Editörler : Lanet
06 Ağustos 2020 00:09

Bir Covid Hikayesi

Yaşanmış 10 gün ...

Ağrılar uyumamı engelliyor. Bacak kaslarımda ve sakroilyak eklemde dayanılmaz ağrılar var. Hiçbir pozisyonda rahat edemiyorum. Diş ağrısında bile kullanmadığım ağrı kesiciyi almak için kalkıyorum yataktan. Yürümem bile zor. Bugün ikindi vakti başladı. Arabayı bile zor kullandım. İlk başta bel fıtığı gibiydi ama şiddet ve lokalizasyon değişti. Dayanılmaz boyutta. Telefonuma mesajlar geliyor. Çok kızıyorum gecenin 12?si, bu saate geniş gruplara mesaj atanlara. Off ağrı çok fazla dikkatimi toplayamıyorum. Telefonu istemsiz elime alıyorum asistanım Egemen mesaj atmış. Hayırdır bu saatte genelde atmaz. ? Hocam testiniz pozitif çıkmış? ?benimki de pozitif çıkmış?

?Mehmedin ki ?? diye soruyorum. ? Mehmet hocanın negatif?

Oh diyorum klinikte sağlam bir hoca kaldı şükür. Kendi derdimle ilgilenebilirim.

5 gün önce (corona vakalarının görüldüğü 2. Hafta) corona triajını aşıp astım ve nefes darlığı şikayeti ile göğüs hastalıkları polikliniğine gelen hastaya corona tanısı koymuştum ve üzerimde sadece cerrahi maske vardı. O temastan sonra 5.Gün semptomum henüz yokken örneği vermiştim. Örnek sonucu bir gün sonra gece yarısı pozitif olarak geldi.

Aslında tahmin ediyordum evde izolasyon şartlarını da oluşturmuştum bu nedenle. Ama pozitif çıkması bir başka. Şüphelendiğimde; hayatınız adına zar atma ihtimali varken test pozitif çıkınca o zar atılmış oluyor. İtalya?da mortalite %12, Fransa?da %9, İran?da %9 du. Tavla oynayanlar bilir, ölüm ihtimaliniz düşeş gelme ihtimalinden daha fazla. Garip bir duygu. Diyor ya şair ? garip bir duyguymuş ölmek be anne?

Kendi ölümünü görmek? Henüz ihtimal de olsa farklıymış. Yaşadığımız tüm ölümler, bu duygudan uzaklaştırmış beni. İki kez trafik kazası geçirdim. İkisinde de kamyonun altında kaldım birinde yaya diğerinde araç içinde. Ani ve keskin bir ölüm hissiydi. Düşünmeye fırsat olmayınca da anlaşılmıyormuş o duygu. Hani gurbette okuyanlar bilir tatil için gitmişsinizdir ailenizin yanına. Bir davet gelir. Anneniz ?Muhammed geldi. Muhammedi gönderelim sonra görüşürüz? der gibi bir şey. Siz gideceksiniz. Ve geriye kalan her şey biraz buruk ve hüzünlü ama devam edecek. Birden bire değer yargılarını değiştiren bir duygu. Kelimelerin ruhunu, anlamını değiştiren. Mesela ?gelecek? kelimesinin anlamı değişiyor. İçinde siz yoksunuz o kelimenin. Boşluğa düşüyor birden. En önemsiz kelime oluyor ?gelecek?. Mesela ?iyi/kötü? değişiyor. ?yakın/uzak? ve ? doğru/ yanlış? değişiyor.

Off belim. Çok ağrıyor. Eşimin telefonu kapalı biliyorum. Gece gece rahatsız etmeyeyim. Sabah kalkınca görsün diye mesaj çekiyorum.

Kalkıyorum bir parol daha ve melox alıyorum. Hiç profesyonelce değil biliyorum. Ama şimdiye kadar ağrı kesici kullanmamama say diyorum. Uyku mu? o da gitti. Film şeritleri birbirine girdi. Neler neler geliyor, yarım, bölük pörçük. Hiç filmlerdeki gibi değil. Allah'tan yalnızım soru soran yok. Yoksa bu önemli anda öyle unutulmaz, deruni bir cevap verme ihtimalim sıfır?

Ağrıda kısmen azalma var. Yarın zor bir gün olacak uyumam lazım diye toparlamaya çalışıyorum zihnimi. Sabah ezanı okunuyor. Kalkıp namaz kılıyorum. Zihnim konsantre olamıyor namaza da. İlk kaçan keçi konsantrasyon becerim oldu diyorum içimden. Keyifli olacak. Tekrar yatağa giriyorum. Ağrılar azalmışken uyumam lazım. Uyku, evre I'den öteye geçmiyor. Farkındalıkta kısmi azalma var o kadar. Ağrılar yine var. Uyku beni uzaklaştırırken ağrılarım engelliyor, kendime getiriyor.

Muhammed! Muhammed!? Gözümü açıyorum. Eşim. Kalk diyor ?Hastaneyi ayarladım yatış yapacağız?

Kalkıyorum ağrım az. Prosedürler, filmler, izolasyon. İzolasyon çok ilginç geliyor artık. Herkes giyinmişken kendimi çıplak gibi hissediyorum onların arasında. Ağrılarım başlıyor. Çok şiddetli. Odaya gidemiyorum. Tekerlekli sandalye geliyor. Orada oturmak başka bir eziyet. Dişimi sıkıyorum.

Oda?yalnız? 5 gün diyorum 5 gün dayan geçecek. Ağrılara, yalnızlığa, 5 gün dayan.

Erken başlanıyor tedavi, yaşın daha genç, ek hastalık yok. Ateş yok. Toparlayacağız diyorum, toparlayacağız inşallah. Eşim enfeksiyoncu. Tedavimi düzenlemiş. Bana da soruyor ek bir öneri var mı diye. Klorokin, azitro ve oseltamavir başat tedavi. Yüksek doz C vit, parol,asist,clexan... ?clexanı çıkartın hareket edeceğim? diyorum.

Telefon susmuyor. Ardarda arayanlar. Konuşma biter bitmez başkası. Kafam dağılıyor. İyi oluyor aslında ağrımı bile unutturuyor neredeyse. İyiyim diyorum. İyiyim dedikçe iyi olacakmışım gibi hissediyorum. 5 gün. Sık dişini geçer. Eşime mesaj yazmaya çalışıyorum konuşma aralarında. ?Anneme söyleme. O dayanamaz. 3-5 gün zaten, idare et. Bir şeyler söyle nöbette de, biz de görüşemiyoruz de?

Akşam saatleri, ağrılar çok şiddetli. Üşüme ve titreme var. Tutunduğum tek dal da gidiyor elimden ateşim çıkıyor. Bakmayacağım. Çıkar düşer. Su içmem lazım. Ateş olunca insansibl kayıplar artar. En az 600 cc fazla sıvı almam gerekiyor. İnanılmaz bir halsizliğim var. Ateşim kaç? Ölçüyorum 39.7. Abdullah geliyor uzmanımız. Eksik ilaçları getirmiş. Moral veriyor bana. İyi gördüm diyor. İyi geliyor gerçekten inanmasam bile dışarıdan öyle galiba diyor insan.

Başımı kaldıramıyorum ateşim geceden beri düşmedi. Uyuyamıyorum. Ama uyanamıyorum da. Ağrılar beni felç etti. Parol 3x1. Bana plasebo kısmı gelmiş. Ne ateşi oynatıyor ne de ağrılara dokunuyor. Tuvalete bile gitmek çok zor. Cam kenarından tuvalete yakın yatağa geçmem lazım. Halim yok. Asistanlarım arıyor. Çok tatlı çocuklar. Allah esirgesin diyorum.

Kaldı 4 gün. Toparlayacağız inşallah. Ölümü unuttum. Belki de belirginleştikçe ben düşünmemeye çalışıyorum. Ağzım kurumaya başladı. Kupkuru. Çatlamış deri çantalar gibi. Dilimin altı bile kuru. Su içiyorum. Üstünden kayıyor. Islatmıyor bile. Telefon çalıyor cevap verecek halim yok. Sessize alıyorum.

Kapıdan sesleniyor personel ? hocam yemeğiniz geldi?. Kapıya as diyorum. Tamam diyor kapının arkasından. Sonra kapıyı açıp içeri giriyor. Hocam kahvaltınız da burada, almamışsınız diyor. Alırım diyorum. Başımı kaldıramıyorum. Kapının arkasındaki poşeti alıyor? hocam ben yedireyim mi size? diyor. Çok ağır. Çok.

Hocam diyor ? ben Cemal, siz annemi kurtardınız. Size can feda? bizim Cemal. Tanıyamıyorum. ?Şifa Allahtan Cemalim. Masanın üstüne bırak ben yerim? diyorum. Telefon susmuyor. Bilinmeyen bir numara? Bismillah deyip açıyorum ? hocam ben Fulya. Öğrenciniz. Kadın doğumda asistanım şimdi. Bugün nöbetçiyim. Dosyanıza baktım her şey çok iyi gidiyor. Çay ister misiniz?? biraz doğunun çekingenliği var üzerimde ama olur diyorum. Çok iyi geliyor.

4 gün içinde düzeleceğim inşallah. Zaman geçmiyor inanılmaz uykuya meyilim var. Ama ağrılar izin vermiyor. Telefonuma tahammül edemiyorum. Diyor ya şair ? ne hasta bekler sabahı/ ne taze ölüyü mezar/?? Zor. Zaman geçmiyor.

Görüntülü arama annemden. Hiç yapmazdı. Tüm enerjimi topluyorum açıyorum telefonu. Duymuş. İyi gördüm diyor bulutlu gözlerle. İyiyim anne diyorum. Seni yormayayım diyor. Kardeşlerim arıyor. Perişanlar belli. Biri ağzından kaçırıyor. İstanbula geleceklermiş. Büyük şehirlere giriş çıkış kısıtlı ve izne tabi diyorum. Zorla engelliyorum.

Hemşire hanım içeri giriyor. Eşim bırakmış. Yeni bir hat ve telefon acil durumlarda ulaşılsın diye. Diğer telefonu alıyorlar. Dışarı ile son bağlantım. Ateşimi ölçüyor 38.9, TA 215 /75. Tansiyonum yoktu diyorum. Oksijen de düşmüş diyor sat:88? kapril, parol, halsizlik ve ağrı düşünmemi bile engelliyor. Şükür insanlar ilaç bile bulamadığı için ölüyor Avrupanın göbeğinde, şükür. Fatmanur abla geliyor arada bir moral veriyor. Ama içinin ezildiğini hissediyorum. Esat geliyor. Hamza uğruyor Mahal ile birlikte. Sağolsunlar yalnız bırakmıyorlar beni. Ses vermeseler tanıyamıyorum. Böyle görsünler de istemiyorum. Zor geliyor. İçeri büyük bir ?iste gelsin? poşeti ile biri giriyor. Hocam ben fulya. Meyve, termos, bardaklar yoğurt ve mantı? Duygulanmamak elde mi? Bir daha benle işi olmayacak bir öğrencim.

Eşim geliyor. Bir şeyler getirmiş meyve kuruyemiş. Yememe kızdığı gofletten de getirmiş? ?Bir çok kişi aradı dua ediyolar. Mehmedin selamı var. Bu gün de Akın abi ile Erdoğan abi aradı diyor merak ediyorlar. Tedavini beraber takip ediyoruz.? Diyor. Tedavim üzerinde dominansımı mı kaybediyorum. Zaten dünden beri takip edemiyorum. Bugün yaşadığım bu güzel duygular ağrı ve halsizliğin pençesinde kar gibi eriyor. Göz bandı istiyorum. Işığa hassasiyetim var. Işığı görmemem lazım. Zamanı takip etmekte yoruyor. Artık bırakmak istiyorum. İş olacağına varır.

Bu gün beşinci gün. Başımı dahi kaldırmakta zorlanıyorum halsizliğim çok yoğun. Ağrılar sabahı zor ettirdi. Ateşe 38.9. Ateşe alıştım artık. En iyi onunla geçiniyorum. Bardak su ile elimi yüzümü ıslatıyorum. Yaradan kabul etsin abdest niyetine. Oturmakta zorlanıyorum. Yattığım yerde namaz kılmaya çalışıyorum. Rekatlar, dualar, her şey birbirine karışıyor. Zihnim darmadağın. İşler iyi gitmiyor hissediyorum. Bu gün beşinci gün ateşim hiç 38 in altına düşmedi. 5 günde toparlamam gerekti. Halsilik daha da arttı. İştahım tamamen kesildi. Eşim bari gofretten bir lokma al diyor. Bir lokma alıyorum. Tat yok ağzımda büyüyor. Yoruldular galiba tetkik sonuçları bazen gelmiyor. Kontrol grafi. İnfiltrasyonda artış var. Eşim giriyor içeri. Hocalarla konuştuk iki gün daha devam edeceğiz diyor. Biraz uzayabiliyormuş. İki gün daha. İki gün. Zaman mefhumundan uzaklaşmam lazım. Acı veriyor.

Annem, teyzem ve kardeşlerim arıyor her gün. Gelememeyi kabullenmemişler hala. Ama artık numara yapamıyorum. 1 dakikayı geçmiyor konuşmalar. Sesimi duyuyorlar yetiyor. Annem dayanamıyor. Telefonu babama veriyor. Arka fonda uzaklaşan bir hıçkırık sesi.

Çocukları özlüyorum. En çok küçükleri. Maymun onlar, sevimli maymunlar. Isırarak seviyorum. Kollarını uzatırlar bana. Ben olmazsam onlar hatırlamaz. Bir iki kare belki kalır zihinlerinde, oda çoğu konfabülasyon. Eksiklik olur tabi. Olmaz olur mu? Ama dedeler amcalar doldurur yerini. Olmadı anneleri doldurmaya çalışır. Ama büyükler öyle mi? Onların bir yerleri kopar. Eksilir. Ve hep eksik kalır onlarda. Büyüklere çok üzülüyorum. Bir kere sarılma hakkı verilse -bulaş olmadan- en büyük kızıma ve oğluma sarılırım sımsıkı. ?Resimlere, anılara değil doğrulara tutunun. Acı duymayın. Çünkü ben mutluyum, sizin gibi evlatların babası olduğum için? derim.

Kafamı, duygularımı toparlayamıyorum mükemmel bir halsizlik var. Yandaki bardağı alıp su içmek için kendimi motive etmeye çalışıyorum. Üçe kadar sayıyorum içimden tüm enerjimi toplayıp elimi uzatıp bardağı alıyorum. Bugün iyi gelişmeler de var sanki. Mesela sırtüstü yattığımda ağrım daha az.

8. gün. Ateşim 38.6. artık yatağımdan kalkmakta zorlanıyorum. İlk umut kırıldı. Fayda görmedim tedaviden. İlk zar şeş geldi. Düşeş artık çok daha muhtemel. Eşim içeri giriyor. ?Nasıl hissediyorsun. İyi olacaksın İnşallah. Hocalarla konuştuk Favipravire geçeceğiz. Bissürü selam ve dua edenler var diyor? diyor. Sanki gerçekle hayal arasında dinliyorum. Tereddütteyim. Bugünler gerçekler karışmaya başladı. Elimi uzatıyorum. Elimi tutuyor. Gerçek? Eldiveni çıkartmaya yelteniyor. Aman diyorum. Yüz siperi buğulanıyor. Ordera bakayım diyor. Arkasını dönüyor. Favipravir etkili bir molekül ilgili yayınları okumuştum hastaneye yatmadan önce. Umutlarım yeniden yeşeriyor birden. Eşime sesleniyorum. İnşallah bu sefer olacak diyorum. ?Tabiki İnşallah? diyor.

