.
Çok yazan çok haklı olmuyor sayın hocam. Evet iyi güzel hoş yazıların olduğunu kabül ediyorum, öğretmen düşmanlarına verdiğin mücadele ile de göz dolduruyorsun lakin, mevzu kendi iç mekanizmalarımızın rehabiltesine yönelik bir görüş, yapıcı eleştiri ve tespit olunca su koyveriyorsun.
Olmadı işe bu.. Çünkü her kulvarda olduğu gibi eğitimde de başarı, ödül ve motivasyonla gelen bir olgudur, bir sonuçtur. Ve maalesef bu sonuç bizim elimizde değil. En azında OECD, PISA VE TIMM göstergelerine göre sondan 8'inci ülkeyiz haberin var mı dostum ...
Eşitlik kavramını ele almak istemişsin ama tam da alamamışsın. Onun tam tanımı 'Eğitimde inkan ve Fırsat Eşitliğidir' An-caaak; böyle bir eşitlik başta özel okul rantı ile ülkemiz dokusuna aykırı
Onu da geçtim; bu eşitsizlik durumu biraz da bireysel farklılıklar gibidir. Yani demem o ki, ülkenin hiçbir eğitim bölgesinde, bu isterse özel okullar, kolejler, paralı üniler olsun asla ve asla
Her manada eşit koşullara tâbi bir eğitim planlaması göremezsin.. buna imkan dahi yoktur. İlerisi için olabilir mi'nin cevabı dahi şimdiden "haYIR" dır olamaz.. Dedim ya bireysel farklar gibi
Bireysel fark demişken, misal kendim masa başından ders anlatan anlayış ve yapıda bir öğretmen değilim. Emek veriyorum, ter akıtıyorum, öğrencilerle ikili interaktif iletişim kuruyorum. Fakat tabi bunun sonucunda ortaya koyabildiğim başarımın 'Ödül ve Teşvik' sistemi ile motive edilememesini görmek eğitim adına ciddi bir kayıptır.
Bunları biraz düşün.. ve lütfen yalnızca 1 defa okumakla yetinmeyiniz..
.
Çok yazan çok haklı olmuyor sayın hocam. Evet iyi güzel hoş yazıların olduğunu kabül ediyorum, öğretmen düşmanlarına verdiğin mücadele ile de göz dolduruyorsun lakin, mevzu kendi iç mekanizmalarımızın rehabiltesine yönelik bir görüş, yapıcı eleştiri ve tespit olunca su koyveriyorsun.
Olmadı işe bu.. Çünkü her kulvarda olduğu gibi eğitimde de başarı, ödül ve motivasyonla gelen bir olgudur, bir sonuçtur. Ve maalesef bu sonuç bizim elimizde değil. En azında OECD, PISA VE TIMM göstergelerine göre sondan 8'inci ülkeyiz haberin var mı dostum ...
Eşitlik kavramını ele almak istemişsin ama tam da alamamışsın. Onun tam tanımı 'Eğitimde inkan ve Fırsat Eşitliğidir' An-caaak; böyle bir eşitlik başta özel okul rantı ile ülkemiz dokusuna aykırı
Onu da geçtim; bu eşitsizlik durumu biraz da bireysel farklılıklar gibidir. Yani demem o ki, ülkenin hiçbir eğitim bölgesinde, bu isterse özel okullar, kolejler, paralı üniler olsun asla ve asla
Her manada eşit koşullara tâbi bir eğitim planlaması göremezsin.. buna imkan dahi yoktur. İlerisi için olabilir mi'nin cevabı dahi şimdiden "haYIR" dır olamaz.. Dedim ya bireysel farklar gibi
Bireysel fark demişken, misal kendim masa başından ders anlatan anlayış ve yapıda bir öğretmen değilim. Emek veriyorum, ter akıtıyorum, öğrencilerle ikili interaktif iletişim kuruyorum. Fakat tabi bunun sonucunda ortaya koyabildiğim başarımın 'Ödül ve Teşvik' sistemi ile motive edilememesini görmek eğitim adına ciddi bir kayıptır.
Bunları biraz düşün.. ve lütfen yalnızca 1 defa okumakla yetinmeyiniz..
hugo.almeida , 3 yıl önce
Herhangi bir şekilde destek veremem. İşin doğasına aykırı. Onlarca etken var, onlarca değişken varken bu değişkenleri kontrol edemeyen bir gücün bu değişkenlere etki edemeden bir değerlendirmeye girmesine onay veremem. Birilerini ellerinde olmayan durumlara göre değerlendirmenin nasıl bir faydası, nasıl bir geri dönüşü, nasıl bir ölçütü olacak? Kağıt üzerinde planlananların iş sahaya geldiğinde en çok değişikliği uğradığı bir alan eğitim. Yapmayın rica ediyorum.
Bakın en basitinden çok doğru olmasa da kafanızda bir anlam oluşturması açısından aynı evin çocukları arasında başarı farklı oluyor. Bunların içinde belli değişkenler var.
Bu değişkenleri azaltalım:
Tek yumurta ikizleri hemen hemen tüm etkenleri eşit tuttuğunuzda bile aynı başarıyı gösteremiyor.
Sıfırlamaya yaklaşalım:
Yapışık ikizler bile hemen hemen tüm şartları aynı olduğunda aynı başarıyı gösteremiyor.
Eğitim içinde araştırmalar, güncellemeler, değerlendirmeler, geliştirmeler, performans ölçmeleri yapılır ama bu ölçütlerin değerlendirilmesi gereken noktalar kişiler olur, programlar olur. Yani A kişisini B kişisine göre değerlendirilemez. Mevcut değerlendirmelerin yapılması için de 20-30 kişi değil çok büyük bir örneklem olması lazım. Bu verilerin de diğer verilerle değerlendirilmesi lazım.
Bilime aykırı derken hakikaten aykırı. Uydurmuyorum.
İlla ki yapmak istiyorsanız yaparsınız da sonuçlarının olumlu bir tarafını göremiyorum.
Not: Ben sizin alıntı yaptığınız cehalet mesajımda yanlışlıkla sizi alıntılamışım. Şimdi fark ettim. Siz yine de doğru anlamışsınız :)