Öncelikle bu ilk yazımda baştan söylemeliyim ki, kişisel bilgilerim dışında her suala bilgim ve deneyimim yettiğince ve de samimiyetle cevap verceğim.
-Doçentlik başvurusunda minimum şartların sağlanması zaten yasal bir zorunluk ve bunu herkes bilir zaten. Ancak mevzuatlardaki net olmayan flu tabir edilen kısımlar her zaman olmuştur maalesef.Hayatta ilk dikkat edilmesi gereken şey bence, bu tür durumlarda karşındaki insanı minimum akıl düzeyinde ve minimum insaf seviyesinde kabul edip ona göre temkinli davranmaktadır.
-Doçentlik başvurusu öncesi ilk yapmanız gereken şey o anki mevzuatı açığıyla flusuyla sindirerek defalarca okumak, kimsenin sözü ve tecrübesiyle sınırlı kalmayın. Unutmayın el elin eşeğini türkü söyleyerek çığırırmış...
-Hiçbir hoca standart bir düşünce yapısına sahip değildir. Bazıları salt bilimsel yaklaşır ki bunlar çoğunlukla akademik geçmişinde yabancı okullar olup yabancı yayınları fazla olanlardır. Bunlara birşey beğendirmen çok zordur ve herkesten kriterler ötesinde çok fazla istekleri olur. Örneğin bunu ben yaşadım. Diğer tüm hocalar hiçbir eksi bulmadan evet dediler, o adam ise, sscı az sayıda ve atıf az almış diyerek red verdi ama neyse ki, 4-1 le Doç olmak nasip oldu.
Diğer bir hoca türü tamamen asistanlarına inceletir belli kriterleri söyler tutuyorsa tamamdır.
Bir diğeri sadece aradaki aracılara ricacılara göre davranır. Kıramayacağı isimden gelen bir rica yeter de artar bile.
-Örneğin benim ilk başvurumda kendi bir hata yaptım ve asgariye takıldım. Puanım 180 e yakındı. Sonra kriterler değişti puanım 110 un altına düştü ama ince eleyip sık dokudum koşulları ve asgariye takılmadım çok şükür. Ayrıca birkaç isme de ulaştık. Sonuçta oldu çok şükür.
-şunu unutmayın başvuru yaptığınız puanın, nerede çalıştığınızın, yaşınızın, şunun bunun hiç ama hiçbir önemi yok. Jürinizde kimlerin olduğunun bir önemi var. Ve tabi sizlerin bu hocalarınkıramayacağı birilerini tanımanızın.
-Peki hiç adam gibi adam yok mu bu camiada? tabiki var ama çoğunluk olmadığı aşikar.
-Peki o zaman ne olacak? İlk olarak kazanma ihtimalinizi zahiren yükseğe çıkarabilmek adına da bazı tavsiyelerde bulanayım acizane:
-Öncelikle minimum 2 yıl (bence 4-5 yıl) ve mümkünse çok sayıda yoğun bir şekil ve çeşitlilikte lisans ve yüksek lisans hatta mümkünse (şart değil) doktora dersi vermek, ayrıca bitmiş 2-3 yl danışmalığı yapmış olmak reddedilme olasılığınızı gerçekten minimuma indirir. Tabi jüriyi tanıyan birilerini de buldunuz mu iş kolaylaşır. Ayrıca yaş da önemlidir. 32-33 yaşından küçük olmak şansı azaltır (genç ve başarılı olmanız adeta istenmez) 35 ten büyük hatta 40 civarı oldun mu işin kolaylaşır. Unutma jüri kendisinden iyi olanı da genelde sevmez, kıskanır yaşa takar,kriterde olmayan şeyler icat eder, ssci az der, atıf fazla almamış der, derde der. Subjektiflik ama yapabileceğin birşey yok.
-Mevzuat jüriye nitelik ve nicelik yönünden inceleme ve değerlendirme imkanı vermiş mahkemeye gitsen nafile.
-Analayacağınız 500 puanınız da olsa puana asla güvenme. Olmadık bir çalışman olmadık birgerekçeyle kılıfına uydurularak kabul edilmez takılırsın asgariye.
