Değerli arkadaşlar, eğitim camiası ve öğretmenler adına, Sayın Başbakan'a iletmek için; okullar ve eğitim düzenimizin kronik sorunları yanında öğretmenlerin özlük sorunlarına dair içerik ve çözümlerinin yer aldığı bir mail -talep mektubu- hazırladım. Hepimiz, her öğretmen arkadaşımızın, mektubu linkini vereceğim mail-e göndereceğine inanıyorum.
İş işten geçmeden sn. başbakanın; eğitimin bu sorunlarını, yamacındakiler ve tarafgirlerinden duymak yerine, bu kürsünün muhatabı olan öğretmenlerden duyması, öğrenmesini sağlamalıyız. Biliyor olsa dahi, bunu hatırlatmayı sürdürmeli ve mektubu mail-e postalamalıyız. İnşallah maksat hasıl olur, -maksut yerini bulur.
" Sayın Başbakanım ;
Öncelikle, selam ve hürmetlerimi sunarım. Değerli başbakanım; tarafınızdan, temel bazı eğitim sorunlarına yer vermiş olduğum bu -maili, (talep mektubunu) okumanızı istirham eder, bu sayede; günümüzün bozulan okul ortamı ve eğitim tabanını dikkatinize sunmak, yine öğretmenlerin yitirdikleri mesleki hassasiyetler ve özlük haklarının, nasıl ve hangi yolla yeniden kazandırılabileceği yolunda, önerilerimin bir vesile olmasını temenni ederim.
Mesleğimizin hassasiyeti gereği, gelecek nesillerimizin yarınlarını düşünmek için -takdir edilirse- hiç bir zaman geç kalınmış değil, geç değildir. Bu yüzden, talep mektubunu tarafınıza, maddi kaygılar teşkil etsin diye arz etmiyorum ve etmiyoruz. Ancak, maddi kaygılarımız bulunduğunu da bertaraf edemeyiz. Ziyadesiyle; bu mektubu, günümüzde, yaşanan yanlış eğitim politikaları nedeniyle, okulların yitirilen eğitim değeri ve öğretmenin mesleki zorlukları noktasındaki hassasiyetinize sunmaktır esas gayemiz. Zira, okul ve öğrencilerimiz, bugün olduğu gibi, hepimiz için geleceğimizin fidanlarıdır. Malumdur ki, nasıl ve ne yönde bir gaye sarfedilirse, yine o yönde ve aynı doğrultuda olgunlaşmış meyvelerle dolu bir hasat, sözkonusu ve mümkün olabilir. Bu gerçeğe, takdir edilir ki, kuşkunuz-kuşkumuz yoktur.
Malesef eğitim sistemimiz eni-konu ciddi bir depresyondadır. Gündeminde bulunan sıkıntılar ve bağlı olarak başgösteren öğretmen hakkına dair ciddi sorunlar nedeniyle biz-öğretmenler, memnuniyetsizliği kanıksamak istemiyoruz. Zira, bu sorunlar üstesinden gelinemeyecek minvalde bulunmayıp, gözardı edilen temel bazı eğitim problemlerinin teşkilinden kaynaklanmaktadır. Nitekim, yaşanılan öğretmen şikayeti (alo 147) ve uygulanan "öğretmene şiddet" ve disiplin olayları başlıcası olup, yaşanılanları izaha ve ispata haddizatında yeter derecede kafidir.
Önemle dikkatinize sunmak isterim ki, bu sıkıntılar bir sonuç değil, esasen; günümüz eğitim tabanındaki bozulma ve çözülmelerin nihai nedeni ve başlangıcı niteliğindedir. Bu temel sorunları aşağıda ve alt başlıklar halinde tarafınıza istirham edeceğim. Bu sorunlar konusunda, üst düzey bakanlık yetkililerimize malesef hiç bir platformda sesimizi duyuramadık. Kendilerince de, birçok kriterde olduğu gibi, şu ana dek gereken "itina" diyemeyiz, ancak; yaklaşım sergilenebilmiş değildir.
Büyük Türk Milleti ve ülkemizin başbakanı olarak, tarafınızca ; yalnız biz öğretmenlerin değil, uzantılı olarak okul ve eğitim problemlerine dair bu temel sorunların çözümü yolunda, gereken duyarlılık ve hassasiyeti sergileyecek olmanıza inanıyor, öte yanda; gerek ülkemizin daha aydınlık bir eğitim anlayışına kavuşması, gerekse okullarımızın yeniden umut yüklü yarınlar sunması adına, sorunların çözümü için duyarlı ve ilkeli yönde ele alınması yaklaşımı getireceğinizi temenni ediyor, sizden çözüm bekliyor, buna canı gönülden inanıyoruz.
EĞİTİMİN ÇÖKÜŞ NEDENLERİ VE ÖĞRETMENLERİN TEMEL -ÖZLÜK- SORUNLARINA DAİR ALTBAŞLIKLAR :
1- DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ DEĞİŞEREK İŞLERLİK KAZANDIRILMALIDIR.
Uygulamalar açıkça göstermektedir ki, kah kaymakam, kah vali disiplin kurulu kararına müdahilen ve (araya girilmesi veya- torpille) disiplin cezasını kaldırmakta, affetmektedirler. Böyle bir affetme olayı ile takdir edilir ki; EĞİTİMDE YÜRÜTMEYİ DURDURMA cereyan etmektedir. Gerek işleyiş, gerekse yasal yürürlük yönünden böylesi bir uygulama ortadan kalkmalı, kaldırılmalıdır.
Rehberlik aşaması ve mevzuata göre, sınıfta ders ortamını bozarak, arkadaş ve öğretmenini hedef alarak zorluk çıkaran öğrenciye mutlaka basamağı ile;
1- Rehber öğrt. tarafından tevbih (tutanaklı ve -sözlü uyarı),
2- Tekrarında okulun davranış disiplin kurulu toplanarak, ek-10 protokolü -bir daha yapmaycağına dair öğrenciye imza karşılığı -söz- verdirilmesi ve durumun yine imza altına alınarak veliye bildirimi,
3- Tekrarında okulun kınama vermesi (velinin imzası alınarak bildirim
4- Son adımda ise, ilçe yada il disiplin kurulu kararınca okul değiştirme uygulanılması gerekmektedir.
Günümüz eğitim sisteminde 'eğitsel modelizasyon'un hakim kılınmadığı görülmekte, disiplin işleyişinin tatbik edilmediği haliyle eğitimsizleşmiş bir öğretimin boşa kürek çekmek anlamına geldiği ve bu izlerin taşındığı iyi bilinmektedir. Yine bilindiği üzere eğitim sisteminin iki modüler yapısı olan 'ödül' ve 'ceza' anlamını yitirmiştir. Çünkü, ceza; 'sopa ve 'şiddet olarak algılatılmak istenmiş ve yine aynı doğrultuda ortadan kalmıştır. Sopanın kaldırılmasına karşı değiliz ancak; uygulama ile ceza modülüne dair bütüncül ilkeler kaldırılmış, ilaveten sınıfta bırakmama olayı ile birleştiğinde ise, okulların disiplin yönü -tavan yapmış, işler içinden çıkılamaz bir fecaât noktasına sürüklenmiştir. Çünkü sopa-şiddet kalktı algısı ile esasen, 'ceza modülü' sistemden el-çekilmiştir.. Bunu öğretmenin etki-ve yetkilerini yoketme takip etmiştir. Bu kurgu, dünya üzerindeki bütün üniter sistem ögeleri için (eğitim-askeriye) müptesel bir paradoks, bir kaostur... Nöbetini doğru tutmayan bir asker ceza ile yüzleşir. Bu şiddet demek değildir.. Belki, onun için 1-3 gün kodestir... Nitekim sınıfta kalmayan öğrenci artık her nevi ceza işletiminden azad olmuş, ilmi disiplin ve kaidelere uymaz hale gelmiş ve eğitim sisteminde güdüleme etkisini yitirmiştir. Bu ürün sonucu, başta öğrencinin kendisi zarar görmekte olup, öğrencinin 'ödül anlayışı da yok edilmiş, tamamen ortadan kalkmıştır. Her nasıl ki, ödül olarak yenilen bir tatlıdan alınan keyif için, yine acı-cezanın (-sınıfta kalmanın) da sıkıntısını bilmeniz ne denli zorunlu ise; bu yolla, aynı parametreler öne çıkmış, eğitim yozlaşmış ve iflas etmiştir. Okulların eğitim değeri nihayete ermiş, eğitimsiz bir öğretime kalkışmak ise kaçınılmaz çöküşü getirmiştir. Çünkü günümüzde artık sınıf geçtiği için sevinen bir öğrenci modeli görülemeyeceği kadar , ders çalışmadığı için bir kaybı olacağını düşünerek üzülen ve kendini düzeltmeye çalışan bir öğrenci ekseni de tamamen ortadan kaybolmuştur.
2- SINIFTA KALMA, MUTLAKA YENİDEN GETİRİLMELİDİR.
Sistem gereği nasıl 1 düşen not, o öğrenciye sınıf geçirmek için alttaban olan -2 yapılmakta ise; hakkı ile ve çalışarak dersini 2 düşüren öğrencinin vebali kime kalmaktadır. Malumdur. Yarın, ileride ; LGS sınavları kalktığında (ki, kaldırılması gündem dahilinde), soralım; bu verilen notlar; "ortaöğretim başarı puanı" -puan durumlarına yansımakta değil midir ? Evet..Bu başarı ortaöğretim puanlarının da aynı şekilde, bu giriş sınavlarına yansıtılmakta olduğuda bilinmekte midir ? yine evet..Diyelim ki, sınavlar kalkmadı gene yansımıyor mu? -Evet yansıyor.. Neticeten, hakkı ile ve çalışarak ilerleyen öğrencinin -çalışmadan sınıf geçen yanında- bu çalışkanlığından dolayı beklenen puan ve başarım artışı malesef, haklıca bir tespite dayanamamaktadır. (Çalışmayanında, ders notunun 2 düşürülerek sınıf geçirilmesinden ötürü) Böylesine bir uygulama ile o öğrencinin hak kaybı, suçu, günahı kimin boynunadır ?!. Yukarıda değindiğimiz gibi sınıfta kalma öğrenci için bir ceza modülüdür. Zira, artık sınıf geçtiği için sevinen bir öğrenci modeli görülemeyeceği kadar , ders çalışmadığı ve sınıfta kalmadığı için bir kaybı olacağını düşünerek üzülen ve kendini düzeltmeye çalışan bir öğrenci ekseni de tamamen ortadan kaybolmuştur.
3- YEDİNCİ SINIFTA "OKUMAYACAK" VEYA "OKUMAK İSTEMEYEN ÖĞRENCİ; ENDÜSTRİ MESLEK ORTAOKULU VEYA AÇIK ÖĞRETİM ORTAOKULUNA YÖNLENDİRİLMELİDİR -BUNUN ANLAMI : ÖĞRENCİ OKUL DIŞINA İTİLSİN DEMEK DEĞİLDİR.
Durumları, gerek davranış (uçuk derecede sorunlu), gerekse ders notu yönünden (kuru-akademik bilgi karşısında aşırı tembel) sair olan sonuç var ise, mutlaka o öğrencinin kişi ve eğitim verileri dikkate alınarak mesleki eğitime (MESLEKİ ORTAOKULA) yöneltilmesi, eğer ki; bu da talep edilmez yada mesleki okula geçiş verilerinden de çok yoksun ise, rehber ve sınıf öğretmeninin görüşleri ile o öğrencinin açık öğretimine yol verilmelidir. Nitekim 4+4+4 ün ; adı üstünde, -kademeli geçiş sistemi- olarak uygulama mentalitesi de yine kademeler arasında öğrenciye yöneltmede bulunulmasına dayanak teşkil etmekte idi. Bu türden eğitime ve iletişime kopuk ve uyumsuz öğrencilerin artık; eğitim-öğretim ve okul ortamını bozmak ve okul ortamını; sadece, günübirlik bir oyun bahçesi ve sınıfı ve dersleri ise, serseri tavırlar sergileyecekleri statüler olmaktan çıkarılması zorunlu bir uygulama halini almıştır. Nitekim bu kanaât, hemen hemen bütün eğitimciler, öğretmen arkadaşlarımız ve diğer birçok eğitim uzmanının görüşü dahilinde ve aynı doğrultudadır. Okulların eski değerinin yerine getirilmesi zorunlu hale gelmiştir.
Böyle problemli bir devam ile, okumayacak olan (-akademik bilgi ile okumak istemeyen-bir hedef taşımayan) öğrenci; öğretmene açtığı zorluk bir yana, diğer çalışkan öğrencilerin de öğrenim şartlarını bozarak hakkını gaspetmekte, öte yanda zamanında bir mesleki eğitim şansınıda yakalayamamak ve şekillendirememekten ötürü (iyi bir esnf, tamirci, tornacı elektirik veya bilgisayar teknikeri vs) aynı öğrencinin kendi geleceğide kararmaktadır. Keza, öğrencide bunun farkında olup; 7 ve 8 sınıfa geldiğinde; bu tembelliği ve başarısızlığının getirdiği faturayı; tembelik ve başarısızlık hıncı ile beraber ya bir arkadaşına yada öğretmene çıkarmak, fatura etmek istemektedir. O öğrenciye başta kendi geleceği adına çoklu zeka kuramı uzantısında, /6/ sınıf sonunda - 7. sınıfta dilediği ve istediği bir mesleki eğitime ayrılabilme fırsatı ve imkanı tanınmalıdır.
Öğrencinin okulda amaçsız ve verimsiz bırakılmasına göz yumulmamalıdır. Öte yanda, Davranış yönünde, okulda ıslahının mümkün kılınamadığı öğrenci grubu için ise, genel kanat üzere; "Açıköğretim Ortaokulu" diploma edinme amacını karşılamak için son derece lüzümludur, ve bir vakitler ; 90. larda olduğu gibi- yeniden aktive edilmesi elzemdir. Bu yapılanma ihtiyaçları, adeta ilk ve son seçenektirler.Bunu sağlamak için, endüstri meslek liselerinde, (İ.h.l gibi) bu yolda bir yapılandırma sözkonusu ve mümkündür. (-Endüstri Meslek Lisesi /7/8 sınıf -mesleki oryantasyon ortaokulları uyarlamak sayesinde)
4- DURUMU ORTA GELİRLİ VE ZENGİN VELİYE, BEDAVA -KIRTASİYE VERİLMEMELİ, VELİNİN EĞİTİME VE ÖĞRETMENE BAKIŞI YENİDEN KAZANDIRILMALIDIR
Uygulamanın gerek eğitim camiası, gerekse milletimiz nazarında ve yaygın kanaatle, oy avcılığı olduğu açık dille vurgulanmakta olup, mevzuiyet konu şeksiz-şüphesiz meydandadır. Malesef görülen sonuçlar vahimdir. Üstelik, uygulanan bu türden bir fırsat önceliği, öğrenci velisinin; okulu ve öğretmenİ, bir -avanta (fazlalık-bedavacılık) görmesi ve o yönde -suistimaline, ayrıca kendi sorumluluklarını görmezden gelmesine yol açtığı iyi bilinmektedir.
Takdir edilir ki, böyle bir imkan yine, gerçekten çok fakir veliye uygulanmalıdır. Orta gelirli, hatta; zengin veliyi buna katmak son derece anlamsız, anlamsız olduğu kadar da yanlı ve yanlış bir eğitim politikasıdır. Keza, bu (zengin) veliler; ekmek elden su gölden misali okul ve öğretmenin değerini bile-kasteyleye anlamazdan gelmekle yetinmeyip , tüm yükün öğretmende olduğuna inanmışlar, haddizatında daha da ileri giderek, (alo 147) adeta; öğretmen maaşlarını kendileri veriyorcasına ve kendilerine gündem ararcasına her fırsatta öğretmen şikayeti ve düşmanlığı sergiliyor hale gelmişlerdir. Bürokratik bir teamül olmayan alo 147 şikayet hattı mutlaka kaldırılmalıdır. Çünkü uygulamayı öğrenci bizzat suistimal eder hale gelmiştir. Bunun için gerekli birim, merkezi idarelere bağlı milli eğitim müdürlükleridir. Konu bu müdürlüklerin görev alanıdır.
5- GÖRSEL BASIN ARACILIĞI İLE EĞİTİM ORTAMI VE ÖĞRETMENİN MEMURİYET VASIFLARINI TAHKİR EDEN YAYINLAR DURDURULMALIDIR
Atv televizyonunda, 2 şubat 2013 te yayına giren " Bizim Okul" isimli televizyon komedi dizisi; okul ve eğitim ortamını hedef alıcı mahiyette olup, sözkonusu dizi, her yönü (özelikle sözleri ; " ah be zalim hocalar BIRAKMAYIZ YANINIZA !.) ile eğitim ve öğretmenlik mesleğini dejenere edici bir niteliktedir. Ayrıca anılan dizi, öğrenciyi; okul ve okul ortamına olduğu kadar, büyük ölçüde öğretmene karşı, lakayt, saygısız ve kışkırtıcı tavırlara yönelten içerikte olup, vasıflı ve ilkeli bir yayın amacından son derece yoksundur. Hâsleten, komedi teşkilinin yanısıra, günümüzde had safhaya ulaştığı gözlenen olumsuz öğrenci hareketleri yanında, yansıtılan öğretmen tiplemeleri ile yine, öğretmenin; aslolan memuriyet anlayışına saldırı amacı güden bir yapım olduğu gayet açık ve sabittir. Üstelik yapıt, eğitimin horlanmasına ilaveten, öğretmenin de bir memur olduğunu gözardı etmekte, bu memuriyet ölçütlerini alaya almakta, haliyle öğretmenlik vâkar ve haysiyetine apaçık bir saldırı niteliği taşımaktadır. Bu ve benzer nitelikteki, öğretmenin müsamahasını farklı noktalara çeken "Pis Yedili", "Hayat Bilgisi" dizilerin yayından kaldırılması en temel dileğimizdir.
Not: "Pis Yedili" dizisinde, erkek öğrenci tuvaletine doluşan genç kızlardan, bayan okul müdiresine sarkıntılık eden erkek öğrenciye dair birçok sahne yer almaktadır.
6- ÖĞRETMENİN EKONOMİK HAKLARININ İADESİ; NÖBET GÖREVİNİN ÜCRETLENDİRİLMESİ, EK ÖDEME, HASTA SEVKİ
A) Öğretmenin Nöbet görevi ücretlendirilmelidir: İyi bilinmektedir ki, gerek sağlık (hemşire, doktor) gerek güvenlik, gerekse diğer birçok kamu kurum ve kuruluşunda çalışan personelin tutmakta olduğu nöbet görevleri; mali özlük hakları kapsamında "ek-görev" ve "ek iş-yükü" çerçevesinde ele alınmakta olup, kurumun personeli bu maddi olanaktan yararlanmakta haliyle, nöbet hizmeti karşılığında ücretlendirilmektedirler. Ancak ve malesef, aynı işleyiş Milli Eğitim çalışanı ve Meb birimi temel personeli olan "öğretmen" için tasadduk edilmemektedir. Oysa ki öğretmen, yürütmekte olduğu nöbet görevi sonucundaki olumsuzluklar nedeni ile, sözkonusu yasal sorumluluk ile öne gelmekte ve getirilmekte olup, öğretmenin bu yönde bir yasal tanımlama ve sorumluluk analizine tabi olabilmesi ilaveten, yasal ve hukuksal yönden sorumlu tutulma mükellefiyeti ise ; yerine getirilen nöbet görevinin maddi karşılığının, yine yasal olarak öğretmenin kendisine tahakkuk edilmesi neticesine tabidir.
Neticeten, öğretmen tarafından yerine getirilen nöbet hizmetleri, Meb personelinin de bağlı bulunduğu 657 DMK. nun kurumsal hizmet sınıfına tabi bir "iş" ve "görev yükü" olduğu nazar-i dikkate alınarak ücrete bağlanmalıdır. Zira, hali-hazırdaki işleyiş ve yaygın bilirkişi kanâati ile mükellefiyet; nöbetin getirdiği yasal sorumluluk yönünde, herhangi hukuksal bir dayanağa sahip görülmemektedir. Bunun içindir ki, öğretmenin nöbet görevinin; ek görev teşkili, haliyle "angarya" hizmet oluşturmaması adına, intisap eden maddi karşılığı (minimal 5 ek-ders) ile ücretlendirilmesi haklı ve yasal tespit olup, yine tâbi bir talep ile ortaya konulmaktadır.
B) Ek Ödeme verilmelidir :Öğretmene, iki seçim dönemince muaf tutulduğu Ek Ödeme verilmelidir. Diğer memuriyetlere iyileştirme ssağlanırken öğretmenin bu mali haklarına haksız teşebbüs ortadan kaldırılmalıdır. Çünkü 2001-2005 dönemi iki bilezik alınabilen bir öğretmen maaşı ile günümüzde gelinen nokta ve alınabilen yol ortadadır. Öğretmen maaşının lise mezunu memurlardan (sağlıkçı-polis) çok daha alt seviyelere kadar gerilediği açıklıkla görülmekte, tam olarak geriye dönük yaklaşık 7 yıllık mali kaybımız bulunduğu bilinmektedir.
C) Sağlık Sevki hakkı : İlaveten, sağlık sevki yönünden de çok büyük haksızlıkla karşılaşmakta ve madur edilmekteyiz. Öğretmenin almış olduğu hasta girişi veya sevki sonucu, bir haftalık ek-ders ücretinin 7 saatinin kesilmesi çok büyük bir handikap ve haksızlıktır. Birçok öğretmenin iş yükü gereği ayda 1-2 defa rahatsızlanması gayet tabi ve normaldir. Kaldı ki, bu türden bir kesinti herhangi bir diğer memuriyetde emsaline rastlanılan uygulama değildir. Eğer sevk alma sonucu suistimaller (derse girmemeye çalışma) engellenmek isteniyorsa ;
a) Önceden ücreti ödenerek, ayda 4 sevk alma hakkı; gerekirse, yine öğretmen adına feragat edilerek 2 sevke düşürülebilir, sevk sayısının bunu aştığı durumlarda ise
b) Öğleye kadar alınmış sevk için, 1 ek-ders kesinti; tam gün (uzak hastane) kullanılan sevk için ise, 2 ek-ders karşılığı kesinti uygulanabilmelidir.
Her halukarda sevk uygulamasına dair verilen iki a-b seçeneğinin dışında, öğretmeni; bu konuda bir tahakküm ve hak kaybına uğratmak, veya uğratmaya çalışmak ise yine bilindiği üzere, öğretmen kimliğine olan etnik düşmanlığı körükleyici niteliktedir.
7- ENDÜSTRİ MESLEK ORTAOKULLARI (İ.H.L. İMAM HATİPLER GİBİ) İVEDİLİKLE AÇILMALIDIRLAR.
3. madde başlığına bağlı ve ek olarak; Edinilen istatiklere göre, bütün ilköğretim okullarında akademik başarı seviyesi son derece düşmüştür, Çünkü sınıfta bırakılmadığını gören hiç bir öğrenci ders çalışmamaktadır.. Bunun yanında akademik (g.k) derslerde son derece başarıdan yoksun olup, yine yeterince zeka ve meslek yetisine meyilli ve sırf mesleki eğitim (g.y) görmek isteyen ve bunu dile getiren öğrenclerimiz bulunduğu gerçeği görmezden gelinmemelidir. "Okumayacak" (-erken meslek arayışı olan) ve "Okumak istemiyorum" diyen (ıslahı okulda imkansız) öğrenciler için, eğitim alanında; gerek açıköğretim yolu ile diploma, gerekse mesleki ortaokul eğitimi) her iki yapılanma ile, inanın son 10 yılda eğitimde yaşanan ve kaydedilen çöküşün önü rahatlıkla alınabilir. Nitekim 4+4+4 adı üstünde kademeli geçiş yeni eğitim sisteminin temel uygulama amacı ve temel mentalitesi de buydu. Çünkü, Kademeli geçişten amaç; öğrenciye yine bu kademeler arasında "mesleki yöneltmede bulunmak" idi Gelin görün ki, imamhatip dışında uygulamasına rastlanılmadı.
***İlköğretim basamakları önceden olduğu gibi ; 1+ 5 + 2 + 4 = 12 olmak üzere revize edilmelidir. ilköğretim 8 yıl zorunlu olmalı, 2 sene ortaöğretim ise; lise için 7 sınıfta branşlaşma + mesleki oryantasyon ortaokulu (imam hatip gibi) amacı, kaydı ve kapsamına tabi olmalıdır.***
Sözü geçen meslek ortaokulları sayesinde; öğrenci yanısıra, ülke ve milletin milli menfaatleri doğrultusunda son derece etkin, verimli ve kalifiye olmuş eğitimli işgücü ve istihdam oluşturmak mümkündür. Her öğrencimizden; öğretmen, avukat veya doktor olmasını bekleyen sabit fikirli bir akademik hedef ve eğitim anlayışı beklememiz, bunu sunmamız, ve yürütmemiz olanaksızdır. Bugün taşınan izlerin olumsuzluğu bir yana, ileride daha büyük sorunlara yol açacağı eğitim uzmanlarının görüşleri dahilinde ve o doğrultudadır. Avrupai eğitim sistemleri, özelikle Alman eğitim sistemi incelenecek olursa, Örgün ve akademik ZORUNLU EĞİTİM (diploma adına); BAŞARISIZ ÖĞRENCİ İÇİN, GENEL AMAÇ EDİNİLMEMİŞTİR ) Okullarında, erken branşlaşma ve sınıfta kalma vardır, disiplin had safhadadır. Her öğrencinin diploma ve zorunlu eğitim doğrultusunda, öğretmen, avukat, ve doktor olsun anlayışı ve sabit fikirli akademik hedef arayışı görülmemektedir. Bunun yerine ;
Ortaokul yanısıra, fabrika statüsünde açılmış ve kurulu olan mesleki liselerde artık öğrenci; hem kendi gelirini kazanmaya başladığı gibi, hem de, okul ve diploma yanısıra kalifiye olmuş eğitimli işgücü ve istihdama olanak verilmektedir. Almanya örneğini modelize göstermek bir kıyas değildir Ancak, Başarısız her öğrenciyi diplomalı fakat işe yaramayan bir nesil yerine, eğitim ve işgücünü ortak kulvarda ve doğru yönde kanalize edere eğitimin; hem ülkeye maloluşu ortadan kaldırılabilinirken, hem de niteliksiz diploma yerine, işsahası ve eğitimli işgücüne dönüşmüş bir eğitim anlayışı sunulmuş olunacaktır.
Endüstri meslek ortaokuluna anılan geçiş için, ilköğretimin 6. sınıf sonu ve yaz seminerinde, rehber öğretmen ve branş öğretmenlerince öngörülen bir toplantı ile bu seçim doğrultusunda çalışma yapılır. Öğrencilerden, 'geçişi sağlamak isteyenler ile geçişi elzem olanlar rahatlıkla belirlenir. Yöneltme ile ; okuldaki akademik (teori) seviyeden yoksun, fakat, -genel yeteneğe dair ; beden eğitimi, teknoloji tasarım, müzik, kısmen fen ve pratik alan dahilinde yine; mesleki güzel sanatlar, elektrik, bilgisayar, cep tlf, ve bil-cümle teknik yazılım-donanım konusunda hevesli olup, bu yöndeki ilgi istidat ve yetisini ortaya koyabilecek; orta sınıf bir meslek sahibi, kalifiye bir esnaf, teknisyen, veya tekniker olmak isteyen hayli öğrencimizin meslek ortaokullarına kademeli geçişlerine imkan tanınmış olacaktır. Yine bu sayede, öğrenciler için; yine kendi gelecekleri adına, amaçsız ve verimsiz şekilde okulda zaptedilmesine engel olunacağı kadar, "endüstri meslek ortaokuluna" oryantasyon amaçlı 2 yıl erken başlatılabilmiş (7-8. boşa heba etmek, -tembel öğrenci kalmak yerine) aynı zamanda, dilediği, istediği ve hedeflediği yönde bir mesleki oryantasyon ve eğitim hizmeti alma imkanı da elde edilmiş olacaktır. Bu doğrultuda ve genel anlamda, imamhatip ortaokulları için sağlanan aynı yöneltme ve eğitim hakkı, bu öğrencilerimize de tanınmış ve sunulmuş olacaktır.
UYGULAMA İLE ; ÜLKENİN MALİ VE MİLLİ HEDEFLERİNİN ZAYIFLATILMASI VE EĞİTİMİN ÜLKEYE MALOLUŞUNUN ENGELLENEBİLECEĞİ GİBİ, ÜSTELİK SUNULAN EĞİTİMİN SADECE İŞLEVSİZ BİR DİPLOMA İLE ZAİ EDİLMESİ YERİNE, YİNE NİTELİKLİ VE EĞİTİMLİ BİR İŞGÜCÜ VE İSTİHDAMA DÖNÜŞMESİ MÜMKÜN KILINABİLİR.
NOT: Öğrencilere, sosyal zemin farkını önleyecek ölçülü ( belirli renkler ve model) bir giyim serbestisi getirilmesinin yanısıra, öğretmenlere de genel adaba uygunluk çerçevesinde giyim serbestisi arzu edilmektedir.