Ağrım hiç yok bugün. Ama halsizlik fena. Yatağın yanındaki tuvalete dahi geçerken kapıya tutunarak gidiyorum. Şükür diyorum şükür. Ağrım yok ya. Nefes nefese kalıyorum. Saturasyonum düşüyor. 88. Bu iyi olmadı işte. Telefon çalıyor. Halim yok. Biraz sonra su içmeye yeltenirsem bakarım. Fatmanur abla aramış. Arıyorum. ?Abla beni aramışsınız.? ?Ha sabahtı muhammetcim yanına geldim ya görüştük diyor? zihnim beni aldatıyor bu aralar. İki gündür çok olmaya başladı.

Pron yatıyorum kemiklerim batıyor. Olsun daha önceki acılardan daha hafif. Pron yatınca saturasyon 90 a çıkıyor. Bugün nefes darlığım başladı.

9 gün. Berbat durumdayım dünden beri burun kanamam var. Hayatımda hiç kanamamıştı. Boks yaparken bile. Tetkikleri öğrenemiyorum. İkindi vakti. Yataktan çıkamadım. Harekete edemeyecek kadar halsizim. Erkek hemşire olsa sonda isteyeceğim. Sabah kanları çıkmıştır. Ama 2 gündür sonuçlara ulaşamıyorum. Tam tetkik sonuçları gelecekken araya bir şeyler giriyor. Truman show daki gibi hissediyorum.

10. gün. Sanki veda günü gibi. Hiç bu kadar kötü olmamıştım. Bugün hiç yataktan çıkamadım. Artık clexan yapmaları gerekiyor. Bacaklarımı dahi eleve edemiyorum nefes darlığım arttı. Saturasyon pron pazisyonda bile 88 in altında. İçeri monitör, doziflowmetiri giriyor. Pre yoğunbakım evresindeyiz anlaşılan.

Hani bir video var; Srebzenitza da sırayala tek tek öldürülen boşnaklar var ya orda yaşanan duyguyu hep merak etmiştim. Nasıl tahammül edebiliyorlar ve dayanabiliyorlar diye. Artık anlıyorum. Umutlar azalınca sakinleşiyor insan. Gerginliği azalıyor. Yalnız bir odada yalnız başına gerçekleşecek bir eylem. Düğün gibi, her şey senin etrafında. Ama eşin yok tek kişilik. Sevenlerinin sevgisi arkandan dua olarak gelecek. Ama tereddütteyim. Benim yapmam gerekirken yapmadıklarımın ya da yapmamam gerekirken yaptıklarımın hesabını ne düzeyde etkileyecek bu dualar. Ama diyorum en azından hakkedilmiş sevginin karşılığı ise dualar elde bulunur.

Çocuklarım geliyor aklıma, eşim, annem, babam, kardeşlerim dostlarım. Alacaklar ve verecekler var. Şükür alacaklara ihtiyaçları yok. Dedem gibi yazmayacağım alacakları, helal ettim. Ama emanet olarak verilen ve hesapta duran para var. Kağıt kalem alıyorum vasiyetimi yazacağım. Pazar sosyolojisini yazarken bir iki kez yeltenmiştim yazmaya. Uzun uzun vasiyet. Herkese, dokunduğum herkese. Ama aklıma bir şey gelmiyor. Zihnimi toparlayamıyorum. Halim yok yazmak bile ölüm. Bir satır yazıyorum sadece bir satır. ?? bankasında ki hesabımda olan para ismailin.? Kızıyorum kendime 41 yıllık bir hayattan süzülen bu satır mı olmalı. En azından çocuklarımın ellerinde okuyacakları bir satır mı bırakacağım. Baba olmak tecrübe aktarmak değil mi? Yollarını, yaşanmış tecrübelerin aydınlatacağı bir metin bırakmak değilmi? Çocuklara benden kalan, krokisi ve pusulası olmayan 2-3 resim mi olacak. Dünyaya bu yaşantıdan kalan : ?.. diyecek bir şey yoksa gübre olmaktan fazla bir katkım olmadı demektir. 41 yıl bunun için çok fazla. Çok kızıyorum kendime. Eğer buradan dönersem ilk yazacağım şey bir vasiyet olmalı.

Hafif öksürük kesiyor düşündüklerimi. İçimde bir gıcıklanma ve kıpırdanma ile. Akıntı geliyor. Peçeteye tükürüyorum. Kan. Hemoptizim var. Cidden işler kötü gidiyor. Hemşire hanımı arıyorum sabah alınan kan sonuçlarımı soruyorum. Biz göremiyoruz hocam diyor. Düne kadar görüyordunuz. Trombosit sayısı d dimer ve fibrinojen düzeyini istiyorum diyorum. Rica edin nöbetçi bana sonuçların resmini göndersin. Burnum spontane kanıyor. DIC e giriyorum galiba. Tansiyonuma bakıyorum 86/49 şükrediyorum beyin kanaması ihtimali düşük. Ama şok tablosu mu??

Eşim geliyor. Çok üzülüyorum ona da. Ev çocuklar ben. Trombosit sayımı soruyorum. Biraz düşmüş düne göre diyor. Ne kadar diyorum. Tam hatırlamıyorum diyor. Hafızası iyidir unutmaz. ?50 binin altımı? diyorum. ?Dün kaçtı bugün kaç oldu? diyorum ?350 binden 105 bine. ? DİC? giriyorum. Tosilizümab?ı ne yaptın diyorum. Ben yatmadan hemen önce fayda verebileceğine dair bir işaret var denilmişti makalenin birinde. ?Hocalar IL 6 bakalım ona göre verelim diyorlar. Gereksiz immünsüpresyon yapmayalım diyolar? başka bir ilaç kalmadı diyorum.? IL6 burada çalışmıyor Mehmet gelecek kanını alacağız. Diğer hastanede çalışacak. Mehmette tociluzimab?dan fayda göreceğine inanıyor? diyor eşim. Mehmet geliyor konuşacak halim yok. Ama umut veriyor mutlu oluyorum. Kanları götürüyor. Hemoptizim çok artı. Konuştuğum anda dahi çıkıyor. Yatak içinde sağdan sola dönmek bile zor artık. Hazırlık var dışarda sesler geliyor. Hemşire hanım giriyor. Bilincim açıkken yoğun bakıma gitmek istemediğimi söylüyorum. Hemşire hanım biraz tedirgin başı ile onaylıyor. Vitalleri alıyor çıkıyor. Aslında modern tıbba inancım azaldı. Verilen hiçbir şey katkı sağlamadı. Hava karanlık eşim arıyor. Bir romatolok ile görüştüğünü tociluzimabdan fayda görebilme ihtimalim olabilen grupta olduğumu, fakat yan etkiler ve alerjik reaksiyonlar açısında dikkatli olmak gerektiğini söylüyor. Ve ne diyorsun diyor. Verin diyorum. Kaybedeceğim şeyler çok azaldı. Ve atacağımız son barut.

İlaç temin edilecek. Dua ediyorum. Acılarımın hafiflemesi ve akıbet neyse onun artık kolaylaştırılmasını istiyorum. Aynı cümleler dönüyor dilimde. Yarabbi her şey senin elinde diyorum. Tam bir yenilmişlik duygusu var. Artık yol bitti. Toprak kokusu geliyor.

Ne hissediyorum. Hiçbir şey. Kafasına sıkılan Srebrenitzalı gençte muhtemel böyle hissediyordu. Ruhsuz bir şekilde yürürken ölüme. İhtimaller zayıfladıkça, umut azaldıkça korkuda azalıyor. Korku dışında diğer tüm duygulardan azar azar garip bir kokteyl. Hiçbir duygunun baskınlığının olmadığı flu alacalı bir tat. Hafifçe gülümsüyorum hatta. Evet bunu bile yapabiliyorum. Bu büyük bir nimet. Artık çocuklar, eşim, ebeveynlerim içinde üzülmüyorum. Onlar önce kabullenecek sonra alışacak.

İlaç bulunmuş. Yeniden damar yolu açılacak. Yer yok. Her taraf tromboze. Hemşire hanım ben yeni doğan hemşiresiyim hocam yer bulurum diyor. Proksimalden birkaç başarısız deneme sonrasında işaret parmağına yakın bir venden açıyor. Önce avil ve prednol gidiyor. Ardından tocilizumab. Hiç içeri girilmediği kadar girip kontrol ediyor. Şükür tedavi bitiyor. Kazasız belasız. Değişen bir şey yok. Uyku ve baygınlık arası bir his ile uyuyorum. Son 4 gündür böyle.

Sabah uyanıyorum. Hava güneşli. Halsizlik yok. Ayağa kalkıyorum. Gözüm kararıyor. Çöküyorum. Ortostatik hipotansiyon. İyiyim ama. Bu mucize. Bir lütuf verildi yada mühlet.

Eşim geliyor. Ağlamaklı ama mutlu belli. Telefonunu açıyor. Öğrencilerim geçmiş olsun videosu çekmişler. En fazla duygulandıran da o videoda devamsızlıktan ve sınavdan bıraktığım öğrencilerimde var. Arkadaşlarım kurban kesmiş. Telefonumda 10binin üzerinde geçmiş olsun mesajı var.

Şükür diyorum, aileme, tüm içtenlikle iyiliğimi isteyen arkadaşlarıma, dostlarıma, canımı güvenerek teslim edeceğim hocalarıma ve sınıfta dahi kalsa emeğe içtenlikle teşekkür eden öğrencilerime, asistanlarıma geri döneceğim için.

Çok şükür?

Prof. Dr. M. Emin Akkoyunlu ..


turkca
Müsteşar Yardımcısı
08 Ağustos 2020 11:38

hocanın, hastalık haberini tel.mesajıyla aldıktan sonraki cümlelerini okuduğum anlarda özgecilik yapmaya çaılştım. çok zor...ve sonucu negatif olan hocanın,diğer hastalara yardım açısından önemine değinmesi de çok derin bir fedakarlık hissi..bravo ve çok geçmiş olsun hocaya.ders notları hazırlar gibi yazıya geçirmiş.insanda bilim alt yapısının varlığı,böyle bir sorumluluk demek ki...


berfin-meb
Müsteşar
09 Ağustos 2020 16:29

Böyle örnekler halkı bilinçlendirmek ve farkındalık yaratmak adına daha çok verilmeli..

Medya covid 19 hastalarının nasıl bir savaş verdiğini daha çok göstermeli ki, insanlar bu hastalığın ciddiyeti konusunda

şüpheye düşmemeli..

Teşekkür ederiz ama keşke başlığınızı "Sağlık" bölümünde açsaydınız..


Hissya
Kapalı
11 Ağustos 2020 10:15

Geçmiş olsun, sağlıklı uzun ömürler diliyorum kendisine..

yazılanları okurken yaşadıklarım geçti film şeridi gibi, gözlerimin önünden.

Ailece atlattık çok şükür iyiyiz.

Ben çocuklar eşim ayrı odalarda kaldık. Eşim yattığımızın ertesi günü apar topar ildeki hastaneye yoğun bakıma kaldırıldı. 3 gün haber alamadım kronik rahatsızlığı var, kötü senoryalar kafamda döndü durdu. Buna gelen aramalardan hissettiğim şeyler de eklendi.. her arayan sana çocuklarına uzun ömürler versin diyordu. telimi kapattım bakmadım çoğu çağrılara..

Çıktığımızda öğrendim eşimi öldü diye duyurmuşlar. Bunu ne amaçla yapar ki insan.

Kötülüğün şekli yok..

Önce biz çıktık hastaneden eşim 20 gün sonra geldi 15 kilo vermiş olarak..

Söylediği şey şuydu, "Yoğun bakımdakilerin çoğu panikten öldü. Oraya geldiklerinde öleceklerini kabullenmişlerdi hepsi ve ben 8 kişi girdiğim yerden sağ çıkan 3. kişiydim ..."

Aldığımız her nefesin kıymetini bilelim sevdiklerimize daha sıkı sarılalım.

Artık zaman öyle bir zaman ki ölüm bile ansızın gelmiyor. Adres vere vere göstere göstere göstere geliyor...


turkca
Müsteşar Yardımcısı
11 Ağustos 2020 11:38

çok geçmiş olsun Hissya. yaşadıklarının zorlu tablosu,dr.un yazdıklarının aşağı yukarı benzeri...sağlıkı günler diliyorum.


Hissya
Kapalı
11 Ağustos 2020 11:41

Teşekkür ederim turkca.. sağlık her işin başı bunu tescilledim ben..


rosegarden01
Daire Başkanı
11 Ağustos 2020 12:20

Geçmiş olsun okurken gözlerim doldu .Rabbim tüm hasatalara şifa versin


hector34
Daire Başkanı
13 Ağustos 2020 21:00

çok geçmiş olsun..size nasıl bi tedavi uygulandı..deniyor ki bağışıklık baskılayıcı ilaç veriyorlarmış...benim merak ettiğim hiç kronik rahatsızlığı olmayan genç insanlar da vefat etti..neden birçok insan iyileşirken onlar vefat ediyor bunu anlayamıyorum.

Hissya, 4 yıl önce

Geçmiş olsun, sağlıklı uzun ömürler diliyorum kendisine..

yazılanları okurken yaşadıklarım geçti film şeridi gibi, gözlerimin önünden.

Ailece atlattık çok şükür iyiyiz.

Ben çocuklar eşim ayrı odalarda kaldık. Eşim yattığımızın ertesi günü apar topar ildeki hastaneye yoğun bakıma kaldırıldı. 3 gün haber alamadım kronik rahatsızlığı var, kötü senoryalar kafamda döndü durdu. Buna gelen aramalardan hissettiğim şeyler de eklendi.. her arayan sana çocuklarına uzun ömürler versin diyordu. telimi kapattım bakmadım çoğu çağrılara..

Çıktığımızda öğrendim eşimi öldü diye duyurmuşlar. Bunu ne amaçla yapar ki insan.

Kötülüğün şekli yok..

Önce biz çıktık hastaneden eşim 20 gün sonra geldi 15 kilo vermiş olarak..

Söylediği şey şuydu, "Yoğun bakımdakilerin çoğu panikten öldü. Oraya geldiklerinde öleceklerini kabullenmişlerdi hepsi ve ben 8 kişi girdiğim yerden sağ çıkan 3. kişiydim ..."

Aldığımız her nefesin kıymetini bilelim sevdiklerimize daha sıkı sarılalım.

Artık zaman öyle bir zaman ki ölüm bile ansızın gelmiyor. Adres vere vere göstere göstere göstere geliyor...


hector34
Daire Başkanı
13 Ağustos 2020 22:07

bir yazıya denk geldim..bu tarz yazılar,komplo teorileri çokça siz de görüyosunuzdur..

Ünlü Alman hekim Dr. med Claus Köhnlein'in açıklamaları;

"Dünya Sağlık Örgütü isteği ve yönlendirmesi sonucunda, 24 saat yalan haberler yapılmakta.

Boğaz ağrısı, nefes darlığı ve öksürük şikayeti ile gelene test yaparsanız, pozitif çıkması normal.

Ve asla test sonuçları gerçek değil.

Test olayı, düşülen tuzağın birinci aşaması...

Test sonucunda yapılan tedavi ise tuzağın ikinci aşaması...

Testin pozitif çıkmasıyla, yüksek miktarda kortizon ve ağır antibiyotikler devreye giriyor.

?Korona tedavisi' diye uygulanan şema, başka rahatsızlığı olan insanların ölümüne neden oluyor.

Korona değil, 'korona tedavisi' öldürüyor.

Ölüm arttıkça ve hastanaler test tuzağına düştüğü için, hasta sayısı artıyor ve panik her geçen gün büyüyor.

Eğer, dünyaya verilmiş olan panik havası ve test mecburiyeti olmasaydı, boğaz ağrısı ve öksürük şikayetleriyle gelmiş olan insanlara eskisi gibi ilaçlarını verip dinlenmelerini isteyecektik.

Her şey seyrinde gidecekti ama bu artık mümkün değil.

Doktorlar, önüne konan tedavi şemasına, uymaya mecbur ediliyor.

Eskisi gibi insiyatif kullanmaları mümkün değil.

Ayrıca hekimler üzerinde büyük bir baskı ve panik var.

Lancet, ünlü tıp dergisidir.

Bu dergide yazılanlar kanun niteliğindedir.

50 yaşında hayatını kaybeden bir insandan söz ediyor.

Bu insan, boğaz ağrısı ve öksürük şikayetiyle gelmiş.

Bu insana yüksek miktarda, 600 miligram kortizon verilmiş. Üstüne ağır antibiyotikler ve vücudun bağışıklık sistemini çökerten ilaçlar verilmiş.

Ve neticede bu insan, hayatını kaybetmiş ve tamamen hekimlerin hatası.

Olmayan bir salgından, insanlar ölüyor.

Ülke liderleri, koltuklarını korumak için, bu "kumpasta", bilerek veya bilmeyerek rol almışlardır.

Dünyada oluşan panik havası, haklarda liderlere karşı "önlem almadı" baskısı doğurmakta. Liderler de oluşan baskıdan kurtulmak için, 'küresel kumpasa' boyun eğmek zorunda kalıyorlar.

Aslında panik ve korku dışında, hiç bir şey yok.

Her şey normal seyrinde, ölümler virüsten değil.

Korku ve panik, tedavi adı altında hekimlerin uygulamaya mecbur bırakıldıkları süreç, ölümlerin asıl nedeni...

Alman hekim, Dr.med Claus Köhnlein Ben sadece yazıyı paylaşıyorum hemen saldırıya geçmeyin.Unıtmayın bi arada domuz gribini çıkarmışlardı.Ha bu arada Bill Gates bugün şöyle bir açıklama yaptı:2022?inin sonunda Korona bitecek dedi.Ne tesadüf değil mi?o gün geldiğinde amaçlarına ulaşmış olacaklar.

..

alıntı


Hissya
Kapalı
14 Ağustos 2020 11:35

teşekkür ederim.

ilk başta yapılan tedavilerde sıkıntılar oldu evet bağışıklık sistemini baskılayıcı tedaviydi.

Eşim kalp hastası ve kalbini zorladı verilen ilaçlar o yüzden yoğun bakımda uzun süre kaldı.

Kovite yakalananların çoğu panikten öldü aldığınız alıntıda geçen sözler çok doğru. bunu birebir gördük malesef..

hector34, 4 yıl önce

çok geçmiş olsun..size nasıl bi tedavi uygulandı..deniyor ki bağışıklık baskılayıcı ilaç veriyorlarmış...benim merak ettiğim hiç kronik rahatsızlığı olmayan genç insanlar da vefat etti..neden birçok insan iyileşirken onlar vefat ediyor bunu anlayamıyorum.


turkca
Müsteşar Yardımcısı
14 Ağustos 2020 13:17

Bu sürecin diğer bir konusu da (belki hastalığın boyutları kadar çok önemli olmasa da ),korunmak amacıyla halka tavsiye edilen baharat ve otların kullanımı.şifa bulmuş bir hocamız tv.de konuşurken "zerdeçal her daim elimizin altında olsun.ben zerdeçalla hastalığı yendim. her öğünde mutlaka kullanın"demişti.ve, ben de almıştım.birkaç gün sonra midemde sancılar başladı.konuyla ilgili yazıları taradığımda, alterntif tıp araştırmacılarının yayınlarında rastladığım bir bulgu,bunu doğruladı.yazı,dozundan fazla kullanılan zerdeçalın mide ağrısına ve hatta mide kanamasına yol açtığı üzerineydi.daha sonra gördüm ki; zerdeçalın ambalajının üzerinde yazan kullanma bilgilerinde zeten günlük en fazla doz da belirtilmişti.

(konu dışı:alternatif tıp konusu geçmişken; bu tedavi alanındaki hastalık iyileştirilmelerinde kullanılacak bitki ve otların, yarar ve zararları çok iyi araştırılmalıdır.mesela;pekçok faydası yazılan-çizilen ısırgan otunun kanser tedavisi olanlarda kullanılması,karaciğerde harabiyetini faz lalaştırarak geriye dönüşümsüz ağır zincirleme arazlara yol açıyor.)

sağlıklı günler dilerim.


berfin-meb
Müsteşar
14 Ağustos 2020 17:08

Size de çok geçmiş olsun sayın Hissya

Allah herkesten uzak etsin..

Hissya, 4 yıl önce

Geçmiş olsun, sağlıklı uzun ömürler diliyorum kendisine..

yazılanları okurken yaşadıklarım geçti film şeridi gibi, gözlerimin önünden.

Ailece atlattık çok şükür iyiyiz.

Ben çocuklar eşim ayrı odalarda kaldık. Eşim yattığımızın ertesi günü apar topar ildeki hastaneye yoğun bakıma kaldırıldı. 3 gün haber alamadım kronik rahatsızlığı var, kötü senoryalar kafamda döndü durdu. Buna gelen aramalardan hissettiğim şeyler de eklendi.. her arayan sana çocuklarına uzun ömürler versin diyordu. telimi kapattım bakmadım çoğu çağrılara..

Çıktığımızda öğrendim eşimi öldü diye duyurmuşlar. Bunu ne amaçla yapar ki insan.

Kötülüğün şekli yok..

Önce biz çıktık hastaneden eşim 20 gün sonra geldi 15 kilo vermiş olarak..

Söylediği şey şuydu, "Yoğun bakımdakilerin çoğu panikten öldü. Oraya geldiklerinde öleceklerini kabullenmişlerdi hepsi ve ben 8 kişi girdiğim yerden sağ çıkan 3. kişiydim ..."

Aldığımız her nefesin kıymetini bilelim sevdiklerimize daha sıkı sarılalım.

Artık zaman öyle bir zaman ki ölüm bile ansızın gelmiyor. Adres vere vere göstere göstere göstere geliyor...


hector34
Daire Başkanı
23 Ağustos 2020 22:14

aynen öyle..bu bitkileri yanlış kullanmak yüzünden birçok kişi organlarını kaybediyor..her şey zehirdir,mühim olan dozdur demiş eski bir hekim..bitkiler de zararsız değildir eğer gelişigüzel kullanılırsa..

turkca, 4 yıl önce

Bu sürecin diğer bir konusu da (belki hastalığın boyutları kadar çok önemli olmasa da ),korunmak amacıyla halka tavsiye edilen baharat ve otların kullanımı.şifa bulmuş bir hocamız tv.de konuşurken "zerdeçal her daim elimizin altında olsun.ben zerdeçalla hastalığı yendim. her öğünde mutlaka kullanın"demişti.ve, ben de almıştım.birkaç gün sonra midemde sancılar başladı.konuyla ilgili yazıları taradığımda, alterntif tıp araştırmacılarının yayınlarında rastladığım bir bulgu,bunu doğruladı.yazı,dozundan fazla kullanılan zerdeçalın mide ağrısına ve hatta mide kanamasına yol açtığı üzerineydi.daha sonra gördüm ki; zerdeçalın ambalajının üzerinde yazan kullanma bilgilerinde zeten günlük en fazla doz da belirtilmişti.

(konu dışı:alternatif tıp konusu geçmişken; bu tedavi alanındaki hastalık iyileştirilmelerinde kullanılacak bitki ve otların, yarar ve zararları çok iyi araştırılmalıdır.mesela;pekçok faydası yazılan-çizilen ısırgan otunun kanser tedavisi olanlarda kullanılması,karaciğerde harabiyetini faz lalaştırarak geriye dönüşümsüz ağır zincirleme arazlara yol açıyor.)

sağlıklı günler dilerim.

27 Ağustos 2020 09:09

Etkilenmemek elde değil... tüm hastalara geçmiş olsun :( bir an önce dünyaca atlatmamız dileğiyle...


berfin-meb
Müsteşar
27 Ağustos 2020 20:58

Amin..

Mihrimahs, 4 yıl önce

Etkilenmemek elde değil... tüm hastalara geçmiş olsun :( bir an önce dünyaca atlatmamız dileğiyle...


hector34
Daire Başkanı
29 Ağustos 2020 15:42

ben çok korkuyorum özellikle nefes alamama takıntım var küçükten beri..sık sık derin nefes alma ihtiyacı hissediyorum..vaka sayısı hızla artıyor :(


turkca
Müsteşar Yardımcısı
30 Ağustos 2020 10:42

belirttiğiniz bu hassasiyeti ve corona belirtilerini çağrıştıran diğer durumları ben de yaşıyorum.nefes alıp-verirken zaman zaman daralıyorum.böyle olunca, ancak 3-4 dk.ağızdan nefesle ra hatlayabiliyorum.yine, 4-5 gün sırt ağrılarım ve tam geçti derken aynı sürelerde baş ağrılarım oluyor.ilaç kullanmak istemediğim için kendi haline bırakıyorum. sonra da; "acaba hafif mi geçiriyorum?" endişe ve tedirginden sıyrılamıyorum.


hector34
Daire Başkanı
02 Eylül 2020 19:22

panik bozukluk ya da kaygı bozukluğu da olabilir..bende var çünkü bunlar..kendimi sürekli dinlemedeyim,takıntı bi nevi..ağrılar bende de var özellikle belim ağrıdı sabaha kadar bu yazı aklıma geldi çok korktum..yine arar ara vurruyor,korona mıyım diye kaygılanıyorum..bence propolis damla kullanın bağışıklık sistemi için ama piyasada çok sahtesi var..kalitelisini al ve kullan....

turkca, 4 yıl önce

belirttiğiniz bu hassasiyeti ve corona belirtilerini çağrıştıran diğer durumları ben de yaşıyorum.nefes alıp-verirken zaman zaman daralıyorum.böyle olunca, ancak 3-4 dk.ağızdan nefesle ra hatlayabiliyorum.yine, 4-5 gün sırt ağrılarım ve tam geçti derken aynı sürelerde baş ağrılarım oluyor.ilaç kullanmak istemediğim için kendi haline bırakıyorum. sonra da; "acaba hafif mi geçiriyorum?" endişe ve tedirginden sıyrılamıyorum.


hector34
Daire Başkanı
02 Eylül 2020 19:23

yav biraz da güzel haberler duysak..iyice şiştik..eylülde öyle olacaksa ekimde kasımda aralıkta çok daha fazla olur.kış geliyo..bu sefer herkes normal grip bile olsa şüphelenicek daha kaos ortam olucak..

berfin-meb, 4 yıl önce

https://www.memurlar.net/haber/924379/yeni-covid-19-arastirmasi-ikincisi-daha-agir-gecebiliyor.html

Toplam 73 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi