Editörler : E.Kayı Han

ofapa
Aday Memur
25 Mart 2017 17:11

Oldukça doyurucu bir açıklama izlemenizi tavsiye ederim.


mamurzade
Şef
25 Mart 2017 18:02

özetle haramdır diyor. en kötüsü şüphelidir diyor. eh ne yapalım 2 ay sonra çıkacağız.

ofapa, 7 yıl önce

http://www.islamveihsan.com/bireysel-emeklilik-sistemi-bes-caiz-midir.html


Hafiz592308
Memur
25 Mart 2017 22:58

Şuurlu biraz hassasiyet sahibi her Müslüman bes sisteminden 2 ay sonra çıkmalıdır


yusarsifysf
Aday Memur
28 Mart 2017 15:32

Sistemde kalınması gerektiği ve destek verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Faiz haramdır, bu hükme iman edenlerdeniz. Gücümüz yettiği ölçüde bundan kaçınıyoruz. Günümüz dünyasında artık, alınan bin lira tutarındaki borcu bin yüz lira olarak ödeme şeklindeki parasal döngünün çok ötesinde karmaşık, birbiriyle ilişkili bir sistem mevcuttur. Bu durum Müslümanları düşündürmekte ve çözüm üretmeye sevk etmektedir.

İmf'ye borcumuzun olduğu yıllarda ülke olarak borç öderken bir de o borcun faizini ödemiyor muyduk? Haliyle ödüyorduk. O ödenen faizler bizim vergilerimizden kesinti yapılarak ödenmiyor muydu? Bu durumun bize yansıması nasıl oldu? Devlet, çalışanlarının maaşını iyileştiremiyordu, çoğumuzun açlık sınırında bir geliri vardı. Yaşam standartlarımız çok düşüktü. Yani yoksulluğun da altında açtık biz. Müslüman neden açlığa, yoksulluğa razı olsun? Fakir Müslüman kavramı sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Gelişmiş dünya, diğer yandan geri kalmış ve her türlü yaşamsal faaliyetlerine bunların karar verdiği, yönlendirdiği bir İslam alemi. Gücü elinde bulunduranın karar mercii olduğu bir dünya sisteminde yaşıyoruz. Aynı mercii uzantıları yoluyla kendi öz vatanımızda inancımızı kendi yorumumuzla yaşamamızı engelledi yıllarca hem de.

Bu kısım çok uzun da şimdilik meramımı anlatması bakımından yeterlidir.

Hatırlayanlarımız vardır o dönemde sık kullanılan şu sözü; ben devlete bir maaşımı vermeye hazırım yeter ki imf'ye şu borcumuz kapatılsın artık. Çünkü o zaman kimse bize sormuyordu, sizden aldığımız vergilerle ve yaptığımız kesintilerle borç faizini ödeyelim mi diye. Çünkü buna mecburdu devlet. O borç ödenecekti.

Sonra bir toparlanma süreci yakalandı ve borç ödendi, çalışanların maaşlarında kayda değer iyileştirmeler yapıldı ve yatırımlara ancak sıra gelebildi.

Bes sistemini şöyle yorumluyorum:

Devletin de katkıda bulunacağı çalışanlardan yapılan kesinti bir fonda biriktirilecek. Bu fon dövizdeki kasıtlı dalgalanmaların önünde bir kalkan görevi yapacak ve garanti vermiş olacak varlık fonu gibi.

Bankalara mali destek verecek.

Yatırımcıya güven verecek.

Yatırımlarda kredi olarak kullanılabilecek vs.

Sistemdeki sürenin sonunda vicdanım rahatsız mı oldu? Kendi paramın dışındaki tutarı hiç bir manevi beklenti içerisinde girmeden hibe ederim.

Bugün camilerimizden yardım topluyoruz. Üç bin kişilik bir camiden altı yüz lira para toplanabiliyor. Öte yandan veremeyecek durumda olanları da düşünerek geri kalan iki bin beş yüz kişi birer lira sadaka olarak verse toplamda iki bin beş yüz lira eder. Altı yüz liranın yanında iki bin beş yüz lira.