Saygılarımla arz ederim. "
Başvuru :
[email protected]
[email protected]
BİMER : http://bimerapplication.basbakanlik.gov.tr/Forms/pgApplication.aspx
AKİM : http://basvuru.akim.akparti.org.tr/vatandas/
Değerli arkadaşlar, eğitim camiası ve öğretmenler adına, Sayın Başbakan'a iletmek için; okullar ve eğitim düzenimizin kronik sorunları yanında öğretmenlerin özlük sorunlarına dair içerik ve çözümlerinin yer aldığı bir mail -talep mektubu- hazırladım. Hepimiz, her öğretmen arkadaşımızın, mektubu linkini vereceğim mail-e göndereceğine inanıyorum.
İş işten geçmeden sn. başbakanın; eğitimin bu sorunlarını, yamacındakiler ve tarafgirlerinden duymak yerine, bu kürsünün muhatabı olan öğretmenlerden duyması, öğrenmesini sağlamalıyız. Biliyor olsa dahi, bunu hatırlatmayı sürdürmeli ve mektubu mail-e postalamalıyız. İnşallah maksat hasıl olur, -maksut yerini bulur.
" Sayın Başbakanım ;
Öncelikle, selam ve hürmetlerimi sunarım. Değerli başbakanım; tarafınızdan, temel bazı eğitim sorunlarına yer vermiş olduğum bu -maili, (talep mektubunu) okumanızı istirham eder, bu sayede; günümüzün bozulan okul ortamı ve eğitim tabanını dikkatinize sunmak, yine öğretmenlerin yitirdikleri mesleki hassasiyetler ve özlük haklarının, nasıl ve hangi yolla yeniden kazandırılabileceği yolunda, önerilerimin bir vesile olmasını temenni ederim.
Mesleğimizin hassasiyeti gereği, gelecek nesillerimizin yarınlarını düşünmek için -takdir edilirse- hiç bir zaman geç kalınmış değil, geç değildir. Bu yüzden, talep mektubunu tarafınıza, maddi kaygılar teşkil etsin diye arz etmiyorum ve etmiyoruz. Ancak, maddi kaygılarımız bulunduğunu da bertaraf edemeyiz. Ziyadesiyle; bu mektubu, günümüzde, yaşanan yanlış eğitim politikaları nedeniyle, okulların yitirilen eğitim değeri ve öğretmenin mesleki zorlukları noktasındaki hassasiyetinize sunmaktır esas gayemiz. Zira, okul ve öğrencilerimiz, bugün olduğu gibi, hepimiz için geleceğimizin fidanlarıdır. Malumdur ki, nasıl ve ne yönde bir gaye sarfedilirse, yine o yönde ve aynı doğrultuda olgunlaşmış meyvelerle dolu bir hasat, sözkonusu ve mümkün olabilir. Bu gerçeğe, takdir edilir ki, kuşkunuz-kuşkumuz yoktur.
Malesef eğitim sistemimiz eni-konu ciddi bir depresyondadır. Gündeminde bulunan sıkıntılar ve bağlı olarak başgösteren öğretmen hakkına dair ciddi sorunlar nedeniyle biz-öğretmenler, memnuniyetsizliği kanıksamak istemiyoruz. Zira, bu sorunlar üstesinden gelinemeyecek minvalde bulunmayıp, gözardı edilen temel bazı eğitim problemlerinin teşkilinden kaynaklanmaktadır. Nitekim, yaşanılan öğretmen şikayeti (alo 147) ve uygulanan "öğretmene şiddet" ve disiplin olayları başlıcası olup, yaşanılanları izaha ve ispata haddizatında yeter derecede kafidir.
Önemle dikkatinize sunmak isterim ki, bu sıkıntılar bir sonuç değil, esasen; günümüz eğitim tabanındaki bozulma ve çözülmelerin nihai nedeni ve başlangıcı niteliğindedir. Bu temel sorunları aşağıda ve alt başlıklar halinde tarafınıza istirham edeceğim. Bu sorunlar konusunda, üst düzey bakanlık yetkililerimize malesef hiç bir platformda sesimizi duyuramadık. Kendilerince de, birçok kriterde olduğu gibi, şu ana dek gereken "itina" diyemeyiz, ancak; yaklaşım sergilenebilmiş değildir.
Büyük Türk Milleti ve ülkemizin başbakanı olarak, tarafınızca ; yalnız biz öğretmenlerin değil, uzantılı olarak okul ve eğitim problemlerine dair bu temel sorunların çözümü yolunda, gereken duyarlılık ve hassasiyeti sergileyecek olmanıza inanıyor, öte yanda; gerek ülkemizin daha aydınlık bir eğitim anlayışına kavuşması, gerekse okullarımızın yeniden umut yüklü yarınlar sunması adına, sorunların çözümü için duyarlı ve ilkeli yönde ele alınması yaklaşımı getireceğinizi temenni ediyor, sizden çözüm bekliyor, buna canı gönülden inanıyoruz.
EĞİTİMİN ÇÖKÜŞ NEDENLERİ VE ÖĞRETMENLERİN TEMEL -ÖZLÜK- SORUNLARINA DAİR ALTBAŞLIKLAR :
1- DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ DEĞİŞEREK İŞLERLİK KAZANDIRILMALIDIR.
Uygulamalar açıkça göstermektedir ki, kah kaymakam, kah vali disiplin kurulu kararına müdahilen ve (araya girilmesi veya- torpille) disiplin cezasını kaldırmakta, affetmektedirler. Böyle bir affetme olayı ile takdir edilir ki; EĞİTİMDE YÜRÜTMEYİ DURDURMA cereyan etmektedir. Gerek işleyiş, gerekse yasal yürürlük yönünden böylesi bir uygulama ortadan kalkmalı, kaldırılmalıdır.
Rehberlik aşaması ve mevzuata göre, sınıfta ders ortamını bozarak, arkadaş ve öğretmenini hedef alarak zorluk çıkaran öğrenciye mutlaka basamağı ile;
1- Rehber öğrt. tarafından tevbih (tutanaklı ve -sözlü uyarı),
2- Tekrarında okulun davranış disiplin kurulu toplanarak, ek-10 protokolü -bir daha yapmaycağına dair öğrenciye imza karşılığı -söz- verdirilmesi ve durumun yine imza altına alınarak veliye bildirimi,
3- Tekrarında okulun kınama vermesi (velinin imzası alınarak bildirim
4- Son adımda ise, ilçe yada il disiplin kurulu kararınca okul değiştirme uygulanılması gerekmektedir.
Günümüz eğitim sisteminde 'eğitsel modelizasyon'un hakim kılınmadığı görülmekte, disiplin işleyişinin tatbik edilmediği haliyle eğitimsizleşmiş bir öğretimin boşa kürek çekmek anlamına geldiği ve bu izlerin taşındığı iyi bilinmektedir. Yine bilindiği üzere eğitim sisteminin iki modüler yapısı olan 'ödül' ve 'ceza' anlamını yitirmiştir. Çünkü, ceza; 'sopa ve 'şiddet olarak algılatılmak istenmiş ve yine aynı doğrultuda ortadan kalmıştır. Sopanın kaldırılmasına karşı değiliz ancak; uygulama ile ceza modülüne dair bütüncül ilkeler kaldırılmış, ilaveten sınıfta bırakmama olayı ile birleştiğinde ise, okulların disiplin yönü -tavan yapmış, işler içinden çıkılamaz bir fecaât noktasına sürüklenmiştir. Çünkü sopa-şiddet kalktı algısı ile esasen, 'ceza modülü' sistemden el-çekilmiştir.. Bunu öğretmenin etki-ve yetkilerini yoketme takip etmiştir. Bu kurgu, dünya üzerindeki bütün üniter sistem ögeleri için (eğitim-askeriye) müptesel bir paradoks, bir kaostur... Nöbetini doğru tutmayan bir asker ceza ile yüzleşir. Bu şiddet demek değildir.. Belki, onun için 1-3 gün kodestir... Nitekim sınıfta kalmayan öğrenci artık her nevi ceza işletiminden azad olmuş, ilmi disiplin ve kaidelere uymaz hale gelmiş ve eğitim sisteminde güdüleme etkisini yitirmiştir. Bu ürün sonucu, başta öğrencinin kendisi zarar görmekte olup, öğrencinin 'ödül anlayışı da yok edilmiş, tamamen ortadan kalkmıştır. Her nasıl ki, ödül olarak yenilen bir tatlıdan alınan keyif için, yine acı-cezanın (-sınıfta kalmanın) da sıkıntısını bilmeniz ne denli zorunlu ise; bu yolla, aynı parametreler öne çıkmış, eğitim yozlaşmış ve iflas etmiştir. Okulların eğitim değeri nihayete ermiş, eğitimsiz bir öğretime kalkışmak ise kaçınılmaz çöküşü getirmiştir. Çünkü günümüzde artık sınıf geçtiği için sevinen bir öğrenci modeli görülemeyeceği kadar , ders çalışmadığı için bir kaybı olacağını düşünerek üzülen ve kendini düzeltmeye çalışan bir öğrenci ekseni de tamamen ortadan kaybolmuştur.
2- SINIFTA KALMA, MUTLAKA YENİDEN GETİRİLMELİDİR.
Sistem gereği nasıl 1 düşen not, o öğrenciye sınıf geçirmek için alttaban olan -2 yapılmakta ise; hakkı ile ve çalışarak dersini 2 düşüren öğrencinin vebali kime kalmaktadır. Malumdur. Yarın, ileride ; LGS sınavları kalktığında (ki, kaldırılması gündem dahilinde), soralım; bu verilen notlar; "ortaöğretim başarı puanı" -puan durumlarına yansımakta değil midir ? Evet..Bu başarı ortaöğretim puanlarının da aynı şekilde, bu giriş sınavlarına yansıtılmakta olduğuda bilinmekte midir ? yine evet..Diyelim ki, sınavlar kalkmadı gene yansımıyor mu? -Evet yansıyor.. Neticeten, hakkı ile ve çalışarak ilerleyen öğrencinin -çalışmadan sınıf geçen yanında- bu çalışkanlığından dolayı beklenen puan ve başarım artışı malesef, haklıca bir tespite dayanamamaktadır. (Çalışmayanında, ders notunun 2 düşürülerek sınıf geçirilmesinden ötürü) Böylesine bir uygulama ile o öğrencinin hak kaybı, suçu, günahı kimin boynunadır ?!. Yukarıda değindiğimiz gibi sınıfta kalma öğrenci için bir ceza modülüdür. Zira, artık sınıf geçtiği için sevinen bir öğrenci modeli görülemeyeceği kadar , ders çalışmadığı ve sınıfta kalmadığı için bir kaybı olacağını düşünerek üzülen ve kendini düzeltmeye çalışan bir öğrenci ekseni de tamamen ortadan kaybolmuştur.
3- YEDİNCİ SINIFTA "OKUMAYACAK" VEYA "OKUMAK İSTEMEYEN ÖĞRENCİ; ENDÜSTRİ MESLEK ORTAOKULU VEYA AÇIK ÖĞRETİM ORTAOKULUNA YÖNLENDİRİLMELİDİR -BUNUN ANLAMI : ÖĞRENCİ OKUL DIŞINA İTİLSİN DEMEK DEĞİLDİR.
Durumları, gerek davranış (uçuk derecede sorunlu), gerekse ders notu yönünden (kuru-akademik bilgi karşısında aşırı tembel) sair olan sonuç var ise, mutlaka o öğrencinin kişi ve eğitim verileri dikkate alınarak mesleki eğitime (MESLEKİ ORTAOKULA) yöneltilmesi, eğer ki; bu da talep edilmez yada mesleki okula geçiş verilerinden de çok yoksun ise, rehber ve sınıf öğretmeninin görüşleri ile o öğrencinin açık öğretimine yol verilmelidir. Nitekim 4+4+4 ün ; adı üstünde, -kademeli geçiş sistemi- olarak uygulama mentalitesi de yine kademeler arasında öğrenciye yöneltmede bulunulmasına dayanak teşkil etmekte idi. Bu türden eğitime ve iletişime kopuk ve uyumsuz öğrencilerin artık; eğitim-öğretim ve okul ortamını bozmak ve okul ortamını; sadece, günübirlik bir oyun bahçesi ve sınıfı ve dersleri ise, serseri tavırlar sergileyecekleri statüler olmaktan çıkarılması zorunlu bir uygulama halini almıştır. Nitekim bu kanaât, hemen hemen bütün eğitimciler, öğretmen arkadaşlarımız ve diğer birçok eğitim uzmanının görüşü dahilinde ve aynı doğrultudadır. Okulların eski değerinin yerine getirilmesi zorunlu hale gelmiştir.
Böyle problemli bir devam ile, okumayacak olan (-akademik bilgi ile okumak istemeyen-bir hedef taşımayan) öğrenci; öğretmene açtığı zorluk bir yana, diğer çalışkan öğrencilerin de öğrenim şartlarını bozarak hakkını gaspetmekte, öte yanda zamanında bir mesleki eğitim şansınıda yakalayamamak ve şekillendirememekten ötürü (iyi bir esnf, tamirci, tornacı elektirik veya bilgisayar teknikeri vs) aynı öğrencinin kendi geleceğide kararmaktadır. Keza, öğrencide bunun farkında olup; 7 ve 8 sınıfa geldiğinde; bu tembelliği ve başarısızlığının getirdiği faturayı; tembelik ve başarısızlık hıncı ile beraber ya bir arkadaşına yada öğretmene çıkarmak, fatura etmek istemektedir. O öğrenciye başta kendi geleceği adına çoklu zeka kuramı uzantısında, /6/ sınıf sonunda - 7. sınıfta dilediği ve istediği bir mesleki eğitime ayrılabilme fırsatı ve imkanı tanınmalıdır.
Öğrencinin okulda amaçsız ve verimsiz bırakılmasına göz yumulmamalıdır. Öte yanda, Davranış yönünde, okulda ıslahının mümkün kılınamadığı öğrenci grubu için ise, genel kanat üzere; "Açıköğretim Ortaokulu" diploma edinme amacını karşılamak için son derece lüzümludur, ve bir vakitler ; 90. larda olduğu gibi- yeniden aktive edilmesi elzemdir. Bu yapılanma ihtiyaçları, adeta ilk ve son seçenektirler.Bunu sağlamak için, endüstri meslek liselerinde, (İ.h.l gibi) bu yolda bir yapılandırma sözkonusu ve mümkündür. (-Endüstri Meslek Lisesi /7/8 sınıf -mesleki oryantasyon ortaokulları uyarlamak sayesinde)
4- DURUMU ORTA GELİRLİ VE ZENGİN VELİYE, BEDAVA -KIRTASİYE VERİLMEMELİ, VELİNİN EĞİTİME VE ÖĞRETMENE BAKIŞI YENİDEN KAZANDIRILMALIDIR
Uygulamanın gerek eğitim camiası, gerekse milletimiz nazarında ve yaygın kanaatle, oy avcılığı olduğu açık dille vurgulanmakta olup, mevzuiyet konu şeksiz-şüphesiz meydandadır. Malesef görülen sonuçlar vahimdir. Üstelik, uygulanan bu türden bir fırsat önceliği, öğrenci velisinin; okulu ve öğretmenİ, bir -avanta (fazlalık-bedavacılık) görmesi ve o yönde -suistimaline, ayrıca kendi sorumluluklarını görmezden gelmesine yol açtığı iyi bilinmektedir.
Takdir edilir ki, böyle bir imkan yine, gerçekten çok fakir veliye uygulanmalıdır. Orta gelirli, hatta; zengin veliyi buna katmak son derece anlamsız, anlamsız olduğu kadar da yanlı ve yanlış bir eğitim politikasıdır. Keza, bu (zengin) veliler; ekmek elden su gölden misali okul ve öğretmenin değerini bile-kasteyleye anlamazdan gelmekle yetinmeyip , tüm yükün öğretmende olduğuna inanmışlar, haddizatında daha da ileri giderek, (alo 147) adeta; öğretmen maaşlarını kendileri veriyorcasına ve kendilerine gündem ararcasına her fırsatta öğretmen şikayeti ve düşmanlığı sergiliyor hale gelmişlerdir. Bürokratik bir teamül olmayan alo 147 şikayet hattı mutlaka kaldırılmalıdır. Çünkü uygulamayı öğrenci bizzat suistimal eder hale gelmiştir. Bunun için gerekli birim, merkezi idarelere bağlı milli eğitim müdürlükleridir. Konu bu müdürlüklerin görev alanıdır.
5- GÖRSEL BASIN ARACILIĞI İLE EĞİTİM ORTAMI VE ÖĞRETMENİN MEMURİYET VASIFLARINI TAHKİR EDEN YAYINLAR DURDURULMALIDIR
Atv televizyonunda, 2 şubat 2013 te yayına giren " Bizim Okul" isimli televizyon komedi dizisi; okul ve eğitim ortamını hedef alıcı mahiyette olup, sözkonusu dizi, her yönü (özelikle sözleri ; " ah be zalim hocalar BIRAKMAYIZ YANINIZA !.) ile eğitim ve öğretmenlik mesleğini dejenere edici bir niteliktedir. Ayrıca anılan dizi, öğrenciyi; okul ve okul ortamına olduğu kadar, büyük ölçüde öğretmene karşı, lakayt, saygısız ve kışkırtıcı tavırlara yönelten içerikte olup, vasıflı ve ilkeli bir yayın amacından son derece yoksundur. Hâsleten, komedi teşkilinin yanısıra, günümüzde had safhaya ulaştığı gözlenen olumsuz öğrenci hareketleri yanında, yansıtılan öğretmen tiplemeleri ile yine, öğretmenin; aslolan memuriyet anlayışına saldırı amacı güden bir yapım olduğu gayet açık ve sabittir. Üstelik yapıt, eğitimin horlanmasına ilaveten, öğretmenin de bir memur olduğunu gözardı etmekte, bu memuriyet ölçütlerini alaya almakta, haliyle öğretmenlik vâkar ve haysiyetine apaçık bir saldırı niteliği taşımaktadır. Bu ve benzer nitelikteki, öğretmenin müsamahasını farklı noktalara çeken "Pis Yedili", "Hayat Bilgisi" dizilerin yayından kaldırılması en temel dileğimizdir.
Not: "Pis Yedili" dizisinde, erkek öğrenci tuvaletine doluşan genç kızlardan, bayan okul müdiresine sarkıntılık eden erkek öğrenciye dair birçok sahne yer almaktadır.
6- ÖĞRETMENİN EKONOMİK HAKLARININ İADESİ; NÖBET GÖREVİNİN ÜCRETLENDİRİLMESİ, EK ÖDEME, HASTA SEVKİ
A) Öğretmenin Nöbet görevi ücretlendirilmelidir: İyi bilinmektedir ki, gerek sağlık (hemşire, doktor) gerek güvenlik, gerekse diğer birçok kamu kurum ve kuruluşunda çalışan personelin tutmakta olduğu nöbet görevleri; mali özlük hakları kapsamında "ek-görev" ve "ek iş-yükü" çerçevesinde ele alınmakta olup, kurumun personeli bu maddi olanaktan yararlanmakta haliyle, nöbet hizmeti karşılığında ücretlendirilmektedirler. Ancak ve malesef, aynı işleyiş Milli Eğitim çalışanı ve Meb birimi temel personeli olan "öğretmen" için tasadduk edilmemektedir. Oysa ki öğretmen, yürütmekte olduğu nöbet görevi sonucundaki olumsuzluklar nedeni ile, sözkonusu yasal sorumluluk ile öne gelmekte ve getirilmekte olup, öğretmenin bu yönde bir yasal tanımlama ve sorumluluk analizine tabi olabilmesi ilaveten, yasal ve hukuksal yönden sorumlu tutulma mükellefiyeti ise ; yerine getirilen nöbet görevinin maddi karşılığının, yine yasal olarak öğretmenin kendisine tahakkuk edilmesi neticesine tabidir.
Neticeten, öğretmen tarafından yerine getirilen nöbet hizmetleri, Meb personelinin de bağlı bulunduğu 657 DMK. nun kurumsal hizmet sınıfına tabi bir "iş" ve "görev yükü" olduğu nazar-i dikkate alınarak ücrete bağlanmalıdır. Zira, hali-hazırdaki işleyiş ve yaygın bilirkişi kanâati ile mükellefiyet; nöbetin getirdiği yasal sorumluluk yönünde, herhangi hukuksal bir dayanağa sahip görülmemektedir. Bunun içindir ki, öğretmenin nöbet görevinin; ek görev teşkili, haliyle "angarya" hizmet oluşturmaması adına, intisap eden maddi karşılığı (minimal 5 ek-ders) ile ücretlendirilmesi haklı ve yasal tespit olup, yine tâbi bir talep ile ortaya konulmaktadır.
B) Ek Ödeme verilmelidir :Öğretmene, iki seçim dönemince muaf tutulduğu Ek Ödeme verilmelidir. Diğer memuriyetlere iyileştirme ssağlanırken öğretmenin bu mali haklarına haksız teşebbüs ortadan kaldırılmalıdır. Çünkü 2001-2005 dönemi iki bilezik alınabilen bir öğretmen maaşı ile günümüzde gelinen nokta ve alınabilen yol ortadadır. Öğretmen maaşının lise mezunu memurlardan (sağlıkçı-polis) çok daha alt seviyelere kadar gerilediği açıklıkla görülmekte, tam olarak geriye dönük yaklaşık 7 yıllık mali kaybımız bulunduğu bilinmektedir.
C) Sağlık Sevki hakkı : İlaveten, sağlık sevki yönünden de çok büyük haksızlıkla karşılaşmakta ve madur edilmekteyiz. Öğretmenin almış olduğu hasta girişi veya sevki sonucu, bir haftalık ek-ders ücretinin 7 saatinin kesilmesi çok büyük bir handikap ve haksızlıktır. Birçok öğretmenin iş yükü gereği ayda 1-2 defa rahatsızlanması gayet tabi ve normaldir. Kaldı ki, bu türden bir kesinti herhangi bir diğer memuriyetde emsaline rastlanılan uygulama değildir. Eğer sevk alma sonucu suistimaller (derse girmemeye çalışma) engellenmek isteniyorsa ;
a) Önceden ücreti ödenerek, ayda 4 sevk alma hakkı; gerekirse, yine öğretmen adına feragat edilerek 2 sevke düşürülebilir, sevk sayısının bunu aştığı durumlarda ise
b) Öğleye kadar alınmış sevk için, 1 ek-ders kesinti; tam gün (uzak hastane) kullanılan sevk için ise, 2 ek-ders karşılığı kesinti uygulanabilmelidir.
Her halukarda sevk uygulamasına dair verilen iki a-b seçeneğinin dışında, öğretmeni; bu konuda bir tahakküm ve hak kaybına uğratmak, veya uğratmaya çalışmak ise yine bilindiği üzere, öğretmen kimliğine olan etnik düşmanlığı körükleyici niteliktedir.
7- ENDÜSTRİ MESLEK ORTAOKULLARI (İ.H.L. İMAM HATİPLER GİBİ) İVEDİLİKLE AÇILMALIDIRLAR.
3. madde başlığına bağlı ve ek olarak; Edinilen istatiklere göre, bütün ilköğretim okullarında akademik başarı seviyesi son derece düşmüştür, Çünkü sınıfta bırakılmadığını gören hiç bir öğrenci ders çalışmamaktadır.. Bunun yanında akademik (g.k) derslerde son derece başarıdan yoksun olup, yine yeterince zeka ve meslek yetisine meyilli ve sırf mesleki eğitim (g.y) görmek isteyen ve bunu dile getiren öğrenclerimiz bulunduğu gerçeği görmezden gelinmemelidir. "Okumayacak" (-erken meslek arayışı olan) ve "Okumak istemiyorum" diyen (ıslahı okulda imkansız) öğrenciler için, eğitim alanında; gerek açıköğretim yolu ile diploma, gerekse mesleki ortaokul eğitimi) her iki yapılanma ile, inanın son 10 yılda eğitimde yaşanan ve kaydedilen çöküşün önü rahatlıkla alınabilir. Nitekim 4+4+4 adı üstünde kademeli geçiş yeni eğitim sisteminin temel uygulama amacı ve temel mentalitesi de buydu. Çünkü, Kademeli geçişten amaç; öğrenciye yine bu kademeler arasında "mesleki yöneltmede bulunmak" idi Gelin görün ki, imamhatip dışında uygulamasına rastlanılmadı.
***İlköğretim basamakları önceden olduğu gibi ; 1+ 5 + 2 + 4 = 12 olmak üzere revize edilmelidir. ilköğretim 8 yıl zorunlu olmalı, 2 sene ortaöğretim ise; lise için 7 sınıfta branşlaşma + mesleki oryantasyon ortaokulu (imam hatip gibi) amacı, kaydı ve kapsamına tabi olmalıdır.***
Sözü geçen meslek ortaokulları sayesinde; öğrenci yanısıra, ülke ve milletin milli menfaatleri doğrultusunda son derece etkin, verimli ve kalifiye olmuş eğitimli işgücü ve istihdam oluşturmak mümkündür. Her öğrencimizden; öğretmen, avukat veya doktor olmasını bekleyen sabit fikirli bir akademik hedef ve eğitim anlayışı beklememiz, bunu sunmamız, ve yürütmemiz olanaksızdır. Bugün taşınan izlerin olumsuzluğu bir yana, ileride daha büyük sorunlara yol açacağı eğitim uzmanlarının görüşleri dahilinde ve o doğrultudadır. Avrupai eğitim sistemleri, özelikle Alman eğitim sistemi incelenecek olursa, Örgün ve akademik ZORUNLU EĞİTİM (diploma adına); BAŞARISIZ ÖĞRENCİ İÇİN, GENEL AMAÇ EDİNİLMEMİŞTİR ) Okullarında, erken branşlaşma ve sınıfta kalma vardır, disiplin had safhadadır. Her öğrencinin diploma ve zorunlu eğitim doğrultusunda, öğretmen, avukat, ve doktor olsun anlayışı ve sabit fikirli akademik hedef arayışı görülmemektedir. Bunun yerine ;
Ortaokul yanısıra, fabrika statüsünde açılmış ve kurulu olan mesleki liselerde artık öğrenci; hem kendi gelirini kazanmaya başladığı gibi, hem de, okul ve diploma yanısıra kalifiye olmuş eğitimli işgücü ve istihdama olanak verilmektedir. Almanya örneğini modelize göstermek bir kıyas değildir Ancak, Başarısız her öğrenciyi diplomalı fakat işe yaramayan bir nesil yerine, eğitim ve işgücünü ortak kulvarda ve doğru yönde kanalize edere eğitimin; hem ülkeye maloluşu ortadan kaldırılabilinirken, hem de niteliksiz diploma yerine, işsahası ve eğitimli işgücüne dönüşmüş bir eğitim anlayışı sunulmuş olunacaktır.
Endüstri meslek ortaokuluna anılan geçiş için, ilköğretimin 6. sınıf sonu ve yaz seminerinde, rehber öğretmen ve branş öğretmenlerince öngörülen bir toplantı ile bu seçim doğrultusunda çalışma yapılır. Öğrencilerden, 'geçişi sağlamak isteyenler ile geçişi elzem olanlar rahatlıkla belirlenir. Yöneltme ile ; okuldaki akademik (teori) seviyeden yoksun, fakat, -genel yeteneğe dair ; beden eğitimi, teknoloji tasarım, müzik, kısmen fen ve pratik alan dahilinde yine; mesleki güzel sanatlar, elektrik, bilgisayar, cep tlf, ve bil-cümle teknik yazılım-donanım konusunda hevesli olup, bu yöndeki ilgi istidat ve yetisini ortaya koyabilecek; orta sınıf bir meslek sahibi, kalifiye bir esnaf, teknisyen, veya tekniker olmak isteyen hayli öğrencimizin meslek ortaokullarına kademeli geçişlerine imkan tanınmış olacaktır. Yine bu sayede, öğrenciler için; yine kendi gelecekleri adına, amaçsız ve verimsiz şekilde okulda zaptedilmesine engel olunacağı kadar, "endüstri meslek ortaokuluna" oryantasyon amaçlı 2 yıl erken başlatılabilmiş (7-8. boşa heba etmek, -tembel öğrenci kalmak yerine) aynı zamanda, dilediği, istediği ve hedeflediği yönde bir mesleki oryantasyon ve eğitim hizmeti alma imkanı da elde edilmiş olacaktır. Bu doğrultuda ve genel anlamda, imamhatip ortaokulları için sağlanan aynı yöneltme ve eğitim hakkı, bu öğrencilerimize de tanınmış ve sunulmuş olacaktır.
UYGULAMA İLE ; ÜLKENİN MALİ VE MİLLİ HEDEFLERİNİN ZAYIFLATILMASI VE EĞİTİMİN ÜLKEYE MALOLUŞUNUN ENGELLENEBİLECEĞİ GİBİ, ÜSTELİK SUNULAN EĞİTİMİN SADECE İŞLEVSİZ BİR DİPLOMA İLE ZAİ EDİLMESİ YERİNE, YİNE NİTELİKLİ VE EĞİTİMLİ BİR İŞGÜCÜ VE İSTİHDAMA DÖNÜŞMESİ MÜMKÜN KILINABİLİR.
NOT: Öğrencilere, sosyal zemin farkını önleyecek ölçülü ( belirli renkler ve model) bir giyim serbestisi getirilmesinin yanısıra, öğretmenlere de genel adaba uygunluk çerçevesinde giyim serbestisi arzu edilmektedir.
Saygılarımla arz ederim. "
Başvuru :
[email protected]
[email protected]
BİMER : http://bimerapplication.basbakanlik.gov.tr/Forms/pgApplication.aspx
AKİM : http://basvuru.akim.akparti.org.tr/vatandas/