Editörler : Lanet
05 Nisan 2012 19:09

Tanrı Tasavvuru

Tanrı Tasavvurundaki ana tema; genelde bütün semâvî ve beşerî dinlerde, özelde ise İslam'da ve bunun yansıması olarak da insanda Tanrı tahayyülüdür. Bu konunun, her ne kadar Dini Konular kategorisinde daha verimli tartışılacağı düşüncem bâki olsa da, forum takipçilerinden aldığım verilere göre böyle bir başlığın açılması elzemdir.

Müstakil zamanlarda, münferit yorumculara gerek özel, gerek genel iletilerle, açılmış bir konunun açılma amacını ve genel seyrini değiştirmek yerine, dilerlerse yeni bir başlık açarak, adı geçen konunun tartışılabileceği mükerrer söylenmiş olmasına rağmen sonunda başlığı açmaksa görüldüğü üzere yine bize kaldı.

Birinin düşünceleri düşüncelerinize zıt mı? O halde klasik bir kadı zihniyetiyle "zındık" demek yerine, size göre zıt olanın, zıddıyla karşılık vermektir ilmi ve edebi olan. Bu yol duygusal değil, bilimsel düşünceye talip olan her müteallimin uyması gereken bir yol diye düşünüyorum.

Evet, zahire çok da takılmamak kaydıyla Türk-İslam düşüncesinin uzantısı olan Tanrı söylemine çok sıcak bakmıyorum. Peki, öyleyse neden "Tanrı ile Söyleşi"de Mabut ile Söyleşi ya da Tanrı dışında başka bir isim değil? Üstelik de bunca tepkiye rağmen tek bir kelime neden değişmedi?

Belki bu noktada ben de birçok paylaşımcı gibi şekilci oldum. Nasıl ki birinin Tanrı'ya Serzeniş'ini, Tanrı ile Söyleşi'ye çevirirken çok düşünüp sonunda bu adla başlık açarken şekilci davrandıysam bir kısım yorumcu da benim gibi şekilci davranıp salt Tanrı ismine takıldı. Oysaki bahsi geçen konuda, başlık ismi hariç, içerik okunsa /okunduğunda tarafımdan başlığın herhangi bir yerinde tek bir kez bile Tanrı kelimesinin geçmediği görülecekti.

Daha önce de "yalnızca bir kez" kullandığım bu ismi neden kullandığımı "birçok kez" tekrarladığımı ve devamında "birinin -size göre- yanlışını göstermenin en iyi yolu kendi doğrunuzu göstermektir" dediğimi hatırlıyorum. O nedenle yukarıda da biraz giriş yaptığım bu konuyu tekrarlamak düşüncesinde değilim.

Birlikte tartışıp, birlikte yeni şeyler öğreneceğimiz bu başlıkta Tanrı tasavvuruna bakış açıma gelince; Tanrı kelimesinin değil, Tanrı kelimesinin karşıladığı ?benim düşünceme göre- anlamın, kimine göre dogmatik bir düşünce olsa da, ben analitik savunucusuyum.

Bununla birlikte; Tanrı kelimesine gelen tepkilerin temelinde John Locke'un Tabula Rasa fikri yatar. Tüm kelimeler boştur. Onları anlamlandıransa bizim zihin dünyamızdır. Bu kelimeye olumlu/olumsuz yaklaşımların da temelinde işte bu anlamlandırma psikolojisi yatar. Peki kelimeye dair şahsi düşüncem ne? Az evvel de belirttiğim gibi, bana çok da sempatik gelmemekle birlikte, ne karşısındayım ne de yanında.

Evet, neden Tanrı ve neden Tanrı değil? Buyurun şimdi kelimenin morfolojik yapısından, etimolojik, estetik ve hatta etik yapısına kadar inceleyelim, tartışalım, öğrenelim...


*beşaşet*
Yasaklı
05 Nisan 2012 19:50

Tanrı kelimesi daha çok Allah'a eş koşulan,

hayali ilahları ifade etmek için kullanıldığından,

insana soğuk, itici bir kelime olarak görünmektedir..

Bu açıdan bakılırsa, durum galiba anlaşılır..