Dediğim gibi kişisel düşüncemdir bu yazdıklarım, kimine doğru gelir kimine yanlış. Fikirlerini paylaşan arkadaşlar gibi ben de paylaşmak istedim. Tartışarak ama incitmeden birbirimize hakkı tavsiye ederek doğru olanı bulacağız inşaallah...


mechulm
Şube Müdürü
29 Mart 2017 09:06

Müslüman fakir yaşamak zorunda değil tabii ki. Ancak islami bir hayat kurmak/kurabilmek zorundayız. Yukarıda da belirttim bu kapitalist sistemde islami bir hayat kurmak ta zor. Havuz problemleri çıkıyor. dolmuyor/boşalmıyor kaçak musluklar oluyor vanası sizde olmayan. Faizin ekonominin merkezinde olduğu bir sistemde ne yaparsanız yapın bulaşıyor, ister istemez. Ama alternatif bir sistem/sistemler kurmak/bulmak zorundayız. BES başlığından çıkmak gerekiyor o zamanda, bu yazıyla 20-30 cümlede meramın anlatılacağı bir şey değil. BES teki paraların faizle mi başka bir yolla mı nemalanacağı/değerleneceği asıl problem. Üstte arkadaşlar Mehmet Şimşeğin bir beyanını koydular. O zaman olmuyor, çünkü faizin hiçbir şekilde kabul edilebilir bir yanı yok.Faiz olmadan sadece devlet desteği ile para biriktirilir sisteme destek olunursa bu faiz olur mu ??? Sorular sorular sorular.

yusarsifysf, 7 yıl önce

Sistemde kalınması gerektiği ve destek verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Faiz haramdır, bu hükme iman edenlerdeniz. Gücümüz yettiği ölçüde bundan kaçınıyoruz. Günümüz dünyasında artık, alınan bin lira tutarındaki borcu bin yüz lira olarak ödeme şeklindeki parasal döngünün çok ötesinde karmaşık, birbiriyle ilişkili bir sistem mevcuttur. Bu durum Müslümanları düşündürmekte ve çözüm üretmeye sevk etmektedir.

İmf'ye borcumuzun olduğu yıllarda ülke olarak borç öderken bir de o borcun faizini ödemiyor muyduk? Haliyle ödüyorduk. O ödenen faizler bizim vergilerimizden kesinti yapılarak ödenmiyor muydu? Bu durumun bize yansıması nasıl oldu? Devlet, çalışanlarının maaşını iyileştiremiyordu, çoğumuzun açlık sınırında bir geliri vardı. Yaşam standartlarımız çok düşüktü. Yani yoksulluğun da altında açtık biz. Müslüman neden açlığa, yoksulluğa razı olsun? Fakir Müslüman kavramı sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Gelişmiş dünya, diğer yandan geri kalmış ve her türlü yaşamsal faaliyetlerine bunların karar verdiği, yönlendirdiği bir İslam alemi. Gücü elinde bulunduranın karar mercii olduğu bir dünya sisteminde yaşıyoruz. Aynı mercii uzantıları yoluyla kendi öz vatanımızda inancımızı kendi yorumumuzla yaşamamızı engelledi yıllarca hem de.

Bu kısım çok uzun da şimdilik meramımı anlatması bakımından yeterlidir.

Hatırlayanlarımız vardır o dönemde sık kullanılan şu sözü; ben devlete bir maaşımı vermeye hazırım yeter ki imf'ye şu borcumuz kapatılsın artık. Çünkü o zaman kimse bize sormuyordu, sizden aldığımız vergilerle ve yaptığımız kesintilerle borç faizini ödeyelim mi diye. Çünkü buna mecburdu devlet. O borç ödenecekti.

Sonra bir toparlanma süreci yakalandı ve borç ödendi, çalışanların maaşlarında kayda değer iyileştirmeler yapıldı ve yatırımlara ancak sıra gelebildi.

Bes sistemini şöyle yorumluyorum:

Devletin de katkıda bulunacağı çalışanlardan yapılan kesinti bir fonda biriktirilecek. Bu fon dövizdeki kasıtlı dalgalanmaların önünde bir kalkan görevi yapacak ve garanti vermiş olacak varlık fonu gibi.

Bankalara mali destek verecek.

Yatırımcıya güven verecek.

Yatırımlarda kredi olarak kullanılabilecek vs.

Sistemdeki sürenin sonunda vicdanım rahatsız mı oldu? Kendi paramın dışındaki tutarı hiç bir manevi beklenti içerisinde girmeden hibe ederim.