-Zor değil, bak rastgele hocaların cv lerine. Ne kadar az çalışmayla Doç. olanların olduğunu görürsün. Bunlar sadece duyduğum okuduğum değil, etrafımda da olanlardan örnekler...
Sonuç:
Ülkenin genelinde olan liyakat sorunu akademide de fazlasıyla mevcut.
Unutmayın, siz de araya birilerini soktuğunuzda yarın da size böyle istekler geldiğinde hayır deme lüksünüz olmayacak bunu da unutmayın.
Peki ne yapamalı?
Çok açık ve basit olarak söylüyorum. Alanında duayen sağlam referansların varsa asgari koşulları tuttur ve hemen başvur. Referanslar eh işte gibiyse daha önce yazdıklarımın çoğunu tutturmadan deneme bile vakit kaybetme çalış. Referans da ne dersen yazdıklarımın tamamını sağlamadan işin çok çok zor.
Bu arada ben sosyal bilimler için genel yorum yaptım. Diğer alanlar için de benzer şeyleri söyleyebilsem de içinde olmadığım için duyumdan ibaret olacaktır.
Ayrıca jürilere kesinlikle bizzat ulaşmaya çalışmayın. Kendisi yasak olsa da sana ulaşır o ayrı.
Doçentlik eserleri yollanırken süslemeye gerek yok ama anlaşılır ve tertipli olsun. Janjana gerek yok. Özellikle cd bin içi istenilen bilgiye kolay erişilebilir bir formatta olsun.
Ben hiç asistanlık yapmadım. Bir devlet kurumunda memur olarak çalışırken dışarıdan yl ve dr yapmak nasip oldu. Benim gibi olanların 4-5 yıldan önce zaten başvurmaması gerekir.
Bir diğer husus mutlaka çalışma ve yayınlarınızı çeşitlendirin. Asgari koşul dışında her puanlanacak hatta puanlanmayacak idari vb. görevler bile artı getirir. Hiçbir asgari şart kısmını sınırda yayınla tamamlamayın birini siler haklı ya göreceli haklı gerekçeyle benim gibi asgariye takılırsın.
yl tezi bitirtmeye eldene geldiğince gayret edin.
istenmese bile en az bir ssci koymaya çalışın.
Tam metin olmayan bildirileri ya bildiri olarak ya da makale olarak puanlayın ama puanlamasan da yer verin dolu görünsün. sonunda gidip sunmuşsun emek var.
Tez bitirdiğin öğrencilerinle makaleye dönüştürdüğün çalışmanda kesinlikle onların ismine de yer ver.
Tezinden makale yaptığında dipnot ver ve mümkünse tezden bir eser yap ki dilimleme yorumuna çanak tutma.
yayıncıların sitelerinde yazan indeks bilgilerine asla güvenme tek tek ilgili yıl için teyit et indeks sitelerinden.
uluslararası kitap ve kitap bölümleri için resim yazı al ve koy mutlaka.
Ulusal basımlı eserleri uluslararası dense de mümkün olduğunca ulusal kapsamda puanla riski azalt.
Aracı yapmayı düşündüğün bir hoca varsa başvurmadan önce ona göster görüşünü al ki arkanda rahat ve sağlam dursun.
SSCI ESCI VE SCOPUS dışında hiç kasma ulusalda yayınlat.
Mümkün olduğunca sitesinde bir sebeple para talep eden yerlerde yayın yapmamaya çalış.
Kesinlikle dosya yollarken içine mesaj vb. yazmayın. cd de dahil.
Son olarak tabiki de çok kıymetli hocalarımız da camiada bulunmakta. Herkes bir değil. Ancakmaalesef bahsettiğim türden takıntılı olanları da hesap etmekte fayda var. Ne olursa olsun kaderden öteye köy olmadığını unutma. Tevekkül bizden takdir Allah tan. Unutma dünyaya Doç Prof olmaya gelmedik. Zaman hızla akıp gidiyor ileride neler için strese girmişim diyeceksiniz çoğunuz. Dikkat ve tevekkül yeter stres benim yaptığım gibi dosyalama, puanlama vb. hatalara sebep olabilir.
Kusura bakmayın biraz karışık yazdım. Kafanıza takılan bir şey olursa buyrun bildiğim kadarıyla cevap vermeye çalışayım.
