Konu aslında çok önemli, ancak TV lerdeki birbirlerini konuşturmayan prime-time gündem yorumcularının kavgalarına dönmüş.
Yöntemi söyleyecek kadar elimde yeterli veri yok. Ancak kendi deneyimimi anlatayım.
Ben 10 yıldır aynı üniversitede dr. öğretim üyesi olarak çalışıyorum. Yaklaşık 2 yıl önce YÖK den doçentliğimi almama ve Bölümde norm içi olmama karşın atanmıyorum.
Ben de doğal olarak aynı sizin gibi başka üniversitelerle temasa geçtim . Yine norm içi olup eğitimi devam ettiremeyecek kadar az olan iki üniversitedeki rektörle, o bölümden sorumlu rektör yardımcısı ile birebir görüşmeme ve CV mi çok iyi bulmalarına karşın hiçbir sonuca ulaşamadım.
Benden sonra bu üniversitelere alan olarak ihtiyaç dışı dr. öğretim üyesi alındı.
Yani referans (torpil) çok büyük yerden olmalı diye düşündüm.Çok farklı bir dönemden geçtiğimizin farkına varıyorum.
Liyakat sadece lafta kalmış. Bölümün eğitim veremeyecek derecede az hocası bile olsa alım yapmıyorlar, belki de yapamıyorlar. Bilmiyoruz.
Ancak İlahiyat gibi alanlarda diğer bölümlerle kıyaslamayacak kadar çok sayıda, norm dışı ve derhal alım olduğunu gözlüyorum.
Demek ki alınacak kişi de alan dışında da bir takım geçmişe yönelik çalışmalar mı isteniyor, bilemedim.
Dekanlıkların kriteri ise "Bölümde sıkıntı yaratmayacak" kişi olmalı. Ne demekse. Aslında bu sözün içeriğine yönelik araştırma yapılmalı.
Bunları görünce olanağı olan yetişmiş kişilerin neden yurtdışına göç etmek istediklerini anlıyorum.
Keşke konuşma ve anlama olarak mükemmel bir dilim olsa imiş de yurt dışında bir teknisyen olarak mutlu bir yaşantım olsaymış diye bazen düşünüyorum.
(Bu arada alanımda en iyi olan lisans ve doktora yapan üniversiteleri bitirmiştim. Yurt içi çok iyi referanslarla profesyonel çalışma deneyimlerim var. Yurt dışında master yaptım ve YÖKDİL skorum 90 dır. Ancak çocuğumu bu koşullarda yurt içinde okutmak-yaşatmak istemiyorum)
Konu aslında çok önemli, ancak TV lerdeki birbirlerini konuşturmayan prime-time gündem yorumcularının kavgalarına dönmüş.
Yöntemi söyleyecek kadar elimde yeterli veri yok. Ancak kendi deneyimimi anlatayım.
Ben 10 yıldır aynı üniversitede dr. öğretim üyesi olarak çalışıyorum. Yaklaşık 2 yıl önce YÖK den doçentliğimi almama ve Bölümde norm içi olmama karşın atanmıyorum.
Ben de doğal olarak aynı sizin gibi başka üniversitelerle temasa geçtim . Yine norm içi olup eğitimi devam ettiremeyecek kadar az olan iki üniversitedeki rektörle, o bölümden sorumlu rektör yardımcısı ile birebir görüşmeme ve CV mi çok iyi bulmalarına karşın hiçbir sonuca ulaşamadım.
Benden sonra bu üniversitelere alan olarak ihtiyaç dışı dr. öğretim üyesi alındı.
Yani referans (torpil) çok büyük yerden olmalı diye düşündüm.Çok farklı bir dönemden geçtiğimizin farkına varıyorum.
Liyakat sadece lafta kalmış. Bölümün eğitim veremeyecek derecede az hocası bile olsa alım yapmıyorlar, belki de yapamıyorlar. Bilmiyoruz.
Ancak İlahiyat gibi alanlarda diğer bölümlerle kıyaslamayacak kadar çok sayıda, norm dışı ve derhal alım olduğunu gözlüyorum.
Demek ki alınacak kişi de alan dışında da bir takım geçmişe yönelik çalışmalar mı isteniyor, bilemedim.
Dekanlıkların kriteri ise "Bölümde sıkıntı yaratmayacak" kişi olmalı. Ne demekse. Aslında bu sözün içeriğine yönelik araştırma yapılmalı.
Bunları görünce olanağı olan yetişmiş kişilerin neden yurtdışına göç etmek istediklerini anlıyorum.
Keşke konuşma ve anlama olarak mükemmel bir dilim olsa imiş de yurt dışında bir teknisyen olarak mutlu bir yaşantım olsaymış diye bazen düşünüyorum.
(Bu arada alanımda en iyi olan lisans ve doktora yapan üniversiteleri bitirmiştim. Yurt içi çok iyi referanslarla profesyonel çalışma deneyimlerim var. Yurt dışında master yaptım ve YÖKDİL skorum 90 dır. Ancak çocuğumu bu koşullarda yurt içinde okutmak-yaşatmak istemiyorum)