"Eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl..."
Eski hâl, saltanat ve otoriter yönetim şekilleridir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hz., bu yönetim şekillerinin artık bu asırda geçerli olmayacağını açık bir dil ile ifade etmektedir.
Yeni hâl ise, cumhuriyet ve demokratik yönetim şeklidir. Ki bu asırda artık bunun dışında bir rejim aramak safsata ve izmihlal olacaktır.
İzmihlal kelime olarak bozulup gitmek, perişan olmak, yok olmak, görünmez hâle gelmek gibi anlamlara geliyor. Otoriter ve diktatör rejimlerle yönetilen İslam aleminin perişan ve görünmez (Müslümanların siyasi ve askeri açıdan etkisiz olması) hâli buna şahittir.
"Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl..."
"Sual: Acaba daha Sultan Hamid gibi padişah tahta çıkmayacak mıdır? Eski hâl hiç olmayacak mıdır?
Cevap: Acaba sizin şu siyah çadırınız parça parça edilip yandırılırsa, külü havaya savrulursa, o külden yeniden çadır edip içinde oturmak kâbil midir?"(1)
Hilafetin bir ruhu bir de cesedi var; malum ruh baki ceset ise fanidir. Bu anlamda bir Müslümanın hilafetin ruhuna karşı olması mümkün değildir. Ama hilafetin şekli ve cesedi her dönemin şartlarına ve her çağın konjonktürüne göre değişir ve değişmek zorundadır. Hilafet eskiden saltanat rejimi ile kaim idi, şimdi ise cumhuriyet ile kaim olmak lazımdır. Yoksa hilafetin manası eskiyip yok olmaz...
(1) bk. Münazarat.
"Eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl..."
Eski hâl, saltanat ve otoriter yönetim şekilleridir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hz., bu yönetim şekillerinin artık bu asırda geçerli olmayacağını açık bir dil ile ifade etmektedir.
Yeni hâl ise, cumhuriyet ve demokratik yönetim şeklidir. Ki bu asırda artık bunun dışında bir rejim aramak safsata ve izmihlal olacaktır.
İzmihlal kelime olarak bozulup gitmek, perişan olmak, yok olmak, görünmez hâle gelmek gibi anlamlara geliyor. Otoriter ve diktatör rejimlerle yönetilen İslam aleminin perişan ve görünmez (Müslümanların siyasi ve askeri açıdan etkisiz olması) hâli buna şahittir.
"Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl..."
"Sual: Acaba daha Sultan Hamid gibi padişah tahta çıkmayacak mıdır? Eski hâl hiç olmayacak mıdır?
Cevap: Acaba sizin şu siyah çadırınız parça parça edilip yandırılırsa, külü havaya savrulursa, o külden yeniden çadır edip içinde oturmak kâbil midir?"(1)
Hilafetin bir ruhu bir de cesedi var; malum ruh baki ceset ise fanidir. Bu anlamda bir Müslümanın hilafetin ruhuna karşı olması mümkün değildir. Ama hilafetin şekli ve cesedi her dönemin şartlarına ve her çağın konjonktürüne göre değişir ve değişmek zorundadır. Hilafet eskiden saltanat rejimi ile kaim idi, şimdi ise cumhuriyet ile kaim olmak lazımdır. Yoksa hilafetin manası eskiyip yok olmaz...
(1) bk. Münazarat.