Öncelikle Reşad Halife'nin yanlış anlaşılmış olan sözlerini paylaşmak istiyorum;
http://i64.tinypic.com/2vvmjj5.jpg
(Kuran'ın ilk çevirisi yapmaya yetki aldığımız bir çeviri idi. O benim çevirim değil, Allah'ın sözleridir). (1)
(Tercümenin her kelimesi Allah'tan geliyor. Benden değil!)..(1)
Bu ifadeleri gören arkadaşlarımız Reşad Halife'nin çevirisinin vahiy kökenli olduğunu ve bu sebeple o çeviride hiçbir hatanın olamayacağını, o çeviriye muhalefet etmenin Allah'a muhalefet etmek anlamına geldiğini iddia etmişlerdir. Ki eğer o çeviri vahiy kökenli ise elçiye itaat ayetlerinin hükmü gereği Reşad Halife'nin elçiliğini kabul etmiş herkesin o çevirideki her kelimenin Allah'a ait olduğunu kabul etmesi gerekir.
Evet bu mantık doğrudur lakin bu fikri savunan arkadaşlarımızın kaçırdığı bir nokta var. Zira, çevirinin vahiy olması düşüncesi aslında R. Halife'nin fikirlerini pek iyi bilmemenin getirdiği bir yanılsamanın ürünü.
Konuyu daha iyi anlayabilmek için şunları da paylaşmam gerekir;
http://i66.tinypic.com/rr59c1.png
(Varış zamanım, ayrılış zamanım.. Demek istediğim, mesela telefonu aldım ve oteli arayarak "rezervasyonumu salı gününden perşembe gününe almak istiyorum, değiştirmeye karar verdim" dedim. Aslında ben hiçbir şeye karar vermedim. Hiçbir şeyi ben değiştirmedim, tüm bunları yapan Allah'tır.).. (2)
http://i66.tinypic.com/99q3nm.png
(Reagan nükleer silahları ruslarla yaptığı anlaşma sonucu sınırlandırma kararı aldığında aslında hiçbir şeye karar vermedi, bu tıpkı Yusuf'un kardeşleri örneği gibidir.)..(2)
http://i63.tinypic.com/2mld03.png
(Kararı aldığını "zanneder" ama "Her şeyi yapan Allah'tır").. (2)
http://i67.tinypic.com/19o6eg.png
(Bu yüzden şeytanın öğretisine ve çabasına karşı, sürekli kendimize hep hatırlatmalıyız ve demeliyiz ki "Her şeyin sahibi ve yöneticisi tek olan Allah'tır").. (2)
http://i67.tinypic.com/2z3q6mw.png
(Bunu sürekli tekrar etmelisiniz, unutmamak için ben de tekrar ediyorum. Beni uyarmalı ve hatırlatmalısınız, ben de sizi uyarmalı ve hatırlatmalıyım ve bunu tekrarlamalıyız. Ta ki vücudumuzda ki her hücre bunu beyan edinceye dek.)... (2)
Görüldüğü gibi R. Halife'nin ilk bahsettiği şey olan "Bu çeviri benim değil, Allah'ındır" ifadesi aslında mutlak kaderci bir perspektifle olaya yaklaşmasından kaynaklı bir durum. Bu sebeple o sözlerin kendisinin değil Tanrı'nın sözleri olduğunu söylüyor.
R. Halife'nin 2'inci kısımda ki sözleri, çevirinin vahiy olduğu fikrini yanlışlıyor.. Tıpkı otel rezervasyonu için söylediği şey gibi .. O iki cümlenin hareket noktası aynı.
.
.
Bu konu içerisinde muvahhidler için aslında harika bir ders var.. Her ne kadar elçiye ait olsa da bir sözün bağlamı bilinmediği takdirde o sözün çarpıtılmaya son derece müsait olduğu ve bu çarpıtmayı da elçiyi en çok sevdiğini iddia edenlerin yapabildiğini görmemiz ibretlik bir durumdur.
Hadisler neden şirk kaynaklarıdır.. İşte bu örnek bile başlı başına güzel bir gözlem sunar.
Öncelikle Reşad Halife'nin yanlış anlaşılmış olan sözlerini paylaşmak istiyorum;
(Kuran'ın ilk çevirisi yapmaya yetki aldığımız bir çeviri idi. O benim çevirim değil, Allah'ın sözleridir). (1)
(Tercümenin her kelimesi Allah'tan geliyor. Benden değil!)..(1)
Bu ifadeleri gören arkadaşlarımız Reşad Halife'nin çevirisinin vahiy kökenli olduğunu ve bu sebeple o çeviride hiçbir hatanın olamayacağını, o çeviriye muhalefet etmenin Allah'a muhalefet etmek anlamına geldiğini iddia etmişlerdir. Ki eğer o çeviri vahiy kökenli ise elçiye itaat ayetlerinin hükmü gereği Reşad Halife'nin elçiliğini kabul etmiş herkesin o çevirideki her kelimenin Allah'a ait olduğunu kabul etmesi gerekir.
Evet bu mantık doğrudur lakin bu fikri savunan arkadaşlarımızın kaçırdığı bir nokta var. Zira, çevirinin vahiy olması düşüncesi aslında R. Halife'nin fikirlerini pek iyi bilmemenin getirdiği bir yanılsamanın ürünü.
Konuyu daha iyi anlayabilmek için şunları da paylaşmam gerekir;
(Varış zamanım, ayrılış zamanım.. Demek istediğim, mesela telefonu aldım ve oteli arayarak "rezervasyonumu salı gününden perşembe gününe almak istiyorum, değiştirmeye karar verdim" dedim. Aslında ben hiçbir şeye karar vermedim. Hiçbir şeyi ben değiştirmedim, tüm bunları yapan Allah'tır.).. (2)
(Reagan nükleer silahları ruslarla yaptığı anlaşma sonucu sınırlandırma kararı aldığında aslında hiçbir şeye karar vermedi, bu tıpkı Yusuf'un kardeşleri örneği gibidir.)..(2)
(Kararı aldığını "zanneder" ama "Her şeyi yapan Allah'tır").. (2)
(Bu yüzden şeytanın öğretisine ve çabasına karşı, sürekli kendimize hep hatırlatmalıyız ve demeliyiz ki "Her şeyin sahibi ve yöneticisi tek olan Allah'tır").. (2)
(Bunu sürekli tekrar etmelisiniz, unutmamak için ben de tekrar ediyorum. Beni uyarmalı ve hatırlatmalısınız, ben de sizi uyarmalı ve hatırlatmalıyım ve bunu tekrarlamalıyız. Ta ki vücudumuzda ki her hücre bunu beyan edinceye dek.)... (2)
Görüldüğü gibi R. Halife'nin ilk bahsettiği şey olan "Bu çeviri benim değil, Allah'ındır" ifadesi aslında mutlak kaderci bir perspektifle olaya yaklaşmasından kaynaklı bir durum. Bu sebeple o sözlerin kendisinin değil Tanrı'nın sözleri olduğunu söylüyor.
R. Halife'nin 2'inci kısımda ki sözleri, çevirinin vahiy olduğu fikrini yanlışlıyor.. Tıpkı otel rezervasyonu için söylediği şey gibi .. O iki cümlenin hareket noktası aynı.
.
.
Bu konu içerisinde muvahhidler için aslında harika bir ders var.. Her ne kadar elçiye ait olsa da bir sözün bağlamı bilinmediği takdirde o sözün çarpıtılmaya son derece müsait olduğu ve bu çarpıtmayı da elçiyi en çok sevdiğini iddia edenlerin yapabildiğini görmemiz ibretlik bir durumdur.
Hadisler neden şirk kaynaklarıdır.. İşte bu örnek bile başlı başına güzel bir gözlem sunar.