Beşiktaş?ın çarşısı
Futbol sahaları deyince akla hemen küfür, şiddet, şike, teşvik ve ne kadar ıvır zıvır varsa gelir.
Elbette maçların pek çoğunun asıl olarak futbol sahaları dışında oynandığı, her türlü pisliğin döndüğü herkesin malumudur.
Bu pisliklerin sağır sultan tarafından bile duyulduğu bir ortamda başka türlüsünü beklemek de salaklık olur.
Zaten işin cıvık ve yavşamış tarafı da burasıdır.
Futbol sahaları gırtlağına kadar pisliğe bulanmış, her taşın altından kirli bir el çıkarken, efendilerin kör gözüne parmak misali seyircileri ?lütfen? diyerek centilmenliğe davet etmeleri, işin en matrak tarafıdır!
Bir kendileri kurnaz ya!
Böylece her türlü pisliğin sebep ve sonuç ilişkisi de seyirciye bağlanmaktadır!
Öyleyse asıl madrabazlar rahat bir soluk alabilir.
?Vay namussuz seyirci!? diyerek maçları satın alabilir, hakem düdüklerine hükmedilebilir, sonuçlar maçlar oynanmadan belirlenebilir!
Bu bakımdan futbol çançanlarının iki de bir söylemeyi pek sevdikleri ?Maç oynanmadan kazanılmaz? sözünün hiçbir manası yoktur.
Oysa şekilde görüldüğü gibi, pekâlâ kazanılmaktadır.
Tamam, küfrü seyirci etmektedir.
Kavgayı onlar yapmaktadır.
Taşı onlar atmakta, sahaya onlar atlamaktadır.
Peki maçları kim satın almaktadır?
Soyunma odalarına paraları bavulla seyirci mi göndermektedir?
Varsayalım seyirci küfrü kesmiş, maçları tiyatro seyreder gibi seyretmiştir.
Hiçbir kavga olmamış, en küçük bir hadise yaşanmamıştır, futbol temiz bir oyun mu olacaktır?
***
Ancak önceki gün oynanan Beşiktaş-Konyaspor maçında tribünlerde başka bir hava esmiş, futbol sahalarında pek alışık olunmayan bir olay yaşanmıştır.
Bir hafta önce üç beş kişi tarafından Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbay?ı ve onun şahsında emeği aşağılamaya yönelik asılan pankartın karşısına Beşiktaş taraftarları ve özelinde Çarşı Grubu herkese ders veren pankartlarla çıkmıştır.
?Halkın Takımıyız. Hepimiz kapıcıyız.?
?İnsanların efendisi topluma hizmet edendir.?
?Hepimiz Emekçiyiz. Halkız. Beşiktaşlıyız.?
Ortalığın elli altıya verildiği, dört bir taraftan kazanların altının yakıldığı bir dönemde Çarşı Grubu?nun bu tavrına şapka çıkartılır.
Yıllardır işçilere, emekçilere yönelik küçümsemenin, itilip kakılmanın sıradan bir şey haline getirilmeye, değerlerin ayaklar altına alınmaya çalışıldığı bir süreçte halka, değerlere, emeğe, emekçiye ve kavramlara sahip çıkmak, emekçi pankartlarını gururla sallamak onlara yakışmıştır.
Hiç şüphesiz Beşiktaş?ın gururu Çarşı Grubu?nu tanıyanlar için bu bir sürpriz değildir.
Hatta onlardan beklenen bir şeydir.
Daha önce ABD?nin Irak işgalinde ?Beşiktaşlıyız, savaşa karşıyız? pankartı ile Dolmabahçe?deki mitinge katıldıkları bilinmektedir.
Yine Metin Göktepe?nin Afyon?daki duruşmasına geldikleri de hafızalardan silinmemiştir.
Bu bakımdan ?Bu taraftar sizinle gurur duyuyor? sloganını bir başka şekilde söylemenin yeridir.
Helal olsun Çarşıya.
