Çevremdeki ilahiyatçı arkadaşlarımdan ve okuduğum ilahiyat fakültesinden yola çıkarak böyle bir kanıya vardım. Ne kadar doğru olup olmadığı tartışılır. Yüzde yüz böyledir diyemem.
İlahiyatçı kızlara baktığımız zaman çoğusu imam olan bir eşle evlenmeye pek sıcak bakmıyor. Bence bunun imamlara yani erkeklere bakan boyutu var. Yani aslında imamlar buna sebep oluyorlar.
Öncelikle bizlerin çevresinde illaki bir imam baba, dede, eş dost oluyor. ailesinde imam olan bir kız geçmişte yaşadığı sıkıntı ve zorluklar neticesinde imamlık mesleğine karşı önyargılı olmuş oluyorlar. Köyde imamlık yapan bir babanın kızı köyde hep imamın kızı olarak tanınmaktan dolayı bıkmış usanmış. İmamın kızı olmak onun hayatını kısıtlamış ve devamlı dışardan müdehalelerle karşılaşmış. Babası aman kızım canım kızım sen imamın kızısın şöyle demesinler böyle demesinler diye diye büyümüş. Sonra imamlar akşama kadar evde. Evde hanıma kızıyor ama cemaate gelince gülen bir yüz takınıyor. Annesinin yaşadığı sıkıntıları saymıyorum daha. En çok yükü imamların eşi çekmiştir. Sonra kız Gitmiş okumuş meslek sahibi olmuş ya da olmamış ama bir imamla evlenmek istemiyor. Talibi bir imam karşısına çıktığı zaman yaşadığı eski kötü anılar hafızasında canlanıyor ve reddediyor.
İmamlık bildiğimiz gibi kutsal, veballi ve zor bir iş.
İkincisi de ilahiyatçıerkeklerin fakültedeki tutumları karşısında hayal kırıklığına uğrayan kızlar ilahiyatçı erkeklerden soğuyorlar. Fakültede sınıfa girerken sınıfta kızlar var diye selam bile vermeyen, erkekle kız arasında not alış verişini bile günah sayan, derslerde pantolon giymenin haramlığına hükmeden erkeklerin sosyal medyadan tanışma tekliflerini, çıkma tekliflerini, ilanı aşklarını görünce bir tiksinti alıyor. İlahiyatçı erkekler malesef göründükleri gibi olmuyorlar. iki yüzlü davranışları ilahiyatçı kızları kendilerinden soğutuyor.
İmamlar ve ilahiyatçılar bu iki yüzlü tutumdan vazgeçmelidir. Kendilerini geliştirmeliler, edebiyat ve sanata değer vermelidirler. Karşısındaki insanı bir kalıba sokmaya çalışmak yerine o insanı anlamaya özen göstermelidirler.
Bakın ilahiyatçı kızların gözü yüksekte falan değil. Kim istemez kocasının dindar olmasını. Ama dürüst olmasını da ister. Akşama kadar evde oturacağına bir sanatla bir sosyal faaliyetle uğraşmasını ister. Kızlar çalışmaya çok meraklı değil. Ben de değilim. Ama erkekler bizi buna mecbur kılıyor. Çalışmadığın zaman, üretmediğin zaman evde boş boş oturuyorsun seni ben besliyorum mantığında oluyorlar. Şu böyle der şu şöyle der şunu yap bunu yapma diye başlıyorlar baskıya. Haftalık bir gün izinleri var bir yere gitsen gidemiyorsun. Kadın sıkılıyor tabi.Halbuki çocuk yetiştirmek en büyük üreticiliktir hayattta.
Benim görüşlerim bunlar yazmaya devam edicem aklıma geldikçe.
Lütfen bu konuyu adam gibi konuşalım. Birbirimizi kırmayalım.
Çevremdeki ilahiyatçı arkadaşlarımdan ve okuduğum ilahiyat fakültesinden yola çıkarak böyle bir kanıya vardım. Ne kadar doğru olup olmadığı tartışılır. Yüzde yüz böyledir diyemem.
İlahiyatçı kızlara baktığımız zaman çoğusu imam olan bir eşle evlenmeye pek sıcak bakmıyor. Bence bunun imamlara yani erkeklere bakan boyutu var. Yani aslında imamlar buna sebep oluyorlar.
Öncelikle bizlerin çevresinde illaki bir imam baba, dede, eş dost oluyor. ailesinde imam olan bir kız geçmişte yaşadığı sıkıntı ve zorluklar neticesinde imamlık mesleğine karşı önyargılı olmuş oluyorlar. Köyde imamlık yapan bir babanın kızı köyde hep imamın kızı olarak tanınmaktan dolayı bıkmış usanmış. İmamın kızı olmak onun hayatını kısıtlamış ve devamlı dışardan müdehalelerle karşılaşmış. Babası aman kızım canım kızım sen imamın kızısın şöyle demesinler böyle demesinler diye diye büyümüş. Sonra imamlar akşama kadar evde. Evde hanıma kızıyor ama cemaate gelince gülen bir yüz takınıyor. Annesinin yaşadığı sıkıntıları saymıyorum daha. En çok yükü imamların eşi çekmiştir. Sonra kız Gitmiş okumuş meslek sahibi olmuş ya da olmamış ama bir imamla evlenmek istemiyor. Talibi bir imam karşısına çıktığı zaman yaşadığı eski kötü anılar hafızasında canlanıyor ve reddediyor.
İmamlık bildiğimiz gibi kutsal, veballi ve zor bir iş.
İkincisi de ilahiyatçıerkeklerin fakültedeki tutumları karşısında hayal kırıklığına uğrayan kızlar ilahiyatçı erkeklerden soğuyorlar. Fakültede sınıfa girerken sınıfta kızlar var diye selam bile vermeyen, erkekle kız arasında not alış verişini bile günah sayan, derslerde pantolon giymenin haramlığına hükmeden erkeklerin sosyal medyadan tanışma tekliflerini, çıkma tekliflerini, ilanı aşklarını görünce bir tiksinti alıyor. İlahiyatçı erkekler malesef göründükleri gibi olmuyorlar. iki yüzlü davranışları ilahiyatçı kızları kendilerinden soğutuyor.
İmamlar ve ilahiyatçılar bu iki yüzlü tutumdan vazgeçmelidir. Kendilerini geliştirmeliler, edebiyat ve sanata değer vermelidirler. Karşısındaki insanı bir kalıba sokmaya çalışmak yerine o insanı anlamaya özen göstermelidirler.
Bakın ilahiyatçı kızların gözü yüksekte falan değil. Kim istemez kocasının dindar olmasını. Ama dürüst olmasını da ister. Akşama kadar evde oturacağına bir sanatla bir sosyal faaliyetle uğraşmasını ister. Kızlar çalışmaya çok meraklı değil. Ben de değilim. Ama erkekler bizi buna mecbur kılıyor. Çalışmadığın zaman, üretmediğin zaman evde boş boş oturuyorsun seni ben besliyorum mantığında oluyorlar. Şu böyle der şu şöyle der şunu yap bunu yapma diye başlıyorlar baskıya. Haftalık bir gün izinleri var bir yere gitsen gidemiyorsun. Kadın sıkılıyor tabi.Halbuki çocuk yetiştirmek en büyük üreticiliktir hayattta.
Benim görüşlerim bunlar yazmaya devam edicem aklıma geldikçe.
Lütfen bu konuyu adam gibi konuşalım. Birbirimizi kırmayalım.