mecid mecidi iyi bir yönetmendir.çektiği filimler dünyaca tanınmıştır.
son çektiği hz peygamberin filmi.
bu filmde hz peygamberin çocukluğu veriliyor ve yandan sureti biraz gözüküyor.
bir çok tartışma yapıldı.
hristiyanlar ve yahudiler peygamberlerini maddileştirdilerheykelini yaptılar cisimleştirdiler.
umum heykeller resimler putlar bir nevi fani ve ölümlü insanların çürüyen bedenlerine ölümlerine engel olunmaktan aciz kalındığı için bir nevi o büyük kudretli kimseleri sanki ölümsüzleştirmek sanki
gücü ve etkisini devam ettirmek içindir.bu bir nevi materyalist pozitivist putperest mantıktır
yani her şeyi madde de surette cisimde arayanların fikriyatıdır.
esasen umum peygamberlerin geldiği dönemde ne sesi ne görüntüyü kaydedecek aletlerin olmamasının hikmeti de bundandır.zira yüzeysel nazarlar kolayca maddeye surete sese takılıp manayı esası özü unutabilirler veya anlamaktan uzaklaşabilirler.
resim heykel ses yani göz ve kulak gördüğü duyduğu şeyi anlamak için çerçeve çizer sınırlandırır ve bir kalıba koyar yani bir nevi maddeleştirir.
manayı anlamak için maddi şeylerden yardım istenir.
oysa kelime manayı anlatan sesten ve görüntüden arınmış en salt en düz en geniş şekilde
manayı göstren tek vasıtadır.
kelime bir nevi manevidir.zira harflerden meydana gelir.harfler heceleri onlar kelimeyi ,kelimede
manayı tutar.
ancak "elma" kelimesine bakıldığında hiç kimse harfleri görmez. kalıp olarak görür.harfler kelimede erir şefaflaşır ve kelime cam olur şeffaflaşır ve altındaki manayı gösterir.
cam çok enteresan bir maddedir.
adeta madde ile mana arasına sıkışmış ne tam maddi ne tam manevidir.
zira görünmez. görünmesi için ışığı yansıtması gerekir ama o ışığı geçirir.geçirdiği için görünmez
altındaki ışığı yansıtan kesif madde görünür.
suda havada böyle latiftir.
ışık ise kendine bu latif maddeleri seçer.
o yüzden bazen camı görmeyiz çarparız.görüntüde varlığı ile yokluğu birdir.
beden bir nevi camdır.asıl olan ise candır ruhtur.ruh ise nurdur ışıktır..can o camdan geçer geçerken nurlandırır ancak asıl olan camdan geçip öte tarafa geçmektir.
ruh nuru, beden camına girip kalmak için değil ondan geçip karşıya geçmektir.
şimdi bu camı boyayıp parlatıp ışığın geçişini engellemek hoş değildir.
hz peygamberi göstermek zihinlerde o gösterilen kişiye indirger.
oysa o değildir.
bazen radyocular seslerinden merak edilir.görüntüsü nasıldır denir. kişi tv ye çıkar. sesten radyoda zihinlerde oluşturulan imge daha başkadır. zira o imge görüntüden değil sesten manadan konuşulanlardan yani asıl olanlardan dokunmuş daha manevi daha ruhi.
oya tvye çıktığında bu cisimsel görüntü o radyodaki zihinsel görüntüyü bozar belki sihri bozulur
o kişiyi ya şişman ya çirkin ya zayıf diye akılda tutar ve her radyoda duyduğunda artık tv deki görüntü gelir.
adeta radyocuların tv ye çıkması bir nevi intihar olur.
peygamberler görüntüleri ile sesleri ile etkilemek için gelmemiş
belki ilahi mesajı en duru en saf şekilde iletmek için gelmiş
evet sahabeler hz peygamberi gördüler duydular ancak gördüğü duyduğu halde inanmayanda var.
görmediği duymadığı halde iman edende çok.
ilahi mesajların hep kitapla kelamla gelmesi rastlantı değildir.
ve dahi şekilden resimden sesten görüntüden hali olmasıda manayı en sade en hakikatli vermek içindir.
hz yusuf çok güzeldi. ancak onun bu beşeri fiziği yüzünden uğramadık iftira gadr kalmadı.zindana düştü.demek ki fiziksel güzellik belada olabiliyor.
sinema ise görseldir.ister istemez her şeyi maddeleştirir.manayı madde kalıbında vermek durumunda.ancak teknoloji gelişti teknikler çoğaldı.göstermeden yapmak mümkün. hatta sesede ihtiyaç yok.kelimelerle konuşmayı gösterebilirsin kamera görüşü ile yürümeyi gezmeyi verebilirsin.
eskiden sessiz filimler vardı. çokta etkili şekilde yapıldı.
senin daha 1-2 nesil önce ki dedelerinin fotoğrafı yok. olsada siyah beyaz seçilmez belirsiz bir surat. ama ta 1400 sene önceki hz peygamberin renkli canlı biri ile gösteriyorsun
olmaz bu.
bir ara resimli Kur'an bile yaptıklarına göre:)
romanlar nedense filme uyarladığında kimse filmi beğenmez
zira romanın kişiye verdiği hayali bir kurgu var. yani bir nevi okuyan kişi senaryoyu yazar hayalinde filmi oynatır zaten.kitap sınır çizmez kalıp koymaz okuyanın hayal ve zihnini elinden almaz serbest bırakır.
islam medeniyeti işitseldir batı medeniyeti görseldir.
radyo bir nevi daha gelenekseldir.
tv ve sinema batı formlarına göre şekillenmiştir.
aslında romanda batı formudur
doğunun formları hikayedir destandır ağıttır.
Kur'an kıssa anlatır.resme sese görsele ihtiyaç yok öyle tasvir eder ki görür duyar gibi olursunuz.
hz yusufun kuyuya atılışını gömleğine sürülen yalancı kanı ve kardeşlerin aralarındaki planlarını
hz yusufun rüyasını anlatışını.
düşün: islam rüya ile hakikatleri anlatıyor yahu.tabii peygamberlerin rüyaları.
rüya seyredilmez anlatılır.sözle kelamla kelime ile lafızla.
hikaye masal gibi değildir.yaşanmış yada yaşanma imkanı olan şeydir. yani hayattan hakikaten kopuk değildir.masal roman efsane ise hayalidir abartıdır sineme roman yani batı tarzı böyledir.
iran gibi bir kültür ki mevlanaya hafıza sadiye firdevsiye sahip
yani adeta kelimeleri ilmek ilmek dokumuşlar en ince fikirleri en narin hayalleri kelimelere yontmuşlar .gidip batının betonlaşmış efkarına bulanmanın manası yoktur.
mecid mecidi iyi bir yönetmendir.çektiği filimler dünyaca tanınmıştır.
son çektiği hz peygamberin filmi.
bu filmde hz peygamberin çocukluğu veriliyor ve yandan sureti biraz gözüküyor.
bir çok tartışma yapıldı.
hristiyanlar ve yahudiler peygamberlerini maddileştirdilerheykelini yaptılar cisimleştirdiler.
umum heykeller resimler putlar bir nevi fani ve ölümlü insanların çürüyen bedenlerine ölümlerine engel olunmaktan aciz kalındığı için bir nevi o büyük kudretli kimseleri sanki ölümsüzleştirmek sanki
gücü ve etkisini devam ettirmek içindir.bu bir nevi materyalist pozitivist putperest mantıktır
yani her şeyi madde de surette cisimde arayanların fikriyatıdır.
esasen umum peygamberlerin geldiği dönemde ne sesi ne görüntüyü kaydedecek aletlerin olmamasının hikmeti de bundandır.zira yüzeysel nazarlar kolayca maddeye surete sese takılıp manayı esası özü unutabilirler veya anlamaktan uzaklaşabilirler.
resim heykel ses yani göz ve kulak gördüğü duyduğu şeyi anlamak için çerçeve çizer sınırlandırır ve bir kalıba koyar yani bir nevi maddeleştirir.
manayı anlamak için maddi şeylerden yardım istenir.
oysa kelime manayı anlatan sesten ve görüntüden arınmış en salt en düz en geniş şekilde
manayı göstren tek vasıtadır.
kelime bir nevi manevidir.zira harflerden meydana gelir.harfler heceleri onlar kelimeyi ,kelimede
manayı tutar.
ancak "elma" kelimesine bakıldığında hiç kimse harfleri görmez. kalıp olarak görür.harfler kelimede erir şefaflaşır ve kelime cam olur şeffaflaşır ve altındaki manayı gösterir.
cam çok enteresan bir maddedir.
adeta madde ile mana arasına sıkışmış ne tam maddi ne tam manevidir.
zira görünmez. görünmesi için ışığı yansıtması gerekir ama o ışığı geçirir.geçirdiği için görünmez
altındaki ışığı yansıtan kesif madde görünür.
suda havada böyle latiftir.
ışık ise kendine bu latif maddeleri seçer.
o yüzden bazen camı görmeyiz çarparız.görüntüde varlığı ile yokluğu birdir.
beden bir nevi camdır.asıl olan ise candır ruhtur.ruh ise nurdur ışıktır..can o camdan geçer geçerken nurlandırır ancak asıl olan camdan geçip öte tarafa geçmektir.
ruh nuru, beden camına girip kalmak için değil ondan geçip karşıya geçmektir.
şimdi bu camı boyayıp parlatıp ışığın geçişini engellemek hoş değildir.
hz peygamberi göstermek zihinlerde o gösterilen kişiye indirger.
oysa o değildir.
bazen radyocular seslerinden merak edilir.görüntüsü nasıldır denir. kişi tv ye çıkar. sesten radyoda zihinlerde oluşturulan imge daha başkadır. zira o imge görüntüden değil sesten manadan konuşulanlardan yani asıl olanlardan dokunmuş daha manevi daha ruhi.
oya tvye çıktığında bu cisimsel görüntü o radyodaki zihinsel görüntüyü bozar belki sihri bozulur
o kişiyi ya şişman ya çirkin ya zayıf diye akılda tutar ve her radyoda duyduğunda artık tv deki görüntü gelir.
adeta radyocuların tv ye çıkması bir nevi intihar olur.
peygamberler görüntüleri ile sesleri ile etkilemek için gelmemiş
belki ilahi mesajı en duru en saf şekilde iletmek için gelmiş
evet sahabeler hz peygamberi gördüler duydular ancak gördüğü duyduğu halde inanmayanda var.
görmediği duymadığı halde iman edende çok.
ilahi mesajların hep kitapla kelamla gelmesi rastlantı değildir.
ve dahi şekilden resimden sesten görüntüden hali olmasıda manayı en sade en hakikatli vermek içindir.
hz yusuf çok güzeldi. ancak onun bu beşeri fiziği yüzünden uğramadık iftira gadr kalmadı.zindana düştü.demek ki fiziksel güzellik belada olabiliyor.
sinema ise görseldir.ister istemez her şeyi maddeleştirir.manayı madde kalıbında vermek durumunda.ancak teknoloji gelişti teknikler çoğaldı.göstermeden yapmak mümkün. hatta sesede ihtiyaç yok.kelimelerle konuşmayı gösterebilirsin kamera görüşü ile yürümeyi gezmeyi verebilirsin.
eskiden sessiz filimler vardı. çokta etkili şekilde yapıldı.
senin daha 1-2 nesil önce ki dedelerinin fotoğrafı yok. olsada siyah beyaz seçilmez belirsiz bir surat. ama ta 1400 sene önceki hz peygamberin renkli canlı biri ile gösteriyorsun
olmaz bu.
bir ara resimli Kur'an bile yaptıklarına göre:)
romanlar nedense filme uyarladığında kimse filmi beğenmez
zira romanın kişiye verdiği hayali bir kurgu var. yani bir nevi okuyan kişi senaryoyu yazar hayalinde filmi oynatır zaten.kitap sınır çizmez kalıp koymaz okuyanın hayal ve zihnini elinden almaz serbest bırakır.
islam medeniyeti işitseldir batı medeniyeti görseldir.
radyo bir nevi daha gelenekseldir.
tv ve sinema batı formlarına göre şekillenmiştir.
aslında romanda batı formudur
doğunun formları hikayedir destandır ağıttır.
Kur'an kıssa anlatır.resme sese görsele ihtiyaç yok öyle tasvir eder ki görür duyar gibi olursunuz.
hz yusufun kuyuya atılışını gömleğine sürülen yalancı kanı ve kardeşlerin aralarındaki planlarını
hz yusufun rüyasını anlatışını.
düşün: islam rüya ile hakikatleri anlatıyor yahu.tabii peygamberlerin rüyaları.
rüya seyredilmez anlatılır.sözle kelamla kelime ile lafızla.
hikaye masal gibi değildir.yaşanmış yada yaşanma imkanı olan şeydir. yani hayattan hakikaten kopuk değildir.masal roman efsane ise hayalidir abartıdır sineme roman yani batı tarzı böyledir.
iran gibi bir kültür ki mevlanaya hafıza sadiye firdevsiye sahip
yani adeta kelimeleri ilmek ilmek dokumuşlar en ince fikirleri en narin hayalleri kelimelere yontmuşlar .gidip batının betonlaşmış efkarına bulanmanın manası yoktur.
E.Kayı Han