YÖK predatory denilen diğer adı yırtıcı, şaibeli dergileri tanımamaya karar verdi. İşin içinde olmayanlar için gayet makul bir karar gibi, ama işin içinde olanlar bunun uygulanmasının ne kadar zor olduğunun farkındadır. Türkiye bunu uygulayacak ilk ülkeymiş, acaba niye ilk ülke bunu düşünmemiz lazım. Çünkü bunun uygulanabilirliği yok ve bir derginin şaibeli olup olmadığı objektif bir şey değildir. Şaibeli dergi listesini hazırlayan beall diye bir araştırmacı vardır ve bunu kendi subjektif yorumu ile hazırlamıştır. Çok enteresandır Cumhuriyet Science Journal,beall listesinde şaibeli dergi olarak gözüküyor ve TR dizinde de yer alıyor. Journal of Clinical and Analytical Medicine (JCAM)(Bir türk dergisi) ise otorite atıf dizini Web of Science'ın (WoS) çekirdek koleksiyonuna dahil edilen ESCI'de (Emerging Source Citation Index) dizinlenmektedir. Bu dergi de şaibe listesinde. Ve bunun gibi birçok dergiler var. Bu listenin baz alınması ne kadar sağlıksız gibi gözükse de hangi derginin şaibeli olduğunu kurumların ve kişilerin eline bırakmaktan çok çok daha iyi bir tercih olsa gerek. İşin çok daha vahim kısmı, her paralı derginin şaibeli olarak yaftalanması olabilir, çünkü haberlerde, rektörlerin açıklamalarında bu söyleme benzer yaklaşımlar da var. Parasız sci dergisinde yayını kabul olmayan birinin paralı sci dergi yerine, sci indeksi olmayan saçma sapan bir dergiye göndermeye mecbur bırakma durumu olabilir mi, böyle bir saçmalığın önünü açacaklarını hiç sanmıyorum, ama burası Türkiye herşey olabilir. Sonuç olarak planı yapılmamış bir şey, ortaya atılıyor ve yine sıkıntıyı akademisyenler yaşıyor. İşin çok daha tuhaf bir tarafı akademisyen yayınlattığı derginin şaibeli olmadığına dair imza atacakmış, gerçekten gülünç. Hangi derginin şaibeli olduğu bile şaibeli iken akademisyen mi bunun kararını verecek. Sonuç olarak yine sıkıntıyı akademisyen yaşıyor, şimdi yayını yollarken korkarak yolluyoruz acaba dergi şaibeli çıkar mı diye. Bu işin muhtemel sonuçları ise şöyle, bir dergi listesi çıkarılamayacak (inşallah çıkarılır), çünkü dergileri yaftalamak o kadar basit birşey değil, yorumu kurum ve kişilere bırakacaklar, onların eline bir koz daha vermiş olacaklar, torpili olanlar ne kadar şaibeli dergide yayın yapsa da ses çıkmayacak, dürüst akademisyenin önünü kesmek isteyenler de en üst düzey dergilerde yayın yapsa bile dergi paralı diye önü kesilecek, yine mağdur olan akademisyenler olacak. Sizce de durum böyle değil mi?
YÖK predatory denilen diğer adı yırtıcı, şaibeli dergileri tanımamaya karar verdi. İşin içinde olmayanlar için gayet makul bir karar gibi, ama işin içinde olanlar bunun uygulanmasının ne kadar zor olduğunun farkındadır. Türkiye bunu uygulayacak ilk ülkeymiş, acaba niye ilk ülke bunu düşünmemiz lazım. Çünkü bunun uygulanabilirliği yok ve bir derginin şaibeli olup olmadığı objektif bir şey değildir. Şaibeli dergi listesini hazırlayan beall diye bir araştırmacı vardır ve bunu kendi subjektif yorumu ile hazırlamıştır. Çok enteresandır Cumhuriyet Science Journal,beall listesinde şaibeli dergi olarak gözüküyor ve TR dizinde de yer alıyor. Journal of Clinical and Analytical Medicine (JCAM)(Bir türk dergisi) ise otorite atıf dizini Web of Science'ın (WoS) çekirdek koleksiyonuna dahil edilen ESCI'de (Emerging Source Citation Index) dizinlenmektedir. Bu dergi de şaibe listesinde. Ve bunun gibi birçok dergiler var. Bu listenin baz alınması ne kadar sağlıksız gibi gözükse de hangi derginin şaibeli olduğunu kurumların ve kişilerin eline bırakmaktan çok çok daha iyi bir tercih olsa gerek. İşin çok daha vahim kısmı, her paralı derginin şaibeli olarak yaftalanması olabilir, çünkü haberlerde, rektörlerin açıklamalarında bu söyleme benzer yaklaşımlar da var. Parasız sci dergisinde yayını kabul olmayan birinin paralı sci dergi yerine, sci indeksi olmayan saçma sapan bir dergiye göndermeye mecbur bırakma durumu olabilir mi, böyle bir saçmalığın önünü açacaklarını hiç sanmıyorum, ama burası Türkiye herşey olabilir. Sonuç olarak planı yapılmamış bir şey, ortaya atılıyor ve yine sıkıntıyı akademisyenler yaşıyor. İşin çok daha tuhaf bir tarafı akademisyen yayınlattığı derginin şaibeli olmadığına dair imza atacakmış, gerçekten gülünç. Hangi derginin şaibeli olduğu bile şaibeli iken akademisyen mi bunun kararını verecek. Sonuç olarak yine sıkıntıyı akademisyen yaşıyor, şimdi yayını yollarken korkarak yolluyoruz acaba dergi şaibeli çıkar mı diye. Bu işin muhtemel sonuçları ise şöyle, bir dergi listesi çıkarılamayacak (inşallah çıkarılır), çünkü dergileri yaftalamak o kadar basit birşey değil, yorumu kurum ve kişilere bırakacaklar, onların eline bir koz daha vermiş olacaklar, torpili olanlar ne kadar şaibeli dergide yayın yapsa da ses çıkmayacak, dürüst akademisyenin önünü kesmek isteyenler de en üst düzey dergilerde yayın yapsa bile dergi paralı diye önü kesilecek, yine mağdur olan akademisyenler olacak. Sizce de durum böyle değil mi?
supporters.
