Merhaba. Bir öğretmen olarak görüş, gözlem ve izlenimlerimi yansıtmaktan yanayım. İyi bilindiği gibi son yıllarda eğitim sistemimiz, maalesef bir kısım karanlık üst düzey bürokratlarınca assimile edilerek çok ciddi bir dezenforme sürecine maruz bırakılmıştır. Bu odakların amaç ve niyetini sorgulamak ayrıdır elbette, ki bize düşmez, ancak camiadan duyulan yoğun tepki, sitem ve önerilere de kulak tıkanmaya devam edilmiştir. Bu konuları alt-başlıklar halinde bir önem ve öncelik sırasına almaktan yanayım. İnşallah öngörülerim sn bakanlığımıza fikir verici, ışık tutucu bir nokta teşkil eder. 1- Önerim: Yönetici atama yönetmeliği ile zuhur eden torpil, göreceli idari anlayış ile yapılan görevlendirmeler ve çarşaf dolusu torpilli mülakat listeleri ile genel anlamda; torpilli atama (sendikal atama) anlamını teşkil eder vaziyetteki mülakat olayları kesinlikle son bulmalıdır. Çünkü yine iyi bilinmektedir ki ülkemizde 40 küsur senedir Fetö kalıntısı ve onun torpil mekanizması niteliğindeki mülakatlar , cidden bardağı taşırmış niteliktedir. 2. Konu: Disiplin, rehberlik ve sınıf geçme sisteminin amacı karşılayan, etkin, faal bir sisteme kavuşturulması gerektiğidir. Yeniden Yerli ve Milli bir eğitim sistemini vücuda getirmek için çok geç kalınmaktadır. Eğitim sistemimizde 'ödül ve ceza' kaldırılmış durumdadır. Diğer ülke ve milletlerin eğitim modeline bakılacak olunduğunda, biz de öğretmenin eli kolu bağlanmış, her tür idari yaptırım ve teşvikleri öğrenci üzerindeki etkisini yitirmiş, bu durum disiplin konusunda okulları içinden çıkılmaz noktalara taşımıştır. Önerim: Bir öğretmen yeri sırası geldiğinde, diğer öğrencilerin öğrenim haklarını gasp eden, öğrenim ortamını sabote eden, taşkınlıklar çıkaran sorunlu bir öğrenciyi dersten çıkarabilmeli ve o ilgili öğrenciyi yok yazabilmelidir. Ki böylelikle kendi hatasının bir dönütü olduğunu fark edebilmeli, öğrenci kendisini düzeltme fırsatını elde edebilmelidir. 3. Önerim: Rehberlik sistemsizliğidir. Maalesef ülkemiz eğitim sisteminde rehberliğe duyulan ağır tepkiler üzerinden 10 yıllar geçmekte olup, rehberlik hizmeti saha uygulamasından ve uzman faktöründen yoksun bırakılmış adeta odadan yönetim merkezli pasif ve atıl konumuna göz yumulmuştur. Amaca yatkınlığı şöyle dursun, okullarda sorunların çözümünden ziyade sorunun kaynağı haline gelmiştir. Rehber öğretmenlerimiz, her 15 günde bir ritüelinde her sınıf ve şubeye 1 saat katılmalı, uzmanlık faktörünü yansıtmalı, etkinlik temelli rehberliklerini kendileri yürütmeliler ki en azından öğrenci eksenimizi tanıyabilsinler. İletişim kanalı açık kalabilsin. 3. Önerim: Sınıf geçme sistemi acilen değiştirilmeli, çalışan öğrencinin hakkı gasp edilmekten vazgeçilmelidir. Son olarak: Dyk kurs sistemi, öğrenci seçimi adı altında rant odaklı düzenlemelere sahne olmuş, olmakta ve göreceli idari anlayışlar ve yandaş öğretmen tekeli ile yürütülmektedir. İlgili kurslardaki temel sıkıntı öğretmen seçtirme polemiği olup, bu kurslar mutlaka haftasonuna alınmalıdır. Saygılarımla.
Merhaba. Bir öğretmen olarak görüş, gözlem ve izlenimlerimi yansıtmaktan yanayım. İyi bilindiği gibi son yıllarda eğitim sistemimiz, maalesef bir kısım karanlık üst düzey bürokratlarınca assimile edilerek çok ciddi bir dezenforme sürecine maruz bırakılmıştır. Bu odakların amaç ve niyetini sorgulamak ayrıdır elbette, ki bize düşmez, ancak camiadan duyulan yoğun tepki, sitem ve önerilere de kulak tıkanmaya devam edilmiştir. Bu konuları alt-başlıklar halinde bir önem ve öncelik sırasına almaktan yanayım. İnşallah öngörülerim sn bakanlığımıza fikir verici, ışık tutucu bir nokta teşkil eder. 1- Önerim: Yönetici atama yönetmeliği ile zuhur eden torpil, göreceli idari anlayış ile yapılan görevlendirmeler ve çarşaf dolusu torpilli mülakat listeleri ile genel anlamda; torpilli atama (sendikal atama) anlamını teşkil eder vaziyetteki mülakat olayları kesinlikle son bulmalıdır. Çünkü yine iyi bilinmektedir ki ülkemizde 40 küsur senedir Fetö kalıntısı ve onun torpil mekanizması niteliğindeki mülakatlar , cidden bardağı taşırmış niteliktedir. 2. Konu: Disiplin, rehberlik ve sınıf geçme sisteminin amacı karşılayan, etkin, faal bir sisteme kavuşturulması gerektiğidir. Yeniden Yerli ve Milli bir eğitim sistemini vücuda getirmek için çok geç kalınmaktadır. Eğitim sistemimizde 'ödül ve ceza' kaldırılmış durumdadır. Diğer ülke ve milletlerin eğitim modeline bakılacak olunduğunda, biz de öğretmenin eli kolu bağlanmış, her tür idari yaptırım ve teşvikleri öğrenci üzerindeki etkisini yitirmiş, bu durum disiplin konusunda okulları içinden çıkılmaz noktalara taşımıştır. Önerim: Bir öğretmen yeri sırası geldiğinde, diğer öğrencilerin öğrenim haklarını gasp eden, öğrenim ortamını sabote eden, taşkınlıklar çıkaran sorunlu bir öğrenciyi dersten çıkarabilmeli ve o ilgili öğrenciyi yok yazabilmelidir. Ki böylelikle kendi hatasının bir dönütü olduğunu fark edebilmeli, öğrenci kendisini düzeltme fırsatını elde edebilmelidir. 3. Önerim: Rehberlik sistemsizliğidir. Maalesef ülkemiz eğitim sisteminde rehberliğe duyulan ağır tepkiler üzerinden 10 yıllar geçmekte olup, rehberlik hizmeti saha uygulamasından ve uzman faktöründen yoksun bırakılmış adeta odadan yönetim merkezli pasif ve atıl konumuna göz yumulmuştur. Amaca yatkınlığı şöyle dursun, okullarda sorunların çözümünden ziyade sorunun kaynağı haline gelmiştir. Rehber öğretmenlerimiz, her 15 günde bir ritüelinde her sınıf ve şubeye 1 saat katılmalı, uzmanlık faktörünü yansıtmalı, etkinlik temelli rehberliklerini kendileri yürütmeliler ki en azından öğrenci eksenimizi tanıyabilsinler. İletişim kanalı açık kalabilsin. 3. Önerim: Sınıf geçme sistemi acilen değiştirilmeli, çalışan öğrencinin hakkı gasp edilmekten vazgeçilmelidir. Son olarak: Dyk kurs sistemi, öğrenci seçimi adı altında rant odaklı düzenlemelere sahne olmuş, olmakta ve göreceli idari anlayışlar ve yandaş öğretmen tekeli ile yürütülmektedir. İlgili kurslardaki temel sıkıntı öğretmen seçtirme polemiği olup, bu kurslar mutlaka haftasonuna alınmalıdır. Saygılarımla.