Hocam her yiğidin yoğurt yeme tarzı farklıdır. Her okulun durumu da farklıdır. Ama ağzınız iyi laf yapmalı. Anından okkalı lafı yapıştırmak gerekiyor (hakaret değil). Çok aşırı kibar olmamak lazım. Kırmızı çizgiler çok fazla olmamalı ama olanları da sıkı sıkıya korumalısınız. Bir kere çiğnenirse her zaman çiğnenir. Bütün olumsuzlukları düzeltmek imkansız. Çok fazla sorun teşkil etmiyorsa görmezden/duymazdan gelmek lazım. Sınıf içinde yaptıramayacağınız talimatlardan kaçının. Örneğin "çık dışarı" diyeceğiniz bir öğrenci "çıkmıyorum" diyebilir. İmajınız o anda yerle bir olur. O yüzden "dışarı çıkar mısın?" denildiğinde "çıkmıyorum" derse "fiziken çıkmasan da değer olarak çıktın" deyip imajınızı zedeletmeden konuyu kapatabilirsiniz. Tabii bunu bir örnek olarak verdim. Benzer durumlarda kesin emirler vermekten kaçınmak lazım. Ders anlatmak için sesinizi yükseltmeyin. Siz yükselttikçe öğrenciler de sesini yükseltir. Siz susarsanız bir müddet sonra onlar da susar.
Başrol oyuncusu siz olmalısınız. Öğrencilerden biri olursa dersiniz sık sık bölünür. Öğrencilerin dikkatini kendi üzerinizde canlı tutmak için 40 dk. boyunca ders yapmak yerine ders aralarına ufak sataşmalar, espriler, ilginç bilgiler/anılar sıkıştırmak lazım. Bunları yapabilmek için de öğrencileri iyi i tanımak lazım. Kim şaka kaldırır, kim eleştiriye açıktır, kim asabidir bilinmeli.
İlk yılınızda sorunlar yaşamanız çok normal. Sorun sadece sizin dersiniz yaşanmıyor, buna emin olabilirsiniz. Tecrübe arttıkça, sınıf yönetimi de kolaylaşır. Okulunuzdaki kıdemli öğretmenlerden de ufak ufak bilgi alınabilir.
Kolaylıklar dilerim...
Hocam her yiğidin yoğurt yeme tarzı farklıdır. Her okulun durumu da farklıdır. Ama ağzınız iyi laf yapmalı. Anından okkalı lafı yapıştırmak gerekiyor (hakaret değil). Çok aşırı kibar olmamak lazım. Kırmızı çizgiler çok fazla olmamalı ama olanları da sıkı sıkıya korumalısınız. Bir kere çiğnenirse her zaman çiğnenir. Bütün olumsuzlukları düzeltmek imkansız. Çok fazla sorun teşkil etmiyorsa görmezden/duymazdan gelmek lazım. Sınıf içinde yaptıramayacağınız talimatlardan kaçının. Örneğin "çık dışarı" diyeceğiniz bir öğrenci "çıkmıyorum" diyebilir. İmajınız o anda yerle bir olur. O yüzden "dışarı çıkar mısın?" denildiğinde "çıkmıyorum" derse "fiziken çıkmasan da değer olarak çıktın" deyip imajınızı zedeletmeden konuyu kapatabilirsiniz. Tabii bunu bir örnek olarak verdim. Benzer durumlarda kesin emirler vermekten kaçınmak lazım. Ders anlatmak için sesinizi yükseltmeyin. Siz yükselttikçe öğrenciler de sesini yükseltir. Siz susarsanız bir müddet sonra onlar da susar.
Başrol oyuncusu siz olmalısınız. Öğrencilerden biri olursa dersiniz sık sık bölünür. Öğrencilerin dikkatini kendi üzerinizde canlı tutmak için 40 dk. boyunca ders yapmak yerine ders aralarına ufak sataşmalar, espriler, ilginç bilgiler/anılar sıkıştırmak lazım. Bunları yapabilmek için de öğrencileri iyi i tanımak lazım. Kim şaka kaldırır, kim eleştiriye açıktır, kim asabidir bilinmeli.
İlk yılınızda sorunlar yaşamanız çok normal. Sorun sadece sizin dersiniz yaşanmıyor, buna emin olabilirsiniz. Tecrübe arttıkça, sınıf yönetimi de kolaylaşır. Okulunuzdaki kıdemli öğretmenlerden de ufak ufak bilgi alınabilir.
Kolaylıklar dilerim...