Aramızdan ayrılan biriyle birlikte sanki hayatlarımızda hiç bir şey değişmiyor, farklılaşmıyor, sanki hiçbir şey yarıda kalmıyor. Sanki hiç kimse, her gün, her an sayısız çoklukta şeyin yaşandığı şu dünyada bir yer tutmuyor...
Kim bilir dünyanın neresinde bir çocuk, bir genç kadın, bir yaşlı adam, biri, herhangi biri, herhangi bir insan, bütün bu karmaşa içinde gözünü boşluğa dikmiş bir halde, hayatının kapağı hiç açılmamış sırlarıyla ne yapacağını, ne yaşayacağını düşünüyor...
Kim bilir ne çok kalp, hiç anlatılmamış, anlatılamamış, ifadeye dökülmemiş acıların ateşiyle içten içe yanıp kavruluyor...
Sadra şifa olacak nice kelam, hikmet, nasihat, her yeri saran şu kuru laf kalabalıklarının tetiklediği kargaşalarla nasıl da hayatın dışında bırakılıyor...
Yoksulluğun, yoksunluğun parayla giderilemez türleri bulunduğu ve çarenin bazen sadece insanlık olduğu, nasıl da ustalıkla gözlerden uzak tutuluyor...
Hayatın bütün derinlikleri, her gün yeniden yıkılıp yapılan zamane eğlenceliklerinin hafriyatıyla nasıl da sinsice doldurulup, kapatılıyor...
Aslına eremediğimiz, ermeye niyet dahi etmediğimiz nice hakikat, nasıl da asılsız bırakıyor, kendinden uzak ve acınası kılıyor bizi...
Kim bilir kim, gerçekten kim, hangimiz, ne umuyor, ne umuyoruz, ne bekliyoruz böyle havasız, böyle nefessiz, böyle hayatsız bir döngüde yaşamaktan...
Nasıl şuur gideren bir sarhoşlukla malûlüz ki biz, sadece bizi oraya götürecek yolu değil, gidilecek yeri de artık hiç, neredeyse hiç, neredeyse hiçbirimiz hatırlamıyoruz...
http://m.yenisafak.com/yazarlar/gokhanozcan/kim-bilir-kim-nasil-ne-kadar-2039575
Aramızdan ayrılan biriyle birlikte sanki hayatlarımızda hiç bir şey değişmiyor, farklılaşmıyor, sanki hiçbir şey yarıda kalmıyor. Sanki hiç kimse, her gün, her an sayısız çoklukta şeyin yaşandığı şu dünyada bir yer tutmuyor...
Kim bilir dünyanın neresinde bir çocuk, bir genç kadın, bir yaşlı adam, biri, herhangi biri, herhangi bir insan, bütün bu karmaşa içinde gözünü boşluğa dikmiş bir halde, hayatının kapağı hiç açılmamış sırlarıyla ne yapacağını, ne yaşayacağını düşünüyor...
Kim bilir ne çok kalp, hiç anlatılmamış, anlatılamamış, ifadeye dökülmemiş acıların ateşiyle içten içe yanıp kavruluyor...
Sadra şifa olacak nice kelam, hikmet, nasihat, her yeri saran şu kuru laf kalabalıklarının tetiklediği kargaşalarla nasıl da hayatın dışında bırakılıyor...
Yoksulluğun, yoksunluğun parayla giderilemez türleri bulunduğu ve çarenin bazen sadece insanlık olduğu, nasıl da ustalıkla gözlerden uzak tutuluyor...
Hayatın bütün derinlikleri, her gün yeniden yıkılıp yapılan zamane eğlenceliklerinin hafriyatıyla nasıl da sinsice doldurulup, kapatılıyor...
Aslına eremediğimiz, ermeye niyet dahi etmediğimiz nice hakikat, nasıl da asılsız bırakıyor, kendinden uzak ve acınası kılıyor bizi...
Kim bilir kim, gerçekten kim, hangimiz, ne umuyor, ne umuyoruz, ne bekliyoruz böyle havasız, böyle nefessiz, böyle hayatsız bir döngüde yaşamaktan...
Nasıl şuur gideren bir sarhoşlukla malûlüz ki biz, sadece bizi oraya götürecek yolu değil, gidilecek yeri de artık hiç, neredeyse hiç, neredeyse hiçbirimiz hatırlamıyoruz...
http://m.yenisafak.com/yazarlar/gokhanozcan/kim-bilir-kim-nasil-ne-kadar-2039575