Şimdi yukarıda bir hocamın da yazdığı gibi, bazı kişiler var ki Kpss'ye girmek için veyahut ev hanımı olup da diploma sahibi olmak istediği için AÖF okuyor. Hatta işi abartıp öğrenci paso indiriminden yararlanmak için dahi AÖF okuyan var. İstanbul'da çok var bilhassa bu, ulaşım ücretleri, malum. Ha, bunların doğruluğu yanlışlığı tartışılır. Hele de ev hanımlarına bir şey diyemem, zira böyle bir şansları varken bence değerlendirmeleri gerekir, ben de olsam ben de değerlendirirdim. Ancak şu da var, halk olarak emeksiz yemek yemeyi çok seviyoruz. Çaba sarf etmeden mezun olmayı da bir o kadar öyle. Dolayısıyla genelde AÖF - AUZEF Facebook gruplarında şöyle muhabbetlerin çok döndüğünü gördüm; "çan eğrisi sistemi var, bu da geçmeyi zorlaştırıyor", "AÖF geçmiş yıllarda çıkan sorulardan sormamış, sınav çok zordu" vs.vs. Yani demem o ki AÖF veya AUZEF sistemlerinde çan eğrisi olması veya olmaması, geçmiş yıllardaki soruları sorup sormamak da dahil olmak üzere hiçbir şey milletçe TEMBEL olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. mesela belki ben de öyleyim. bilmiyorum. ama çoğumuz öyleyizdir. vizelere, finallere 3 gün kala çalışmaya çalışırız, olmayınca bırakır, ardından çan sisteminin altında kalınca da çanı yükseltenleri suclariz. :) hepimiz yapmisizdir bunu. üniversite bitiren insanların %90'ı diyeyim en azından. isteyen kendini hariç tutsun. ama böyle olmamak lazım işte, öz eleştiri yapabiliyorum Allah'tan. biliyorum, milletçe buna alışık değiliz, genelde "yayılmaya" alışığız. ve başarılı olanlara çamur atmaya. ama hayatta her zaman bizden arkada ve önde olanlar olacak. dolayısıyla bizim de sıralamamızı göstereceğimiz çaba belirliyor. Not: bir işte çalışırken veya bir meşgale sahibiyken (bakılması gereken bir/birkaç çocuk hasta,vb. veya ev işi, vs.) okuyanları hariç tutuyorum. benim sözüm, hiçbir işi ve sorumluluğu bulunmayıp halen yakınanlara. ama bir üniversite okurken 2. üniversiteyi okuyanları hariç tutmuyorum. zira aynı anda iki üniversiteyi okumak, çok zor değil gibi, çünkü AÖF'deki çoğu bölüm zaten genelde sözel ve okumaya, okuduğunu anlamaya yönelik. hatta bazı AÖF bölümleri normal örgün öğretimde okunan bölüme yardımcı dahi olabilir, ör. bankacılık ve finans okuyan birinin AÖF'den iktisat/işletme okuması gibi. Dolayısıyla mevcut bölüm derslerini okuyup anlama açısından yardımcı olabileceğini düşünüyorum, AÖF okumanın. Ama bu sadece benim görüşüm. ***Fakat şöyle de bir şey var, belki millet olarak tembeliz, ama eğitim sistemimiz de bir o kadar bitik. ezbere dayalı eğitim çok yaygın ülkemizde. anlama ve bilgiyi sindirmeye dayalı eğitim neredeyse hiç yok... o da gene baştaki bazı bürokrat ve yöneticilerin atıl olmasından, ve gereğinin yapılmasının ağırdan alınmasından kaynaklanıyor. malum, devlet isleri hep atıl işlerdir, hep ağırdan alınır. (bunu en net noter ve vergi dairelerinde görürüz.) ****bir de, ben eğitim bakanının yerinde olsam AÖF'yi yaygınlaştırmanın yanında ikinci öğretimi kaldırmaz, ona da gerekli önemi verirdim. Zira istediği bölümde okuyamayip da ikinci bir bölümü okumak isteyen fakat bölümü AÖF'de olmayan çok insan var, mesela ben. veya her öğrencinin durumu olmayabiliyor, hem çalışıp hem okumak zorunda olanlar da var. onlar için de ikinci öğretim, biçilmiş kaftan kanımca.
Şimdi yukarıda bir hocamın da yazdığı gibi, bazı kişiler var ki Kpss'ye girmek için veyahut ev hanımı olup da diploma sahibi olmak istediği için AÖF okuyor. Hatta işi abartıp öğrenci paso indiriminden yararlanmak için dahi AÖF okuyan var. İstanbul'da çok var bilhassa bu, ulaşım ücretleri, malum. Ha, bunların doğruluğu yanlışlığı tartışılır. Hele de ev hanımlarına bir şey diyemem, zira böyle bir şansları varken bence değerlendirmeleri gerekir, ben de olsam ben de değerlendirirdim. Ancak şu da var, halk olarak emeksiz yemek yemeyi çok seviyoruz. Çaba sarf etmeden mezun olmayı da bir o kadar öyle. Dolayısıyla genelde AÖF - AUZEF Facebook gruplarında şöyle muhabbetlerin çok döndüğünü gördüm; "çan eğrisi sistemi var, bu da geçmeyi zorlaştırıyor", "AÖF geçmiş yıllarda çıkan sorulardan sormamış, sınav çok zordu" vs.vs. Yani demem o ki AÖF veya AUZEF sistemlerinde çan eğrisi olması veya olmaması, geçmiş yıllardaki soruları sorup sormamak da dahil olmak üzere hiçbir şey milletçe TEMBEL olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. mesela belki ben de öyleyim. bilmiyorum. ama çoğumuz öyleyizdir. vizelere, finallere 3 gün kala çalışmaya çalışırız, olmayınca bırakır, ardından çan sisteminin altında kalınca da çanı yükseltenleri suclariz. :) hepimiz yapmisizdir bunu. üniversite bitiren insanların %90'ı diyeyim en azından. isteyen kendini hariç tutsun. ama böyle olmamak lazım işte, öz eleştiri yapabiliyorum Allah'tan. biliyorum, milletçe buna alışık değiliz, genelde "yayılmaya" alışığız. ve başarılı olanlara çamur atmaya. ama hayatta her zaman bizden arkada ve önde olanlar olacak. dolayısıyla bizim de sıralamamızı göstereceğimiz çaba belirliyor. Not: bir işte çalışırken veya bir meşgale sahibiyken (bakılması gereken bir/birkaç çocuk hasta,vb. veya ev işi, vs.) okuyanları hariç tutuyorum. benim sözüm, hiçbir işi ve sorumluluğu bulunmayıp halen yakınanlara. ama bir üniversite okurken 2. üniversiteyi okuyanları hariç tutmuyorum. zira aynı anda iki üniversiteyi okumak, çok zor değil gibi, çünkü AÖF'deki çoğu bölüm zaten genelde sözel ve okumaya, okuduğunu anlamaya yönelik. hatta bazı AÖF bölümleri normal örgün öğretimde okunan bölüme yardımcı dahi olabilir, ör. bankacılık ve finans okuyan birinin AÖF'den iktisat/işletme okuması gibi. Dolayısıyla mevcut bölüm derslerini okuyup anlama açısından yardımcı olabileceğini düşünüyorum, AÖF okumanın. Ama bu sadece benim görüşüm. ***Fakat şöyle de bir şey var, belki millet olarak tembeliz, ama eğitim sistemimiz de bir o kadar bitik. ezbere dayalı eğitim çok yaygın ülkemizde. anlama ve bilgiyi sindirmeye dayalı eğitim neredeyse hiç yok... o da gene baştaki bazı bürokrat ve yöneticilerin atıl olmasından, ve gereğinin yapılmasının ağırdan alınmasından kaynaklanıyor. malum, devlet isleri hep atıl işlerdir, hep ağırdan alınır. (bunu en net noter ve vergi dairelerinde görürüz.) ****bir de, ben eğitim bakanının yerinde olsam AÖF'yi yaygınlaştırmanın yanında ikinci öğretimi kaldırmaz, ona da gerekli önemi verirdim. Zira istediği bölümde okuyamayip da ikinci bir bölümü okumak isteyen fakat bölümü AÖF'de olmayan çok insan var, mesela ben. veya her öğrencinin durumu olmayabiliyor, hem çalışıp hem okumak zorunda olanlar da var. onlar için de ikinci öğretim, biçilmiş kaftan kanımca.