"beşaşet"
Yasaklı
05 Nisan 2012 20:26

Tek tanrı vardır, O da inanan yüreklerde en yüce Allah'tır..

Aslında her insanın vicdanında tanıdığı, O Allah tek ilahtır..


Enter S1NATRA
Yasaklı
05 Nisan 2012 20:39

Bizler Tanrının yönetmenliğinde birer figüran oyuncuyuz..

o ise bizi eğitmek yerine, eline patlamış mısırı almış gizli gizli dalgasını geçiyor.

oysa bize ufacık rol verdiği için kendimizi bir işe yarar hissediyoruz.

bir süre sonta Sahnedeki varlığımızın küçük olduğunu görünce, Sahneötesi bir hayal tasavvur edip, ona entegre oluyoruz.. bütün yaşamamızı ötekisahneye ayarlıyoruz.

Kapı komşu iyiliksever bir Alevi, Yardımsever bir Hristiyanı, sırf bir takım şekillerle adına namaz dedikleri ibadetleri yapmadığı için, Allaha her fırsatta "yağ" çekmedikleri için Cehennemde iitham ediyor, bu akla mantığa uymayan tapınmayı yaşamın her alanında, yaşamdaki her kişiye empoze ediyorsunuz.

İstanbul da bir müslüman Hz.Muhammed Allahın elçisi derken, Ganj nehri kıyılarında Nirvana ile Şiva ya diyerek ulaşmayı düşünen birer figüranız biz.

hepsi Allaha yağ çekme telaşına girerken, Allaha yağ çekmeyi bırakan farklı kültürleri rahatlıkla dışlıyoruz.

Bütün dinlere saygım vardır, İslamiyet dışında..


"beşaşet"
Yasaklı
05 Nisan 2012 20:45

Dünya hayatı, büyük bir tiyatro sahnesidir..

İnsanlar iradeleri ile ya inanarak, ya da inadına yalanlarla yaşayarak rollerini oynarlar..


marbeyn
Memur
05 Nisan 2012 21:45

Allah bize kendi hareketimizi yaratma gücünü vermiş ancak bununla birlikte bu yaratmayı sorgulayacak aklı da vermiştir. sorgulamadan kaçış dinsizliğe bir yönelimdir. çünkü sorgulayan bütün insanlar ilahi bir iradeyi fark eder. yağ çekmek çok kaba bir kullanım üstelik bütün dinler de ibadet dua varken neden İslama karşı bu soğukluk???

tanrı kelimesi türklerde çok eski zamanlardan beri kullanılır. ve kullanılması gayet normaldir çünkü tapınılan kelimesini kullanılacak yer başka Allah kelimesini kullanacağımız yer bambaşkadır. bence insanlar tanrı kelimesini Allah kelimesi yerine kullanmadığımızı anlamalı ve böyle kullanmalı.


"beşaşet"
Yasaklı
05 Nisan 2012 23:19

Mabudu tabutta olanın,

gün gelir umutları bile taşınmaya muhtaç olur.

Mabudu Allah olanın,

dünyevi karanlıklarını bile, gölgelere taşıyan imanı olur.


_neden_
Müsteşar Yardımcısı
06 Nisan 2012 08:07

Bu konuyu açmak haricinde, mecbur olmadıkça konuya müdâhil olmak düşüncesinde değilim, bundan sonrası için de, bu düşüncem bâki.

Fakat, sağlıklı bir iletişimle paylaşımların kırıcı olmaması, başlık kapatma yoluna gidilmemesi amacıyla, konu içindeki bir paragrafı yineleme ihtiyacı duyuyorum;

"Birinin düşünceleri düşüncelerinize zıt mı? O halde klasik bir kadı zihniyetiyle "zındık" demek yerine, size göre zıt olanın, zıddıyla karşılık vermektir ilmi ve edebi olan. Bu yol duygusal değil, bilimsel düşünceye talip olan her müteallimin uyması gereken bir yol diye düşünüyorum."


