mustafad5 iyi niyetinizden şüphe etmek istemiyorum ama kusura bakmayın net düşünemiyorsunuz sanırım. ne öğretmenliği, ne öğretmenlik ruhu, eğitimcilik ruhu Allah aşkına?? türkiye bence bu yüzden kaybediyor işte. iyiler kötülerle baş edemeyecek kadar saf olduğu için.. ''meslek'' arkadaşım bu, bir meslek. iş. yani geçimini sağlamak için yapılan eylem. ekmek teknesii. ve işveren-çalışan bağlamında başka hiçbir meslekten farkı olmamalı teknik olarak. maaş, saatler, kadro ve nöbet vs. işin teknik kısmına girer. ben maaşımı hakkımı alamayacağım, sonra resmen gereksiz bir kamçı gibi, mecburi bir avuntu gibi 'hizmet aşkı, eğitimcilik ruhu' diyeceğim, kusura bakmayın da yok öyle bir şey. önce ben emeğimin karşılığını alayım, onu bırak yaşamımı sürdürecek kadar gelir edle edeyim, ondan sonra manevi tatmin gelir, verdiği hizmeti mükemmeleştirmektir, özveridir ondan sonra düşünülür. ha o vakit ben haftada 2 kere de nöbet tutmaya razıyım gerekirse, iki elim kanda da olsa, vakit eylem vakti ise 3 ün 5 in hesabını yapmam, gerekeni yaparım. ama şu halde şu sistem şu ücret şu şartlardan, ve resmen hiçbir hakkım olmadan çalıştığım işten bana hayır gelmiyorsa öğrencime de okuluma da hayır gelmez kusura bakmayın. (gelmesin anasını satayım demiyorum, ama yırtınsam da gelmiyor maalesef) şu an ben ücretli öğretmenlik yapıyorum bu çocukların bu yıl içinde 3. öğretmeniyim. şu maaş konusunda hayal kırıklığına uğradım 842 falan değilmiş saat ücretim, en iyi ihtimalle 6-6,5. ve kara kara düşünüyorum değer mi diye. bi yandan ben şu görevi bırakırsam en az 100-150 öğrencim 3., 4. kez öğretmen değiştirecekler, zaten müfredata bağlı gidilemiyor, önceki hocaların ve çocukların eksikliği yüzünden, iki satır bir şey öğretebilmek için didinip duruyorum 1 paket sigara parası bile değil hem de aldıgım. ''Öğretmenlik rahat bir meslek değildir'' demişsiniz. neden efendim? neden rahat bir meslek olmasın?? herkes işini adam gibi yaparsa öyle rahat olur ki ama siz öğrenilmiş bir çaresizlik içindeymişsiniz gibi bu mesleği böyle kabullenmişsiniz ve tanımını değiştiriyorsunuz, ''gerçekten sabır ve fedakarlık ister''derken, evet ama kime karşı sabır ve fedakarlık??? öğrencilerime karşı sabrım, fedakarlığım sonsuzdur ama kusura bakmayın bu berbat sisteme sabretmek zorunda değilim, olmamalıyım! ve bana bunu bu sisteme sabretmek suretiyle öğrencilere hizmet olarak gösteremezsiniz. çünkü ne kadar da didinsek bu sistem bizim pişirdiğimiz aşa su katıyor emeğimizi hevesimizi öğrencileri de heba ediyor. ''maaş ve diğer özlük haklarımız ne kadar eksik ve avrupadan geri olsada..... bu özellikeri taşımayan. BİZ veya ÖĞRENCİLERİM duygusunu taşımayan kişi daha yolun başında bırakın ücretli öğretmenliği kadrolu öğretmen olarak bile bir işe yaramaz.'' diyerek de halt etmişsiniz bana göre, evet bu işin bir ruhu var ama en basit ve amiyane tabiri ile affınıza sığınarak söylüyorum: aç ayı oynamaz. ve aynı sistem maaş özlük hakları sıkıntısı gibi konulardan münezzeh biçimde, sırf başıboşluk ve özensizlikten kadrolu hocaları da köreltip, oynamaz/işe yaramaz hale getiriyorsa, durup düşünüp destek vermek yerine pasif bir tutumla ''bu sistem kötü ama... katlanmalıyız'' diyerek güya sabrı telkin etmeniz, diğer yandan meslek ruhunu övme kolaycılığı ile daha yolun başında olan hevesli fakat artık sürünmekten bıkmış kişilere yasalarca üzerlerine vazife olmayan ve asla ücretini alamadıkları bir görevi yapmak istemedikleri için laf etmeniz çok düşüncesizce. evet nöbet tutmam arkadaşım. eğitimci ruhu ise kadrolu hoca gelip benim yerime tutsun, onun eğitimcilik aşkı kesintisiz aldıgı maaşı ile daha da katmerlenmiş olmalı değil mi??? nitelik olarak sizden hiç bir farkım yok benim dandik ösym sorularını çözmekten tiksinmek ve bu suretle çözememek dışında. o yüzden ücretli öğretmenliğe mecbur kalanlar hakkında konuşurken daha duyarlı düşünmeye davet ediyorum sizi.
