eskiyi savunanlar öğretmenin tek altarnatif olduğu zamanları savunuyor demektir ki artık o zamanda değiliz. öğretmen günümüzde tek bilgi kaynağı değildir. öğrenciler ise artık eti senin kemiği benim anlayışıyla okula gönderilmiyor. bunları savunanlara bol bol eğitimle ilgili makale okumalarını tavsiye ederim.
2000 li yılları savunanlar işini yaparken gücünü öğrenciyi korkutmaktan almışlardır. dayak vardır. herşey vardır ama eğitimini aldığı kariyerim dediği mesleğinin yöntem ve tekniklerini kullanmamaktadır. öğrencilere korkutularak saygı duymayı öğretilmiştir. dayak atılarak bastırılmış ve sindirilmiştir.
yönetici öğretmen ilişkilerine gelince bugun o nazik dudaklanızla mobbing dediğiniz bana mobbing yapılıyor dediğiniz herşeyin kralını o zamanlar yaptılar. bitaneniz bir idareciye bişey söyleyebiliyormuydu?
işte gelenekselcilerin sorunu bu eskiye olan özlemlerini sürekli düşünmekten kendilerini yenileyecek vakit bulamıyorlar. artık gelenekselcilikten eskiye olan özlemden vazgeçin çünkü artık o devirler geride kaldı.
ayrıca ayaklar baş oldu derken bunu hangi somut delilllere dayandırıyorsunuz merak ettim. bunu söylerken bile bir öznel değerlendirme olduğunun farkındamısınız ?ve liyakat dediğiniz safsata da nedir bunu anlamış değilim. birinin liyakatlı olup olmadığını değerlebdirecek konumdamısınız? ya da buna karar verebilirmisiniz? eğer öyle olduğunu düşünüyorsanız buyurun size de bu taslakta değerlendirme imkanı sunulmuştur. değerlendirin.
ayrıca değerlendirenlerin de bakkal muhtar vs. değil eğitimin bir parçası eğitim bir tarafı olduğunu siz de çok iyi biliyorsunuz?
hem öğrenci okutacaksınız hem veli ile ietişime geçeceksiniz hem de onları yok sayacaksınız. hizmet alan herkes hizmet aldığı yeri kişiyi kurumu değerlendirir. bunun aksini savunmak ben herşeyi yaparm ama kimse bana karışamaz demektir.
neden çekiniyorsunuz?
eskiyi savunanlar öğretmenin tek altarnatif olduğu zamanları savunuyor demektir ki artık o zamanda değiliz. öğretmen günümüzde tek bilgi kaynağı değildir. öğrenciler ise artık eti senin kemiği benim anlayışıyla okula gönderilmiyor. bunları savunanlara bol bol eğitimle ilgili makale okumalarını tavsiye ederim.
2000 li yılları savunanlar işini yaparken gücünü öğrenciyi korkutmaktan almışlardır. dayak vardır. herşey vardır ama eğitimini aldığı kariyerim dediği mesleğinin yöntem ve tekniklerini kullanmamaktadır. öğrencilere korkutularak saygı duymayı öğretilmiştir. dayak atılarak bastırılmış ve sindirilmiştir.
yönetici öğretmen ilişkilerine gelince bugun o nazik dudaklanızla mobbing dediğiniz bana mobbing yapılıyor dediğiniz herşeyin kralını o zamanlar yaptılar. bitaneniz bir idareciye bişey söyleyebiliyormuydu?
işte gelenekselcilerin sorunu bu eskiye olan özlemlerini sürekli düşünmekten kendilerini yenileyecek vakit bulamıyorlar. artık gelenekselcilikten eskiye olan özlemden vazgeçin çünkü artık o devirler geride kaldı.
ayrıca ayaklar baş oldu derken bunu hangi somut delilllere dayandırıyorsunuz merak ettim. bunu söylerken bile bir öznel değerlendirme olduğunun farkındamısınız ?ve liyakat dediğiniz safsata da nedir bunu anlamış değilim. birinin liyakatlı olup olmadığını değerlebdirecek konumdamısınız? ya da buna karar verebilirmisiniz? eğer öyle olduğunu düşünüyorsanız buyurun size de bu taslakta değerlendirme imkanı sunulmuştur. değerlendirin.
ayrıca değerlendirenlerin de bakkal muhtar vs. değil eğitimin bir parçası eğitim bir tarafı olduğunu siz de çok iyi biliyorsunuz?
hem öğrenci okutacaksınız hem veli ile ietişime geçeceksiniz hem de onları yok sayacaksınız. hizmet alan herkes hizmet aldığı yeri kişiyi kurumu değerlendirir. bunun aksini savunmak ben herşeyi yaparm ama kimse bana karışamaz demektir.
neden çekiniyorsunuz?
selamdar , 6 yıl önce
İlahi sn coshua sizi bilemem ama o değindiğim tarihte ben 3 senelik öğretmendim gene. Neden bilmeyeyim hocam ? O tarihte öğretmen şamar oğlanı, veli ve öğrenci de ağababası değillerdi..
Gelin görün ki zaman tüneline girdiğimiz de, ayaklar baş oldu, liyakatten eser kalmadı, okullar ve okul aile birlikleri öğretmene komplo ve kumpas kurulan birer mekanizmalara dönüverdi.
Yazımın geçmişine bakarsanız, karşı olduğum argumanın "Performans Belirleme" olmadığını, aksine bunun ortaya sürülerek, eğitimi ve okulları tamamen polemiğe sürükleyecek, yanlış bir methoda atıf yaptığımı göreceksiniz. Öğretmenlik bir kariyer ve ihtisas mesleğidir.
İhtisas alanı ve mesleklerinde de aslolan, aynı altyapıdan gelen denetleyiciler ile bu işlemin esas alınması olayıdır. Bakkalın, çakkalın, muhtarın, öğrencinin işi değil bu iş... Haksız mıyım ki