Enter S1NATRA
Yasaklı
06 Nisan 2012 23:57

Bazen kızsam da o'na..

tsunamiler arasında kaldığımda varlığına ihtiyaç duyuyorum..

bu benim diyebileceğim bir büyüklük bu.

tarifi imkansız..

bazen küssem de kendisine,

insanlığa baştan küsmüş yüceler yücesinin tavrı yanında sönük kalıyor küsmeler.

eksik kalıyor gitmeler.

bir köy damında yıldızları seyrederken, naparsam yapayım aklımı kendine çeviriyor, bu yüceler yücesi.

ah be yüceler yücesi.

sana ne küskünüm be kızgınım.

seni anlayamıyorum.

neden bizi yarattın ? peşi sıra farklı dinler gönderdin ?.

neden bir tebessüm etmeyerek dini beşerilerin eline bıraktın ?.

şu islamiyeti başımıza bela eden sendin ey yüceler yücesi.

oysa bizden varlığımızı sana teslim etmeni istedin..

neden varlığını bizlere teslim ettin ?_


berfin*meb
Kapalı
08 Nisan 2012 14:10

İnsanlar varolduklarından beri bir şeylere inanmak ve güvenmek ihtiyacı hissetmişlerdir. Bugünümüze gelene kadar "Tanrı" olarak pek çok nesneyi yada varlığı kabul etmişlerdir. Bunlardan bazıları ; güneş, su, ay, inek, kedi, taş, heykel v.s. olmuştur ta ki insanoğlu aklıyla bunları da yaratan ve doğada dengeyi sağlayan daha büyük ve mucizevi bir güç olduğunun farkına varıncaya kadar...

Görüldüğü gibi "Tanrı" genel olarak inanılanların ve kutsal sayılanların yerine konulandır. Örneğin bir Hindu öküzü "Tanrı" olarak düşünürken, bir Hıritiyan yada bir Müslüman Allah'ı "Tanrı" olarak kabul etmiştir.

İnançsız bir insan ölüden farksızdır. İnanç insanları ayakta tutan manev bir güçtür. İnançsız girişilen hiçbir iş başarılamaz.

İnançların en büyüğü de kainat yaratıcısına olan inançtır.

Her ne inançta olursanız olunuz daima araştırınız ve inançsızlığın uçurumunda kalmayınız.

"Kainat yaratıcısına olan inanç, ilmi araştırmanın en kuvvetli ve en muharrik gücüdür"

**Albert Einstein***


"beşaşet"
Yasaklı
08 Nisan 2012 14:55

Akıl, göze düşen kıl misali hassas bir değer..

Eğer inkarla göze düşerse, insanı meşgul eder..

Gönül gözüne güvenir, imanla açarsa, insanı aşkın kapısında kul eder..


_gvirila_
Aday Memur
09 Nisan 2012 23:10

Dinler boyutunda baktığımda "islam " en akla yatkını geliyor bana . tavsiye edilen yada sevap denilen hiçbirşey anlamsız değil. Ama Tanrı kavramı beni gerçekten zorluyo :( . sorular sorularr... bazen çıldırmaktan korkup üstünü örtüyorum düşüncelerimin . Ateist arkadaşlarımla rahatça konuşabiliyorum ama "yok" dan başka cevapları "yok" doğal olarak tatmin etmiyo. Tüm varlığımla olmasını diliyorum aslında, olmadığını düşünmek daha korkunçlaştırıyo hayatımı "hiç" olmak ölümden sonra... görememek sevdiklerimi bir daha asla... Dndar arkadaşlarımla paylaşamıyorum hiçbir düşüncemi malesef " zındık" damgası yiyip yapayalnız kalmak istemediğimden belki, belki utandığımdan belki bu utanmanın sebebi 37 yıldır rol yapmış olmamdan... Ailem , arkadaşlarım, sevdiklerim mutlu olsun diyee...


marlek42
Memur
09 Nisan 2012 23:31

gözlerinizi kapatmanız güneşin olmadığı anlamına gelmez.allahın varlığını ıspat etmekte bana düşmez.görmek isteyene herşey allahın varlığının delilidir,inkar edene de her delil saçma birer gerekçedir.inanıyoruz var olduğuna yoksada ne kaybederiz.peki ya inanmayanlar,inanmıyorsunuzda ya varsa o zaman ne yapacaksınız.kafanı kaldır bir bak semaya,sonra muhteşem vücuduna bak birde,hala bunların tesadüfi olduğunu düşünüyorsan neyini ıspat edeyim sana yok eğer bunları düşünüp allahı görüyorsan yine neyi ıspat edeceğim.söyleyeceğim son söz şu inanmayan arkadaşlara,ölünce nasıl olsa inanacaksınız:)


tarihci8209
Yasaklı
04 Mayıs 2012 16:11

Evrim Teorisi Karşıtı 10 İddia ve Cevapları

http://www.youtube.com/watch?v=4tzj5kbnw80

Evrim ve Ateizm Karşıtı En Saçma 10 İddia - Bölüm 1

http://www.youtube.com/watch?v=Xs3AqfMSr10

Bilim ve Ateizm Karşıtı En Saçma 10 İddia - Bölüm 2

http://www.youtube.com/watch?v=eIrMYMGBa0k&feature=related


esitlik
Şube Müdürü
04 Mayıs 2012 19:12

tevrat ve incil'e göre tanrı insanı kendi suretinde yarattı. tanrı da şekil olarak insana benziyor, fakat insandan çok daha muhteşem iradeye sahip. kuran'da insanın allah suretinde yaratıldığından bahsedilmiyor, fakat allah'ın da insan gibi fakat ondan çok daha üstün bir iradesi olduğuna göre, daha önceki semavi kitaplardaki gibi tamamlanmasında sakınca yok. yani kuran'da açıkça belirtilmese bile insanın allah suretinde yaratıldığı anlamı çıkartılabilir.


esitlik
Şube Müdürü
04 Mayıs 2012 19:17

ayrıca üç semavi dinin din felsefesi içerisindeki kategorisi aynı, üçü de teist din. yani tanrı evreni yaratıp bırakmamış, dolaylı biçimlerde doğayı ve insan hayatını yönlendirmiş ve yönlendirmekte. teizmin diğer bir özelliği, tanrı'nın kavramsal olarak evrenden ayrı mekanlarda bulunan bir varlık olduğudur. bu bakımdan tanrı ve evreni iki küme olarak düşünürsek bunlar ayrık kümelerdir, hiç kesişmez. panenteizmde tanrı boyut olarak evreni kapsar. bu sebeple canlılar öldükten sonra tanrı'ya geri döneceklerdir. panteizmde ise tanrı ve evren çakışık kümelerdir, yani tanrı evrenle özdeştir. sonuç olarak, tanrı tasavvurunuz hangi din felsefesinde bulunduğunuza bağlı.


vitaminB12
Daire Başkanı
06 Mayıs 2012 20:38

Tanrı kelimesine takılıp kalmak kısırlıktan başka bir şey değil. Genel olarak Tanrı iman edilen mutlak güç sahibini ifade ederken Allah bu mutlak güç sahibinin Kur'an'daki adıdır. İnsan Tanrı olarak pekala bir mesneyi veya bir başka soyut kavramı, ya da Allah'ı ifade edebilir. Allah'ı kastederek Tanrı ifadesini kullanıyorsa bu kişiyi kınamanın bir anlamı da yoktur.

İnsan Allah'a yağ çekmez.


vitaminB12
Daire Başkanı
06 Mayıs 2012 20:44

Allah insanı kendi suretinde yaratmıştır demekle bu zahiri bir anlam ifade etmez. Allah insanı yarattığında ona alemde bulunan her şey gibi kendi gücünden sınırlı miktarda bahşetmiştir. Ancak alemdekilerden çok daha fazla olarak insanı en üstte tutmuştur. diğer dinlerde geçen "kendi suretinde yaratma" eylemi ile Allah'ın insanı yeryüzündeki halifesi olarak yaratması arasında büyük benzerlik vardır.

İnsan Allah'tan aldığı görevle dünyayı imar etme ve Allah'ın ahlakını alemde tesis etme işini yapacaktır.İnsan her yönüyle Allah'ın kendi ruhundan üflediği şerefli bir mahluktur.

Bundan dolayı da Kendini bilen Rabbini bilir.


_neden_
Müsteşar Yardımcısı
10 Mayıs 2013 10:17

Yeni açılımlar geliştiriyoruz, hayatın her alanında ve tabii tanrı tasavvurunda...

Hepimizin bildiği bir fıkra; Bektaşiye atfolunur ama hiç birimiz masum değiliz bu hususta... Bektaşi Ağustos sıcağında oruçludur... Dili damağıyla hemhal olurken, şırıl şırıl akan bir çeşmenin, lıkır lıkır suyunu içen birini görünce "sen neden oruçlu değilsin, bre gafil" demesiyle gelen cevap; "ben Müslüman değilim" olur. Bektaşi durur düşünür ve "dinin kıymetini bil" der.

Ve artık bizler, zahirde işte o dininin kıymetini bilenlerdeniz... Batın bize giz...

Efendim az evvel ki fıkra gibi gerçekliği sorgulanmadan anlatılan ne menkıbeleriniz var daha...

Yok efendim hatun kişi ömrü boyu özelden ziyade genel kadın olmuş, ömrü hep böyle geçerken bir kuyu başında "söz meclisten öte" bir kelbe denk gelmiş ki Ağustos sıcağında, dili bir karış dışarıda, susuzluğun orta yerinde, bir kuyu başında bekleşir... Hatun kişi ayakkabısını çıkarır, köpeğin susuzluğunu giderir ve ötelerden gelen bir ses "sen cennetliksin" der...

Sonra bir zahid, zühd için yollara düştügünde bir çoban görür, tuhaf tuhaf hareketler yapan. Yanaşır, sorar, "nedir seni bu halde tutan" çoban der; ben Rabb'ime ibadetteyim, şu an." Zahid sorar" Peki nasıl ibadet ediyorsun, bana da anlatsan?" Çoban; "ey Rabbim, seni şu yeşil çimenlerden, onları yiyen kırmızı koyunlardan, onlardan akan beyaz sütlerden daha çok seviyorum!.." Zahid devam eder; "E, daha başka nasıl ibadet edersin?.. "Oysa çoban bundan başka ibadetin bilgisinden yoksun... Zahid; "olmaz bu!" der ve yoluna yürür... Çoban malumunuz, koşup sorar. İbadet nedir, güzelce öğrenir...

Zahid uzaklaşır. Kaylule haline vardığında, bizim çobanın sair cemaatin başına imam, kendisinin ise sonda, onlara ram olduğunu görüyor. Koşup çobanı buluyor, "ben hata ettim, sen nasıl ibadet ediyorsan, o hal üzere kal!" der. Ama hikâyenin ana fikri bu ya; çoban bir daha o vecdi hiç bulamayacaktır. Biçare, ebter!..

Ama ne hikâye!..

Daha ne inci mercanlarımız var âhir zaman alimleri bir ağzını açıverseler de görseniz...

Şimdi bu bu menkıbelerin hangi birine, ne diyelim?..

En iyisi mi bu menkıbeleri bir başka menkıbe ile bağlayalım;

Âlim anlatıyor; Hz.İsa, kılıcını çekip, tam kızını kurban edecekken, gökten bir öküz indi.

Bir başkası haydi düzeltelim, diyor; gardaş! İsa değil, İbrahim, kılıç değil bıçak, öküz değil koç...

Koç gibi âlimlerimiz varken cehennem bize haram... Hayatın boyu her halinle özgür hatun ol, sonra bir kuyu bul ve cennetlik ol!

Yeni ve kolay bir ibadet şekli bul! Seni yolundan döndürenlerin de vicdanlarına varis ol ve cennete dahil ol!..

Bu din kıyamete değin hep aynı olacak da ben mensuplarının menkıbelerini hep merak ederim... Daha başka neler var ve neler  olacak!?.

Bakalım "cennet mekan" Âkif, ahir zamanın ve tüm zamanların âlimlerine ne diyor;

"Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhâmı,

Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm'ı."

Yoksa vehm ile hareket edenin, sonu vahamet olur...


_neden_
Müsteşar Yardımcısı
03 Kasım 2015 13:34

...

Ve nasıl her biriniz Tanrı'nın ilminde yapayalnız duruyorsanız, aynı şekilde her biriniz, kendisinin Tanrı tasavvurunda ve dünya telakkisinde de yapayalnız olmak zorunda.

Halil Cibran


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
16 Ocak 2017 08:38

Allah'tan gayrı ne var ki şu alemde..

Hiç yok.

Hep yok.

O var..

Toplam 24 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi