Tanrı var mı ?

Hepsi birbire muhtaç ve bağlıdır.Taş yerinde ağırdır.Telefonu yapacağın madde olmazsa telefon olmaz.Leş yada Gübre olmazsa Nebat olmaz aç kalırsın.

İlim manevidir düşünseldir yani.Ama beyinden çıkar.Düşündüren beyindir. Beyni yapan ise kainattır.Kainat ise bir nokta olan big bangın çoğalıp dağılımıyla oluştu.O zaman herşeyin esasıda o noktadır.

Bence varlık alemini daha detaylı düşünmelisin. Herşeyin ahaklarının havada durduğunu göreceksin. Örneğin sence gerçekten büyüklük küçüklük, Yada yakınlık uzaklık Varlık alemindeki bir tanımlamamıdır ? Yoksa Bu alemin dışında olan Allah içinde geçerlimidir ? Mesela bana en küçük ölçü birimini söyleyebilirmisin ? Milimetrenin binde birine Mikron denir. Dahada küçültelim, tirilyonlarcada küçültsen tanımladığın birimin yanına aynı birimi koyduğunda fark yaratması gerekiyorki Uzaklık yada yakınlık söz konusu olabilsin. Yani varlık aleminde hiç birşeyin gerçekçi tanımı yapılmaz. Örneğim çokmu sıradan geldi bilmiyorum. Bahsettiğimiz en küçük ölçü birimine ulaşabilmenin tek yolu Bahsettiğimiz birimin yanına aynı birimi eklediğimizde bir fark yaratması gerekiyor. Yani bir mm yanına bir mm eklersek artık orada 2 milimetreden bahsediyor olmamız gerekiyor. Peki bir birim fark yaratıyorsa O birimin hala bölünebileceği ve dahada küçültüleceği anlamına gelmiyormu ? Bir örnek aslında sonuç : En güçük birimi bulduk diyelim, Aynı birimi ekledik fark yaratmadı binlercesini onbinlercesini ekledik ardı sıra yine fark yaratmaması lazım değilmi ? O halde biz yokluktanmı bahsediyoruz ? Yoksa sadece bilincimiz dediğimiz bir alemdemi yaşıyoruz ? Eğer cevabın evetse Büyüklük küçüklük yakınlık uzaklık, azalma çoğalma vs hepsi görecedir (!) Sen sadece bu alemde yaşadığını görece olarak beyninin yorumladığı bilincinin tastiklediği bir alemde yaşıyorsun (!)

Bundan dolayı verme, alma azalma çoğalma vs senin sıkışıp kaldığın va rlık alemindeki birer tanımlamandan ibaret oluyor.

allah vardır allahın gerçek yaratıcısı evrendeki beyaz ışıktır

bu kişi tam materyalist tam maddeci ve tam putçu.

adam ruhunu betonlaştırmış aklını taşlaştırmış kalbini kayalaştırmış

resmen her şeyi ile taşlaşmış ölü donuk sönük bir heykel

arkadaş akıl ile beyin ruh ile beden arasındaki irtibatı bilmeden iki farklı şeyi aynileştirmek

cehalettir.

hem nöroloji hem psikoloji hem beden hemde makinelerin robotların yani yapay zekanın kavramlarını bilen hemde Kur'ani kavramlarıda bilen biri olarak söylüyorum

şu ifadeyi okuma yazma bilmeyen biri söylese inanın onada kızarım:

"İlim manevidir düşünseldir yani.Ama beyinden çıkar.Düşündüren beyindir."

sarhoş bir kafadan bile bundan daha berbat bir ifade çıkmaz:)

bu arkadaş maddeci olduğu için kendisine çelikle demirle robotla programla yapay zeka ile misal vereyim:

bütün akıllı dediğimiz makinelerin beden hükmündeki veya beyin hükmündeki(işlemci mikrokontroller entegreler çipler) hepsi donanımdır yani demirdir metaldir yarı iletkendir silikondur.

akıl veya ruh mesabesinde olan ve onu harekete geçiren belli amaç için yönlendiren iş yaptıran bir nevi düşüncesi dediğimiz şey ise manevi diyebileceğimiz programdır yazılımdır.

bu yazılım ise insan aklının insan düşüncesinin(esasen insan akıl ve zekasının bir süzüntüsüdür programlar) ürünüdür yani akıllı iş yapan programlar bizattihi demir çelikten mamul robotun değil

veya akılsız şuursuz maddelerin değil en keremli varlık akıllı ruh sahibi şuur sahibi varlığın bir nevi zekaından aklından ruhundan üflediği progaram yazılım vasıtası ile meydana gelir ve robota yüklenir.

o ruh zeka akıl mesabesindeki progamın bir tek harfi eksilse bir virgülü eksik veya fazla olsa komple yüzbin satırlık kod çöker.çalışmaz.yani yazılımda öyle bir bütünlük var ki ha bir noktası eksik ha yüz satır eksik veya hatalı fark etmiyor.müthiş bir tamlık eksiksizlik istiyor.

misal: satranç oynayan robotlar insan gibi daha üst bir varlığın kendisini basit düzeyde taklid eden bir makinadır.bunu sağlayanda beden donanım değildir.yazılımdır.çok kısa sürede çok ihtimalleri sınayarak en mantıklı hamleyi bulduktan sonra donanımın yaptığı sadece ve sadece taşı alıp ilgili kareye götürmektir. kaldı ki o götürme işinede yine yazılım karar verir.

insan ruhu ve aklı madde değildir bir nevi manevi bir programdır ilahi bir yazılımdır.

beden gibi etten kemikten müteşekil robot gibi şuursuz ruhsuz bir şeydir.sadece vazifesi ruhun aklın iradenin dediklerini harfiyen yerine getirmedir.hatta kolu bacağı kopan kişiye yapay elektronik kol yapılır beyinden çıkan elektrikesel sinyaller vasıtası ile o kol çalışır parmaklar açılır kapanır

gerçi Allahın yarattığı donanım beden beyin yine en mükemmel donanımdır insan ancak basit düzeyde onu taklid edebilir.zira canlı hücre üretilemiyor.ancak kopyalanıyor oda taklidden öteye geçmez.

nörolojik deneylerde elini kolunu kaybeden bedeninin değişik uzuvlarını yitiren insanların

hala o olmayan organını var sandığı onun acısını çektiği hatta olmayan koluna iğne batırılsa onun acısını çektiğini ortaya çıkarılmıştır

hayalet organların acısı diye literatüre geçmiştir.

ruh akıl tamdır ve beden eksilse bile o tamlık tan bir şey eksilmiyor. beynin bütün bedeni haritalayıp sakladığı o haritanın tam ve eksiksiz olduğu aşikardır.

manevi psikolojik metotlar ile bir çok beyinsel hastalığın iyileştirildiği açıktır.kişi ruhen aklen düzeldiğinde bedeni hastalığında kendiliğinden iyileştiği görülüyor

ancak kafir maddeci batı felsefesi ruhu aklı inkar edip insanı o yüce mertebeden hayvan makine et kemik seviyesine indirdi.

çocuğunu kaybetmiş bir annenin ruhundaki aklındaki dalgalanmalardn bihaber şekilde

ona uyuşturucu iğne vurup dşüncesini dondurmakta robotlaştırmakta buluyor çaresini

oysa aynı anneye Kur'an eczanesinden bir kaç ilaç ver derhal ayağa kalkar ağlamayı keser hatta çocuğunun o yaşta kaybetmeye bırak üzülmeyi sevinmeye başlar ilahi rızaya teslim olur kadere razı olur.

bu kafir materyalist felsefe ölmüştür dağılmıştır

ne bedenen ne ruhen insanlığa zerre fayda vermemiş aksine bedenide ruhuda çürütmüştür

yegane insanlığı ruhen bedenen diriletecek yüceltecek huzura tatmine kavuşturacak tek kaynak Kur'an islam düşüncesidir. zaten bu fıtri şekilde gittikçe yayılıyor durduramıyorlar

azalarak yok olacak bu sarhoş çürümüş alçak sömürgeci batı felsefesi.

diyeceğim şudur ki insan bedeni bir hiçtir.beyin sadece sinirlerden kablolardan müteşekil bir donanımdır asıl olan ona yüklenen ruhdur şuurdur akıldır.zaten çıktığında beden robot gibi yere yığılır.

dağılır gider.

Çıkar bakalım insanda beyini ! Hadi ruhuyla yaşasın? Madde ve Mana bir bütündür.Son olarak şunu belirteyim sana aklına yaz!:İlah kainatın oluşturan noktadır.Şu anda yoktur.Çoğalıp kesreti oluşturmuştur.Allah ise İnsan beyninde oluşan Nefsi Safiyedir.Edisona ampulu bulduran,Nevtona Yerçekimi kanunlarını anlatan,Arşimede Suyun kaldırma gücü formüllerini veren Madam Curiye iks ışınlarını buldurtan Muhittini Arabiye "Allah ayaklarımın altındadır "dedirten ,Sofilere Tevratı Zeburu İncili Kuranı yazdıran Nefsi safiye yani Allahdır! Onun için bazı sofiler "Ali Allahtır" dediler.Ama Hangi Ali? 1400 yıl önce yaşadığı varsayılan fani Ali değil Nefsi Razıyetel Mardiye makamı olan Alidir o .Yada Yusufun Mısır İlinde Yakup ve 11 kardeşi ile birleştiği haldir o!Sana bana Maddi ve manevi nimeti veren beynimizin üstün bir düşünce kapasitesi yada halidir.Onun içinde sana şah damarından dahada yakındır.

https://youtu.be/-pJXUmW2tJU

pintiko kardeşim sorduğun sorular bu ülke ve bu halk için uygun değil. yüzyıllardır tabu ve hikayelerle yaşayan bir topluluğa bu sorular 100 gömlek büyük gelir. bizim halkımız bir konuda tartışmayı sohbet etmeyi bilmez. hele konu din olunca herkesin gözü kararır. insanlar senin gibilerin katlinin sevap olduğunu düşünür hiç şüphesiz. bu soruları tartışacak ya adam gibi adamlar bul yada hiç bir yerde sorma. gelelim sorularına. bu soruların akla gelmesi için insanda beyin olması gerekir. inandığın dini sorgulamak iyi bir şeydir. insanlar günaha gireceklerini düşünerek bu soruları içlerinde bastırırlar veya hiç düşünmek istemezler. bir yaratıcı var mı yok mu sorusunun cevabı ne yazık ki hiç bir zaman cevabını bulamayacaktır. onun için kendi beyninle hareket et iyi insan ol insanlık için elinden geleni yap ve bunu karşılık beklemeden yap. bu konuları çokta kafana takma. eğer bir yerde bizi gören bir tanrı varsa muhakkak ki iyi insanların yanında olacaktır. bir dine mensup olup her türlü naneyi yiyenlerin yanında değil.

cahil cuhela lardan sarhoşlardan bıktım

artık anlayan var ise okusun

bir kişi doğmadan daha ne yumurta hücresi ne sperm dahi yok

bu kişinin ruhu vardır yaratılmıştır bedeninin programı hazırdır. yani kan grubu göz rengi beyni v.s her şeyi belli.

bu program bu ruhun bu yazılımın planına göre adeta tek hücre bölünerek çoğalarak

ve sonra yerine göre dokular oluşarak farklılaşarak sinir hücresi kemik hücresi beyin hücresi şeklinde dokular dokular organları organlar sistmeleri sistemler o bedeni meydana getiriyor

ancak tüm bu program manevidir ruhidir ilahi kaderdir ve madde tuğla gibi o plana göre şekilleniyor

yani madde o program olmadan hiç bir şey yapamaz.

kaldı ki kudret ilim irade hikmet basar semh olmadan da bu sayılanların hiç biri olamaz

yani ne donanım ne program ne de ikisinin birleşimi olmaz.

her şeyi maddeye beyne bedene yükleyen kişi tam cahildir

bu adeta bir evi görüp,ha işte bu tuğlalar çimento demir kendiliğinden gelip bu bina meydana geldi demek gibidir

ne demir şuurlu ne tuğlada hareket var nede çimentoda irade ve şuur var

yani bu kadar şeyin ilimli iradeli kudretli hikmetli bir şeyi üretmesi imkansız

adeta o binanın planı kaderi ruhu olan proje olmadan olmaz

onuda ilim tecrübe kuvvet irade sahibi bir mühendis tasarlar.

sonra her şey ona göre yapılır.

ha tuğla olmadığı demir çimento olmadığı zamanda evler yapılmıştır

kardan bile sığınak yapılır taştan kayadan ahşaptan ev yapılır

demek madde o kadar mühim değil

gaye önemlidir.gaye sığınmadır korunmadır.

kaldı ki beyin denilen şey yine ilahi kudretle yaratılmış ve o kafaya konulmuş

yazılımı ruhu koyan kim ise donanımıda ona göre yapılmıştır

hiç mümkün müdür ki yazılım geliştiren donanımdan habersiz olsun

yani güneşi ışığı yaratan kim ise gözü de görmeyide yaratan odur

zira ikisi birbiri ile bağlantılıdır

geceyi yaratan kim ise uykuyuda yaratan odur.göz kapaklarınıda kapatacak açacak şekilde yaratan odur.

ancak göz sağlam olsa ışık yok ise yine göremez.

demek ışık nur güneş adeta gözün ruhudur.

ona girer ve nurlandırır.

demek ki nasıl ki ışıksız göz kör hükmündedir yok hükmündedir

ruhsuz bedende akılsız beyinde aynı mesabededir.

ruhsuz beden ölüdür.

akısız beyin koyun ile aynıdır

koyunda da beyin var ama akıl yok.

demek sinirsel hücreler değil onu çalıştıran şey mühimdir.

toprak ile su gibi

toprak su olmadan ölüdür

ama su toprak olmadan da buhar ve bulut olarak gökte gezmeye devam eder.

yani beden pasiftir hareketi için ruha muhtaçtır

ruh ise zaten hayattar olan cevherdir bunun için bedene ihtiyacı yoktur

lokomotif vagon gibidir ruh ile beden.

hala mı anlamadınız yahu.

şu linkte bir yazı var anlayanlar mutlaka okusunlar hayli ilginç

merakımı celb etti bu konu üzerine daha derin araştırma yapmak isterim.

her şeyi beyinde sanan tiplerin aksine bu bilim adamı

aklın(mind) beynin(brain) içine hapsedilmiş bir şey olmadığını tam tersine aklın adet bir cep telin etrafındaki çekim alanı gibi aslında beynin dışında ve daha geniş bir alan olduğunu söylüyor

enterasan değil mi. her kes aklı beynin içinde kafatasına hapsedilmiş bir şey sanırken

adam aklın beyinden daha aşkın daha geniş olduğunu söylüyor

bunu telepatik deneylerden de faydalanarak temellendiriyor

misal: bir evin erkeğinin bir kedisi var.bu kedi ,sahibi ister afrikadan ister uzaktaki okuldan isterse nerden telefon açarsa açsın daha evin hanımı telefona gitmeden evin kedisi sahibinin aradığını anlayıp telefona koşuyor ahizeyi hareket etttiriyor patileri ile alıcı kısma vuruyor

ancak yabancı farklı biri aradığında ise asla yerinden kımıldamıyor umrunda bile değil

her ne yapıyor ise onu yapmaya devam ediyor

bu bilim adamı diyor ki: deme k i bu telepatik haberleşmenin olanilmesi için

bu kadar uzaktaki iki farklı canlının birbirini anlaması hissetmesi için

hem kedinin hemde adamın aklının daha geniş bir kapsamda olması ve bu kapsama alanlarının genişliği dolayısı ile birbirini bulması kesişmesi nedeni ile bu haberleşme telepatik şekilde gerçekleşmektedir

aynı şekilde aslında görmenin beynin içinde değil dışında ve daha geniş bir alanda meydana geldiğini söylemektedir

http://www.newdawnmagazine.com/articles/minds-beyond-brains-new-experimental-evidence

şurda da alt yazılı konuşması var mutlaka izleyin derim:morfik alanlar ile açıklıyor.bir nevi manyetik alan gibi. yani mıknatıs madden küçük ancak alanı daha geniş ve büyük gibi.

https://www.youtube.com/watch?v=NQqtgFG8f3g

Elbette ki, TANRI var.. Kainatı yarattı.

bu video yu daha görmeden yazdım

adam birebir aynen dediklerimi tasdik ediyor hatta bazı misalleri birebir verdiğim misaller ile aynı:)

hakikaten şaşırdım adamla telepati ilemi haberleştik korkmaya başladım:)

13:30 da bir solucan parçalanıyor.her parça yeniden tam bir solucan oluyor.

demek ki aynen mıknatıs gibi nasıl ki mıknatıs parçalana her bir parça aynen bağımsız bir mıknastıs olur n s kutupları yine tamdır canlılarda da bölünmeden parçalanmadan etkilemeden duran bir bütün vardır ki biz zaten ona ruh deriz.

8:36 da adam aynen bir önceki mesajımda dediğim gibi diyor.işte mühim olan manevi plandır yani ruhdur. aynı evi planını esas alarak farklı malzemelerden yapabiliriz işte ahşap taş kaya beton gbii

bu eve şekil kazandıran madde değildir manadır yani ruhtur yani plandır

adam bacak ve kolların maddesinin aynı olduğunu genetik yapınında aynı olduğunu

ancak şekillerinin farklı olmasının tamamen morfogenetik yani bir nevi manevi bir alan bir plan olduğunu söylüyor ki zaten Kur'an da bize bunu söyler:

insanı topraktan yarattık sonra şekillendirdik. yani şekillendirme forma koyma Allahın zaten bir ismine denk geliyor:musavvir musavvir suverden geliyor. suret şekil çizme demektir.

misal bir kişi size bakarak resminizi çizebilir.zira sizin zaten bir şekliniz var.

zaten insan şekline bakıldığında tek kalıptan çıktığı görülür.tek elden çıktığı görülür

her insanda aynı sayıda aynı şekilde kemiklerin olması

her türün kemik sayısı şekli yerinin hep aynı olması yani iskelet yapısı zaten şekil çizer

bizim şeklimiz o iskelet üzerine et giydirme ile oluşur

ayetler: insanın yaratılış aşamalarını: önce nutfe alaka mudga kemikler sonra ona et giydirmeyi

anlatır ki embriyoloji zaten insan gelişimini bu sıraya göre veriyor

hatta abdli ünlü embriyolistlerden bazıları bu ayeti gördüklerinde hayran kalmış müslüman olmuş

arabistana gidip uzun süre orda ünversitelerde çalışmışlardır.

iki evin iskeleti aynı olusa biliriz ki bu aynı kişini elindeki plandan çıkmıştır yani tek elden çıkmış

aynen kooperatif evleri gibi hepsi aynı şekilde aynı katlı pencere sayıları yerleri dahi aynı bacanın yeri şekli dahi aynı

yahu her türün iskeletine bakın aynıdır

insanlar hangi ırk olursa olsun tüm iskeletleri aynıdır

göz çukurları sayısı yeri şekli aynıdır kaburgalar aynıdır omurlar aynıdır kemik bacak aynıdır

dişlerin sayısı şekli yeri büyüklüğü aynıdır

hala mı aynı ilahi plandan çıktığını idrakten acizsiniz yahu:)

.

demek iman nasib meselesi

hidayette delalette Allahtandır.

https://www.youtube.com/watch?v=NQqtgFG8f3g

Hani bilimsel kanıt nerede?

4.5 milyar yıldır dönen dünyada, 1400 yıllık bir arap dini bize var dediği için mi var?

sopayla denizi ve ayı ikiye yardıgını iddaa ediyor. bununda bilimsel bir kanıtı yok. tıpkı allah gibi. adı var kendi yok.

Allah'a şükredelim.

Doğal seçilim. dünya da şu sordugun soruları 5 yaşında cocuklar öğretmenlerine soruyor. tabiki öğretmen allah yarattı demiyor ve bilimsel bir dille sebebini açıklıyor.

Doğal olarak onlar uzaya gider akıl ve bilim üretirken, sen makatıma su kaçsa orucum bozulur mu sorusunu soruyorsun.