SENDİKA NEDİR?
-NEDEN ÖRGÜTLENMELİYİZ?
-NASIL BİR SENDİKA?
-----
1-NEDEN ÖRGÜTLENMEK GEREKİR?
Türkiye`nin çeşitli bölgelerinde, çeşitli semtlerindeki işyerlerinde çalışıyoruz.
Belki farklı görüşlere inanıyor, farklı siyasi partileri destekliyoruz.
Ancak hepimizin ortak bir noktası var:
Yaşamak için çalışmak ve emek-gücümüzü satmak zorundayız.
İster fabrikalarda ya da bürolarda, ister devlet işletmelerinde, ister özel şirketlerde, isterse belediyelerde, kooperatiflerde olsun, hayatımızı yalnızca ücretle kazanıyoruz.
Dertlerimiz aynı, sorunlarımız ortak
İş garantisi istiyoruz!
Çünkü bizim için işsizlik açlık demektir.
Ücret zammı istiyoruz!
Çünkü patronlar, hergün herşeye zam yaparak, zaten düşük olan ücretlerimizi sürekli eritiyorlar.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesini istiyoruz!
Çünkü her yıl binlercemiz iş kazalarında ölüyor. Gürültü, zehirli gazlar, sakatlanmak ve ölmek tehlikesi olmadan çalışmak bizim en doğal hakkımızdır.
Çalışma sürelerinin kısaltılmasını istiyoruz!
Çünkü kendimize ve ailemize daha fazla zaman ayırmak, okumak, gezmek, eğlenmek bizim de hakkımız. Biz, sürekli üretim içinde olan bir makina değil, insanız.
Sosyal haklar istiyoruz!
Çünkü yıllarca ödediğimiz pirimlerin ve vergilerin karşılığını almak, bizim en doğal hakkımızdır. Vergi ve primlerimizin patronlara ucuz kredi olmasını değil; ucuz konut, hastane, bakımevi ve okul olarak bize dönmesini istiyoruz.
Kısacası Biz,
Bütün zenginlikleri ve değerleri üretenler olarak, bu değerlerden, refah ve gelişmeden hakkımız olan payı istiyoruz
Peki alabiliyor muyuz?
Hayır!
Anayasa ve yasalardaki haklarımızı, toplu sözleşme haklarımızı kullanabiliyor muyuz?
Hayır!
Peki Ama Neden?
Çünkü önemli yanlışlar yapıyoruz
Peki yanlışlarımız neler?
Yasaların bizi koruyacağını sanıyoruz. Yasalar yeterli değil.
Ayrıca, patronlar tarafından kolayca çiğneniyor.
Sorunlarımızın çözümünü `bizi düşündüğünü` söyleyen patronlardan, `sendika da olsa daha fazla veremem` diyen işverenlerden bekliyoruz.
Ya da tek başımıza hak aramaya kalkıyoruz.
Aynı koşullarda yaşıyor, birlikte üretiyoruz.
Ama haklarımızı tek başımıza elde etmeye çalışıyoruz.
Başaramıyoruz.
Neden?
Çünkü Örgütlü Değiliz
Patronların dernekleri, sendikaları, birlikleri ve siyasi partileri var.
Patronların, bizim kafamızı karıştıran, gerçekleri bizden gizleyen gazeteleri, radyoları ve televizyonları var.
Patronlar, hem ekonomiye hem de siyasete egemen.
Patronlar güçlü
Çünkü Onlar Örgütlü
Bütün zenginlikleri biz üretiyor, Biz Yaratıyoruz.
Ama payımızı alamıyoruz.
Haklarımızı almak ve geliştirmek için güçlü olmamız gerek.
Patronlar karşısında güçlü olmanın yolu, en az onlar kadar örgütlü olmaktan geçer.
ÖRGÜTLENMEK, ortak çıkarlar temelinde, ortak hedefler için birleşmek demektir.
Yüzlerce, binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce, milyonlarca işçi-emekçilerden oluşan halk kitleri karşısında hiçbir iktidar, hiçbir güç, hiçbir yasa, hiçbir tiran, hiçbir kral, hiçbir diktatör duramaz.
Hele hele bu emekçi kitleler sınıf mücadelesi bilinci ile insanca bir yaşam için yola çıkmışlarsa, işte bu YENİLMEZ BİR GÜÇTÜR.
