İlahiyatlı kardeşim. Fikirlerin ve yazdıkların hoş karşılanmak zorunda değil, bunu bilmen lazım ilk olarak. Fakat düşüncelerin buradaki insanları galeyana getirecek tarzda ise bunları açık etmemen lazım. Kendi hayallerin, Kendi isteklerin tabi ki seni ilgilendirir. Burada din hizmetleri görevine yıllarını vermiş insanlar var, bunlar imamlar, kuran kursu hocaları müezzinler vaizlerdir, fikhi meseleler ve itikadi konularda belli seviyeleri aşmış kişilerdir. Burada ilahiyatıyım hafızım deyip, mülakatlara ruj sürerek veya pantolon giyerek gidilirmi, imamlar neden okumuş eş istemiyor, sonra imamlar okumuş bayanlarla evlenmeyi özgüven eksikliğinden, kendilerinin seviyesinin düşük olmasından vs dolayı olduğunu söyleyip, sonra sana kimsenin kızmamasını beklemek, normal karşılamak saflık olur. Çünkü Diyanete mensup insanlar, bu kurumda yaşayan insanlar Kurani bir hayat yaşamazsa, insanlara dini örnek ve rehber teşkil edecek şekilde bir hayat sürmezse, din eğitimi verirken, kuran eğitimi verirken, Kur'an'ın emirlerini insanlara anlatmaya çalışırken dinleyenler ve öğrenmek isteyenler tarafından ciddiye alınmazlar. Çünkü toplum bizim anlattığımız şeyi yaşadığımızı görmek ister. Biz Kur'an ve sünnete uygun bir hayat yaşamazsak insanlar bizi ne diye dinleyecek, ne diye anlattıklarımıza kulak verecek ve bizden eğitim almak isteyecek. Bu sadece diyanet camiasında olanların değil MEB de görev yapan din eğitimcilerinin de problemi olmalı. Tabi ki bütün din görevlileri dinî hayatı çok güzel yaşıyor, çok güzel örnek oluyor diyemeyiz, kötü örnekler elbette var, fakat bu olması gereken şeyleri ve örnek olan insanları çok değerli din görevlilerini görmezden gelmeye sebep olamaz.
Sen daha ne MEB'de ne de Diyanette çalışıyorsun. Bu hataları yapmanıda bu tecrübesizliğine ve Kurumumuz hakkında bilgi sahibi olmamana veriyorum. Şunu söylemek istiyorum Diyanet bir çok açıdan görevlilerinin örnek alınan rehber kişiler olmalarını çünkü din eğitiminin önce dini yaşayan kişilere şahit olarak verileceğini savunur ve bunun için çalışır.
Fakat sen burada konuşulmaması gereken özel olan ve tepki toplayabilecek konuları açık seçik konuşmaya danışmaya çalışınca ve yorumlarında da bildiğini okuyunca ben dahil bir çok arkadaş tepki gösterdi ve sana kızdı. Çünkü hiç bir diyanet görevlisinden ve adayından beklenmeyecek tarzda bir hayat yaşadığını hissettirdin. Haklılar, çünkü acemice bir davranıştı bu. Bir bayana danışılacak şeyleri burada genel bir ortamda soruyorsun.
O yetmiyor evlilik konusunda olur olmaz ifadeler kullanıyorsun sonra kendini yalanlayarak evlenmeyi düşünmüyordum zaten diyorsun. Kendine göre İmamların eş seçiminde yaptığı yanlışları genelleyerek ortaya saçıp insanların seçimlerini kötülüyorsun.
Hayat senin hayatın olabilir, seçimlerin senin seçimlerin olabilir. Fakat İlahiyat okumuş hafız birinden beklenmeyecek tarzda şeyleri savunuyorsun. İnsanlarda buna tepki veriyor. Nereye gidersen git ne iş yaparsan yap, şunu asla aklından çıkarmaman lazım, hafızlık kuran ayetlerini hafızada tutmakla ezberlemiş olmakla olmuyor. Hafızlık zihne nakış nakış işlenen o ilahi kelamı hayatında yaşamak ve yaşatmakla oluyor. Buda dünyaya değil ukbaya dair dert sahibi olmayı gerektirir. Allah hafızlara çok iyi ezberlemişsin ne güzel hafizanda tutmuşsun demeyecek. Ezberledigin ayetleri yaşadın mı bunları anlattı mı insanları uyardın mı diyecek.
Vel hasıl hayatta nerde ne yaparsan ne yaşarsan yaşa, bu hafızlık senin peşini bırakmayacak ve seni sorumlu tutacak.
Son kelam şu olsun. Kimseyi burada kötülük kraliçesi ilan edecek değilim. Fakat yaptığın yanlışları görmen lazım. Ben tecrübesizliğine veriyorum. Gitmek veya kalmak senin bileceğin iş. Allah kolaylık versin. Selametle.
İlahiyatlı kardeşim. Fikirlerin ve yazdıkların hoş karşılanmak zorunda değil, bunu bilmen lazım ilk olarak. Fakat düşüncelerin buradaki insanları galeyana getirecek tarzda ise bunları açık etmemen lazım. Kendi hayallerin, Kendi isteklerin tabi ki seni ilgilendirir. Burada din hizmetleri görevine yıllarını vermiş insanlar var, bunlar imamlar, kuran kursu hocaları müezzinler vaizlerdir, fikhi meseleler ve itikadi konularda belli seviyeleri aşmış kişilerdir. Burada ilahiyatıyım hafızım deyip, mülakatlara ruj sürerek veya pantolon giyerek gidilirmi, imamlar neden okumuş eş istemiyor, sonra imamlar okumuş bayanlarla evlenmeyi özgüven eksikliğinden, kendilerinin seviyesinin düşük olmasından vs dolayı olduğunu söyleyip, sonra sana kimsenin kızmamasını beklemek, normal karşılamak saflık olur. Çünkü Diyanete mensup insanlar, bu kurumda yaşayan insanlar Kurani bir hayat yaşamazsa, insanlara dini örnek ve rehber teşkil edecek şekilde bir hayat sürmezse, din eğitimi verirken, kuran eğitimi verirken, Kur'an'ın emirlerini insanlara anlatmaya çalışırken dinleyenler ve öğrenmek isteyenler tarafından ciddiye alınmazlar. Çünkü toplum bizim anlattığımız şeyi yaşadığımızı görmek ister. Biz Kur'an ve sünnete uygun bir hayat yaşamazsak insanlar bizi ne diye dinleyecek, ne diye anlattıklarımıza kulak verecek ve bizden eğitim almak isteyecek. Bu sadece diyanet camiasında olanların değil MEB de görev yapan din eğitimcilerinin de problemi olmalı. Tabi ki bütün din görevlileri dinî hayatı çok güzel yaşıyor, çok güzel örnek oluyor diyemeyiz, kötü örnekler elbette var, fakat bu olması gereken şeyleri ve örnek olan insanları çok değerli din görevlilerini görmezden gelmeye sebep olamaz.
Sen daha ne MEB'de ne de Diyanette çalışıyorsun. Bu hataları yapmanıda bu tecrübesizliğine ve Kurumumuz hakkında bilgi sahibi olmamana veriyorum. Şunu söylemek istiyorum Diyanet bir çok açıdan görevlilerinin örnek alınan rehber kişiler olmalarını çünkü din eğitiminin önce dini yaşayan kişilere şahit olarak verileceğini savunur ve bunun için çalışır.
Fakat sen burada konuşulmaması gereken özel olan ve tepki toplayabilecek konuları açık seçik konuşmaya danışmaya çalışınca ve yorumlarında da bildiğini okuyunca ben dahil bir çok arkadaş tepki gösterdi ve sana kızdı. Çünkü hiç bir diyanet görevlisinden ve adayından beklenmeyecek tarzda bir hayat yaşadığını hissettirdin. Haklılar, çünkü acemice bir davranıştı bu. Bir bayana danışılacak şeyleri burada genel bir ortamda soruyorsun.
O yetmiyor evlilik konusunda olur olmaz ifadeler kullanıyorsun sonra kendini yalanlayarak evlenmeyi düşünmüyordum zaten diyorsun. Kendine göre İmamların eş seçiminde yaptığı yanlışları genelleyerek ortaya saçıp insanların seçimlerini kötülüyorsun.
Hayat senin hayatın olabilir, seçimlerin senin seçimlerin olabilir. Fakat İlahiyat okumuş hafız birinden beklenmeyecek tarzda şeyleri savunuyorsun. İnsanlarda buna tepki veriyor. Nereye gidersen git ne iş yaparsan yap, şunu asla aklından çıkarmaman lazım, hafızlık kuran ayetlerini hafızada tutmakla ezberlemiş olmakla olmuyor. Hafızlık zihne nakış nakış işlenen o ilahi kelamı hayatında yaşamak ve yaşatmakla oluyor. Buda dünyaya değil ukbaya dair dert sahibi olmayı gerektirir. Allah hafızlara çok iyi ezberlemişsin ne güzel hafizanda tutmuşsun demeyecek. Ezberledigin ayetleri yaşadın mı bunları anlattı mı insanları uyardın mı diyecek.
Vel hasıl hayatta nerde ne yaparsan ne yaşarsan yaşa, bu hafızlık senin peşini bırakmayacak ve seni sorumlu tutacak.
Son kelam şu olsun. Kimseyi burada kötülük kraliçesi ilan edecek değilim. Fakat yaptığın yanlışları görmen lazım. Ben tecrübesizliğine veriyorum. Gitmek veya kalmak senin bileceğin iş. Allah kolaylık versin. Selametle.