Bende nacizane , çeşitli dönemlerde yazmaya calistiklarimi paylaşacağım izninizle .
Değişen dünya değil sensin .
Her zamanki aceleciliği ve en basit isleri bile zorlaştıran beceriksizligiyle hazırlanıyordu yeni güne. Çok beğenerek aldığı pantolonu hızla çekti üzerine, aynaya baktığı zaman yıllara meydan okuyan duruşuyla gurur duydu. Pantolonda hiç fena durmamıştı hani üzerinde. Bir gece öncesini düşündü. Terfi almış, Çok daha iyi bir yaşamın kapılarını araladığı için kendini yenilmez hissetmişti. Dünya ne kadar da güzel bir yerdi .
Sokağa atti kendini . Koşar adım giderdi her sabah işine. Fakat bugün koşmuyordu. Baharın kokusunu içine çeke çeke, kuşların şen şakrak otuslerini güzel bir şarkıya benzeterek , çevredeki seyyar satıcıların birbirlerine nazire yapan hareketlerini tebessümle izleyip , uzaklardaki denizin dalgalarını düşleyerek imkansız bir mutluluğu ruhunun her noktasinda yaşıyordu.
Sonunda iş yerinin olduğu binaya geldi. Içeri girdiği zaman her nokta ayrı guzel görünmüştü gözüne. Güvenlikçiler bile gülümseyerek karşılamışlardı kendisini . Ne iyi insanlardı. Isyerinden içeri girdiğinde bir çok iş arkadaşı sırayla sardı çevresini. Tebrik edenler , sarılıp öpenler, mutluluğunu dile getirenler , çıkışta bir içki ısmarlarsın artik patron diyenler vs vs. Ne çok seveni vardı. Neredeyse ondan bile daha fazla mutlu olmuşlardı.
Akşam işten çıkınca çok sevdiği iş arkadaşlarıyla bir yerlerde eğlendi. Gercekten çok güzel bir gün ve geceydi . Derler ya " rüya gibi " . Işte tam da öyleydi. Her sey gerçek olamayacak kadar ışıltılı ve güzeldi. Önümüzde ki bir kac ay boyunca bu hep böyle oldu. Esas kişi her sabah aynı havayı kokladı, aynı kuşları, esnafları, denizi ,guvenlikcileri, caddeleri ve sokakları sevdi. Çok mutluydu ve dünyada çok güzel bir yerdi.
Aşık olmuştu ama bir kişiye değil. Evrendeki canlı cansız tüm güzelliklere ayrı ayrı aşık olmuştu.
Yine böyle bir aşıklık hissinin gece yarısında çaldı telefonu. Acı acı çalmak deyimi işte o gün anlam buldu onun hayatında.
Ülkede kriz çıkmış, yönetim değişmiş, şirket sahipleri bir anda ortadan kaybolmuşlardı.
Sabahı bekleyemedi. Ulaşabileceği herkesi aradı ama bir coguna ulaşamadı bile. Ulaştıkları da en fazla onun bildiği kadarını biliyorlardı.
Erkenden ofise gitti. Yol boyunca havayı hic koklayamadı, bir tek kuşu duymadı, hayret ! Esnaflarında sesini duyamıyordu, en sevdiği sokaktan geçerken ayağını sertce yerdeki sonradan yapılmış yükseklerden birine çarptı ve içinden onca lanet okudu.
Güvenlikçiler gulumsemiyordu bugün. Hatta hallerine bakılırsa bu adamlar gülmeyi hic öğrenmemiş bile olabilirdi.
Ofisin içinde bir gerilim ,stres , uçuşan küfürler ve kasları catik bir sürü yabancı vardı bu gun.
Endişe içinde beklerken ,henüz akşam olmadan acı haber duyuldu. Şirket batmış, sahipleri kimselere sezdirmeden tüm hesapları boşaltmış ve kaçmıştı.
Çaresizce eve dönmeye karar verdi . Yol boyunca kuşların, kargaların çirkin sesleri çarptı kulaklarına, esnafların insani sağır eden bağrışlarını, b.k kokan denizi ve çöpten geçilmeyen cadde ve sokakları inceledi igrenerek. Nefret ediyordu bu dünyadan.
Dünya ne kadar da b.ktan bir yerdi böyle....
Bende nacizane , çeşitli dönemlerde yazmaya calistiklarimi paylaşacağım izninizle .
Değişen dünya değil sensin .
Her zamanki aceleciliği ve en basit isleri bile zorlaştıran beceriksizligiyle hazırlanıyordu yeni güne. Çok beğenerek aldığı pantolonu hızla çekti üzerine, aynaya baktığı zaman yıllara meydan okuyan duruşuyla gurur duydu. Pantolonda hiç fena durmamıştı hani üzerinde. Bir gece öncesini düşündü. Terfi almış, Çok daha iyi bir yaşamın kapılarını araladığı için kendini yenilmez hissetmişti. Dünya ne kadar da güzel bir yerdi .
Sokağa atti kendini . Koşar adım giderdi her sabah işine. Fakat bugün koşmuyordu. Baharın kokusunu içine çeke çeke, kuşların şen şakrak otuslerini güzel bir şarkıya benzeterek , çevredeki seyyar satıcıların birbirlerine nazire yapan hareketlerini tebessümle izleyip , uzaklardaki denizin dalgalarını düşleyerek imkansız bir mutluluğu ruhunun her noktasinda yaşıyordu.
Sonunda iş yerinin olduğu binaya geldi. Içeri girdiği zaman her nokta ayrı guzel görünmüştü gözüne. Güvenlikçiler bile gülümseyerek karşılamışlardı kendisini . Ne iyi insanlardı. Isyerinden içeri girdiğinde bir çok iş arkadaşı sırayla sardı çevresini. Tebrik edenler , sarılıp öpenler, mutluluğunu dile getirenler , çıkışta bir içki ısmarlarsın artik patron diyenler vs vs. Ne çok seveni vardı. Neredeyse ondan bile daha fazla mutlu olmuşlardı.
Akşam işten çıkınca çok sevdiği iş arkadaşlarıyla bir yerlerde eğlendi. Gercekten çok güzel bir gün ve geceydi . Derler ya " rüya gibi " . Işte tam da öyleydi. Her sey gerçek olamayacak kadar ışıltılı ve güzeldi. Önümüzde ki bir kac ay boyunca bu hep böyle oldu. Esas kişi her sabah aynı havayı kokladı, aynı kuşları, esnafları, denizi ,guvenlikcileri, caddeleri ve sokakları sevdi. Çok mutluydu ve dünyada çok güzel bir yerdi.
Aşık olmuştu ama bir kişiye değil. Evrendeki canlı cansız tüm güzelliklere ayrı ayrı aşık olmuştu.
Yine böyle bir aşıklık hissinin gece yarısında çaldı telefonu. Acı acı çalmak deyimi işte o gün anlam buldu onun hayatında.
Ülkede kriz çıkmış, yönetim değişmiş, şirket sahipleri bir anda ortadan kaybolmuşlardı.
Sabahı bekleyemedi. Ulaşabileceği herkesi aradı ama bir coguna ulaşamadı bile. Ulaştıkları da en fazla onun bildiği kadarını biliyorlardı.
Erkenden ofise gitti. Yol boyunca havayı hic koklayamadı, bir tek kuşu duymadı, hayret ! Esnaflarında sesini duyamıyordu, en sevdiği sokaktan geçerken ayağını sertce yerdeki sonradan yapılmış yükseklerden birine çarptı ve içinden onca lanet okudu.
Güvenlikçiler gulumsemiyordu bugün. Hatta hallerine bakılırsa bu adamlar gülmeyi hic öğrenmemiş bile olabilirdi.
Ofisin içinde bir gerilim ,stres , uçuşan küfürler ve kasları catik bir sürü yabancı vardı bu gun.
Endişe içinde beklerken ,henüz akşam olmadan acı haber duyuldu. Şirket batmış, sahipleri kimselere sezdirmeden tüm hesapları boşaltmış ve kaçmıştı.
Çaresizce eve dönmeye karar verdi . Yol boyunca kuşların, kargaların çirkin sesleri çarptı kulaklarına, esnafların insani sağır eden bağrışlarını, b.k kokan denizi ve çöpten geçilmeyen cadde ve sokakları inceledi igrenerek. Nefret ediyordu bu dünyadan.
Dünya ne kadar da b.ktan bir yerdi böyle....