Bugün camilerimizden yardım topluyoruz. Üç bin kişilik bir camiden altı yüz lira para toplanabiliyor. Öte yandan veremeyecek durumda olanları da düşünerek geri kalan iki bin beş yüz kişi birer lira sadaka olarak verse toplamda iki bin beş yüz lira eder. Altı yüz liranın yanında iki bin beş yüz lira.

Dediğim gibi kişisel düşüncemdir bu yazdıklarım, kimine doğru gelir kimine yanlış. Fikirlerini paylaşan arkadaşlar gibi ben de paylaşmak istedim. Tartışarak ama incitmeden birbirimize hakkı tavsiye ederek doğru olanı bulacağız inşaallah...


oflu-imam
Şube Müdürü
31 Mart 2017 16:48

Konu madem tekrar gündeme geldi, tekrar sorayım,

%25 neyin katkısı, nereden alıyor bunu.

Eğer ki bana şu kadar birikim olunca senin maaşına vergi muafiyeti gelecek, derim ki eyvallah.

Ya da dese ki birikimin belirli bir miktara ulaşınca belirli satışlardan (ev araba veya ev eşyası vs..) belirli miktarda vergi almayacağım eyvallah derim.

Yasa kısacası ek katkı yok, ödediğini ödeyeceğim sonradan dese onada eyvallah derim.

Ama bana katkı payı diye %25 devlet kasasından verirsen onda bir düşünürüm. Çünkü vergiden bile verse benden almış olsa bile artık o benden çıkmış 70-80 milyonun hakkıdır. Bana onu veremezsin.

Bende çıkmayı düşünüyorum.

Aklımda nasıl değerlendireceğinden çok katkı payını nasıl temin ediyor sorusu var.


mamurzade
Şef
03 Nisan 2017 08:46

% 25 katkı da verse senin verginden de indirim de yapsa aynı. vergideki indirimde devletin kasasına gidecek olduğu için sonuçta o da devletin. devlet tasarrufa teşvik verince bu nedir. bunların cevabı lazım. ... eski adı da tasarrufu teşvik fonu gibi bir şeydi galiba. ...

oflu-imam, 7 yıl önce

Konu madem tekrar gündeme geldi, tekrar sorayım,

%25 neyin katkısı, nereden alıyor bunu.

Eğer ki bana şu kadar birikim olunca senin maaşına vergi muafiyeti gelecek, derim ki eyvallah.

Ya da dese ki birikimin belirli bir miktara ulaşınca belirli satışlardan (ev araba veya ev eşyası vs..) belirli miktarda vergi almayacağım eyvallah derim.

Yasa kısacası ek katkı yok, ödediğini ödeyeceğim sonradan dese onada eyvallah derim.

Ama bana katkı payı diye %25 devlet kasasından verirsen onda bir düşünürüm. Çünkü vergiden bile verse benden almış olsa bile artık o benden çıkmış 70-80 milyonun hakkıdır. Bana onu veremezsin.

Bende çıkmayı düşünüyorum.

Aklımda nasıl değerlendireceğinden çok katkı payını nasıl temin ediyor sorusu var.


Ökkeş Okyaylı
Yasaklı
05 Nisan 2017 09:44

Hacı-hocalara sorarsanız, her şey haramdır.


E-qEhAn
Yasaklı
05 Nisan 2017 16:46

Bu konunun lamı cimi yok, net haramdır.


41arif61
Şef
06 Nisan 2017 12:47

" Ama bana katkı payı diye %25 devlet kasasından verirsen onda bir düşünürüm. Çünkü vergiden bile verse benden almış olsa bile artık o benden çıkmış 70-80 milyonun hakkıdır. Bana onu veremezsin "

. Senin mantığınla baktığımız zaman devlet sendikaya üye olanlara 3 ayda bir yaklaşık 70 tl para ödüyor bu para kimin hakkı tüyü bitmemiş yetimin hakkı sadece diyanette sendika üye sayısı yüzbinin üzerinde eski parayla sadece 1 ayda devletin kasasından çıkan tüyü bitmemiş yetimin hakkı 25. tirilyon

oflu-imam, 7 yıl önce

Konu madem tekrar gündeme geldi, tekrar sorayım,

%25 neyin katkısı, nereden alıyor bunu.

Eğer ki bana şu kadar birikim olunca senin maaşına vergi muafiyeti gelecek, derim ki eyvallah.

