Topu verip oynatıp, milli sporcu yetiştiremeyen bedenciden(beden eğitim öğretmeni), bir konu verip resim yaptıran dönem sonunda her resme 10'ar puan verip özel yetenekleri keşfetmeyen resimciden(resim öğretmeni),önceleri en azından bir fülüt çaldırıp şimdi onu da yapmayan müzikçiden(müzik öğretmeni), defter üzerinde müfredatı tam işleyip Türkçesinden sosyal bilimlerine, matematiğinden fen bilimlerine bütün alanlarda uluslararası arenada sonlarda, sınavlardaki net ortalamalarında yerlerde olmasına neden olan Kültür öğretmenlerinden rahatsız olmayan, en azından kendi branşındaki sorunların peşine düşüp düzelmesi için uğraşmayan yurdum öğretmeni, kendi uzmanlık alanı dışına kafa yorup, alanın işlerliğinin artması için çabalamış, kafasının basmadığı alanla kendi alanını kıyaslayıp kendince haksızlıkların giderilmesi için çaba sarf etmiş.
Bunun sebebi kıskançlıktır, hasetliktir, çekememezliktir. Özünde ise, öz güvensizlik ve cehalet vardır. Kendisiyle, kendi mesleğiyle barışık olamayan insan profilinin resmidir.
Rehber öğretmeni değilim. 4 yıldır bu konuyla yakından ilgileniyorum ve takip ediyorum. Haksız ve ahlaksız bir mücadele yürütülmektedir rehber öğretmenleri üzerinden. Bu kadar sert bir üslupla ve genelleyici yazmamın sebebi, şu ana kadar sosyal medyada, forumlarda, Tv'lerde hakaret dolu sözlerle yersiz ve asılsız suçlamalarla hasetlik ve cehalet kokan özgüvensizlerin bangır bangır bağırmasıdır ve kendi lisanlarıyla konuşup anlaşılır olmaya çalışmaktır. Keza meslektaşlarımın hepsini aynı kefeye koyup yukarıda yazdığım suçlamardan sorumlu tutmak peşinde değilim.Ben de bir öğretmenim ve aynı sorumlulukları benim de taşıdığımın farkındayım.
Bu sistemin içerisinde olan bir öğretmen olarak;
- Herkes rehber öğretmeni olabilir diyen haset ve cahil öğretmenlere diyebilirim ki, şu anki sistem içerisinde öğrencilerin hazırbulunuşluğu, müfredatlar, uygulanan eğitim sisteminden kaynaklı herkes her öğretmenliği yapabilir durumda.
-Sınıfa, derse girmeyen öğretmen, öğretmen değildir diyen aynı güruh sizlere diyebilirim ki,meslek liselerinde meslekçilerin iş ortamını araştırsınlar. Meslek öğretmenlerimiz açık yüreklilikle anlatsın haftanın 40 saatinin kaçında sınıfta olduklarını, öğrencinin yanında olduklarını... resmi olanı değil uygulamada olanı ama...
-Mesele bir oda bir masa ve bir sandalye ise eğer, Beden eğitimcinin spor salonu ve odası, meslek öğretmenlerinin atölyesi ve dinlenme ya da şef odaları, resimcinin atöylesi, müzikçinin müzik odasını nere gömelim? ( Bu dediklerim genellemedir. Ben de biliyorum her okulun müzük odasının spor salonunun olmadığını. Değim gibi anlaşılır kılmanın peşindeyim bazı şeyleri)
-Güvensiz bir toplumuz. Kişinin iradesine bırakılan özgür ortamlarda bireyin sorumluluğunu yerine getirmeyeceği, hatta ve hatta suç işleyebileceği inancı yerleşmiş artık içimize.
-Çalışma etiği oluşmamız bir toplumuz. o yüzden ki işimizi yaparken dahi başkalarının işine bakıp çavuşluk yapmaktayız.
Bu maddeler daha da uzatılabilir. Uzattıkça başka gerçeklerle de yüzleşilir ve yine en başa bu noktaya eğitime geleceğimiz de aşikardır.
Herkes kendi işini olması gerektiği gibi yapsın. Bir de artık birbirimize biraz güvenelim...
