Görüyor musun gece üşümüş
Mum ışığı nasıl titriyor?
Dilimde hece tiril tiril,
Ayın şavkı oynasır iken suda,
İnsanın insana
yaptığı seyler içe sinmiyor..
"Her sey"
Kundağa sarılmış bebeğin
İç geçirmeleri gibi,
Saatler yarınsızlığa ayarlı
Rüzgar bile ezile ezile
Nefesini katıyor karanlığa da
Bebeğin incideki isyan dinmiyor.
Dinliyor musun dalgaların sesini
Çaresiz bir çocuğun kalbi gibi,
Neylesin ki ustaya,
Eti senin demis babası!
Kemiği benim.
Saatlerin yarın için durdugu o an
Bu sözlerle percinlenir köleligi!
Ki bu yol gayrı geri dönmüyor.
Çaresizlik maraz doğurur!
Minarelerde titreyen kandilleri gibi?
Tecavüze ugrayan Çocukların yüzleri
İçinde ne kadar yıldız saklasada
Suya düşen umutlar
Eğiliyor rüzgarlara, ama sönmüyor..
Şimdi hangi düşleri saklamalı ki
Durdursun kalbinde isyan
Hangi umut yüreği nasırlaştırmaz
Yada hangi rüzgar esip dururken
Karanlığın dineceği sabahı bekler.
Zama tersine dönerken
Başını hangi yastığa koyacak
Sırtını kime yaslayacaksın bilmiyor ki..
Ama çaresizlik
Umut biliyor, yarına
Bir sabah,
İlk bahar düşer kapıya da
Çıplak ağaçları okşar sıcak bir el.
Sonra düğün taçları gibi
Asılır dallara yeşil yapraklar..
Belki bir sabah,
Avuçlarından
Işık serpecek yeryüzüne!
Gayrı ümitler,
Arkası bilinmeyen küçük pencere!
Kanayan yaraları sarmıyorki..
Yine dudaklarıdan
Sözcükler dökülecek
Yıldız tozları, çiçek polenleri,
Ve ateş böcekleri
Toprak bizim icin uyanıyor,
Güneş bizim için doğuyor!
Yıldızları titreyen gecenin örttükleri.
İnsanlık hala rüyadan, aymıyorki.
Yeni cemreler düsüyor gelen günlere
Yeni hayatlara umut
İlk bahara sevda!
Duyuyormusun,
Ellerinde ellerim üşüyor,
Can bedende tükeniyorda!
Çaressizliğin yüzünü, görmüyorki..
Abdullah Oral. Vurguni Şair
Görüyor musun gece üşümüş
Mum ışığı nasıl titriyor?
Dilimde hece tiril tiril,
Ayın şavkı oynasır iken suda,
İnsanın insana
yaptığı seyler içe sinmiyor..
"Her sey"
Kundağa sarılmış bebeğin
İç geçirmeleri gibi,
Saatler yarınsızlığa ayarlı
Rüzgar bile ezile ezile
Nefesini katıyor karanlığa da
Bebeğin incideki isyan dinmiyor.
Dinliyor musun dalgaların sesini
Çaresiz bir çocuğun kalbi gibi,
Neylesin ki ustaya,
Eti senin demis babası!
Kemiği benim.
Saatlerin yarın için durdugu o an
Bu sözlerle percinlenir köleligi!
Ki bu yol gayrı geri dönmüyor.
Çaresizlik maraz doğurur!
Minarelerde titreyen kandilleri gibi?
Tecavüze ugrayan Çocukların yüzleri
İçinde ne kadar yıldız saklasada
Suya düşen umutlar
Eğiliyor rüzgarlara, ama sönmüyor..
Şimdi hangi düşleri saklamalı ki
Durdursun kalbinde isyan
Hangi umut yüreği nasırlaştırmaz
Yada hangi rüzgar esip dururken
Karanlığın dineceği sabahı bekler.
Zama tersine dönerken
Başını hangi yastığa koyacak
Sırtını kime yaslayacaksın bilmiyor ki..
Ama çaresizlik
Umut biliyor, yarına
Bir sabah,
İlk bahar düşer kapıya da
Çıplak ağaçları okşar sıcak bir el.
Sonra düğün taçları gibi
Asılır dallara yeşil yapraklar..
Belki bir sabah,
Avuçlarından
Işık serpecek yeryüzüne!
Gayrı ümitler,
Arkası bilinmeyen küçük pencere!
Kanayan yaraları sarmıyorki..
Yine dudaklarıdan
Sözcükler dökülecek
Yıldız tozları, çiçek polenleri,
Ve ateş böcekleri
Toprak bizim icin uyanıyor,
Güneş bizim için doğuyor!
Yıldızları titreyen gecenin örttükleri.
İnsanlık hala rüyadan, aymıyorki.
Yeni cemreler düsüyor gelen günlere
Yeni hayatlara umut
İlk bahara sevda!
Duyuyormusun,
Ellerinde ellerim üşüyor,
Can bedende tükeniyorda!
Çaressizliğin yüzünü, görmüyorki..
Abdullah Oral. Vurguni Şair