Editörler : E.Kayı Han
19 Mart 2012 10:26

20 Ekim 1996 Aydınlık Gazetesi Manşeti"ABD R.Tayyip Erdoğan'ı Başbakan yapmaya hazırlanıyor"

http://www.dengegazetesi.com.tr/author_article_detail.php?id=5357


avatillahunt
Yasaklı
20 Mart 2012 00:03

Bir sağır sultan görmemiş,duymamış.......:)Refah Partisi İktidardayken bu hazırlıklar yapılıyordu.........GÜNAYDIN.......:)


Emma-Goldman
Yasaklı
20 Mart 2012 10:48

şu meşhur 'biz halkız' diye gezenler neden uğramamış bu başlığa:))

seçimmiş, peh :))

biz söyleyince inanmıyorlardı, alsınlar şimdi bu manşeti, özgür iradelerini taçlandırsınlar :))


isceya
Kapalı
20 Mart 2012 16:06

Erdoğan başbakan olmasayd şimdi ABD ile savaşıyor olacaktık


dejavu_yg
Şef
20 Mart 2012 20:29

Neden ABD ile savaşıyor olacaktık?


isceya
Kapalı
20 Mart 2012 21:04

bu yazuyı baştan sona okursan anlarsın

http://www.odatv.com/n.php?n=abd-tskya-niye-dusman-oldu-1201101200


isceya
Kapalı
20 Mart 2012 21:08

Her şey 1991 yılı başında ABD'nin Körfez saldırısıyla baş ladı. ABD, Bağdat'a yürümedi. Bunun yerine Irak'ın kuzeyinde bir Kürt isyanı kışkırttı. Arkasından, Irak Ordusunun 36 enlemin kuzeyine geçmesini önleyerek buradaki Kürt oluşumunu güvence altına aldı. ABD'nin planı şuydu:

Önce Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kurmak ve sağlamlaştırmak, sonra Irak'ı tümüyle işgal etmek. Kuzey Irak'taki yeni devleti Türkiye'nin güneydoğusu,Suriye'nin doğusu ve İran'ın batısından koparacağ ı parçalarla birleştirerek Büyük Kürdistan'ı,yani ikinci İsrail'i kurmak. Bu projenin ismini biliyorsunuz: Büyük Ortadoğu Projesi (Cumhurbaşkanı ve Başbakanımız bu projenin resmi eş başkanlarıdır) Türkiye'deki bu hükümetler, İncirlik'e yerleşen Çekiç Güç'ün görev süresini uzatarak ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunu desteklemesine yardımcı oldular. TSK, bu süreçte Kuzey Irak'taki oluşum üzerinden Türkiye'nin bölünme tehlikesini erken algıladı ve ABD ile karşı karşıya gelinmesinin kaçınılmaz olduğ unu da farketti.

İlk Olay: Torumtay'ın istifası . Özal'ın, "kuzeyden Irak'a girme" emrini uygulamamak için Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay istifa etti. Böylece TSK, Amerikan planlarında rol almaya direneceğinin ilk işaretini vermiş oldu. O andan itibaren TSK'ya karşı ABD "tetik" düşürmeye karar verdi. "Ergenekon" tertibinin planlanmaya başlanması, o zamandır. Sovyet tehdidine karşı kurulmuş olan Özel Harp Dairesi (ÖHD) Amerikan güdümündedir ve Sovyetler yıkıldığı için tehlike ortadan kalkmıştır. Şimdi tehdit, Kuzey Irak'taki ABD varlığından gelmektedi dolayısıyla, "ABD güdümündeki" ÖHD, "ABD'den gelen bir tehdide karşı" kullanılamaz. Geçmişteki kontrgerilla eleştirileri TSK'da zaten belli bir rahatsızlık yaratmıştı.

Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, ÖHD'i yeniden örgütledi, ismini Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) olarak değiş tirdi. Yıl 1991. ÖKK'nın PKK'yı hedef alması ve Kuzey Irak'ta kurulan devlete karşı tavır alması, Amerikan denetiminden kurtulma çabasının başlangıcıdır. "Tugay" düzeyindeki ÖKK, "tümen" düzeyine çıkarıldı. Ankara'da ÖKK için yeni bir eğitim tesisi yapımına başlandı ama ABD bundan çok rahatsız oldu, "kullandığı" pek çok kişi aracılığ ıyla, tesis inşaatında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla mesnetsiz davalar açılmasını sağladı, ÖKK eğitim tesislerinin yapılmasını uzun süre felce uğrattı.

ABD'nin Kuzey Irak'taki planlarını bozan bir planı uygulamakta olan Org. Eşref Bitlis, Amerikan Çekiç Güç helikopterlerinin PKK'ya silah ve malzeme attığını saptadı ve bunu bildirdi. Org. Eşref Bitlis, Jandarma Genel Komutanı olarak, Amerika'nın Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedef aldığını gördüğü, bu tehlikeyi önlemek amaçlı, savunmaya yönelik bir strateji geliştirdiği için Amerika tarafından derhal "hedef"e seçildi. Org. Bitlis helikopterle Kuzey Irak'a giderken, bu yolculuk önceden ABD'ye haber verilmiş olmasına rağmen iki Amerikan savaş jeti yakın uçuş yaparak oluşturdukları vakumla helikopteri düşürmeye çalıştılar ama deneyimli helikopter pilotunun dalış manevrasıyla bu girişim sonuç vermedi. Bu saldırıdan hemen sonra telsizle Amerikalılara helikopterde orgeneralimiz olduğu tekrar bildirildi ama Amerikan savaş jetleri saldırıyı tekrarladılar. Helikopter pilotu büyük bir çabayla yeniden dağların arasındaki derin vadilere dalarak kurtulmayı başardı.

CIA tarihinin en önemli suikastlarından birisi 17 Şubat 1993 günü gerçekleşti:Uçağına yapılan sabotaj sonucunda Org. Bitlis şehit edildi. Ağustos 1994'de Genelkurmay Başkanı olan İ smail Hakkı Karadayı döneminde Eşref Bitlis Planı "uygulandı" ve Kuzey Irak'a Çelik Harekatı yapıldı.35 bin Mehmetçik Mart 1995'de Kuzey Irak'a girdi. Kuzey Irak'a giren TSK, ABD'nin "egemenlik alanı"na da girmiş oldu. Bölge ABD ordusunun işgali altındaydı. ABD'nin Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Quarterly ve Joint Forces Quarterly gibi "yarı-resmi" organlarında "Türk komutanlar hizadan çıktı", "Türk Ordusu ABD-Türkiye ilişkilerini bozuyor" türünden görüşlere yer vermeye başladılar.

Çelik Harekatı öncesinde CIA'nın Moskova İstasyon Şefinin CNN televizyonunda Türkiye'nin '"karışacağını" dünyaya şöyle ilan etti: "Önümüzdeki dönemde dünyanın en çok karışacak ülkesi Türkiye'dir. Şu anda Türkiye, gizli servislerin gündeminde ilk sıraya yerleşmiştir." Gazi Mahallesi olaylarından birkaç gün önce, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbrooke, Türkiye'nin Kuzey Irak sınırında yaptığı yığınağı durdurmak istediklerini şu "ifadelerle" belirtti: "Kuzey Irak sınırına asker yığıyorsunuz. Önümüzdeki günlerde terör olaylarının artma ihtimali var. Oraya yapacağınız bir harekatta dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

