BU BİR PROTESTO ÇAĞRISIDIR!
Memurlar.net sesimizi duyurmayarak sadece bize değil varoluş amacınada aykırı davranmaktadır. Memurlar.net?in şu an ki tutumu hatta hissizliği öyle bir boyuttadırki; bizde ?sesimizi duyurur mu?? dan önce ?sesimizi duyuyor mu?? sorusunu akıllara getiriyor. Her santimetresinde sesimizin biraz daha az duyulduğu bir umursanmama duvarını aşmaya çalışıyoruz. Bu duvarı yıkmanın çok farklı boyutları var, tek çıkış yolu memurlar.net?ten geçmiyor elbet ama memurlar.net?in yapmış olduğu bu tutum bizlerde dost kazığı hissi uyandırıyor. Bu saatten sonra en doğrusu farklı yollar aramak. Bu mesajım gerekli mercilere ulaştıktan sonra hesabımı kapatacağım. Sizlerden isteğim bunu kendi kendinize sorgulamanız. Son olarak buraya efsanevi simurg kuşu?nun hikayesini bırakıp kaçıyorum: rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.
kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş.
önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu yedinci vadi "yok oluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
simurg'un yuvasını bulunca öğrenmişler ki;
"simurg anka - otuz kuş" demekmiş.
onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
BU BİR PROTESTO ÇAĞRISIDIR!
Memurlar.net sesimizi duyurmayarak sadece bize değil varoluş amacınada aykırı davranmaktadır. Memurlar.net?in şu an ki tutumu hatta hissizliği öyle bir boyuttadırki; bizde ?sesimizi duyurur mu?? dan önce ?sesimizi duyuyor mu?? sorusunu akıllara getiriyor. Her santimetresinde sesimizin biraz daha az duyulduğu bir umursanmama duvarını aşmaya çalışıyoruz. Bu duvarı yıkmanın çok farklı boyutları var, tek çıkış yolu memurlar.net?ten geçmiyor elbet ama memurlar.net?in yapmış olduğu bu tutum bizlerde dost kazığı hissi uyandırıyor. Bu saatten sonra en doğrusu farklı yollar aramak. Bu mesajım gerekli mercilere ulaştıktan sonra hesabımı kapatacağım. Sizlerden isteğim bunu kendi kendinize sorgulamanız. Son olarak buraya efsanevi simurg kuşu?nun hikayesini bırakıp kaçıyorum: rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.
kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş.
önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu yedinci vadi "yok oluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
simurg'un yuvasını bulunca öğrenmişler ki;
"simurg anka - otuz kuş" demekmiş.
onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...