Editörler : Lanet


Kapalı
23 Ekim 2006 18:00

Diyet Miyet Hikaye

Diyet Miyet Hikäye

Tarih: 19.12.2004 Saat: 11:03 Gönderen: Admin

Diyet ve benzeri oluşumlar Türk delikanlılarını güçten düşürmek ve Türk tebaasının devamını engellemek için dış mihraklar tarafından çıkarılmış bilinçli bir düzmecedir!...

Amaç eskiden bir koyunu bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra çalışmaya devam eden büyük Türk kadınlarını, kalori sayan, grip olunca yatağa düşen, fitness ve aerobik yapan pit kırıldım tiplere dönüştürmek ve Büyük Türk ırkını Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir irk haline getirmektir. İktiza ettiğinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir Türk babayiğidini pazar arabası ile pazara çıkmaya muhtaç duruma düşürülmesinden daha soykırım ne olabilir, arkadaşlar?.. Annemin anlattığı Vita yağı dönemleri ve hatta dedemin anlattığı iç ve kuyruk yağı dönemlerinde kalp hastalığı var mıydı? Vardıysa neredeydi? Sorarım size.

Kolesterol çokluğu bir hastalık değıl sadece ölçüyü kaçırdığınızın bir göstergesi olup 2 şişe soda ile oranı düşürülmesi mümkün basit bir durumdur. Gençler! Gelin bu oyuna düşmeyelim! Kalori diyet gibi tuzaklara kapılmayalım. Can boğazdan, gelir! Gürbüz insan, güzel insandır. Iştahlı insan salıklı insandır! Soya fasulyesi et yerine geçemez! Hindi etinin neye derman olduğu belli değildir! Kepek ve lif insan değıl hayvan gıdasıdır! Feminizm ve eşitlik adı altında değerli Türk kızlarının aklı çelinmekte yemek yapmayı bilmeyen, yeni nesli abuk sabuk yiyeceklerle yetiştirecek, beceriksiz, uyumsuz, damak zevki

gelişmemiş sunta kılıklı diyet bisküviyi yiyecek sanan, et yemeyen, geleneksel mutfağına bağlı kebap perver kişileri "hanzo" ya da "kro" gibi gören, sinirli ve biı deri bir kemik bir güruha dönüştürmekte az önce belirttiğim gibi gelecek büyük genç Türk neslinden korkan dış mihrakların bir oyunudur.

Bir yeni çağ yalanı da Çin mutfağıdır. Aslında Çin mutfağı ya da Çin yemeği diye bir şey yoktur. Onların olayı bahçede buldukları her türlü malzemeyi bir demir leğene doldurup (wog) diğer Çinlile uyanmadan acele pişirip (her şey az pişmiş) karnını doyurmaktan ibarettir. Bu kardeşlerin sayısı milyarlar ile ifade edildiğinden bizdeki gibi ortadaki tencereye kaşık sallama durumlarında masadakilerin yarısı aç kalmakta ve dolayısı ile tok açın halinden anlamamakta fakat kung-fu marifeti ile bir araba sopa yemekteydiler. Sonunda uyanık bir Çinli bu duruma çözüm olarak çubukla yemek tekniğini bulup masada bulunan herkesin tencerenin dibi görünmeden bir kaç lokma alabilmesini sağlamış ama sonuçta bu günkü cüce asabi ve kıl Çinliler ortaya çıkmıştır.

Kahrolsun doymamış yağ oranları! Kahrolsun şekersiz yiyecek içecekler! Her daim yaşasın geleneksel Türk ve Osmanlı mutfağı der; bolsalçalı yağlı ve hamur işli öğünler dilerim.

Hayatınız fırından çıkmış bol fıstıklı ve peynirli künefe tadında geçsin.

Not: www.Yemek24.com site admininin yazısıdır. Kendisiyle tanışmayı çok isterdim doğrusu...

:)


emrat
Aday Memur
23 Ekim 2006 21:31

Çok güzel bir yazı ,paylaşımınız için teşekkürler.Bazı yerleri komik bazı kısımları ise gerçekten düşündürücü.

Büyüklerimizde eskiden yazıda anlatıldığı gibi iç ,kuyruk yağları ile yapılan yemeklerden yerlermiş ve gerçekten hastalık nedir bilmezlermiş.O zamanlar ağır yemekler yerlermiş ama bir o kadarda güç sarfedecek işler yaparlarmış.Zamanımızda herşeyleri makinalar yapıyor.O zamanlar yeri gelir kilometrelerce yolları yükleri olmasına rağmen yürüyerek giderlermiş.Şimdi 2 adımlık yer için bile vasıtalara biniyoruz.Eğer bizler o zamanlardaki gibi yersek 200kiloluk olup çıkarız herhalde ...


Pcihreq
Yasaklı
23 Ekim 2006 23:56

mc222

ben de burdayım...


Strong2
Kapalı
24 Ekim 2006 11:38

Çürük bir gençlik çalışıyorlar sağolsunlar.Yakında yerinden kalkamayan batı milletine döneriz bu gidişle.gençleri uyarmak lazım !!!!


canatakan
Yasaklı
24 Ekim 2006 21:59

bütün gününü yemek yaparak geçiren bir sivriden başka nasıl bir yazı beklenebilir ki.adamda ki tavsiyelere bak.beyinsiz adam artık savaşlar yumrukla olmuyo,beynini kullanmayı öğren.tabi o kadar mideye yüklnmekten fırsat bulabilirsen...yemeğini yap tarih konularını ehillerine bırak.çanakkale de 40 kilo kalmış gövdesini düşman mermisine siper eden o kahramanlar ataların değilmiydi?kremalı mantar


tpn
Şube Müdürü
24 Ekim 2006 22:49

bi diyetisyen olarak yorum yapmıyorum..........


mc222
Kapalı
25 Ekim 2006 00:06

Valla arkadaşlar... ben de inandığım için buraya alıntı yapmadım zaten.

Hoşuma gitti sadece!

:)


Türkçeci0505
Başbakan Müsteşarı
04 Eylül 2009 17:15

Diyet yapmakla milliyetçilik arasında ilişki kurulabilen birileri varsa durup düşünmek lazım: Nereye gidiyoruz biz?

''Önceden kalp hastalığı var mıydı?'' diye sorulmuş yazıda. Bu sorunun cevabı çok basit: Tabii ki vardı. Hastalıklar nicelik ve nitelik açısından bugün olduğu gibi eskide de vardı; lakin eskiden kitle iletişim araçlarının yoksunluğundan dillendirilmezdi.

Önceden keneler vardı. Kenelerden ölümler de vardı. Ama önceden şimdiki gibi ''son dakika!'' haberlerinden yoksunduk.

Yazıda belli bir görüşten hareketle taraflı bir tutumun sergilendiği kanısına vardım.

Not: Ben hiç diyet yapmadım.

Saygılar.


*HanNesli*
Kapalı
04 Eylül 2009 17:25

Hikaye değil roman,yıllardır oku oku bitmiyor!


gönülname
Şube Müdürü
04 Eylül 2009 17:27

ya ramazanda da bu diyet hiç olmuyor yalandan yere kimse kendini kandırmasın.


SANBEY
Aday Memur
10 Eylül 2009 10:14

saat şu an 10. İftarı dört gözle bekliyorum. Diyetin canına okuycam

10 Eylül 2009 17:32

mc222 hocam bu konuda size can-ı gönülden katılıyorum. Bu durum bizde tecrübeyle sabittir. Annem hayatta sıvıyağ ya da margarinli yemek yemez. Köylü pazarından aldığı tereyağını koyar yemeklere. Sonra biz ailecek kırmızı et bağımlısı gibiyiz.imkanımız oldukça yeriz. Hem de öyle gramla falan değil. zaten köyümüz olduğu için bu daha kolay oluyor.Sonuç şu: biryere yürümek gerektiğinde kimse bizim aileye yetişemez. Herkes kışın serumlarla ayağa kalkar arkadaşlarım falan hep böyle. Ama maaşallah bizim ailede kimse daha serum yememiştir. Annemle babam elli yaşında Allah nazardan saklasın ikisinde de ne kalp ne kolestrol ne şeker. Köye gideriz yazın hasat falan hepsinin hakkından geliriz. Ben bir kere benim çok et tükettiğimi söyleyen bir arkadaşımı köye götürdüm. İki adımlık yolu gidemedi. Beni görünce şaşırdı. Bi daha da ağzını açmadı bu konuda. Maksadım övünmek değil. Sadece can boğazdan gelir atasözünü desteklemek amacım. Peki bu günümüzdeki kalp hastalıkları kolestrol nerden geldi. Söylediğim gibi ayçiçek yağı margarin çikolata çarşıdan alınan hazır gıdalar hazır yoğurtlar... Arkadaşlar elbette sağlığımıza dikkat edeceğiz ama her şeyin doğalını yersek zaten diyete gerek kalmıyor.güçten düşmemiz başkalarının işine geliyor. Bu yüzden herkese tavsiyem köylü pazarlarından alışveriş edin. Hem doğal hem sağlıklı hem Türk malı. Değil mi ama? :))

Reklam gibi oldu:)


sabah melikesi
Başbakan Müsteşarı
26 Temmuz 2019 19:43

Değerlendirilebilir.

:)

Toplam 12 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi