Editörler : F16 Gökçen
17 Şubat 2018 20:16

Köyde görev yapan bekar imam arkadaşlara müjde köyde çok dizi izledim hey gidi günler

Yılın dizisi: La casa de papel

Son zamanların bağımlılık yapan dizisi ?La Casa de Papel?i halen izlemediyseniz sakın bu yazıyı okumayın! Çünkü sıradaki satırlar, dizinin bitiminde ne yapacağını bilemeyen izleyicinin boşluğunu birazcık olsun doldurabilmek ve gönüllerde asılı kalan o ?en ince? duygulara paydaşlık yapabilmek için yazıldı. Herhangi bir iddia, eleştiri, değerlendirme niteliği taşımamakla birlikte teselli kontenjanından hayli spoiler?a rastlayabileceğiniz konusunda da baştan uyaralım.

İspanya?da Antena 3 Televizyonu için çekilen, daha önce Visa Vis?den tanıdığımız senarist Álex Pina?nın yeni yapımı olan dizi serisi, ilk kez Mayıs 2017?de İspanyolların karşısına çıkmıştı. Galası 4 milyon kişi tarafından izlenerek bir rekora imza atan yapımın yayın hakları, Kasım?daki final bölümünün ardından Netflix tarafından satın alınarak bizlerle buluştu.

Cinayetli, seri katilli onca adrenalini yüksek diziden sonra soygun konulu bir diziye çok da bayılarak başlamadığımız aşikar. Oysa sandığımızın aksine daha ilk bölümden izleyiciyi yakasından kavrayan ve ayrılırken de o kıvırdığımız burnun sızısını zor durdurduğumuz bir diziyle çarpıştık mı, evet!

Öncelikle her adımının hesaplandığından emin olduğumuz bir macera ile karşı karşıya kaldığımızı belirtelim. Üstelik az buz bir macera değil bu. İspanyol Kraliyet Darphanesinin soyulmasından bahsediyoruz. Bir nevi Avrupa?nın kasası. Ama nasıl?

20 sene önce yayınlanan David Fincher?ın ?The Game? adlı filmi şu soru üzerine gelişir: ?Her şeyi olan birine ne verirsiniz?? Bu dizideki soru ise bir üst oktavdan geliyor:

?Kaybedecek şeyi olmayan birinden ne istersiniz??

Yıllarını bu plana vermiş Profesör tam da bu noktadan yola çıkıp önce ekip üyelerini seçiyor : Tokyo, Berlin, Nairobi, Denver, Moscow, Oslo, Helsinki ve Rio. 8?i de çeşitli suçlardan aranan ?çaresiz? karakterler? Ama dikkat edelim, umutsuz değiller. Hapse girseler çıkma ihtimalleri zor. Yapacakları bitmemiş, bazılarının ki ise hiç başlamamış. Geçmişi geriye doğru silemeseler de, geleceği ileri doğru temizleyebilirler belki. Neden olmasın?

Biraz Nordic havada, içerde yaşanacak duygu yoğunluğuna adeta ters köşe yapan serinkanlı bir jenerik karşılıyor bizi. Ardından 8 soyguncunun bir tırın arkasında, kilolarca patlayıcı ile aynen planlandığı gibi İspanyol Kraliyet Darphanesine girmesine tanık oluyoruz. Evet, tarihin en büyük soygunu bu ama kimsenin parası çalınmadan, canı yanmadan. Biraz ütopik değil mi? Paralar sıfırdan basılacak, üstelik emeği geçenlerin de payı unutulmayacak. Bir nevi kapitalizme tokat!

KÖTÜLER HER ZAMAN KÖTÜ DEĞİLDİR, NASIL Kİ İYİLER DE HER ZAMAN ?İYİ? DEĞİLSE?

İllegal bir planı legal, hatta bir adım ötesinde sempatik hale getiren şey iyi ve kötünün insanlar ve sistem üzerinden eleştirilmesi. Bir adım sonrasında ise bu kavramlar birbiriyle yer değiştiriyor. Bunu yaparken kötüler (belki de iyiler) önce rehineleri, daha sonra da izleyiciyi ele geçiriyor. Buna edilgen bir tavır diyemeyiz. Çünkü muhtelif dozlarda anarşizm pompalanan dizide ekran karşısındakine bunu yapmak haksızlık olur. Bu yüzden de izleyeni sarmal bir duygu ağının içine çekerek onu oyunun parçası haline getiren bir anlayış var. Başka bir deyişle izleyici taraftara dönüşüyor. Gayet gönüllü bir biçimde. Alan da memnun, veren de?

Aslında dizide salt kötücül bir karakter bulmak zor. Kendine özgü direnişe sahip"hırsızlar", kapitalist ve siyasal sistemi eleştiren eylemleriyle bu karmaşanın kahramanları oluveriyorlar. Kısaca "av" ve "avcı" kavramı her an değişen, bazen çok uçucu ve sürükleyici kedi - fare oyunundan pek de farksız değil.

Mantık hataları yok mu var! İnanç ve şansın sınırlarını defalarca zorlayan sahneler de keza öyle? Ama olsun! Polisi yerden yere vuruyor, devletin zafiyetini sorguluyor. O da yetmezmiş gibi, Avrupa?yı açık biçimde ?hırsızlıkla? suçluyor. Bugüne kadar Amerika üzerinden yapılan kapitalizm eleştirisine alışık olan bizler için bu bir ilk. Hikayenin dramatik anları, Rus Kızıl Ordu versiyonuyla yükselen Ciao Bella ile akıllara kazınırken bir nevi Darphane?nin ve ekran başındaki izleyicinin (taraftarın) milli marşı oluyor.

Komünizmin rengi kırmızı tulumlar, Tarantino filmlerini anımsatan Dali maskeleri elbette ki çok sürpriz değil. Asıl detay B planında ortaya çıkan Norveçli ressam Edvard Munch?ın 1893 tarihinde resmettiği Skrik (Çığlık) adlı eserden esinlenilen ikinci maskede. Bu eseri ilginç kılan şey, birkaç yüksek profilli sanat hırsızlığının sembolü olması. En son 2004 yılında Ulusal Galeri?dan çalınıp birkaç ay sonra bulunmasını takiben Darphane?de karşımıza çıkması, soygunun sofistike ruhuna az biraz gönderme yapıyor. Bu arada özellikle Dali maskelerinin yok sattığını, hatta bekleme listeleri oluştuğunu belirtmekte fayda var. 2018?in gözde partilerinin en çok rağbet görecek kostümü olacağını da şimdiden tahayyül etmek zor değil.

SADECE GÖRÜNTÜ DEĞİL DUYGU KALİTESİ DE HD

Karakterlerin sandıklarından çıkan hikayeler de az travmatik değil. Sevgilisinin ölümüne sebep olandan annesini hiç tanımayana, ölümün uçurumunda dans edenden çocuğu elinden alınana kadar türlü türlü meseleyle başbaşayız. Dizinin eylem kurgusu duygu akışıyla da bir o kadar paralel; hırsızlar bir yandan tünel kazarken, öte yandan da geçmişlerine doğru kazdıkları başka bir tünele sokuyorlar izleyiciyi. Duygu paydaşı olmamanın neredeyse suç sayılacağı bir ortamdayız. Ve bir bakmışız ki suçlu dediğimiz kavram aslında kahramana evrilmiş ve çoğumuzun bilinçaltına yerleşik bir duygu ucundan baş vermiş: ?Hangimiz masum ki??

5 KITA, 8 ŞEHİR

Soygunun beyni Profesör müthiş hassasiyetle seçilmiş. Obsesif denebilecek denli detaycı ama bütünde kalmayı başarabilen, en kritik anlarda bile soğukkanlı, diplomatik ve naif bir ruh. Yine de tüm çocukluğunu bir hastanede geçirmiş olmasının asosyal izlenimi yok değil. Bunu kibre dönüştürmeden hümanist bir çekingenlik içinde sunmak ince bir zekanın ürünü.

Berlin ise Profesör ile tam netlik kazanmayan bağıyla, bir nevi eylemin vücut bulmuş lideri. Ölüme her geçen gün daha da yakınlaşmasından mıdır bilinmez kuralcı, bazen faşist yine de renkli, centilmen ve sarkastik yanıyla izleyicinin gönlündeki tahta hiç çaktırmadan yerleşmeyi başarıyor. Acı çekememekten dolayı acı duyan, çizdiği ahlak sınırı, ödül-ceza anlayışı, söz konusu kendi bile olsa ?kayırmak? yerine ?kıymayı? tercih eden cesareti ile bitiminde herkeste bir ?Ah Berlin!? nidası bırakıyor.

Narcos?u hatırlatan bir dış ses de bu dizide Tokyo ile hayat buluyor. Asi, ateşli, fevri ve becerikli Tokyo! Zaman zaman devreye giren vicdan sınavından her çıkma teşebbüsünde ceza, en yakınlarına kesilirken uslanmak dışında her seçeneği hiç şaşırtmayacak şekilde deniyor. Kendiyle muhasebesi bir yana gerçek hayatta da dizinin en çok parlattığı yıldız denilebilir. Sayesinde Japonya?da rekor bir ?erkek? turist artışı olursa şaşırmamak gerek.

?HER ŞEYİN MAHVOLMASI İÇİN AŞK İYİ BİR NEDENDİR?

Yoksa nedensiz bir mahvoluş çok sönük olmaz mıydı? Akışı değiştiren olaylar, yolu birbiriyle kesişen insanlar ve hikayeler sayesinde. Kişilerin kimyası bir nevi gidişatın da seyrini değiştiriyor. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar öngören Profesör ile kiminle dans ettiğinden bihaber Raquel?in bir çukur gibi içine düştüğü aşk, sanki yazanın bile kontrolünden çıkıp dizinin merkezine oturuyor.

Ah Rio, sen de aşk yolunda vermeye çalıştığın cesur bir sınavdasın burada. Zincirin en zayıf, aşkın en güçlü halkası olarak şu cümleyle Tokyo?dan bile büyüksün gözümüzde :

- ?Beni terk edeceğini biliyorum. Öyleyse neden biraz daha durmuyorsun??

Bu arada kendisinin 2016 yılında ?Yılın En İyi Çıkış Yapan Erkek Oyuncusu? seçildiğini de atlamayalım.

Tüm kaynak işlerinin babası ama aslında ?babaların babası? Moscow. Gözyaşı pimlerinin çekildiği sahnelerin hem asıl, hem de asil sebebi denilebilir. Genelde çocukları için kendini feda eden annelerin aksine bir baba olarak bu role soyunan ve çok da iyi hakkını veren karakter ?bağışlayıcılık? konusunun kitabını yazıyor ve gidiyor. Arkasında bıraktığı Denver ise çocuk ruhlu, komik gülüşlü, sahiplenici bıçkın bir delikanlı olarak o binadan hem yetim, hem baba, hem de aşık olarak çıkmayı başarıyor.

Nairobi, Nairobi? Darphanenin Amigosu... Koskoca Beethoven bile ?Neşeye Şarkı? yı sanki senin para basman için yazdı. Hesaptan kitaptan, kalite kontrolden anlaması bir yana kimseyi satmayan, kural çiğnemeyen, insandan yana olan ve Berlin?e attığı son bakışla sadakatin kitabını yazan büyük hatun? Kendinin dahi bozmasına izin vermeyeceği bir planın peşinde çocuğuna kavuşuncaya kadar hem çocuk, hem anne, bazen de umutsuz bir iyimser. İçinde adet bir kılıç kalkan ekibi. Her evde bir Nairobi olsa kimsenin sırtı yere gelmez.

Helsinki ve Oslo, bu sofistike soygunun en çok ihtiyacı olan 2 gerçek asker. ?Düşünebiliyor olma ihtimalleri de var ama bunu hiç bilemeyeceğiz? diyen Tokyo sanki biraz haklarını yemiş gibi. Zira kocaman cüsseleriyle doğru orantıda bir kalpleri olduğu gerçeği, hayatın gerçeğini değiştirmese de?

Ve gelelim Arturo?ya? Nam-ı diğer Arturito? Kendisi şu dünyada gayet alışık olduğumuz ve sık karşılaştığımız bir karakter değil mi? Kaypak, korkak, azmettirici, inkarcı, uslanmayan, aldatan, ispiyoncu, yalancı? Hepsini bir bedende toplamak biraz fazla iddialı olsa da kullanışlı olduğu kesin. Zaten Darphane de başına buyruk, güçlü, cesaretli bir müdürü ne yapsın?

Son olarak Monica. Arturo?nun prangasından kurtulmayı ondan beklenmeyecek kadar kısa sürede becerirken ruhunun gelgitlerini Denver?da demirledi ve çocuğuna anlatırken ?onun bile inanmakta zorlanacağı? bir hikayesi oldu.

Arzu, empati, aile, hayatta kalma içgüdüsü, güç oyunları, egoizm, hırs, fedakarlık, koruma, intikam, sadakat ve hatta mizah derken bu diziyle ilgili yazılacaklar öyle bir çırpıda bitmez. Senaryosundaki delikleri bilerek, görerek, hatta severek bıraktığı duygularda halen asılı kalabilmişsek belki de buna ?gerçekten?ihtiyacımız oluşundan?

Ne diyor Profesör: ?Hırsızlık umutlu olanların işi.?

Onları izlemek ise belki de bizim gibi hala ?umutlu olmak/kalmak? isteyenlerin?


evvah38
Aday Memur
17 Şubat 2018 20:19

Yazıyı bir siteden alıp paylaşıyorum arkadaşlar. özellikle köyde görev yapan arkadaşlar için tek huzurlu zaman geçirme işi olarak dizi izlemek gelir.ben köylerde görev yaparken böyle çok diziler izlemiştim. yeni bir dizi çıkmış.güzel bir diziye benziyorç.izleyenler var mı aranızda

17 Şubat 2018 20:27

zamanınnızı boş seyler le harcamayınız

evvah38, 6 yıl önce

Yazıyı bir siteden alıp paylaşıyorum arkadaşlar. özellikle köyde görev yapan arkadaşlar için tek huzurlu zaman geçirme işi olarak dizi izlemek gelir.ben köylerde görev yaparken böyle çok diziler izlemiştim. yeni bir dizi çıkmış.güzel bir diziye benziyorç.izleyenler var mı aranızda


evvah38
Aday Memur
17 Şubat 2018 21:38

hocam köyde görev yapmadın herhal

SEYYİD TAHA, 6 yıl önce

zamanınnızı boş seyler le harcamayınız

17 Şubat 2018 22:06

yazık kafayı sıyırmış ellaam :)))

evvah38, 6 yıl önce

hocam köyde görev yapmadın herhal


buluache
Daire Başkanı
18 Şubat 2018 00:04

Yalan yok çok dizi film izledim.

Özellikle yabancı dizileri.

Hoş hala da izliyorum.

Şimdi yine iyi her yerde internet var.

Ben ilk göreve başladığım sıralar VCD film alıyorduk onun zevki apayriydi.

Sonra bilgisayarı aldık son çıkan oyunların hepsini oynadım ama Şuan kucük bir yerde görev yapsam PS3 yada PS4 alırdım.


evvah38
Aday Memur
18 Şubat 2018 00:25

Hocam kralsınız ya sizi çok iyi anlıyorum.ne güzel günlerdi.lost prison break brekin bread viking daha aklıma gelmeyen bi sürü dizi izledim köyde.köy hayatı güzeldi ya insanlar hasbiydi.hiç şikayetçi olmadım.belki imkanlar kısıtlıydı ama hayatın tadı güzeldi.

buluache, 6 yıl önce

Yalan yok çok dizi film izledim.

Özellikle yabancı dizileri.

Hoş hala da izliyorum.

Şimdi yine iyi her yerde internet var.

Ben ilk göreve başladığım sıralar VCD film alıyorduk onun zevki apayriydi.

Sonra bilgisayarı aldık son çıkan oyunların hepsini oynadım ama Şuan kucük bir yerde görev yapsam PS3 yada PS4 alırdım.


paslıcivi
Şube Müdürü
18 Şubat 2018 16:07

Önceden hayat dolu iken sonradan mı böyle çekilmez oldunuz peki ?

evvah38, 6 yıl önce

Hocam kralsınız ya sizi çok iyi anlıyorum.ne güzel günlerdi.lost prison break brekin bread viking daha aklıma gelmeyen bi sürü dizi izledim köyde.köy hayatı güzeldi ya insanlar hasbiydi.hiç şikayetçi olmadım.belki imkanlar kısıtlıydı ama hayatın tadı güzeldi.


Imamerhan
Aday Memur
18 Şubat 2018 16:44

Kisacasi.meyve veren agac taslanir her meslekte belli.sikintilar var isimizi yapalim.yeter gerisi boss konusan konussunin giybet etsin

18 Şubat 2018 19:01

Anlaşılan o ki, bu kardeşin köyde dizi izlemekten canı sıkılanca merkeze müezzin olarak geçmiş ve bir ara yüksek lisans yapmaya karar vermiş onun için de Müftü den izin koparamayınca şu günlerde gençlik merkezi açmaya karar vermiş

Ne diyelim Allah cc şifa versin

18 Şubat 2018 19:03

yoo köydeyim halada köydeyim haber kanalı hariç bişiy izlemem dizi ve film izleyenlere şaşıyorum ömrünüzü 1 sn bile değerlidir.

evvah38, 6 yıl önce

hocam köyde görev yapmadın herhal


evvah38
Aday Memur
18 Şubat 2018 19:13

Hocam haber izlemekten daha faydalı olduğunu söylemeliyim dizi izlemenin. ama kaliteli diziden bahsediyorum

SEYYİD TAHA, 6 yıl önce

yoo köydeyim halada köydeyim haber kanalı hariç bişiy izlemem dizi ve film izleyenlere şaşıyorum ömrünüzü 1 sn bile değerlidir.


evvah38
Aday Memur
18 Şubat 2018 19:15

Muhretem hocam mizah anlayışınıza hayran kaldım. teşekkür ederim.

Rabia Adviye, 6 yıl önce

Anlaşılan o ki, bu kardeşin köyde dizi izlemekten canı sıkılanca merkeze müezzin olarak geçmiş ve bir ara yüksek lisans yapmaya karar vermiş onun için de Müftü den izin koparamayınca şu günlerde gençlik merkezi açmaya karar vermiş

Ne diyelim Allah cc şifa versin

18 Şubat 2018 19:43

diziler kurgu haber ise asıl dır asıl varken kurgu ile oynanılmaz dizi izleyeceğinize yürüyüş yapın (ayette onlar boş faydasız şeyden uzak dururrular diyor)

evvah38, 6 yıl önce

Hocam haber izlemekten daha faydalı olduğunu söylemeliyim dizi izlemenin. ama kaliteli diziden bahsediyorum


paslıcivi
Şube Müdürü
18 Şubat 2018 20:04

Zaten vücuh ve nezair gibi anlam içeren bu kişilik, "Yüksek Lisans yapamıyorum beni engelliyorlar" diyerek girdi foruma.

Son Forum Bükücü, Forum Fritözü ile müsemması elzem...

Rabia Adviye, 6 yıl önce

Anlaşılan o ki, bu kardeşin köyde dizi izlemekten canı sıkılanca merkeze müezzin olarak geçmiş ve bir ara yüksek lisans yapmaya karar vermiş onun için de Müftü den izin koparamayınca şu günlerde gençlik merkezi açmaya karar vermiş

Ne diyelim Allah cc şifa versin


evvah38
Aday Memur
18 Şubat 2018 20:22

Hocam dizi izlemek de bir sanat değil mdiir sayın hocam

SEYYİD TAHA, 6 yıl önce

diziler kurgu haber ise asıl dır asıl varken kurgu ile oynanılmaz dizi izleyeceğinize yürüyüş yapın (ayette onlar boş faydasız şeyden uzak dururrular diyor)


Temir34
Aday Memur
18 Şubat 2018 20:57

prıson break favorımdı ama la casa de papel onu bile gecti diyebilirim.adamlar yapmış.


evvah38
Aday Memur
18 Şubat 2018 21:16

Evet kardeşim bende yeni izledim bititrdim.çok iyi film yapmışlar adamlar

Temir34, 6 yıl önce

prıson break favorımdı ama la casa de papel onu bile gecti diyebilirim.adamlar yapmış.

19 Şubat 2018 16:15

desene tüm dizi izleyenler sanatcıı

evvah38, 6 yıl önce

Hocam dizi izlemek de bir sanat değil mdiir sayın hocam


memurdegil
Aday Memur
20 Şubat 2018 15:57

Hatalı bir teşvikte bulunuyorsunuz. Sadece hatırlatma, Kur'an okumak gerekli;

أَحَسِبَ النَّاسُ أَن يُتْرَكُوا أَن يَقُولُوا آمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ

İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «İman ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Ankebut Suresi 2. ayet meali)

أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ

?Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?? (Mü'minun Suresi 115)


omersevda
Şef
21 Şubat 2018 19:32

Hocam bu dizi izleyen arkadaşların sahidligine göre ahlaksız bir dizi açık sahneler çok nasıl olur da bir imam olarak birde imamlara önerirsiniz

Toplam 20 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi