Editörler : crops35

sokrat01
Şef
29 Ocak 2007 11:43

Son 20 yıllık süreç zarfında unutulmuşluğun acısını çeken;1989 yılına kadar aynı işin İddia kısmında yer alan Savcı ile eşit mali haklara sahip olan;iş yükünde deve,ücrette kuş olan;çoğu zaman Hukukçu olmayan idari amirlere bağımlı çalışan;çalıştıkları kurumlarda odası olmayan,bilgisayar ve hukuki kaynaklardan yoksun çalışan;buna rağmen hiçbir zaman yılmadan,bıkmadan,usanmadan Devletinin hakkını savunan bu fedakar çalışanları görmenin zamanı daha gelmedi mi?

Şimdi size bir kaç örnek vereceğim;bu örnekler ne kadar sahipsiz olduğumuzu göstermektedir.

1-Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalışan Hazine Avukatları'nın;mali ve özlük haklarına ilişkin iyileştirme talebi,bakanlıkça kurum içi dengeler(!) bozulur bahanesiyle reddedilmiştir.Aynı bakanlık lise mezunu memurları dahi Denetmen kadrosuna geçirip;şu anki maaş tutarlarını Hazine Avukatlarının üzerine çıkarmıştır,tabi burada Denge(!) bozulmuş olmamaktadır.

2-Sosyal Güvenlik Kurumu'nun,personele ilişkin son Ek Ödeme Yönetmeliği ise;Kurum Avukatlarının dikkate dahi alınmadığının en açık göstergesidir.SGK KANUNU 28.maddesi ek ödemeye ilişkin kıstaslardan bahsederken;ÜNVAN,İŞİN ÖNEM VE GÜÇLÜĞÜ,PERFORMANS gibi kriterlerin esas alınmasını öngörmüştür.Bu maddeye dayanılarak çıkarılan yönetmelikte;Kurum Eczacısının ek ödeme oranı 500'e;Hekimin ise 550 ye çıkarılmıştır.Kurum Avukatı ise 140 puanda bırakılmıştır.Bu oranlar nedeniyle;Eczacı ile Avukat arasında 2000 YTL'ye yakın,gelir farkı oluşmuştur.Yani bu şu anlama gelir:Eczacılık,Doktorluk ünvanı Avukatlıktan daha önceliklidir.Onların reçete kontrol işi;Hukuki faaliyetten önemli ve sorumluluk gerektirir(!)

Kamu Avukatları olarak;Makam Tazminatımız yoktur,Özel Hizmet Tazminatımız Asgari ücretin altındadır,yaptığımız temsil işinin ta kendisiyken;Temsil Taminatı almamamız tam bir garabettir.Anayasa Mahkemesi'nin 2003 yılındaki iptal kararı ve hükümete 1 yıllık süre vermiş olmasına rağmen,Ek Göstergemiz hala 3000dir.Avukatlık Kanunu madde 164/son hükmüne rağmen,vekalet ücretlerimize kanuna aykırı olarak el konulmaktadır.

Tüm bu açıklamalar ışığında;Ülkemizin en önemli ve etkili meslek kuruluşu olan,mensubu olmaktan kıvanç duyduğumuz Barolar Birliği'nden bu çarpıklıkları gündeme getirip;bir an önce yasal düzenlemeler yapılması için yetkili makamları harekete geçirmesi, bizim için vazgeçilmez bir talep olmuştur.Saygılar...

Sayın melektaşlarım,yukarıdaki mesajı;TBB'ne fax ve e-maille vakit geçirmeden yollayalım,daha sonra taleplerimizi de,kanun metni şeklinde madde madde ulaştıracağız!

FAX :0312 286 31 00

0312 286 55 65

E-MAİL:[email protected]


demir2335
Aday Memur
29 Ocak 2007 12:38

Sayın Arkadaşım yazını çok beğendim ama,Baraolar Birliği ile Hükümet arasındaki mevcut gerilim hepimizce malum ,Barolar Birliği ne derse onun tersi oluyor!!!


rojbas62
Yasaklı
29 Ocak 2007 14:02

Arkadaşlar ben barolar Birliğine yolladım.Diğerr akadaşlarda yollasın.


sokrat01
Şef
29 Ocak 2007 14:53

Üstadım Demir2335;biz bu girişimde bulunalım da,vicdanen rahatlayalım,yapmazlarsa o ayıp onların olsun.Şu ortamda bir şeyler olabilir gibme geliyor.


demir2335
Aday Memur
30 Ocak 2007 08:49

EK ÖDEMELERE İLİŞKİN OLARAK DANIŞTAYA YÜRÜTMEYİ DURUDURMA İSTEMLİ DAVAMIZI AÇTIK.BİLGİLERİNİZE SUNULUR..


iaras
Şef
30 Ocak 2007 11:16

Ali Bayramoğlu

[email protected]

--------------------------------------------------------------------------------

Derin devlet ve derin sorular...

16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencilerinin üzerine bomba atılmış, 8 öğrenci hayatını kaybetmişti. Bu katliamla ilgili şu sorular hâlâ yanıt bulmadı:

Bomba ihbarı yapıldığı, ihbar yazılı bir halde resmi belge haline geldiği halde neden yeterli tedbir alınmamıştı?

Bırakın tedbiri, neden o gün, solcu öğrenciler her zaman çıktıkları kapıdan değil, diğer kapıdan çıkmaya zorlanmışlardı?

Dava dosyasında öğrencileri bombanın atıldığı kapıya yönelttiği iddia edilen komiser Reşat Altay, hakkındaki idari soruşturmalara rağmen nasıl taltif edilmiş ve nasıl emniyet müdürlüğüne kadar yükselmişti?

Nasıl oluyor da bu kişi, TAYAD konusundaki soğukkanlı davranışları ve başarısıyla terfi ettirilen eski emniyet müdürü Ramazan Akyürek'in arkasından, linç ve tetikçilerin kaynağı haline gelmeye başlayan, devlet tarikat ilişkisinin merkezinde bulunan bir il'e emniyet müdürü olarak atandı? Şimdi neden görevden alındı?

Peki nasıl oluyor da, ?katil ve terör eylemcisi üreten ağabey sistemi? özellikle Trabzon'da oluşuyor?

MİT tarafından ?devşirildiği? iddiasıyla 2000 yılında MGK'ya sunulan raporda yer alan, tarikattan siyasi partiye dönmüş kimi yapıların üzerine neden gidilemiyor?

Dahası bundan neden Trabzon'da yerleşmiş durumda?

Emniyete yapılan ?Dink'in öldürüleceğine dair? ihbar nasıl olmuş da atlanmıştır?

Bu ihbar listesinde Dink'ten başka kimler vardı?

Bu isimler neden açıklanmıyor?

Soruşturma ekibinden sızan bilgiler katilin cinayet mahallinde tek başına değil, üç kişilik bir grupla bulunduğunu söylüyor...

Gazetelerde yer alan gizli tanığı da teyit eden bu bilgiler, tek başlarına bir örgüte, profesyonel bir suikaste işaret etmiyorlar mı?

Öyleyse neden açıklanmıyorlar?

Neden cinayetin münferit olduğu imajı yaygınlaştırılmaya çalışılıyor?

Dink'in ailesine cinayet günü gösterilen banka video kayıtlarında, banka içinde Hrant'ı izlediği görülen genç kimdir? Olaydan sonra elinde telefon ters istikamete doğru giden bu genç bulunup, sorgulanmış mıdır?

Tüm bunlar ne anlama gelmektedir?

Dillerden düşmeyen derin devleti bunlar mı resmederler?

Veli Küçük.

Emekli general. JİTEM'in kurucusu olduğu söylenir...

Kocaeli Jandarma Komutanı'yken, sorumlu olduğu bölgedeki şeytan üçgeninde Cantürk ve diğer Kürtler faili meçhul cinayete gitti...

Abdullah Çatlı'nın cenazesine Susurluk kazasından hemen sonra el koydu...

Çatlı ve Yeşil'le onlarca telefon konuştuğu tespit edildi...

Hrant en çok onun varlığından, kendi davasına müdahil olmaya çalışmasından etkilenmişti. Veli Küçük, Hrant'ın davasını izlemeye gelmişti. Ardından taraf olmak için dilekçe vermişti.

Dink'in avukatı Veli Küçük'ten gelen tehditlerden söz ediyor...

Küçük'ün emekli olduktan sonra kurduğu Stratejik Güvenlik Koruma ve Eğitim adlı şirketin bir şubesi Trabzon'da bulunuyor...

Bu bir tesadüf mü?

Hrant'ın kardeşi Orhan'ın şu sözleri manidar değil mi:

?Ağabeyim, 'Küçük mahkemeye geldi ve huzurumuz kalmadı' dedi. Bu ülkenin demokrasi tarihini bilen insanlarız. Küçük'ün ne demek olduğunu da biliriz, Kerinçsiz grubunun da... Ağabeyim, 'Adres gösteriliyorum' diyordu. En ciddiye aldığı grup da Küçük'ün grubuydu. Küçük'ten doğrudan e-mail ya da telefon yoluyla tehdit gelmiş değil. Kendini devlet sanan kişilerin bu tür hatalar yapacağını düşünmek mümkün değil. Şu net ki; iki grup üzerine yoğunlaşıyordu: Küçük ve Kerinçsiz. Kimin kimi organize ettiğini bilmemiz mümkün değil. Ama Küçük, ortaya çıktığında işin ciddiyetini anladık. Küçük'ten sonra kurşun gelebilirdi ve geldi...?

Derin devlet ve derin sorular...

Bu yazı 1819 defa okunmuştur.


umut var
Aday Memur
30 Ocak 2007 13:18

EE?BU KONUNUN SSK AVUKATLARI İLE İLGİSİ NE?LÜTFEN KONUYU DAĞITMAYALIM....


iaras
Şef
31 Ocak 2007 09:09

Hoşgörü yerlerde sürünüyor

31 Ocak 2007 Çarşamba 01:53

Yunanistan'ın en çok satan gazetelerinden Ta Nea'nın Genel Yayın Yönetmeni Leon B. Karapanayotis, 19 Ağustos 1999'da yazıişleri toplantısına girdi.

17 Ağustos'ta Türkiye'de büyük bir deprem olmuş ve binlerce kişi ölmüştü. Karapanayotis, Ertesi günkü başyazısına "Hepimiz Türküz" başlığını koyacağını söyledi. Toplantı masasındakilerden bazıları özellikle milliyetçi Yunanlılardan tepki gelebileceği uyarısında bulundu. Ancak Karapanayotis fikrini değiştirmedi ve başyazı 20 Ağustos'ta o başlıkla çıktı: "Hepimiz Türküz."

Trabzonlu taraftarlar önceki günkü maç sırasında stadı pankartlarla donattı. Bazı taraftarlar Ogün Samast gibi beyaz bere giydi. Kadıköy'deki Takavor Kilisesi'nin duvarına yazılan yazılar ürkütüyor.

Karapanayotis, 28 Ağustos 1999'da gazeteci Ferai Tınç'a verdiği demeçte sanılanın aksine bir tek tepki telefonu bile gelmediğini anlattı. Yunanistan'da kimse "Biz Yunan oğlu Yunanız. Böyle slogan olmaz" dememişti. Herkes "Hepimiz Türküz" sözünün deprem yüzünden büyük acı yaşayan Türk halkıyla dayanışma için söylendiğini ve sembolik bir önemi olduğunun farkındaydı.

ALMANLAR DA TÜRK'ÜZ DİYE YÜRÜMÜŞTÜ

Almanya'nın Solingen kentinde 29 Mayıs 1993'te dört ırkçı, Genç ailesinin evini kundaklayıp beş kişinin ölümüne neden olduğunda Almanlar da "Hepimiz Türküz" diyerek yürüdü. Irkçılar dışında hiçbir Alman bu söze tepki göstermedi.

Benzer sloganlar Türkiye'de de atıldı. ABD'nin Irak işgalini protesto için pek çok ilde 'Hepimiz Iraklıyız', İsrail'in operasyonları nedeniyle 'Hepimiz Filistinliyiz' ve 'Hepimiz Lübnanlıyız' mitingleri yapıldı.

RADİKAL


serhat2321
Memur
31 Ocak 2007 11:57

iaras arkadaşım Bu forum sgk avukatlarının buluştuğu, sorunlarını paylaştığı bir forum. Bu tür sosyal içerikli mesajlar ve haberler için de sitede forum bölümü mevcut. Bu mesajları ilgili forum sayfalarına yazarsan daha iyi olur.Daha geniş kitlelere ulaştırmış olursun düşüncelerini.


umut var
Aday Memur
01 Şubat 2007 11:05

arkadaşlar ek ödeme ile ilgili yönetim kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle dava açılmıştı. Gelişmelerden haberi olan var mı?

Yeni düzenleme yapılacak mı?

Ankara avukatları lütfen biraz ilgilenin.


nietczshe
Şef
01 Şubat 2007 11:12

kamu avukatlarının sorunlarının çözümü için etkin faaliyet yürütecek kamu avukatları derneği kurmak için desteklerinizi bekliyoruz


umut var
Aday Memur
02 Şubat 2007 08:54

günaydın arkadaşlar

ek ödeme ile ilgili olarak Danıştay'a yürütmenin durdurulması istemli davayı 26.01.2007 tarihinde açtık.

tüm illerden dava açılırsa daha fazla etkili olur.

dilekçe daha önce bu sayfalarda yayınlanmıştı.


umut var
Aday Memur
06 Şubat 2007 08:44

Slm Arkadaşlar.SGK Avukatları ile ilgili herhangi bir haber var mı?


umut var
Aday Memur
06 Şubat 2007 13:14

SSK HUKUK MÜŞAVİRLİĞİNDE GÖREVLİ HERHANGİ BİR AVUKAT ARKADAŞ BU FORUM ORTAMINDAYSA ,EK ÖDEMELERE İLİŞKİN BİR GELİŞME VAR MI?BİLGİSİ VARSA BİZLERE DE AKTARIRSA SEVİNİRİM


Öğreten Adam
Daire Başkanı
06 Şubat 2007 13:24

Geçenlerde Bağkur Genel mÜdürlüğünden ilimize iş icabı gelen bir memur arkadaş gelişmeleri aktardı.Ek Ödeme Yönetmeliğinde zam almayan tek hizmet sınıfı olan bizlerle ilgili;Hukuk Müşavirlerinin görüşme talebi SGK Başkanı tarafından reddedilmiş;daha sonra zoraki kabulde SGK Başkanı Avukatlara hitaben"siz bu parayı haketmiyorsunuz" diye,arkadaşlara cevap vermiş.Yani buradan bize ekmek yok;tek yol DAVA!Bakalım yüce Türk Yargısı SGK bAŞKANINA ne diyecek?Dava dilekçesi kuruma tebliğ edilince;Başkan Kurum Avukatlarını çağırıp;gerekeni yapın dediğinde,dilekçeyi alan arkadaşlardan"biz bu parayı haketmiyoruz" cevabını bekliyoruz.


umut var
Aday Memur
06 Şubat 2007 13:45

SÖYLEYECEK BİR ŞEY BULAMIYORUM.BUNUN ÜSTÜNE NE DENİR Kİ?


kamuavukatı
Aday Memur
07 Şubat 2007 08:19

Hukukçunun hukukçudan başka dostu yoktur denilebilir mi mesela.

Danıştay'da açılan davada bu hususta Yüce Yargının söyleyecek bir şeylerinin olmasını umut ediyorum.


umut var
Aday Memur
07 Şubat 2007 15:05

arkadaşlar sözlerim biraz ağır gelebilir ama işin doğrusu tüm bu yazılanlardan sonra nefsi olan SGK Avukatı oturup beklemez.....


demir2335
Aday Memur
09 Şubat 2007 12:17

Umut Var Rumuzlu arkadaşım,doğru söylemişsin de biraz ağır olmadı mı??


umut var
Aday Memur
12 Şubat 2007 08:41

Arkadaşlar 26.01.2007 de Danıştay'da Ek Ödemelere ilişkin dava açtık.Bugün-yarın bu işin kokusu çıkar

Toplam 95 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi