Yaşadım Artık Bitti ( Ziya Osman Saba)
Yaşadım aranızda, artık bitti, insanlar!
Fenaları tanıdım ve sevdim iyileri.
Kavgamız sona erdi, tükendi bütün günler.
İnsanlar! sıranızdan çıkan insanın biri.
Ben de taşıdım, akşam, bir eve bir ekmeği,
Yaşadım bir kenarda, habersiz Hintten, Çinden
Ömrümün bilmiyorum her an neresindeyim!
Fakat sesler geliyor gelecekler içinden.
Beni hep kucağına alıyor büyükbabam.
Karyolamın başında masal söylüyor dadım,
İlk defa tutuyorum sevgilimin elini.
Geçip gittiniz işte.. Ah, nedir ki hayatım!
Yarabbim! o günleri yaşamak istiyorum.
Bak içerim kanıyor o günleri anınca.
Tamamladım ömrümü dünyanızda, insanlar!
Nereyi göreceğim gözlerim kapanınca?
İrşad ( Kemalettin Kamu)
Sevgilim güvenme güzelliğine,
Senin de saçların tarumar olur;
Aldanma talihin pembe rengine,
Hayatın uzun bir intizar olur.
***
Sevgilim her insan doğarken ağlar,
Çiçeklerle açar, sularla çağlar,
Rehgüzarı olur bahçeler, bağlar,
Nihayet isimsiz bir mezar olur.
Sevgilim baksana bir yanda gülen,
Bir yanda gözünün yaşını silen,
Kimi benim gibi erir derdinden,
Kimi senin gibi bahtiyar olur.
Sevgilim senin de geçer zamanın,
Ne şöhretin kalır, ne hüsn-ü anın,
Böyledir kanunu kahpe dünyanın,
Dört mevsim içinde bir bahar olur!
Güneşi İçenlerin Türküsü ( Nazım Hikmet)
Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
İşte:
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Güneşi zaaptedeceğiz
Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş'emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
o -an-
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!
Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Güneşi zaaaptedeceğiz
Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti,
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran,
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
Emret ki ölelim
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!
Güneşi zaaaaptedeceğiz
Toprak bakır
gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
Haykıralım!
Kalbim Dinamit Kuyusu ( Ahmet Arif)
Beni, gözlerin götürür
Gözlerin
Aşkla, acıyla..
Kuşatmışlar
Sesimi, soluğumu
Kesilmiş
Tuz-ekmek payım
Vurgunum
Ve darda,
Gözaltındayım.
Dal, kor keser
Penceremde açarsa
Kuş, vurulur
Üzerimden uçarsa.
Ve hal böyle böyle,
Yol bu yöndeyken
Gelir,
Ki her gelişinde
Daha da içten
Soluk soluğa
Benim olursun.
Amansız sarmasında
Kollarımın
Esrik,
Çığlık çığlığa
Erir, kar gibi vücudun...
Nicedir,
Kahpe ağzında
Bir salgın,
Bir deprem gibi künyemiz.
Başımıza zindan dünyamız.
Biz ki
Yarınıyız halkın,
Umudu, yüzakıyız,
Hıncı, namusu...
Şafakları,
Taa şafakları
Hey canım,
Kalbim
Dinamit kuyusu...
Devrim Yeryüzüne Yalın Bir Bakıştır (Tarık Tufan)
Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli baktığında.
Şehrin her bir köşesini ve her köşesinde başka bir hayata dönüşen gölgeleri fark edebilmeli. Sahici olan ne varsa ve içinde yaşamak adına bir giz taşıyan ne varsa fark edebilmelisin. Böylece zaman senin kollarında uzamalı. Bazen akrebi sımsıkı avuçlarında tutmalısın. Kimi zaman da bir yelkovanın sırtında savaşmalısın ara sokakların içinde.
Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli her baktığında.
Gizli akıtılan gözyaşlarının, yarım kalmış hesabı hırslandırmalı yüreğini. Soğuk bir oda da, eskimiş bir yatağa uzanmış ve kısık yanan bir lambaya saatler boyunca bakan bir adamın incinmişliğine dikkat kesilmelisin. Onurlu bir adamın incinmişliğiyle pusulanmış sokaklarda yürüyüp, ihanetin ayak izlerinde okumalısın hayatın kaypak yüzünü.
Çekip giden bir kadının geride bıraktığı son hicaz hüzünleri özenle toplamalısın odanın içinde. Bir kristal bardağı tutuyormuşçasına özenle toplamalı ve mümkün olduğunca gözlerden uzakta tutmalısın.
Hırçın bir kuzey rüzgârı gibi esmeli bakışların kentin sokaklarında.
Bir kadının saçlarından ateşi çalmalı ve yoksul erkeklerin parmak aralarına salmalısın. Yoksul evlerin ocaklarından kaynayan yalancı tencereleri görmeli ve tahta altını yitirmiş çocuklarla yürümelisin savaş alanına. Vitrinlerden ganimet toplamalı çocuklar ve zengin korkulardan pay kapmalı gecekondu sokaklarına. Zengin düşlerden doldurmalılar kirli avuçlarına. Sen sokakların başını tutmalısın ve aynasızların sirenlerine kulak kabartmalısın.
Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli baktığında.
Herkes el ayak çektiğinde sokaklardan yüksekçe bir yere çıkmalı ve Kudüs'ü izlemelisin gece yarılarında. Kayan her bir yıldıza selam durup, taş atan avuçlarını okşamalısın çocukların. Sonra Mekke'den gelen bir rüzgâra yüz sürmelisin. Eski zamanlardan kalma selamlar doluşmalı koynuna.
Taşın altındaki siyah adamın iniltilerine kulak kesilmelisin ve hayat her sabah yeniden yaratıldığında, sen yeniden ayaklarının altında kanayan yaralarını sarmalayıp yürümelisin.
Dik başlı yürüyüşlerin olmalı.
Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi, umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin. Fakat hiç kimse bir yaprağa gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı. Güçlü ve direngen yürüyüşlerin olmalı.
Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli her baktığında.
Bir gece kimselere fark ettirmeden kimsesizler mezarlığına gömülen bir genç kızın cesedini görmelisin. Gözleri bağlanmış bir adamın, çığlıklar gelen bir odaya adım atarken irkilmesini görmelisin. İki adımlık bir voltanın ürküten yalnızlığına dikkat kesilmeli bakışların. Tecrit edilmiş hayatların kimselerin duyamadığı iç çekişlerine çevirmelisin bakışlarını.
Acıyı fark etmeli gözlerin.
Bir okulun önünde utanca dönük genç kız adımlarını fark etmeli.
Fabrika önünde üç kuruşluk boyun eğmeleri fark etmeli.
Hayata yalın bir bakış fırlatmalısın.
Ne varsa etrafında, şehri istila etmiş ne varsa.
Bir yaşama şahitlik etmenin yorgunluğuna aldırmadan, yalın bir bakış fırlatmalısın uzak yerlere bile. Senin fark etmediğin hiçbir soğuk ev kalmamalı.
Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli.
"Ve devrim; yeryüzüne yalın bir bakıştır..."
Yavaşça Dokun Yaralarıma ( Tarık Tufan)
Yavaşça dokun yaralarıma.
Yavaşça.
Annesi dün ölmüş çocuklara dokunurcasına şefkatle.
Bin yıllık mushafın sayfalarına nasıl dokunursa insan, öyle dokun.
Ben kolayca incinirim bilirsin.
Kolayca hasta olur, kolayca vazgeçerim zor olan ne varsa.
Kolayca doğmuşum annem öyle söylüyor.
Sultan (Cahit Zarifoğlu)
Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum
Bugün ve Bugün (Özdemir Asaf)
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına.
Daha dün doğmuşuz sanki
Yeni okula başlamışız
Yeni sevmişiz
Hele sen de bir bak hayatına
Yarın bitecek sanki her şey
Yarın ölecek gibiyiz.
Daha doymamışız yaşamasına
Günlerimiz dün bir, bugün iki
Sakın bir şey bırakma yarına
Yarın yok ki.
Seninle Olmanın En Güzel Yanı(Can Yücel)
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
?Seni seviyorum? sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek?
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana? Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek? Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak? Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi? Isırmazdım dilimin ucunu? Özlemezdim seni yanımdayken. Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda? Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize? Ve her kulaçta haykırırdım seni..
Ama sen hiç benimle olmadın ki?
Ya aklın başka yerlerdeydi ya yüreğin?
https://www.youtube.com/watch?v=g8dUpq8mgAA
09.06.2020
Bambaşka (Abdurrahim Karakoç)
Doktor, benim derdim bambaşka bir dert
Ağrıyan yerimi sorma boşuna.
Yazdığın reçete değer mi zahmet?
Kağıtla kalemi yorma boşuna.
Kerem eyle, fayda vermez yardımın
Tıp ilminde çaresi yok derdimin
Her tarafı gurbet olmuş yurdumun
Düşünceme tuzak kurma boşuna.
Gönlüm yığın yığın hasret yüklüdür
İçimde tarifsiz keder saklıdır
Sökemezsin yaralarım köklüdür
Merhem sürüp, sargı sarma boşuna.
Dost yolları nakışlandı kanımdan
Sevdiklerim vergi keser canımdan
Sükûta muhtacım, ayrıl yanımdan
İncitip günaha girme boşuna.
Aşk koymuşlar ıstırabın adını
Alamadım yaşamanın tadını
Yapacaksan eğer bana yardımı
Öldür kurtar, ilâç verme boşuna.
10.06.2020
Geçen Yaz (Yahya Kemal Beyatlı)
Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle
Her anını, her rengini, her şi'rini hazdan.
Halâ doludur bahçeler en tatlı sesinle!
Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan
Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;
Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin...
Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!
11.06.2020
Yalnızlık (Attila İlhan)
Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır
Yıldızlar, aydınlık fikirler gibi
tavanda salkım salkım
bu gece dağ başları kadar
yalnızım.
Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından,
dudaklarımda
eski bir mektep türküsü
karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim,
gözlerim, gözlerini arıyor durmadan;
nerdesin?
Merhaba anne, yine ben geldimMerak etme okuldan çiktim da geldim.Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama,Ali okula gitmezsem annem çok kizar merak eder, demiştide onun için söylüyorum.Geçen hafta ögretmen sag elimde sarimsak,sol elimde sogan dedirte dedirteÖgretti sagimi solumu.Ben biliyorum artik anne, sagim neresi solum neresi,Agriyan yanimin neresi oldugunu simdi iyi biliyorum anneHani geçen geldigimde, suram aciyor, suram iste demistim de,Bir türlü söyleyememistim ya aciyan yanimi anne,Bak simdi söylüyorum.Suram iste sol yanim çok aciyor anne,Hem de her gün aciyor anne, her günDün sabah annesi Ayse;nin saçlarini örmüstü.Elinden tutup okula getirdi.Yakasi da danteldi. Zil çalinca öptü, hadi yavrum sinifa dediBende agladim Agladim iste utanmadim.Ögretmen ne oldu dedi. Düstüm dizim çok aciyor dedim.Yalan söyledim anne,Dizim acimiyordu ama, sol yanim çok aciyordu anne!Bu gün bende saçim örülsün istedim.Babam ördü ama onunki gibi olmadi.Dantel yaka istedim, babam ben bilmem ki kizim dediBari okula sen götür dedim.Kizim is dedi. Bende bana ne dedim agladim.Kizim ekmek dedi babam.Sustum ama , okula giderken yine agladim anne.Ha bide sol yanim yine çok acidi anneHerkesin çoraplari bembeyaz, benimkiler gri gibi.Zeynep annem beyazlara renkli çamasir katmadan yikiyormus dedi.Babam hepsini birlikte yikiyor,babam çamasir yikamasini bilmiyor mu anne?Of babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.Üzülmesin diye söylemiyorum ama,Arkadaslarim her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.E biliyorum babam pasta yapmasini bilmez anne.Hava karariyor, ben gideyim anne,Babam bilmiyor kaçip kaçip sana geldigimi?Duyarsa kizmaz ama, çok üzülür biliyorum.Kim bozuyor topragini, çiçeklerini kim kopariyor!izin verme anne, ne olur topragina el sürdürme!Eve gidince aklima geliyor, bide bunun için agliyorum anne.Bak kavanoz yanimda, topragindan bir avuç daha alayim.Biliyor musun anne, her gelisimde aldigim topraklarini,Su kavanozda biriktirdim,üzerine de resmini yapistirip bas ucuma koydum.Her sabah onu öpüyor, kokluyorum.Kimseye söyleme ama anne, bazen de konusuyorum onunla.Ne yapayim seni çok özlüyorum anne.Ha unutmadan! Ögretmen yarinanneyi anlatan bir yazi yazacaksiniz dedi.Ben babama yazdiracagim,ögretmen anlarsa çok kizar ama, bana ne,Kizarsa kizsin. Ben seni hiç görmedim ki, neyi nasil anlatacagim anne,Senin adin geçince, sol yanim aciyor anne, Hiçbir sey yutamiyorum.Bazen de dayanamayip agliyorum. Kagida da böyle yazamam ya anne.Ben gidiyorum anne, Topragini öpeyim, sende rüyama gel beni öp,Mutlaka gel anne. Sen rüyama gelmeyince,sol yanimin acisiyla uyaniyorum anneSol yanim açiyor anne. Iste tam surasi,Sol yanimÇok aciyor anne.Seni çok özledim, çok...anne
https://www.youtube.com/watch?v=zcp93XJSQCA
Bu şiirimin mısraları'nı Sahi İstanbul'da dinler mi? Şiirlerimi senin gibi Martılar, vapur sesleri
Bu şiirimin mısraları'nı Sahi İstanbul'da dinler mi? Şiirlerimi senin gibi Martılar, vapur sesleri kare kod, 9 ay önce - Alıntıya git
Bu şiirimin mısraları'nı
Sahi İstanbul'da dinler mi?
Şiirlerimi senin gibi
Martılar, vapur sesleri
Masmavi gökyüzü'de eşlik eder mi? bize
Yalnızlığım
12.06.2020
Romantizmin Yeniden Keşfi (İsmail Kılıçarslan)
saymadım. bu bilmem kaçıncısı olacak bu vişne tadını alışımın
bir kar yağacak, bir göle bakıp hisleneceğim
gece geç vakit acele acele bir şiir bulup unutacağım
böyle olacak romantizmi yeniden keşfim, böyle olacak vişnenin tadı
hem zaten ben sonbaharda doğmuş biri olarak
hep uzaktan sevmeyi hep uzağı sevmek sanarak
varıp gidip bir şeyh efendinin elini tutmadım mı
bir kaşık, bir çorba, yeterince ritmik yeterince tok
ve esnaftan biri olan babam bana hep romantizmi öğretmedi mi
öyleyse nedir keşfetmek istediğim
öyleyse nedir bu göle, bu karın yağışına bakıp
karın yağışı bende başlar: karın içinde bir şarklı şair gizli
şark dedim: oyuna yeniden başladım
13.06.2020
Aşk Şiiri (İsmail Kılıçarslan)
ben uzun yeni harmandım, sen tekinsiz bir bakış
sen haldun tanerin duvar dibiydin, ben bodrum katta öğrenci evi
sen yanlış alarmdın, ben sızlayan on yedi
böylece karar verdim aşk şiiri yazmaya
fazla tutkulu, fazla türk, fazla bilmem ne
kızkulesi-üsküdar, üsküdar-kızkulesi
arada boşluk yok, arada hiçbir şey
fazla yakın, fazla tehlikeli
dersten kaçınca içimdeki geri dönme isteği
belki de tırnaklarımı yerken utanmamla ilgili
belki mezar taşlarına bakarken nesneyim
belki ben dün gece öldüm, farkında değilim
ve cebimdeki çek yapımı makine
bana en çok erkek olduğumu
şimdi ben bunları düşünmesem
kimsesiz kalmaktan korkuyorum iyi mi
o kızı bir daha görememekten
kul vefasızsa kader ne yapsın diyememekten
korkuyorum Allah'ım ve görünürde bir yorgan yok
yani durum son vapuru kaçırmak kadar tehlikeli
14.06.2020
Deli Kuş (Ahmet Telli)
Deli kuş bilir misin nedir
türküler kadar sevdalanmak
duyabilmek yüreğinde
bir depremin uğultusunu
Suya düşen bir karanfilse yüreğin
bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm
vursun seni o taştan bu taşa
o çağlayandan bu çağlayana
Kavgadan uzak kalmışsan
sevdadan da uzaksın demektir
devinmez yüreğinin mağması
çatlamaz sabrın kara taşı
15.06.2020
Sana Bulaşmış Olmalıyım (Meryem Coşkunca)
atomların arasındaki boşluğu tam üç yılda açtım.
sesinin dalgalarını kulaklarıma bir bir taşıdım.
zor oldu. dalga beni dışına taşırdı.
dışarıyı da aldım dalgalı taşıdım.
insan katıyken boşluğu azdır, dedim.
katı halini sıvı halinden tam üç yılda ayırdım.
kaşlarını çat dedim çat kaşlarını.
çıtt kır her şeyi. çıtt önce beni.
burası ova. beş ev bir kapı.
bir kapı beşş bin sess.
katı haldeyken boşluk daha az.
çat kaşları ve konuş ve çat kaşları.
hah! sesin maddeye çarptı.
maddeden geçti sesin -nasıl olur- sesime çarptı.
içe sinmek ne demek tam üç yılda anladım.
oh dedim! işte sana en az bir defa ulaşmış olmanın sevinci.
oh dedim! dünyanın ritmini içime çektim.
dünyaya bulaşan sözcük sert düşermiş.
-nasıl olur- ses de burkulurmuş.
seni seviyorum. bahçeyi yarıladım diyecekken dedim:
-seni evsiyorum. bahçeyi yaraladım.
sonra kalktım kendimi yaraladım.
bunları tam üç yılda anladım.
meçhul olan anlamı dağıtır.
kalktım.
dağıttım.
16.06.2020
Ağustos Çıkmazı (Attila İlhan)
Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Durduğun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin yorulursun
Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin, çocuğun olur
Beni koyup koyup gitme, n' olursun
Elimi tutuyorlar ayağımı
Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor
Param olsa hevesim
Yaptıklarını affettim
Seninle gelemeyeceğim Attilâ İlhan
Beni koyup koyup gitme, n'olursun.