Öncelikle bu ilk yazımda baştan söylemeliyim ki, kişisel bilgilerim dışında her suala bilgim ve deneyimim yettiğince ve de samimiyetle cevap verceğim.
-Doçentlik başvurusunda minimum şartların sağlanması zaten yasal bir zorunluk ve bunu herkes bilir zaten. Ancak mevzuatlardaki net olmayan flu tabir edilen kısımlar her zaman olmuştur maalesef.Hayatta ilk dikkat edilmesi gereken şey bence, bu tür durumlarda karşındaki insanı minimum akıl düzeyinde ve minimum insaf seviyesinde kabul edip ona göre temkinli davranmaktadır.
-Doçentlik başvurusu öncesi ilk yapmanız gereken şey o anki mevzuatı açığıyla flusuyla sindirerek defalarca okumak, kimsenin sözü ve tecrübesiyle sınırlı kalmayın. Unutmayın el elin eşeğini türkü söyleyerek çığırırmış...
-Hiçbir hoca standart bir düşünce yapısına sahip değildir. Bazıları salt bilimsel yaklaşır ki bunlar çoğunlukla akademik geçmişinde yabancı okullar olup yabancı yayınları fazla olanlardır. Bunlara birşey beğendirmen çok zordur ve herkesten kriterler ötesinde çok fazla istekleri olur. Örneğin bunu ben yaşadım. Diğer tüm hocalar hiçbir eksi bulmadan evet dediler, o adam ise, sscı az sayıda ve atıf az almış diyerek red verdi ama neyse ki, 4-1 le Doç olmak nasip oldu.
Diğer bir hoca türü tamamen asistanlarına inceletir belli kriterleri söyler tutuyorsa tamamdır.
Bir diğeri sadece aradaki aracılara ricacılara göre davranır. Kıramayacağı isimden gelen bir rica yeter de artar bile.
-Örneğin benim ilk başvurumda kendi bir hata yaptım ve asgariye takıldım. Puanım 180 e yakındı. Sonra kriterler değişti puanım 110 un altına düştü ama ince eleyip sık dokudum koşulları ve asgariye takılmadım çok şükür. Ayrıca birkaç isme de ulaştık. Sonuçta oldu çok şükür.
-şunu unutmayın başvuru yaptığınız puanın, nerede çalıştığınızın, yaşınızın, şunun bunun hiç ama hiçbir önemi yok. Jürinizde kimlerin olduğunun bir önemi var. Ve tabi sizlerin bu hocalarınkıramayacağı birilerini tanımanızın.
-Peki hiç adam gibi adam yok mu bu camiada? tabiki var ama çoğunluk olmadığı aşikar.
-Peki o zaman ne olacak? İlk olarak kazanma ihtimalinizi zahiren yükseğe çıkarabilmek adına da bazı tavsiyelerde bulanayım acizane:
-Öncelikle minimum 2 yıl (bence 4-5 yıl) ve mümkünse çok sayıda yoğun bir şekil ve çeşitlilikte lisans ve yüksek lisans hatta mümkünse (şart değil) doktora dersi vermek, ayrıca bitmiş 2-3 yl danışmalığı yapmış olmak reddedilme olasılığınızı gerçekten minimuma indirir. Tabi jüriyi tanıyan birilerini de buldunuz mu iş kolaylaşır. Ayrıca yaş da önemlidir. 32-33 yaşından küçük olmak şansı azaltır (genç ve başarılı olmanız adeta istenmez) 35 ten büyük hatta 40 civarı oldun mu işin kolaylaşır. Unutma jüri kendisinden iyi olanı da genelde sevmez, kıskanır yaşa takar,kriterde olmayan şeyler icat eder, ssci az der, atıf fazla almamış der, derde der. Subjektiflik ama yapabileceğin birşey yok.
-Mevzuat jüriye nitelik ve nicelik yönünden inceleme ve değerlendirme imkanı vermiş mahkemeye gitsen nafile.
-Analayacağınız 500 puanınız da olsa puana asla güvenme. Olmadık bir çalışman olmadık birgerekçeyle kılıfına uydurularak kabul edilmez takılırsın asgariye.
-Zor değil, bak rastgele hocaların cv lerine. Ne kadar az çalışmayla Doç. olanların olduğunu görürsün. Bunlar sadece duyduğum okuduğum değil, etrafımda da olanlardan örnekler...
Sonuç:
Ülkenin genelinde olan liyakat sorunu akademide de fazlasıyla mevcut.
Unutmayın, siz de araya birilerini soktuğunuzda yarın da size böyle istekler geldiğinde hayır deme lüksünüz olmayacak bunu da unutmayın.
Peki ne yapamalı?
Çok açık ve basit olarak söylüyorum. Alanında duayen sağlam referansların varsa asgari koşulları tuttur ve hemen başvur. Referanslar eh işte gibiyse daha önce yazdıklarımın çoğunu tutturmadan deneme bile vakit kaybetme çalış. Referans da ne dersen yazdıklarımın tamamını sağlamadan işin çok çok zor.
Bu arada ben sosyal bilimler için genel yorum yaptım. Diğer alanlar için de benzer şeyleri söyleyebilsem de içinde olmadığım için duyumdan ibaret olacaktır.
Ayrıca jürilere kesinlikle bizzat ulaşmaya çalışmayın. Kendisi yasak olsa da sana ulaşır o ayrı.
Doçentlik eserleri yollanırken süslemeye gerek yok ama anlaşılır ve tertipli olsun. Janjana gerek yok. Özellikle cd bin içi istenilen bilgiye kolay erişilebilir bir formatta olsun.
Ben hiç asistanlık yapmadım. Bir devlet kurumunda memur olarak çalışırken dışarıdan yl ve dr yapmak nasip oldu. Benim gibi olanların 4-5 yıldan önce zaten başvurmaması gerekir.
Bir diğer husus mutlaka çalışma ve yayınlarınızı çeşitlendirin. Asgari koşul dışında her puanlanacak hatta puanlanmayacak idari vb. görevler bile artı getirir. Hiçbir asgari şart kısmını sınırda yayınla tamamlamayın birini siler haklı ya göreceli haklı gerekçeyle benim gibi asgariye takılırsın.
yl tezi bitirtmeye eldene geldiğince gayret edin.
istenmese bile en az bir ssci koymaya çalışın.
Tam metin olmayan bildirileri ya bildiri olarak ya da makale olarak puanlayın ama puanlamasan da yer verin dolu görünsün. sonunda gidip sunmuşsun emek var.
Tez bitirdiğin öğrencilerinle makaleye dönüştürdüğün çalışmanda kesinlikle onların ismine de yer ver.
Tezinden makale yaptığında dipnot ver ve mümkünse tezden bir eser yap ki dilimleme yorumuna çanak tutma.
yayıncıların sitelerinde yazan indeks bilgilerine asla güvenme tek tek ilgili yıl için teyit et indeks sitelerinden.
uluslararası kitap ve kitap bölümleri için resim yazı al ve koy mutlaka.
Ulusal basımlı eserleri uluslararası dense de mümkün olduğunca ulusal kapsamda puanla riski azalt.
Aracı yapmayı düşündüğün bir hoca varsa başvurmadan önce ona göster görüşünü al ki arkanda rahat ve sağlam dursun.
SSCI ESCI VE SCOPUS dışında hiç kasma ulusalda yayınlat.
Mümkün olduğunca sitesinde bir sebeple para talep eden yerlerde yayın yapmamaya çalış.
Kesinlikle dosya yollarken içine mesaj vb. yazmayın. cd de dahil.
Son olarak tabiki de çok kıymetli hocalarımız da camiada bulunmakta. Herkes bir değil. Ancakmaalesef bahsettiğim türden takıntılı olanları da hesap etmekte fayda var. Ne olursa olsun kaderden öteye köy olmadığını unutma. Tevekkül bizden takdir Allah tan. Unutma dünyaya Doç Prof olmaya gelmedik. Zaman hızla akıp gidiyor ileride neler için strese girmişim diyeceksiniz çoğunuz. Dikkat ve tevekkül yeter stres benim yaptığım gibi dosyalama, puanlama vb. hatalara sebep olabilir.
Kusura bakmayın biraz karışık yazdım. Kafanıza takılan bir şey olursa buyrun bildiğim kadarıyla cevap vermeye çalışayım.