Norm kadro yönetmeliği çıktıktan sonra üniversitelerde mağduriyetler yaşandı, halen de yaşanıyor. Bu mağduriyetler,
- Bölümlerde "başkaları gelirse önümüzü keserler" diye düşünen kişilerin, sınırlı kadro taleplerinin yapılması sonucunda yükselme kadrolarında sürecin tıkanmasından,
- Bölümlerin norm kadro sayılarının 6 veya 8 gibi yetersiz sayılarla sınırlanmasından,
- Anabilim dalı başkanlarının ve/veya bölüm başkanlarının ellerine geçen yetkiyi (mobbing aracı olarak) kötüye kullanmasından,
- Özellikle öğrenci almamış ve alamayan bölümlerin pasif olarak değerlendirilmesinden,
- YÖK'ün öğrenci alamayan bölümler ile ilgili akılcı politikalar üretememesinden,
- Yönetmelik gereği, bulunduğunuz anabilim dalı dışında boş bir anabilim dalı var ise, oraya birileri atanana kadar (!) diğer anabilim dallarına kadro ilanının yapılamaması,
- Yönetmelik gereği, üniversitelerin tüm kadro ihtiyaçlarını ön görmesinin beklenmesi (sonuçta yapılan hataların yine mağduriyetler doğurması), yıl başında ilan edilen kadro planının yıl içinde revize edilme şansının olmaması,
- Özellikle bu yıl ilk kez uygulanırken, pek çok birimin yönetmeliği anlayamamasından kaynaklanmaktadır.
YÖK yükselme kadroları için ise bir çözüm getirememektedir. Ancak hemen hemen her ilanda, ilgili alanda doktora yapmak veya doçentliği almanın dışında spesifik çalışma konuları yazılarak, kişiye özel ilan açmanın önünü açmaktadır. (Zira aynı YÖK, kişisel ilan olmaz demekte). Örneğin norm kadronun uygulandığı MEB de olduğu gibi, ulusal bazda tek bir puanlama sistemi ile her okula başvuru yapılamamaktadır. Çoğu üniversitenin atama kriterleri birbirinden farklı, ve ön görüşme yapılmadan açtırılabilen kadro da yok. Bu da kadro şartlarından anlaşılabilmekte.
Memleketin Yüksek Öğretiminin düşen kalitesinin, açılan bölümlerin boş kalması, buna rağmen hala yeni üniversite ve fakültelerin açılmaya devam edilmesi, gibi sorunlara rağmen, Norm Kadro nun üniversitelerde uygulanmaya çalışılmasının nedeni nedir?
Profesör ünvanındaki (yükselme kaygısı olmayan) akademisyenlerin iyi oldu demesi, alttaki kişilerin ise artık umutsuzluğa düşmesi ve akademide küskünlerin yaratılmasının nedeni nedir?
Norm kadro yönetmeliği, bölüm doldu artık denerek, kişilere Dr. Öğr. Üyeliği, Doçentlik ve yahut profesörlük vermeyerek, özlük haklarını vermeme yoluna dönüşmüştür. Öte yandan, bazı üniversitelerde kişisel ilişkilerle bunların tam tersi uygulamalarda olabilmektedir. O zaman bu yönetmelik niye çıkmıştır!
Norm kadro yönetmeliği çıktıktan sonra üniversitelerde mağduriyetler yaşandı, halen de yaşanıyor. Bu mağduriyetler,
- Bölümlerde "başkaları gelirse önümüzü keserler" diye düşünen kişilerin, sınırlı kadro taleplerinin yapılması sonucunda yükselme kadrolarında sürecin tıkanmasından,
- Bölümlerin norm kadro sayılarının 6 veya 8 gibi yetersiz sayılarla sınırlanmasından,
- Anabilim dalı başkanlarının ve/veya bölüm başkanlarının ellerine geçen yetkiyi (mobbing aracı olarak) kötüye kullanmasından,
- Özellikle öğrenci almamış ve alamayan bölümlerin pasif olarak değerlendirilmesinden,
- YÖK'ün öğrenci alamayan bölümler ile ilgili akılcı politikalar üretememesinden,
- Yönetmelik gereği, bulunduğunuz anabilim dalı dışında boş bir anabilim dalı var ise, oraya birileri atanana kadar (!) diğer anabilim dallarına kadro ilanının yapılamaması,
- Yönetmelik gereği, üniversitelerin tüm kadro ihtiyaçlarını ön görmesinin beklenmesi (sonuçta yapılan hataların yine mağduriyetler doğurması), yıl başında ilan edilen kadro planının yıl içinde revize edilme şansının olmaması,
- Özellikle bu yıl ilk kez uygulanırken, pek çok birimin yönetmeliği anlayamamasından kaynaklanmaktadır.
YÖK yükselme kadroları için ise bir çözüm getirememektedir. Ancak hemen hemen her ilanda, ilgili alanda doktora yapmak veya doçentliği almanın dışında spesifik çalışma konuları yazılarak, kişiye özel ilan açmanın önünü açmaktadır. (Zira aynı YÖK, kişisel ilan olmaz demekte). Örneğin norm kadronun uygulandığı MEB de olduğu gibi, ulusal bazda tek bir puanlama sistemi ile her okula başvuru yapılamamaktadır. Çoğu üniversitenin atama kriterleri birbirinden farklı, ve ön görüşme yapılmadan açtırılabilen kadro da yok. Bu da kadro şartlarından anlaşılabilmekte.
Memleketin Yüksek Öğretiminin düşen kalitesinin, açılan bölümlerin boş kalması, buna rağmen hala yeni üniversite ve fakültelerin açılmaya devam edilmesi, gibi sorunlara rağmen, Norm Kadro nun üniversitelerde uygulanmaya çalışılmasının nedeni nedir?
Profesör ünvanındaki (yükselme kaygısı olmayan) akademisyenlerin iyi oldu demesi, alttaki kişilerin ise artık umutsuzluğa düşmesi ve akademide küskünlerin yaratılmasının nedeni nedir?
Norm kadro yönetmeliği, bölüm doldu artık denerek, kişilere Dr. Öğr. Üyeliği, Doçentlik ve yahut profesörlük vermeyerek, özlük haklarını vermeme yoluna dönüşmüştür. Öte yandan, bazı üniversitelerde kişisel ilişkilerle bunların tam tersi uygulamalarda olabilmektedir. O zaman bu yönetmelik niye çıkmıştır!