mustafad5 iyi niyetinizden şüphe etmek istemiyorum ama kusura bakmayın net düşünemiyorsunuz sanırım. ne öğretmenliği, ne öğretmenlik ruhu, eğitimcilik ruhu Allah aşkına?? türkiye bence bu yüzden kaybediyor işte. iyiler kötülerle baş edemeyecek kadar saf olduğu için.. ''meslek'' arkadaşım bu, bir meslek. iş. yani geçimini sağlamak için yapılan eylem. ekmek teknesii. ve işveren-çalışan bağlamında başka hiçbir meslekten farkı olmamalı teknik olarak. maaş, saatler, kadro ve nöbet vs. işin teknik kısmına girer. ben maaşımı hakkımı alamayacağım, sonra resmen gereksiz bir kamçı gibi, mecburi bir avuntu gibi 'hizmet aşkı, eğitimcilik ruhu' diyeceğim, kusura bakmayın da yok öyle bir şey. önce ben emeğimin karşılığını alayım, onu bırak yaşamımı sürdürecek kadar gelir edle edeyim, ondan sonra manevi tatmin gelir, verdiği hizmeti mükemmeleştirmektir, özveridir ondan sonra düşünülür. ha o vakit ben haftada 2 kere de nöbet tutmaya razıyım gerekirse, iki elim kanda da olsa, vakit eylem vakti ise 3 ün 5 in hesabını yapmam, gerekeni yaparım. ama şu halde şu sistem şu ücret şu şartlardan, ve resmen hiçbir hakkım olmadan çalıştığım işten bana hayır gelmiyorsa öğrencime de okuluma da hayır gelmez kusura bakmayın. (gelmesin anasını satayım demiyorum, ama yırtınsam da gelmiyor maalesef) şu an ben ücretli öğretmenlik yapıyorum bu çocukların bu yıl içinde 3. öğretmeniyim. şu maaş konusunda hayal kırıklığına uğradım 842 falan değilmiş saat ücretim, en iyi ihtimalle 6-6,5. ve kara kara düşünüyorum değer mi diye. bi yandan ben şu görevi bırakırsam en az 100-150 öğrencim 3., 4. kez öğretmen değiştirecekler, zaten müfredata bağlı gidilemiyor, önceki hocaların ve çocukların eksikliği yüzünden, iki satır bir şey öğretebilmek için didinip duruyorum 1 paket sigara parası bile değil hem de aldıgım. ''Öğretmenlik rahat bir meslek değildir'' demişsiniz. neden efendim? neden rahat bir meslek olmasın?? herkes işini adam gibi yaparsa öyle rahat olur ki ama siz öğrenilmiş bir çaresizlik içindeymişsiniz gibi bu mesleği böyle kabullenmişsiniz ve tanımını değiştiriyorsunuz, ''gerçekten sabır ve fedakarlık ister''derken, evet ama kime karşı sabır ve fedakarlık??? öğrencilerime karşı sabrım, fedakarlığım sonsuzdur ama kusura bakmayın bu berbat sisteme sabretmek zorunda değilim, olmamalıyım! ve bana bunu bu sisteme sabretmek suretiyle öğrencilere hizmet olarak gösteremezsiniz. çünkü ne kadar da didinsek bu sistem bizim pişirdiğimiz aşa su katıyor emeğimizi hevesimizi öğrencileri de heba ediyor. ''maaş ve diğer özlük haklarımız ne kadar eksik ve avrupadan geri olsada..... bu özellikeri taşımayan. BİZ veya ÖĞRENCİLERİM duygusunu taşımayan kişi daha yolun başında bırakın ücretli öğretmenliği kadrolu öğretmen olarak bile bir işe yaramaz.'' diyerek de halt etmişsiniz bana göre, evet bu işin bir ruhu var ama en basit ve amiyane tabiri ile affınıza sığınarak söylüyorum: aç ayı oynamaz. ve aynı sistem maaş özlük hakları sıkıntısı gibi konulardan münezzeh biçimde, sırf başıboşluk ve özensizlikten kadrolu hocaları da köreltip, oynamaz/işe yaramaz hale getiriyorsa, durup düşünüp destek vermek yerine pasif bir tutumla ''bu sistem kötü ama... katlanmalıyız'' diyerek güya sabrı telkin etmeniz, diğer yandan meslek ruhunu övme kolaycılığı ile daha yolun başında olan hevesli fakat artık sürünmekten bıkmış kişilere yasalarca üzerlerine vazife olmayan ve asla ücretini alamadıkları bir görevi yapmak istemedikleri için laf etmeniz çok düşüncesizce. evet nöbet tutmam arkadaşım. eğitimci ruhu ise kadrolu hoca gelip benim yerime tutsun, onun eğitimcilik aşkı kesintisiz aldıgı maaşı ile daha da katmerlenmiş olmalı değil mi??? nitelik olarak sizden hiç bir farkım yok benim dandik ösym sorularını çözmekten tiksinmek ve bu suretle çözememek dışında. o yüzden ücretli öğretmenliğe mecbur kalanlar hakkında konuşurken daha duyarlı düşünmeye davet ediyorum sizi.