Ya da dese ki birikimin belirli bir miktara ulaşınca belirli satışlardan (ev araba veya ev eşyası vs..) belirli miktarda vergi almayacağım eyvallah derim.

Yasa kısacası ek katkı yok, ödediğini ödeyeceğim sonradan dese onada eyvallah derim.

Ama bana katkı payı diye %25 devlet kasasından verirsen onda bir düşünürüm. Çünkü vergiden bile verse benden almış olsa bile artık o benden çıkmış 70-80 milyonun hakkıdır. Bana onu veremezsin.

Bende çıkmayı düşünüyorum.

Aklımda nasıl değerlendireceğinden çok katkı payını nasıl temin ediyor sorusu var.


mücahid bozca
Aday Memur
06 Nisan 2017 22:32

Sizden kesilen para faiz vs. kullanılırsa net haram,diğer argümanlarda kullanılırsa helal diyemeyiz çünkü zarara bizi ortak edecekler mi?Hayır,pekala biz Nasıl ortak olacağız..Varsayalım biz devlete karzı hasen olarak verdik o zaman %25 devlet katkısı bu karzın faizimi olacak..

Bence en güzeli Hz Ömer'in ifadesiyle dikenli tarlada eteklerini toplayıp yürümek.Hiç bu işlere hiiiç girmemek.


oflu-imam
Şube Müdürü
07 Nisan 2017 17:29

Kasaya girmeyen ile giren farklıdır.

41arif61, 7 yıl önce

" Ama bana katkı payı diye %25 devlet kasasından verirsen onda bir düşünürüm. Çünkü vergiden bile verse benden almış olsa bile artık o benden çıkmış 70-80 milyonun hakkıdır. Bana onu veremezsin "

. Senin mantığınla baktığımız zaman devlet sendikaya üye olanlara 3 ayda bir yaklaşık 70 tl para ödüyor bu para kimin hakkı tüyü bitmemiş yetimin hakkı sadece diyanette sendika üye sayısı yüzbinin üzerinde eski parayla sadece 1 ayda devletin kasasından çıkan tüyü bitmemiş yetimin hakkı 25. tirilyon


41arif61
Şef
07 Nisan 2017 20:27

İkiside devletin kasasına giriyor ve çıkıyor

oflu-imam, 7 yıl önce

Kasaya girmeyen ile giren farklıdır.


mücahid bozca
Aday Memur
08 Nisan 2017 18:47

Mbstsye giren arkadaşlar bu yorumu okuduysa bir sorunuz bizden :)

mücahid bozca, 7 yıl önce

Sizden kesilen para faiz vs. kullanılırsa net haram,diğer argümanlarda kullanılırsa helal diyemeyiz çünkü zarara bizi ortak edecekler mi?Hayır,pekala biz Nasıl ortak olacağız..Varsayalım biz devlete karzı hasen olarak verdik o zaman %25 devlet katkısı bu karzın faizimi olacak..

Bence en güzeli Hz Ömer'in ifadesiyle dikenli tarlada eteklerini toplayıp yürümek.Hiç bu işlere hiiiç girmemek.


Yehya99
Müsteşar Yardımcısı
09 Nisan 2017 15:54

BES ile ilgili soruyu Bizim Vaiz beye sorduk HARAM dır dedi.


Yehya99
Müsteşar Yardımcısı
09 Nisan 2017 15:56

Herhangi bir memurun parasını Fazsiz Bankada bırakması bile tehlikelidir nedeni ? Banka FAİZ ile çalıştığı için Faiz siz sandığın para Faizden nemalanıyor.

Parayı Bankada bırakmamalı .


Sena Nur 58
Aday Memur
19 Nisan 2017 09:31

Fetva boyutunu

vazilere ve vaizelere sormak gerek...

Haram mi ?

Helal mi ?


mechulm
Şube Müdürü
16 Mayıs 2017 15:25

Değerlendirmelerim sonucunda BES ten çıkmanın İslami açıdan daha doğru bir karar olacağı kanaatine vararak BES ten ayrıldım.


mete6667
Aday Memur
17 Mayıs 2017 13:59

Bunları mutlaka okuyun...

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman GÜMAN BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİNE DAİR

(Grupta epey bir süredir BES hakkında sorular soruluyor ve biz de habire öteliyorduk. Neyse ki imdadımıza Mehmet Odabaşı yetişti. Bu yazı, Mehmet Odabaşı'nın "Bireysel Emeklilik Sisteminin İslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi" başlıklı uzunca bir makalesinin tarafımdan yapılmış bir özetidir. Daha doğrusu makaleden sistemle ilgili asıl tartışma konusu edilmesi gerektiğini düşündüğüm kısımları almakla iktifa ettim. Tensibi halinde kendisi makalenin tam metnini gruba yükleyebileceği gibi, bir takım ilave katkılar da sunabilir. Özellikle İslam İktisadı hakkında uzmanlığı bulunan grup üyelerimizin de katkılarını bekleriz.)

BES Hakkında Genel Bilgiler

1) Tanımı ve Amacı:

Bireysel emeklilik sistemi esasen sigorta değil bir tür tasarruf ve yatırım modelidir. BES, mevcut varlıkların kar getirecek yatırımlara yönlendirilmesi suretiyle emeklilik döneminde katılımcılara ek bir gelir sağlayarak refah seviyesini arttırmak amacıyla sosyal güvenlik reformunun bir parçası ve sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak oluşturulmuştur. Bu sistem ekonomiye uzun vadeli kaynak sağlayarak istihdamın artırılmasına, ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulmasına, sosyal güvenliğin kapsamının genişletilmesine, kamunun sosyal güvenlikten kaynaklanan yükünün azaltılmasına, mali sektörde uzun vadeli fonların artarak kurumsal yatırımcıların gelişmesine ve sermaye piyasalarının derinleşmesine imkan sağlamaktadır.

2) Katkı Paylarının Değerlendirilmesi

Emeklilik şirketi tarafından tahsil edilen katkı payları, -varsa- kesintiler yapıldıktan sonra emeklilik yatırım fonlarında değerlendirilir. Katılımcı, birikiminin hangi fon veya fonlarda değerlendireceğine risk ve beklenti tercihine göre kendisi karar verir. Dolayısıyla fon seçiminde sorumluluk tümüyle katılımcıya aittir. Fonlar uzman portföy yöneticileri tarafından yönetilir. Sistemde katılımcılara herhangi bir getiri garantisi verilmemektedir.

3) Sistemde Kalınan Süre

Bireysel emeklilik sisteminde emekli olmak için katılımcının, sisteme ilk giriş tarihinden itibaren 10 yıl süreyle sistemde kalması ve 56 yaşını tamamlaması gerekir. Katılımcı isterse, emeklilik hakkını ileri bir tarihte kullanabilir.

4) Devlet Katkısı:

Sisteme katılanlara %25 Devlet katkısı sağlanmaktadır. Devlet Katkısına kademeli olarak hak kazanılır. Katılımcılardan; en az 3 yıl sistemde kalanlar devlet katkısı ve getirilerinin yüzde 15'ine, en az 6 yıl kalanlar yüzde 35'ine, en az 10 yıl kalanlar yüzde 60'ına, 10 yıl sistemde kaldıktan sonra 56 yaş koşulunu da yerine getirenler Devlet Katkısının %100'üne hak kazanacaktır. Vefat ve maluliyet hallerinde de devlet katkısının %100'ü hak edilir.

Fıkhi Değerlendirme

BES anlaşması, bir şirketin katılımcı tarafından verilen primi (sermayeyi) ve yaptığı tasarrufları faizsiz ürün ve işlemlerle değerlendirip dönem sonunda oluşan karı katılımcıya verdiği bir yapı olmalıdır. Zarar edildiğinde ise parasal zarar katılımcıya ait olmalı ve herhangi bir şekilde getiri garantisi verilmemelidir. Yukarıda ifade edildiği gibi mevcut BES sisteminde bulunan "getiri garantisinin verilemeyeceğine" dair hüküm, İslam Hukuku açısından kabul edilen bir hüküm olduğundan dini hassasiyetleri olan müşteriler için güven oluşturmaktadır.

Burada Katılma hesabına benzer yönler bulunsa da şöyle bir farktan söz edebiliriz: Katılma hesapları mudarebe mantığı ile işlemekte ve dönem sonunda oluşan kar, taraflar arasında anlaşılan oranlara göre paylaşılmaktadır. Halbuki BES sisteminde şirket, operasyon ve fon yönetim ücretini almakta ve tüm getiriyi dönem sonunda katılımcıya vermektedir. Bu yönüyle bir tür ücretli vekalet olan ve günümüz İslam Hukukçularının "yatırım vekaleti" adını verdikleri sisteme daha çok benzemektedir. Şirket, katılımcının vekili olarak fonu yönetmekte ve vekalet ücretini almaktadır. Dolayısıyla BES şirketini İslam hukukuna göre yatırım vekili / ücretli vekil olarak görüyoruz.

Sigorta, kişilerin gelecekte herhangi bir gelir kaybı ya da gider artışlarından en az etkilenmesi amacını taşır. Devletler, vatandaşlarının bu tür ihtiyaç ve kaygılarını dikkate alarak geçmişten günümüze çeşitli şekillerde sosyal güvenlik mekanizmaları geliştirdikleri gibi özel sektör de aynı durumu fırsat bilerek sigorta yoluyla ek güvenceler sağlama yoluna gitmişlerdir. Bireysel emeklilik sistemi ise aslında tam bir sigorta gibi görülmemekle birlikte, bireylerin emekliliğe yönelik tasarruflarını teşvik etmek ve emeklilik dönemlerinde refah düzeylerini yükseltecek ek bir gelir elde etmelerini sağlamak amacı taşır. Burada insanların kaygılarını ve geleceğe dönük endişelerini İslam'a aykırı görmek yersizdir. Çünkü İslam insanların bu tür kaygılarına belirli ölçülerde hak verir ve refah düzeyini yükseltecek ek gelir sağlama amacını reddetmez, aksine kabul eder. İslam'ın reddettiği durum, savurganlık ve servetin hakkını vermeksizin yığıp biriktirmektir; İslam'a göre bu ikisi arasında orta yol tutulmalıdır. Dinimiz, bireylerin gerek kendileri gerekse geride bırakacakları çocukları için tasarruf yapmalarını yasaklamak şöyle dursun teşvik etmiştir.

Maaş kesintilerinin faizli fonlarda değerlendirildiği bireysel emeklilik sisteminin caiz olmadığı izahtan varestedir. Kesintinin faizsiz fonlarda değerlendirilmesi halinde ise bu sisteme yöneltilebilecek en ciddi eleştiri şudur:

"... bankası faiz üzere kurulmuş, faizle gelir elde eden, faize hizmet eden bir kurumdur. Bu faizli çatının altında değişik kurumlar vardır. Portföy şirketi, yatırım şirketi, emeklilik şirketi, banka vb. hepsi aynı çatının altında yer almaktadır. Burada, emeklilik şirketi faizsiz enstrümanlarla özel bir fon kurmuş olsa dahi, sonuçta bizim yatırımlarımızdan kesilen fon işletim gideri ile belirli bir gelir elde etmektedir. Bu yapıda, bizim fonlarımızdan emeklilik şirketinin kar etmesi, aynı zamanda faiz üzere kurulmuş, faizle gelir elde eden, faize hizmet eden bir kurum olan .... bankasının da kar elde etmesi demektir. Nihayetinde bu sisteme dahil olmakla faizle çalışan bir yapıya dolaylı ya da doğrudan kar sağlamış oluyoruz. Bu durum en basit ifade ile içki satan tekel bayisinden su alıp içmek ya da herhangi bir şey alıp yemek gibi değil midir?"

Bu sorun aslında sadece günümüzün sorunu değildir. Geçmişten günümüze insanlar helal ticaret yanında haram işler de yapmışlardır. Hatta bazı kimseler her iki ticareti birlikte yürütmüşlerdir. Ancak tarihin hiçbir döneminde Müslüman toplumlarda bile ticaret sırf bu yüzden durma noktasına gelmemiştir; gelmesi de zaten düşünülemez. Biz istesek de istemesek de insanoğlu var olduğu sürece bu durum devam edecektir. Bir kimsenin veya kurumun bazı faaliyetlerinin haram olması, tüm işlerinin haram olduğu anlamına gelmez. Böyle bir kişiden veya kurumdan, helal olan ürün ve hizmetlerin alınmasında bir sakınca olmadığı kanaatindeyiz. Kaldı ki burada olaya hep olumsuz tarafından bakılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu yolla, meşru olmayan ticaret veya iş yapan bir kurumun helal olan işler yapması sağlanmış ve dindar kimselere imkan sunulmuş olmaktadır. Yani sadece ilgili kurumlar değil dindar kişi veya kuruluşlar da yarar sağlamaktadır. Tabi burada faizsizlik ilkesiyle çalışan kurumların ya da bu işe istekli kişilerin kendi müesseselerini kurmaları ve geliştirmelerinin asıl görev olduğunu; hatta bunun Müslümanlara farz-ı kifaye bir görev olduğunu da unutmamak gerekir.

Emeklilik fonları meşru görülen ürün ve işlemlerle oluşuyor ve fon yönetimi de meşru görülen yöntemlerle sağlanıyorsa, katılımcı bu tür fonları tercih ettiği takdirde; bu fon faizli ve/veya gayrimeşru enstrümanlarda değerlendirilmeyeceği için hangi kuruluşa bağlı olduğu önem arz etmez. Burada asıl önemli olan husus faizsizlik veya katılım finans ilkeleri doğrultusunda yani İslami finans prensiplerine göre bir fon kurulduğunda, fon kuruluşuyla ilgili şer'i danışmanlık ve denetim hizmetlerinin alınmasıdır. Bu hizmetler alınmadan kurulan fonlar, tüm dünyada artık uygulama alanı bulan şer'i yönetişim standartlarını göz ardı etmiş olurlar.

Peygamber Efendimiz'in gayri Müslimlerle ve hatta müşriklerle ticaret yaptığına, onlardan mal ve / veya hizmet aldığına hatta ziraat ortaklığı (müzaraa) kurduğuna dair pek çok rivayet bulunmaktadır. Bireysel emeklilik sisteminde katılımcı ile emeklilik şirketi arasında mudarebe akdine benzer bir ilişki kurulmaktadır. Konunun anlaşılması için "ortaklığa benzer bir ilişki" diyoruz. Ancak aslında emeklilik şirketinin vekil vasfıyla hareket ettiği bir "Yatırım Vekaleti" ilişkisi söz konusudur. Bu vekalet ilişkisinde emeklilik şirketi, fonu yöneten vekil (emek - sermaye ortaklığına göre düşündüğümüzde emek sahibi) konumunda iken tasarruflarını değerlendirmek isteyen katılımcılar ise sermaye sağlayan müvekkil (emek - sermaye ortaklığına göre düşündüğümüzde sermaye sahibi) konumundadır.

Gayri Müslimlerle (dolayısıyla gayri meşru işlemler yapma ihtimali yüksek kimselerle) bu tarz bir vekalet ilişkisi hakkında şunları söyleyebiliriz: Fıkıh kitaplarında vekilin şartları sayılırken akıllı ve mümeyyiz olması üzerinde durulur. Vekilin Müslüman olması veya haram işlemeyen bir kimse olması konusuna ise değinilmez. Çünkü kural olarak bir kimsenin yapmaya ehil olduğu tasarruflarda vekalet vermesi de caizdir. Hatta Vehbe Zuhayli'nin naklettiğine göre Hanefi mezhebinde zekatın fakire ulaştırılması konusunda bile zimmi bir kimseye vekalet verilebilmektedir. Bu bakımdan önemli olan vekalet konusu işin İslam Hukuku'na uygunluğudur. Benzeri açıklamaları ortaklık ilişkileri için söylemek de mümkündür; önemli olan sermayenin meşru alanlarda işletilmesidir.

Sermayenin helal alanlarda değerlendirilmesiyle ilgili takibatın mümkün olmadığı ve buna bağlı olarak işletmecinin meşru olmayan işlemler yapabileceği ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda ihtiyatla hareket ederek bu sisteme girilmemesi tavsiye edilir. Ancak günümüzde bunun takibi mümkün hale gelmiştir. Öyleyse emeklilik sistemine dahil olan sigortalıların yaptıkları sözleşmelerde fonun meşru alanlarda değerlendirileceğini şart koşmaları ve bu alanları belirlemeleri gerekir. Bunun yolu da fıkhi danışmanlık ve denetim hizmetinin alınıp alınmadığını sorgulamak, izlemek ve takip etmektir. Özetle katılımcılar İslami finans okuryazarlığının gereklerini yerine getirmelidir.

Sonuç olarak bu sistemde taraflar arasındaki temel ilişki ücretli vekalet olup bu ilişkide anlaşmazlığa yol açabilecek herhangi bir belirsizlik bulunmadığı için bireysel emeklilik sisteminin caiz olduğu kanaatini taşıyoruz. Emeklilik fonlarının içeriği ve fonun işletilmesi ise ayrı bir çalışmanın konusunudur. Fon kapsamına alınan hisse senetleri, sukük, katılma hesapları, para mübadele işlemleri, vaad sözleşmeleri ile gerekli yasal düzenlemeler yapıldığında veya içtihadi olarak geliştirilip onay verildiğinde fon içeriğine alınabilecek diğer ürün ve işlemler cevaz açısından geçmişten günümüze tartışılmış ve tartışılmaya devam edecektir. Bir konuda farklı görüşler varsa kat'i bir haramdan söz etmek mümkün değildir. "Muamelatta aslolan ibahadır" prensibi işletilerek bu alanlarda ibaha prensibini esas almak gerektiği kanaatini taşımaktayız. Bu anlamda Din İşleri Yüksek Kurulu'nun "Kar payı esasına dayalı çalışan birikimli hayat sigortası ile bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sisteminin ise, yatırılan primlerin, dinen helal olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda caiz olduğuna" dair genel nitelikli kararının isabetli olduğunu düşünüyoruz. Bu genel nitelikli kararın özel olarak herhangi bir emeklilik şirketine ve bu şirketin kurucusu olduğu fonlara uygulanması noktasında ise şer'i danışmanlık ve denetim hizmetleri önem arz edecektir.

[16/05 12:51] Muhammed TUNCER: Doç. Dr. Soner DUMAN ÖZETİN ÖZETİ:

1. YUKARIDAKİ AÇIKLAMALARDAN ANLADIĞIM

Benim, Mehmet Odabaşı'nın makalesine ilişkin Osman Güman'ın özetinden anladığım şu:

1. Bireysel Emeklilik Sistemi kural olarak caizdir.

2. Bu sistemde fonu işleten kuruluş, "ücretli vekil" konumundadır.

3. Bir kimsenin böyle bir fona katılmasının caiz olması için fonu işleten kuruluşun, o kişiden topladığı fonu haram kazanç yollarında çalıştırmaması gerekir. Bunu takip etmenin mümkün olmadığı durumda sisteme katılmak caiz olmaz. Türkiye'de ise bunu takip etmek mümkündür.

4. İşlemin caiz olması, işletmeci kuruluşun bizden aldığı parayı haram kazanç yollarında kullanmaması ile ilgilidir. Bu kuruluşun faiz vb. başka kazanç yollarının olması, -bizden alınan parayı o yollarda kullanmadığı sürece- bizi ilgilendirmez.

2. DEĞERLENDİRMEM:

İlk üç maddeye aynen katılıyorum. Dördüncü maddede ise çekincelerim söz konusu. Zira;

1. Bireysel emeklilik sistemi her ne kadar bir "maslahat" olarak görülebilirse de bu maslahatın derecesi "zaruriyyat" veya "haciyyat" kabilinden değil, olsa olsa "tahsiniyyat" kabilindendir. Kişi, böyle bir sisteme girip girmemekte seçim hakkına sahiptir.

2. İşletmeci kuruluş bizden elde ettiği kazancı haram yolda çalıştırmamış ve bize bir faiz vb. aktarımı yapmamış olsa bile neticede bütün kazançların toplandığı ana havuzun kirlenmiş olması ve bizim tasarruflarımızın da bir tür bu havuzla ilişkili olması durumu sıkıntılı yapmaktadır. Kaldı ki bizim yatırımımızın o kuruluşta bulunması, o kuruluşu mali açıdan güçlü kılmakta, böylece biz, böyle bir şeyi isteyip amaçlamamış olsak da faizle iştigal eden bir kurumu maddi olarak desteklemiş olmaktayız.

3. Şahsi kanaatimce bireysel emeklilik sistemi, faizle hiçbir şekilde iştigal etmeyen kurumlarca uygulanması halinde caiz olabilir. Aksi takdirde doğrudan faiz değilse bile bir tür şaibeden hali olmayacaktır. Vallahu a'lem.


imam52
Şef
17 Mayıs 2017 14:16

yaşım büyük olduğu için otomatik sisteme girmemişim kendim isteğebağlı başlattım yüzde25 devlet desteğini kaçıramazdım.....

Toplam 49 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi