Editörler : F16 Gökçen
17 Ekim 2018 09:04

Bağırsaklarımız gerçekten de ikinci beyin mi?

Sürekli konuşulan, popüler olduğu kadar hakkında birçok yanlış bilgilerin de olduğu bir konudan bahsedeyim bugün. Bağırsaklarımız ve midemizde yaşayan bakteriler ve onların ruh sağlığımıza etkisi.

Bağırsakların ilginç bir özelliği vücuttaki diğer tüm organlardan farklı olarak kendi başına karar verebilen bir organ olmasıdır.

Enterik sinir sistemi (ESS) bağırsaklar, mide, pankreas vb gibi organların etrafındaki otonom sinir sistemi olup, merkezi sinir sisteminden (MSS) bağımsız olarak çalışır ve kendi kararlarını verir. ESS sempatik ve parasempatik sinir sistemlerini ciddi biçimde etkiler.

En önemli fonksiyonlarından birisi de bağışıklık sistemi üzerindeki hayati rolüdür. İçerisinde 500 milyon nöronu barındıran sistem olan ESS (neredeyse omuriliğimizdeki nöronlar kadar) bilgi toplama, kas kontrolü, ani karar verme gibi birçok fonksiyonu gerçekleştirir.

Bağırsaklarımızda bizlerle birlikte yaşayan milyarlarca bakteri, iyi ve kötü bakteriler olarak gruplandırılırlar. Dışkımızın yarısı bu bakterilerden oluşturur. Tahminen 500 farklı tür yaşamaktadır sindirim sistemimizde ve toplamda 1-2 kilo civarındadır. Yüzde 99´u 30-40 farklı türde bakterilerden oluşur.

Bu bakteriler farklı gıdalarla beslenirler. İçimizdeki bakteri florasını korumak, beslenme kaynaklarımızın farklı türlerden oluşması ile mümkündür. 1800´lü yılların başlarında Amerikalı bir doktorun araştırmaları,William Beumont, karın ve bağırsak sağlığı ile ruh sağlığı arasındaki bağı irdelemektedir. Son yıllarda bu konu sadece diyetisyenlerin ve gastroentrologların değil psikiyatristlerin de ilgi odağı olmaktadır....

Saygılarımla

Hasan Durna, uzman psikoterapist.


liebestraum
Şube Müdürü
17 Ekim 2018 14:54

Çok önemli bir konu bu. Paylaşımınız için teşekkürler. Kilo verme konusunda sıkıntı yaşayanlar yazacaklarımı dikkatli okusunlar.

Basit bir dille anlatırsak; "benim iradem zayıf, kendime hakim olamıyorum" gibi şeyler söylüyorsunuz ya, işte orda yanıldığınız nokta: sorunun kaynağı kişiliğiniz yada beyniniz değil. Asıl sorun bağırsak floranız ve hormonlarınız. Bu ikisini düzeltirseniz abur cubur yeme isteği ve iştahınız da düzelir ve rahat bir şekilde kilo verirsiniz.

Bağırsak florası yukarıda yazdığı gibi çeşitli bakterilerden oluşuyor ve hangisi çoğunluğu ele geçirirse, sizin iştahınızı ve ne yiyeceğinizi, mutluluğunuzu ve depresyonunuzu o bakteriler belirliyor. Kötü bakteriler mesela şekere bayılıyorlar. Siz şeker yedikçe onlar çoğalıyor ve çoğunlu ele geçirip size isteği herşeyi yaptırıyorlar.

İkinci önemli konu olan hormonları ise yine sindirim sistemindeki bakteriler ve ne kadar hareket ettiğiniz belirliyor. Hormon dengeniz bozuksa asla ve kata kilo veremezsiniz, hatta aç kalırsanız da kilo almaya devam edersiniz veya verseniz de geri dönüşü muhteşem olur, çünkü istediğiniz kadar iradeniz güçlü olsun hormonlarınıza karşı gelemezsiniz ve hormonlar er yada geç kazanır.

O yüzden 1- bağırsak bakterileri iyi bakteriler olacak 2- hormonlarınız mükemmel olacak. Bu ikisini sağlamak çok mu zor? Neyse ki hayır değil, bilinçli olursanız gayet kolay.

Neler yapacaksınız kısaca yazayım. Basit ve net kurallar koyuyorum. Kendiniz araştırın bunları. Kendinize sağlık açısından uygun olmayanları eleyebilirsiniz.

- aralıklı oruç (en az 16 saat) haftada 1-3 gün. oruç kan şekerini mükemmel düzenler.

- şekeri zehir olarak görmek ve uzak durmak

- kötü karbonhidrat (unlu mamuller, şekerli her şey) alımını %15'e kadar düşürmek

- pakette satılan, içine katkı maddesi konmuş tüm gıdalardan uzak durmak

- sebze ve protein ağırlıklı beslenmek

- hareketli yaşam

- koşu/jogging

- ağırlık çalışmak

- ara sıra ketojenik beslenmek

- ev yapımı yoğurt, yumurta, taze balık, paça çorbası (bunlar ilaç)

Basitçe bu işin yöntemlerini yazdım. Detaya inmiyorum. Sorusu olan sorar.


Özge9992
Aday Memur
18 Ekim 2018 01:34

Fonksiyonel tıptan yardım alıyorum şuan diyet,vitaminler,2haftalık antibiyotikle yola başladık süreç uzun. Yılmadan devam ????
Toplam 2 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi