birşeydirkiii bilakis sana UZAK olan seni sevmeyene karşı ilgi duyarsın!!! sana asi, olan sevgili seni heyacanlandırır. onun için göz yaşı dökersin. sevilmeden seversin.Buda aşkın yakıcılığıdır. Tıpkı bir Şarap gibi yakıcıdır yanarsın Öfkelenirsin kıskanırsın ve göz yaşı dökersin.
İşte sendeki aşkın bir başka adı olan Muhammed Mescidül haremi terk etti( gizli bir vefasızlıktır bu)nereye gitti. o ulaşamadığı mescidül aksaya yani gerçek aşkına uğruna göz yaşı döktüğü İnikas ettiği yere doğru bir zulmet gecemizde yolculuk yaptı. Pekiyi El İlah kimdi? BİZDİK efendim biz. Bize ulaştı o aşk oradanda ve bizler o an aşkımızla Yüzleşiverdik.
Beni bekliyorsan uyumamışsan
Bir gece ansızın gelebilirim
Hararet nardadır sacda değildir
Hakikat baştadır tacda değildir
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüste mekkede hacda değildir