SENDİKA NEDİR?
-NEDEN ÖRGÜTLENMELİYİZ?
-NASIL BİR SENDİKA?
-----
1-NEDEN ÖRGÜTLENMEK GEREKİR?
Türkiye`nin çeşitli bölgelerinde, çeşitli semtlerindeki işyerlerinde çalışıyoruz.
Belki farklı görüşlere inanıyor, farklı siyasi partileri destekliyoruz.
Ancak hepimizin ortak bir noktası var:
Yaşamak için çalışmak ve emek-gücümüzü satmak zorundayız.
İster fabrikalarda ya da bürolarda, ister devlet işletmelerinde, ister özel şirketlerde, isterse belediyelerde, kooperatiflerde olsun, hayatımızı yalnızca ücretle kazanıyoruz.
Dertlerimiz aynı, sorunlarımız ortak
İş garantisi istiyoruz!
Çünkü bizim için işsizlik açlık demektir.
Ücret zammı istiyoruz!
Çünkü patronlar, hergün herşeye zam yaparak, zaten düşük olan ücretlerimizi sürekli eritiyorlar.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesini istiyoruz!
Çünkü her yıl binlercemiz iş kazalarında ölüyor. Gürültü, zehirli gazlar, sakatlanmak ve ölmek tehlikesi olmadan çalışmak bizim en doğal hakkımızdır.
Çalışma sürelerinin kısaltılmasını istiyoruz!
Çünkü kendimize ve ailemize daha fazla zaman ayırmak, okumak, gezmek, eğlenmek bizim de hakkımız. Biz, sürekli üretim içinde olan bir makina değil, insanız.
Sosyal haklar istiyoruz!
Çünkü yıllarca ödediğimiz pirimlerin ve vergilerin karşılığını almak, bizim en doğal hakkımızdır. Vergi ve primlerimizin patronlara ucuz kredi olmasını değil; ucuz konut, hastane, bakımevi ve okul olarak bize dönmesini istiyoruz.
Kısacası Biz,
Bütün zenginlikleri ve değerleri üretenler olarak, bu değerlerden, refah ve gelişmeden hakkımız olan payı istiyoruz
Peki alabiliyor muyuz?
Hayır!
Anayasa ve yasalardaki haklarımızı, toplu sözleşme haklarımızı kullanabiliyor muyuz?
Hayır!
Peki Ama Neden?
Çünkü önemli yanlışlar yapıyoruz
Peki yanlışlarımız neler?
Yasaların bizi koruyacağını sanıyoruz. Yasalar yeterli değil.
Ayrıca, patronlar tarafından kolayca çiğneniyor.
Sorunlarımızın çözümünü `bizi düşündüğünü` söyleyen patronlardan, `sendika da olsa daha fazla veremem` diyen işverenlerden bekliyoruz.
Ya da tek başımıza hak aramaya kalkıyoruz.
Aynı koşullarda yaşıyor, birlikte üretiyoruz.
Ama haklarımızı tek başımıza elde etmeye çalışıyoruz.
Başaramıyoruz.
Neden?
Çünkü Örgütlü Değiliz
Patronların dernekleri, sendikaları, birlikleri ve siyasi partileri var.
Patronların, bizim kafamızı karıştıran, gerçekleri bizden gizleyen gazeteleri, radyoları ve televizyonları var.
Patronlar, hem ekonomiye hem de siyasete egemen.
Patronlar güçlü
Çünkü Onlar Örgütlü
Bütün zenginlikleri biz üretiyor, Biz Yaratıyoruz.
Ama payımızı alamıyoruz.
Haklarımızı almak ve geliştirmek için güçlü olmamız gerek.
Patronlar karşısında güçlü olmanın yolu, en az onlar kadar örgütlü olmaktan geçer.
ÖRGÜTLENMEK, ortak çıkarlar temelinde, ortak hedefler için birleşmek demektir.
Yüzlerce, binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce, milyonlarca işçi-emekçilerden oluşan halk kitleri karşısında hiçbir iktidar, hiçbir güç, hiçbir yasa, hiçbir tiran, hiçbir kral, hiçbir diktatör duramaz.
Hele hele bu emekçi kitleler sınıf mücadelesi bilinci ile insanca bir yaşam için yola çıkmışlarsa, işte bu YENİLMEZ BİR GÜÇTÜR.