Topu verip oynatıp, milli sporcu yetiştiremeyen bedenciden(beden eğitim öğretmeni), bir konu verip resim yaptıran dönem sonunda her resme 10'ar puan verip özel yetenekleri keşfetmeyen resimciden(resim öğretmeni),önceleri en azından bir fülüt çaldırıp şimdi onu da yapmayan müzikçiden(müzik öğretmeni), defter üzerinde müfredatı tam işleyip Türkçesinden sosyal bilimlerine, matematiğinden fen bilimlerine bütün alanlarda uluslararası arenada sonlarda, sınavlardaki net ortalamalarında yerlerde olmasına neden olan Kültür öğretmenlerinden rahatsız olmayan, en azından kendi branşındaki sorunların peşine düşüp düzelmesi için uğraşmayan yurdum öğretmeni, kendi uzmanlık alanı dışına kafa yorup, alanın işlerliğinin artması için çabalamış, kafasının basmadığı alanla kendi alanını kıyaslayıp kendince haksızlıkların giderilmesi için çaba sarf etmiş.
Bunun sebebi kıskançlıktır, hasetliktir, çekememezliktir. Özünde ise, öz güvensizlik ve cehalet vardır. Kendisiyle, kendi mesleğiyle barışık olamayan insan profilinin resmidir.
Rehber öğretmeni değilim. 4 yıldır bu konuyla yakından ilgileniyorum ve takip ediyorum. Haksız ve ahlaksız bir mücadele yürütülmektedir rehber öğretmenleri üzerinden. Bu kadar sert bir üslupla ve genelleyici yazmamın sebebi, şu ana kadar sosyal medyada, forumlarda, Tv'lerde hakaret dolu sözlerle yersiz ve asılsız suçlamalarla hasetlik ve cehalet kokan özgüvensizlerin bangır bangır bağırmasıdır ve kendi lisanlarıyla konuşup anlaşılır olmaya çalışmaktır. Keza meslektaşlarımın hepsini aynı kefeye koyup yukarıda yazdığım suçlamardan sorumlu tutmak peşinde değilim.Ben de bir öğretmenim ve aynı sorumlulukları benim de taşıdığımın farkındayım.
Bu sistemin içerisinde olan bir öğretmen olarak;
- Herkes rehber öğretmeni olabilir diyen haset ve cahil öğretmenlere diyebilirim ki, şu anki sistem içerisinde öğrencilerin hazırbulunuşluğu, müfredatlar, uygulanan eğitim sisteminden kaynaklı herkes her öğretmenliği yapabilir durumda.
-Sınıfa, derse girmeyen öğretmen, öğretmen değildir diyen aynı güruh sizlere diyebilirim ki,meslek liselerinde meslekçilerin iş ortamını araştırsınlar. Meslek öğretmenlerimiz açık yüreklilikle anlatsın haftanın 40 saatinin kaçında sınıfta olduklarını, öğrencinin yanında olduklarını... resmi olanı değil uygulamada olanı ama...
-Mesele bir oda bir masa ve bir sandalye ise eğer, Beden eğitimcinin spor salonu ve odası, meslek öğretmenlerinin atölyesi ve dinlenme ya da şef odaları, resimcinin atöylesi, müzikçinin müzik odasını nere gömelim? ( Bu dediklerim genellemedir. Ben de biliyorum her okulun müzük odasının spor salonunun olmadığını. Değim gibi anlaşılır kılmanın peşindeyim bazı şeyleri)
-Güvensiz bir toplumuz. Kişinin iradesine bırakılan özgür ortamlarda bireyin sorumluluğunu yerine getirmeyeceği, hatta ve hatta suç işleyebileceği inancı yerleşmiş artık içimize.
-Çalışma etiği oluşmamız bir toplumuz. o yüzden ki işimizi yaparken dahi başkalarının işine bakıp çavuşluk yapmaktayız.
Bu maddeler daha da uzatılabilir. Uzattıkça başka gerçeklerle de yüzleşilir ve yine en başa bu noktaya eğitime geleceğimiz de aşikardır.
Herkes kendi işini olması gerektiği gibi yapsın. Bir de artık birbirimize biraz güvenelim...