Yücel Sarpdere
e-posta: [email protected]
Beşiktaş?ın çarşısı
Futbol sahaları deyince akla hemen küfür, şiddet, şike, teşvik ve ne kadar ıvır zıvır varsa gelir.
Elbette maçların pek çoğunun asıl olarak futbol sahaları dışında oynandığı, her türlü pisliğin döndüğü herkesin malumudur.
Bu pisliklerin sağır sultan tarafından bile duyulduğu bir ortamda başka türlüsünü beklemek de salaklık olur.
Zaten işin cıvık ve yavşamış tarafı da burasıdır.
Futbol sahaları gırtlağına kadar pisliğe bulanmış, her taşın altından kirli bir el çıkarken, efendilerin kör gözüne parmak misali seyircileri ?lütfen? diyerek centilmenliğe davet etmeleri, işin en matrak tarafıdır!
Bir kendileri kurnaz ya!
Böylece her türlü pisliğin sebep ve sonuç ilişkisi de seyirciye bağlanmaktadır!
Öyleyse asıl madrabazlar rahat bir soluk alabilir.
?Vay namussuz seyirci!? diyerek maçları satın alabilir, hakem düdüklerine hükmedilebilir, sonuçlar maçlar oynanmadan belirlenebilir!
Bu bakımdan futbol çançanlarının iki de bir söylemeyi pek sevdikleri ?Maç oynanmadan kazanılmaz? sözünün hiçbir manası yoktur.
Oysa şekilde görüldüğü gibi, pekâlâ kazanılmaktadır.
Tamam, küfrü seyirci etmektedir.
Kavgayı onlar yapmaktadır.
Taşı onlar atmakta, sahaya onlar atlamaktadır.
Peki maçları kim satın almaktadır?
Soyunma odalarına paraları bavulla seyirci mi göndermektedir?
Varsayalım seyirci küfrü kesmiş, maçları tiyatro seyreder gibi seyretmiştir.
Hiçbir kavga olmamış, en küçük bir hadise yaşanmamıştır, futbol temiz bir oyun mu olacaktır?
***
Ancak önceki gün oynanan Beşiktaş-Konyaspor maçında tribünlerde başka bir hava esmiş, futbol sahalarında pek alışık olunmayan bir olay yaşanmıştır.
Bir hafta önce üç beş kişi tarafından Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbay?ı ve onun şahsında emeği aşağılamaya yönelik asılan pankartın karşısına Beşiktaş taraftarları ve özelinde Çarşı Grubu herkese ders veren pankartlarla çıkmıştır.
?Halkın Takımıyız. Hepimiz kapıcıyız.?
?İnsanların efendisi topluma hizmet edendir.?
?Hepimiz Emekçiyiz. Halkız. Beşiktaşlıyız.?
Ortalığın elli altıya verildiği, dört bir taraftan kazanların altının yakıldığı bir dönemde Çarşı Grubu?nun bu tavrına şapka çıkartılır.
Yıllardır işçilere, emekçilere yönelik küçümsemenin, itilip kakılmanın sıradan bir şey haline getirilmeye, değerlerin ayaklar altına alınmaya çalışıldığı bir süreçte halka, değerlere, emeğe, emekçiye ve kavramlara sahip çıkmak, emekçi pankartlarını gururla sallamak onlara yakışmıştır.
Hiç şüphesiz Beşiktaş?ın gururu Çarşı Grubu?nu tanıyanlar için bu bir sürpriz değildir.
Hatta onlardan beklenen bir şeydir.
Daha önce ABD?nin Irak işgalinde ?Beşiktaşlıyız, savaşa karşıyız? pankartı ile Dolmabahçe?deki mitinge katıldıkları bilinmektedir.
Yine Metin Göktepe?nin Afyon?daki duruşmasına geldikleri de hafızalardan silinmemiştir.
Bu bakımdan ?Bu taraftar sizinle gurur duyuyor? sloganını bir başka şekilde söylemenin yeridir.
Helal olsun Çarşıya.
Yücel Sarpdere
e-posta: [email protected]