CIA Şefinin ve Holbrook'un "haber verdiği gibi",12 Mart 1995 gecesi İstanbul'da Gazi Mahallesi olayları baş ladı. TSK bu tehditi önemsemedi ve Çelik Harekatı yapıldı. NATO tarafından, üye ülkeleri komünizmden korumak için kurulan kontrgerilla (diğer adları Gladio ve SÜPER NATO) örgütleri, İtalyan savcının ispatladığı gibi, CIA tarafından yönetiliyordu ve esas görevleri bu ülkelerdeki hükümetlerin ABD kontrolünden çıkmalarını önlemekti. Türkiye'de ÖHD de kontrgerilla ile bağlantılıydı.1991 yılında Özel Harp Dairesi'nin Özel Kuvvetler Komutanlığına (ÖKK) dönüştürülmesi aslında bir "ulusallaştırmaydı" ABD bu kuruluştan dışlanıyor ve hedef, Kuzey Irak'tan yöneltilen tehdite karşı mücadele olarak tanımlanıyordu. ABD, "kontrgerilla yapılanmasında TSK yerine polisi koyma" denemesine girişti.

1973'den beri İçişleri Bakanlığ ı içinde örgütlenen "İslamcı Cunta", artık "Fethullahçı Gladio" olarak kontrgerilla içinde TSK'dan boşalan yeri alıyordu. Fethullahçı Gladio nun ilk büyük organizasyonu da 1995 Gazi olayları. ABD ordusu, özellikle Çekiç Güç, Irak'ın kuzeyinde 7500 "CIA Peşmergesi"nden oluşan bir askeri güç örgütlemişti. Eylül 1996'da, Eşref Bitlis Planı gereğince Barzani, Türk Genelkurmayının yönlendirmesi sonucu Saddam yönetimiyle işbirliği yaparak CIA Peşmergelerini dağıttı. 200'e yakın ölü veren CIA Peşmergeleri, ABD tarafından Guam Adası'na taşındı. ABD kaynakları, bu harekatı "ABD'nin Vietnam'da sonraki en büyük yenilgisi" olarak değerlendirdi.

Bu harekattan 20 gün önce bir tuğgeneral, Aydınlı k dergisine bir demeç vererek Eşref Bitlis'in uçağının ABD'ye bağlı Gladio görevlileri tarafından düşürüldüğünü açıkladı ve dergi de 25 Ağustos 1996 tarihli sayısında bu haberi yayınladı. TSK, Çelik Harekatını Başbakan Çiller'e haber vermeden gerçekleştirmişti çünkü Çiller'in ABD'ye "örgütsel" bağlılığı TSK tarafından biliniyordu. 28 Şubat harekatının en önemli başarısı, Fethullah Hocaya indirdiği darbe o Fethullah Hoca kaçıp ABD'ye yerleşti.

Mayıs 1997 YAŞ toplantısında "160 subayın irtica bağlantısı nedeniyle orduda atılması", başbakan Erbakan'a onaylaması için" dayatıldı". Bu uygulama, ordu içindeki Gladio'yu yani ABD görevlilerini temizlemek anlamına geliyordu çünkü kontrgerilla, artık Fethullahçı Gladioydu. 28 Şubat kadrosu içinde "ABD'nin Truva Atı olan bir de general vardı:Çevik Bir. Çevik Paşa da hemen sonra TSK tarafından sessizce tasfiye edildi ve sadece bu nedenle bile, "İrtica", 2002 yılı sonuna kadar iktidara el koyamadı. 1994-1998 arasında genelkurmay başkanı olan Org. Karadayı şunları yaptı: ABD ve NATO yuvalanmasını, yani kontrgerillayı genelkurmay karargahından çıkardı. Özel Kuvvetlerin ulusal amaçlar için kullanılmasına yönelik önlemleri geliştirdi.

Özel Harp subaylarımızın Çin'in Uygur bölgesinde ve Çeçenistan'da "kullanılmasına" engel oldu. 1998 yılında genelkurmay başkanı olan Org. Kıvrıkoğlu ABD'nin bölge ülkeleri için tehdit oluşturduğunu "açık bir dille" belirtti. Kıvrıkoğlu, Washington ziyaretini iptal etti ve NATO döneminde "ABD'yi ziyaret etmeyen ilk ve tek Genelkurmay Başkanı" olarak tarihe geçti. Kıvrıkoğlu, "28 Şubat'ı BİN YIL sürdürmeye kararlıyız"diyen komutandı. Demek istediği aslında, "ABD tehdidine karşı, bin yıl da sürse direnilecek" olduğuydu.

Mesajı alan ABD, aynı sözcüklerle yanıt verdi:

BİN YILIN MEYDAN OKUMASI (MILLENIUM CHALLENGE 2002) ! ABD, "bu" isim altında, 24 Temmuz 2002'de Nevada çölünde Türkiye'yi işgal tatbikatı yaparak "gözdağı" verdi. Bu, "ABD tarihinin" en büyük askeri tatbikatıydı. ABD'nin yarı resmi ajansı olan ASSOCIATED PRESS, "tatbikatın Türkiye'yi işgal senaryosu üzerine kurulu olduğunu" açık açık yazdı.

Tatbikat senaryosu alabildiğine ilginçti. Assoc. Press'egöre, tatbikatın resmi senaryosu şu şekildeydi: Türkiye'de bir "deprem" oluyor (!) ve TSK, karışıklığı önlemek için yönetime el koyuyordu. Bunun üzerine ABD Deniz Kuvvetleri önce Kıbrıs'ı kuşatıyor ve "96 saat içinde" "hedef ülkeyi" iş gal ediyordu. "96 saat", TSK'nın bir dış saldırıya karş ı hazırlanması için gerekli olan minimal süredir ve bu süre, TSK tarafından "kozmik sır" düzeyinde saklanıyordu (saklandığı sanılıyordu ).

Tatbikatta işgal süresi olarak "96 saat" seçilerek, "hedef ülkenin Türkiye olduğu", "anlayan kişilere" anlatılıyordu. O dönemde Dışişleri Bakanı olan Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara'da 2 sayfa 9 maddelik bir "gizli anlaşma" yaptığını itiraf etti. Gül, anlaşma içeriğini "açıklayamayacağını", "gizli olduğunu" söyledi. 13 Temmuz 2003'de Doğu Perinçek bu gizli anlaş manın maddelerini açıkladı. Birinci madde: "TSK ve ÖKK 4 ay içinde Kuzey Irak'tan çekilecek" şeklindeydi.

Gül'ün yaptığı bu gizli anlaşmadan 3 ay sonra, ABD ordusu "Türk askerinin başına çuval geçirdi". "Çuval geçirme" eylemi, gizli anlaşmanın uygulanması için bir "ihtar"dı. Başbakanımızın o günlerde kullandığı "Müzik notası vecizesi, yine, "anlaşmanın uygulanması gerektiğine" ilişkin TSK'ya yönelik bir uyarıydı. "Biz anlaşma yaptık, Kuzey Irak'tan çık artık" diyordu Başbakan, TSK'ya.

ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in, "Çuval olayı"ndan sonra Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektupta şöyle deniyordu:

"TSK (ÖKK kastediliyor) Kuzey Irak'ta sizin bilginiz haricinde eylemler yapmaktadır" Rumsfeld, çuvalı "Erdoğan'ın değil", "TSK'nın başına geçirdiklerini" böylelikle anlatarak Başbakan Erdoğan'ın "içini rahatlatmak" istiyordu.

Ulusal devlet ve Kemalizm karşıtı açıklamalar yapan, Milli Egemenlik ve Milli Güvenlik kavramlarının "artık geçersiz olduğu" açıklamalarını yapan Org. Hilmi Özkök, böylece, tarihe "başına çuval geçirilen komutan" olarak kaydedildi. Buna ses çıkarmadı, böylece "Ergenekoncu" olarak suçlanmaktan kurtuldu. "Başına çuval geçirilmesi"ne ve Kuzey Irak'tan çıkarılmasına rağmen "akıllanmayarak" sınır ötesi harekatta ısrar eden TSK'ya karşı, Org. Torumtay zamanından beri hazırlanmakta olan organizasyon artık açığa çıkarılacaktı ve düğmeye basıldı. "ABD'ye direnen 5 Genelkurmay Başkanı" ve destekleyici tüm unsurlar "Ergenekon çetesi" olarak suçlanacaktı.

Suçlama belgeleri aslında çoktan hazırdı, ama Org. Özkök "Ergenekoncu olmadığından", onun görev süresince organizasyon "uykuya" yatırılmıştı. Organizasyonun uykudan uyandırılmasının ilk işareti Org. Büyükanıt'a karşı kullanılan "Şemdinli olayı"dır. O günlerde, Büyükanıt "çete kurmakla" suçlandı fakat sonuç alınamadı. Fehmi Koru, "Taha Kıvanç" imzasıyla Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan 30 Nisan 2001 ve 1 Mayıs 2001 tarihli yazılarında "Yeniden kurulsun diye hakkında rapor hazırlanan Ergenekon, çok kapsamlı, bir partiyle irtibatı bulunmayan, 'devleti yapılandırma' amaçlı bir örgüt" demektedir.

Koru, yazısında 24 sayfa olduğunu söylediği bu dokümanın sonunda yazanın adının bulunduğunu da belirtmektedir. Ne var ki, şimdi bu masum tanımlamadan vazgeçilmesi, daha büyük ve kapsamlı bir düzeneğin çalıştırılması zorunludur. Bu günümüzde devam eden Ergenekon davasıdır. ABD'nin belirli-belirsiz "her tür" desteğiyle iktidara gelen AKP, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD'ye "sorun çıkarmadan" eş başkanlık yapabilmek için, başta TSK olmak üzere tüm ulusalcı güçleri saf dışı etmek zorundadır.

Plana göre, bu dava sürecinde komutanlar yıldırılacak ve "1991 öncesinde olduğu gibi" ABD ile tam uyumlu olarak görev yapmaları sağlanacaktır. AB'nin de "bir kriter" olarak dayattığı gibi, TSK "sivil otoriteye" tabi olacak, kendisine Atatürk tarafından verilmiş olan "ulusal bütünlüğü ve laik cumhuriyeti koruma" görevini unutacaktır "AKP sivil darbe ile değil, seçimle geldi" itirazı yapacak olanlara da şunları söylemeliyim: CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation'un yayın organlarında ve ABD strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda şöyle deniyor:

"ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan , Abdullah Gül'ünde Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir." 20 Ekim 1996, Abramowitz: "Erdoğan, Erbakan'ın yerini almalıdır" (bu tarih, 3 Kasım 2002 seçimlerinden 6 yıl öncesidir !)

20 Mart 2012 22:54

amerikanın izni olmadan akp yetkilileri tuvalete bile gidemez.


Nihall Atsız
Yasaklı
21 Mart 2012 14:44

Tek yol kemalizm

21 Mart 2012 21:16

amerika olmazsa tayyip bu ülkede yüzde 1 bile oy alamaz.


Harem Ağası
Yasaklı
23 Mart 2012 08:49

Türk Askerinin başına şimdi gerçekten cuval geçirdiler çühkü bize felaket getirecek Suriye Savaşı'nın içine çekildiği halde ses çıkartamıyor


hayrat01
Genel Müdür
23 Mart 2012 09:01

vay be. aydınlık ta mı kehanete başlamış.

yoksa feraset ve kerameti mi açılmış.


Pakdilbey
Kapalı
23 Mart 2012 09:46

"Türkiye'deki bu hükümetler, İncirlik'e yerleşen Çekiç Güç'ün görev süresini uzatarak ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunu desteklemesine yardımcı oldular."

Bu paragrafa bir bilgi daha eklemek istiyorum;

RP döneminde Çekiç Güç'ün konuş süresi "2 defa" uzatılmıştır.

Hâlbuki, rahmetli Hoca, ABD emperyalizmi ile İsrail siyonizmine sözde karşı idi!?

Nerden nereye...


hayrat01
Genel Müdür
23 Mart 2012 10:00

karşı olmak ayrı, gücü yetmek ayrı. gücü yetmemiş.


Pakdilbey
Kapalı
23 Mart 2012 10:06

İnşallah öyledir. Ama sanmıyorum!:):)

Allah bunun hesabını eminim ki soruyor...

Yönetmek, büyük bir mesuliyet, çok zor iş...


Nihall Atsız
Yasaklı
23 Mart 2012 10:28

Aydınlık Gazetesi yıllar önce F.Gülen'in CIA ajanı olduğunu da manşet yapmıştı.Adamların istihbaratı çok kuvvetli


bymeltem
Şef
23 Mart 2012 10:33

helallll .sonuna kadar okudum ..bence hepsi doğru


Orhan Pamuk
Yasaklı
23 Mart 2012 10:42

Rusya Fethullah Gülen'in CİA Ajanı Olduğu Gerekçesiyle Tüm Okullarını Kapattı

Rusya'da Yüksek Mahkeme, Tarikatın Bütün Faaliyetlerini Yasakladı

Rusya'dan Fethullah Gülen'e ağır darbe! Rusya Yüksek Mahkemesi, Fethullah Gülen tarikatının bütün faliyetlerini yasakladı. Yüksek Mahkeme, Gülen okullarının kapatılmasına karar verdi. Rusya'nın önde gelen kuruluşlarından Yakın Doğu Enstitüsü de Gülen örgütünün CIA'nın paravanı olduğunu belirtti.

Rusya'da, Fethullah Gülen cemaatine bağlı grupların faaliyetleriyle ilgili davadan yasaklama kararı çıktı.

Rusya Yüksek Mahkemesi, başsavcılığın talebi doğrultusunda Gülen cemaatini, "aşırı örgüt" kapsamında değerlendirdi ve faaliyette bulunmasını yasakladı.

Mahkemede "Uluslararası dini örgütlenme" olarak bahsedilen Gülen hareketinin, geçen yıl kitapları yasaklanan Saidi Nursi'nin fikirlerini savunduğu ifade edildi.

Rusya'da faaliyet gösteren ve Gülen cemaatiyle bağlantılı olan çok sayıda okul da, dini propaganda yaptıkları gerekçesiyle kapatıldı. Yüksek mahkemenin kararının ardından Gülen örgütünün bütün okullarının kapatılması bekleniyor.

Rusya'nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Yakın Doğu Enstitüsü de Gülen Cemaati'ne ilişkin bir rapor yayımladı. Enstitü'nün uzmanlarından Şeglovin; Fettulah Gülen'in CIA ajanı olduğunu belirtti.

Şeglovin; Fettullah örgütünün CIA'nın dünya çapında kullandığı paravanı olduğunu söyledi.

Yakın Doğu uzmanı; örgüt faaliyetlerinin temel merkezlerinin Afganistan, Afrika ve Orta Asya olduğunu ifade etti.

Ulusal Kanal - 09 Nisan 2011

http://www.ulusalkanal.com.tr/


isceya
Kapalı
06 Nisan 2012 19:46

aydınlık gazetesi doğu perinçekin değilmiydi?

06 Nisan 2012 20:13

aydınlık evet doğu perinçeğin,valla ben bi haber kaynağının altında sözcü,aydınlık yada ulusal kanal kaynaklı olduğunu görünce haberi okumuyorum bile


isceya
Kapalı
06 Nisan 2012 20:28

ama gerçekten çok isabetli tahminde bulunmuş adamlar helal olsun

1996 yılında daha post-modern darbe yapılmazdan önce Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı iken..müthiş bir öngörü..

Toplam 42 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi