Editörler : Radore
26 Mart 2022 22:07

Doğal yollardan bağışıklığımı nasıl güçlendirebilirim?

Merhaba arkadaşlar. Bağışıklık sistemim zayıf düştüğünden bu aralar sıkıntılı bir süreç geçiriyorum. Doğal yoldan bağışıklığımı nasıl güçlendirebileceğimi araştırırken çörek otu, keçiboynuzu ve propolis damla ürünlerinin bağışıklığa çok iyi geldiğini okudum ama aralarında kullanımı en kolay ve daha kısa sürede etkisini gösterenin propolis damla olduğunu öğrendim. Piyasada satışı yapılan bir çok propolis damla markası var, bunlardan en iyisi sizce hangisi? Google'da gezinirken ..... markasına denk geldim,çok güzel bir siteleri var ve organik sertifikaları mevcut. Sitede yapılan yorumlar da hep olumlu. Birazdan sipariş verip denemek istiyorum daha sonrasında düşüncelerimi burada yazmayı düşünüyorum inşallah. Sitede iki çeşit ürün var; su bazlı ve alkol bazlı organik propolis damla diyor. Propolis alkolde daha iyi çözündüğünden yetişkinlere alkol bazlı olanı çocuklara da su bazlı olanı tavsiye ediyorlar. Günde 20 ile 80 damla arasında tüketilebiliyormuş. Başlangıç için 20 damla kafi diye düşünüyorum. Bakalım inşallah beklediğim gibi etki eder..


sorgulamak
Kapalı
07 Nisan 2022 09:28

Propolis damlaya yetişkinler 5-6 damla ile başlamalı ve günde en fazla 10-15 damla almalıdır

Çocuklara ise çok dikkatli verilmeli en fazla günde 3 damla verilmelidir,hatta çocukta bir hastalık yoksa bence hiç vermeyin

Çünkü çok etkili bir üründür propolis ,fazla kullanımlarda çeşitli yan etkileri vardır,çok dikkatli olun fayda göreyim derken zarar görmeyin,piyasa da 80 damla diyenleri boşverin...

Özellikle tümör hastaları ve kanser hastaları propolisi mulaka kullanmalıdır.Bilimsel olarakta propolisin kansere ve tümöre karşı direnç oluşturduğu kanıtlanmıştır


turkca
Müsteşar Yardımcısı
10 Nisan 2022 14:23

Merhaba Melis,

bizzat kendinin de hazırlayabileceği şöyle doğal ve sağlıklı bir formül yazacağım. yaz mevsimlerinde buzdolabında soğutulduktan sonra da tüketilmesi farklı bir lezzet. biz, kış mevsiminde de yemeklerin yanında sıklıkla tüketiyoruz. İki-üç su bardağında 1-1.5 y.kaşığı bal, 2 yemek kaşığı nar ekşisi ve 2-3 yemek kaşığı malt sirkesi eritildikten sonra,bu karışım buzdolabında yerini alıyor.bilindiği gibi; bal, nar ekşisi ve malt'ın faydaları da yazmakla bitmez.ancak,malzemelerin saflık durumu da sözkonusu.

(çimlendirilmiş arpanın (malt) tadını beğenirim.piyasada alkolsüz malt içecekler var ancak hem aromalı ve hem de içeriğinde glikoz şurubu kullanılmış ve hem de oldukça pahalı.ben burada aynı besin değeri ve tadındaki malt sirkesini kullandım.)


turkca
Müsteşar Yardımcısı
10 Nisan 2022 14:26

yazmayı unuttum Melis, evet; çörekotunu da günlük beslenmelerinden ayrı tutma.

geçmiş olsun.


mersin2333
Aday Memur
11 Nisan 2022 06:21

Manda yoğurdu....

uca
Daire Başkanı
14 Nisan 2022 15:20

duzenlı ilişki tabı


aysima taklacı
Aday Memur
27 Mart 2024 10:04

Uzun zamandır bunun için uğraşıyorum ve çok zayıfladım artık doktora gittim ve birçok besini almam ve karşılamam gerektiğini söyledi bu yüzden bende büyük bir alışverişe çıktım bankkartın alışveriş kampanyasını hatırladım ve kullandım baya iyi hissetiriyor.


F16 Gökçen
Memur
27 Mart 2024 13:18

Doğal beslenerek,düzenli beslenerek,dengeli beslenerek ve düzenli uyuyarak

Stresten mümkün olduğunca uzak durarak,stresli olaylarda,kendinizi rahatlatacak uygun yöntemler bularak

Ve tabiki düzenli spor yaparak ( misal günlük 20 dakikalık yürüyüş) gibi


checkvizor
Şef
19 Mayıs 2024 09:29

Sık sık paça içmen lazım .


sasibakkal
Memur
25 Mayıs 2024 09:42

Ne yeyip içtiğiniz, nasıl hareketli olduğunuz, yaşam kaliteniz elbette önemlidir. Ancak, en önemli faktör genlerinizdir. Yani bazı şeyler tamamen doğuştan gelir.


t.parlar
Memur
15 Haziran 2024 18:59

"Bağışıklık sistemimizi nasıl güçlü tutabiliriz Hepimiz her gün bir yığın mikroba maruz kalıyoruz. Ancak her mikrop bizi hasta edemiyor. Bazen bağışıklık sistemimiz bizi bu mikroplara karşı korurken, bazen de yerle yeksan olabiliyoruz. Bu durum, o dönem bağışıklık sistemimizin ne kadar güçlü olduğuna bağlıdır. Bağışıklık sistemimizi zayıf düşüren bir çok etken var. Sağlıksız beslenme, hava kirliliği, elektromanyetik kirlilik, gıdalarımızdaki ve deterjanlarımızdaki kimyasallar, stres vs. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanların bunların çoğundan uzak durması ve bu etkenleri düzeltmeleri mümkün olamıyor. Örneğin hava kirliliğine karşı, tek başımıza ne yapabiliriz? Veya Japonya'da patlayan nükleer santrale karşı kendimizi nasıl savunabiliriz? Ancak yine bile yapabileceğimiz bir şey var : Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak. Pekiyi nasıl? 1) Öncelikle sağlıklı besleneceğiz. a) Glisemik indeksi düşük beslenmeliyiz. Hasta hücreleri daha da besleyecek şekerden uzak duracağız. Karatay Sağlıklı Beslenmesi ile bunu kolaylıkla sağlayabiliriz. b) Un ufak olmuş gıdalardan uzak durmalıyız. Buğdayın un ufak olmuş hali olan unlu gıdalardan, meyvelerin un ufak olmuş hali meyve sularından uzak durmalıyız. Bu gıdaların sindirimi çok çabuk olur, hızla şekere dönüşüp kana karışır ve kan şekerimizi yükseltir. Çok çabuk da acıktırır. Oysa posası olan gıdaların sindirimi uzun sürer. Uzun süre sindirim sistemimizde yol alır. Kan şekerini yavaş yükseltir. Yavaş yükselen kan şekeri, yavaş düşer. Hipoglisemiye girmeyiz. Çabuk acıktırmadığı için de sık sık yeme ihtiyacımız olmaz, kilo almayız. Organlarımız yağlanmaz, metabolizma dengesi bozulmaz. c) Günde 2, en fazla 3 öğün yiyerek, akşamları da yatmadan en az 4 saat önce yemeğimizi bitirerek, vücudumuzun aralarda dinlenmesini ve leptin hormonu üreterek depo yağları yakmasını sağlamalıyız. ç) Bağışıklık sistemini güçlendireceği düşünülerek, hastalara bolca pekmez ve bal verilir oysa bu yanlıştır. Pekmez, meyvenin un ufak olmuş halinin bir de kaynatılarak iyice şeker hale getirilmiş formudur. Un ufak olmuş ve kaynatılmış meyvede artık bir fayda kalmadığı gibi, bolca bulunan fruktoz şekeri karaciğeri yağlandırır, metabolizmanın dengesini bozar. Bal da fruktozdur. Sağlıklı kişilerin, doğal balı sınırlı tüketmesi sıkıntı yaratmayabilir ancak diyabet, kanser gibi hastalığı olanların baldaki fruktoz şekerinden de uzak durması gerekmektedir. d) Gluten/gliyadin içeren her türlü tahıldan uzak durulmalıdır. Özellikle bir hastalığını tedavi etmek isteyenlerin buğday veya bulguru dahi tüketmemeleri önemlidir. Gluten, insanların kolay sindiremediği, çoğu kişinin vücudunun kabul etmediği bir protein grubudur. Sindirim rahatsızlıkları, alerjiler, kronik hastalıklar hatta bazı psikolojik hastalıklar glutensiz diyetlerle tedavi edilebilmektedir. Gluten, vücudu yorarak bağışıklık sisteminin yükünü arttırır. Prof.Dr.Canan Karatay, bilinenin aksine pirinçte de gluten olduğunu söyler. Gluten ile ilgili daha detaylı bilgi için woto.com/gluten dosyamızı okumanızı öneririz. e) Probiyotiklerin tüketimini arttırmalıyız. Bunlar evde yapılan yoğurt, kefir, sirke, turşudur. Bağışıklık sisteminin güçlü olması için bağırsak florasının sağlıklı olması elzemdir. Bağırsaklarımızda faydalı mikroplar gibi zararlı mikroplar da bulunmaktadır. Faydalı mikropların sayısını arttırmak önemlidir. Bu sayede yediklerimizden alacağımız vitamin ve mineralleri çok daha etkin bir şekilde alabiliriz. Glutenli ve şekerli gıdalar, bağırsaklarımızdaki faydalı mikropları yok ettiği gibi, zararlı mikropların da beslenmesini ve artmasını sağlar. Bağırsak floramızı düzeltmek için probiyotik gıdaları tüketmekle birlikte, glutenli ve şekerli gıdalardan uzak durmamız şarttır. f) Kemik suyu, paça çorbası, işkembe çorbası gibi çorbaları ve sakatatları sık sık tüketmeliyiz. Bu gıdalar şifa deposudur. Yüksek kolajen içerirler. Kolajen, eklem ve bağ dokusuna, sorunlu bağırsak sistemine iyi geldiği gibi, hücre dokusunun onarılmasında da önemli rol oynar. Prof.Dr. Ahmet Aydın'ın kemik suyu için verdiği detaylar ve tarifini burada bulabilirsiniz : Kemik Suyu Çorbası g) Kavrulmamış kuruyemişleri bol bol tüketmeliyiz. Bunlardan alacağımız vitamin ve mineraller oldukça fazladır. Canan Karatay'ın sık sık tekrar ettiği sözü hatırlatalım : "Fındık fıstık çıtır çıtır, hem kan yapar hem ısıtır." h) Trans yağlardan uzak durmalı, sağlıklı yağları tüketmeliyiz. Sağlıklı yağlar; soğuk sıkım zeytinyağı, doğal tereyağı, kuyruk yağı ve balık yağıdır. Bunların dışındaki ayçiçek, mısır özü ve fındık yağının soğuk sıkım üretimi yaygın değildir. Olsa dahi çok çabuk bozulurlar, trans yağa dönüşürler. Prof.Dr.Canan Karatay, soğuk sıkım zeytinyağı için "anne sütü" der. ı) Pakete girmiş, endüstri ürünü tüm gıdalardan uzak durmalıyız. Bu gıdalarda vücudumuz için zehirli olan birçok kimyasal katkı maddesi mevcuttur. Ayrıca trans yağ doludur. i) Yemeklerimizde sağlıklı kaya tuzu kullanmalı, rafine tuzdan uzak durmalıyız. j) Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmeliyiz. Doğal gıdalarla beslenmeliyiz. Mevsimsiz tüketilen sebze ve meyvelerin tarım ilacı dolu olduğunu unutmamalıyız. k) Bize alerji yapan şeyleri tespit etmeye çalışıp, bunlardan uzak durmalıyız. Özellikle ciddi hastalıkları olanların, mümkünse gıda intoleransı testlerinden destek alması olumlu olacaktır. Alerjiler, bağışıklık sistemini çok fazla meşgul eder ve diğer sorunlarla ilgilenmesine fırsat bırakmaz. Dr. Ümit Aktaş, gıda intoleransı konusunda, gluten ve endüstri mayası intoleransının çok yaygın olduğunu, herhangi bir gıda intolerans testi yapılmadan önce, glutenli yiyeceklerden ve endüstri mayası ile yapılan gıdalardan uzak durulması gerektiğini söyler. l) Yemeklerimizi trans yağa dönüşmeyecek şekilde ve kısık ateşte pişirmeliyiz. Izgara yaptığımız gıdaları yakmamalı, yanık olan yerlerini yememeliyiz. Pişirirken ocaktan alıp fırına sokmak gibi farklı pişirme yöntemlerini aynı yemek üzerinde kullanmamalıyız. m) Mutfağımızda kullandığımız tencere tavalar, paslanmaz çelik, cam veya seramik olmalı, teflon/seramik kaplama tencere tavalardan uzak durmalıyız. Ayrıca mikrodalga fırınları da kullanmamalıyız. Su kaynattığımız "kettle"ların ve çay demleme makinalarının, plastik olanlarından uzak durmalı, cam veya paslanmaz çelik olanlarını kullanmalıyız. n) Mümkünse damacana su yerine, arıtma suyu kullanmalıyız. Hatta evimize gelen şebeke suyu dahi arıtıp, yıkanırken vs klora/flora maruz kalmamalıyız. Yanı sıra, musluk suyu ile birlikte kullanılan temizlik kimyasalları (örneğin banyoda kullandığımız şampuan, vücut jeli vb) , musluk suyundaki klorla etkileşime girerek çok daha fazla zararlı hale gelmektedir. O sebeple, arıtma sisteminde önceliğin musluk suyuna verilmesi önerilmektedir. 2) Çamaşır suyu gibi agresif ve koku yayan tüm kimyasal deterjanlardan uzak durmalıyız. Şampuanlar, diş macunları, çamaşır yumuşatıcıları, parfüm, saç boyası, makyaj malzemesi dahil kozmetikler bu kimyasallara dahildir. Bunların yerine karbonat, sirke, arap sabunu, beyaz/zeytinyağlı sabun rahatlıkla kullanılabilir. Saç boyası için de doğal kına tercih edilebilir. woto.com/dogaltemizlik dosyamızı okumanızı öneririz. 3) Elektromanyetik kirlilik yaratan tüm cihazlardan ve ortamlardan uzak durmalıyız. Cep telefonları, Wi-Fi internet bağlantıları, saç kurutma makinaları bunlara dahildir. Hatta büyük alışveriş merkezlerinin her yerinde dolaşan metrelerce elektrik kabloları, alışveriş merkezlerinde çok fazla yorulmamızın sebebidir. Yüksek gerilim hatları da ciddi elektromanyetik kirlilik sebebidir. Hatta buralarda yaşayan hamilelerin çocuklarında doğumsal anomaliler görüldüğü çeşitli kaynaklarda yazmaktadır. 4) Düzenli uyku uyumalıyız. Uyumadan önce odalarımız havalandırılmalı ve yatağımız sıcak olmalıdır. Prof. Dr. Canan Karatay, yatağımıza gerçek yün battaniye serip üzerine pamuklu çarşaf sermemizi önermektedir. Hatta kemik ağrıları olanların gece sıcak su torbası ile yatmalarını ve özellikle kışın, gerçek yün içlik giymelerini öğütler. Uykularımız esnasında odamız zifiri karanlık olmalıdır. Gerekirse göz bandı kullanılmalıdır. Bunun sebebi, kansere karşı koruyucu olan melatonin hormonunun zifiri karanlıkta salgılanıyor olmasıdır. Çocuklarımızı karanlıkta uyumaya alıştırmalı, karanlıktan korkan çocukların uyuyana kadar ışıkta, uyuduktan sonra karanlıkta uyumasını sağlamalıyız. Prizlerde gece boyunca yanan, ufak şirin ışıkları kullanmamamız, yine bu sebeple önemlidir. 5) Evimizi sık sık havalandırmalı, evin badanasının, mobilyasının, mutfaktaki ocağın ürettiği kirli havanın dışarı çıkmasını sağlamalıyız. Unutulmamalı ki, evimizin havası, dışarının havasından çoğu zaman daha kirlidir. Varsa, alerjik öksürük, rinit, astım gibi hastalıklara sebep olan ve karaciğerimiz için zehirli badana küflerinden kesinlikle kurtulmalıyız. 6) Her gün mutlaka en az 20 dakika normal tempomuzda ve açık havada yürümeliyiz. Çok kilosu olanlar belli bir kilo verene kadar yürüyüşü erteleyebilirler ancak rahatladıkları kiloya geldiklerinde yürüyüşe başlamalılar. 7) Kendimizi stresten mümkün olabildiğince uzak tutmalıyız. Stres, bağışıklık sistemini çok çabuk düşüren önemli bir etkendir. Bu hayat koşullarında stresten uzak durmak çok mümkün olmasa da, en azından bizi mutsuz eden insanlardan uzak durup, bizi mutlu eden insanları çevremizde barındırmakla başlayabiliriz. Kendimize hobiler edinip, sevdiğimiz müzikleri dinleyerek mutlu olduğumuz anları çoğaltmalıyız. 8) Tüm bu önlemlerle birlikte, bağışıklık sistemini güçlü tutmak adına Prof. Dr. Canan Karatay'ın üzerinde önemle durduğu doğru vücut değerleri şöyledir : * İnsülin : 5'in altında olmalı * D vitamini : 80 hatta 100 ng/ml'nin üstünde olmalı. Kanser gibi ciddi hastalıkları olanların 150 ng/ml üstüne çıkması gerektiğini söyler. * B12 vitamini : 800-1000 pg/ml aralığında, hatta kanser gibi hastalıkları olanların 1000 pg/ml'nin de üzerinde olması gerektiğini belirtir. Demir, magnezyum, potasyum, sodyum gibi vücudumuzun dengesi için önemli minerallerin de dengeli olmasıyla birlikte bağışıklık sistemimiz güçlü ve sağlıklı bir şekilde bizi hastalıklara karşı koruyacaktır. Çevremizde hastalık yapıcı her etkene karşı durmak mümkün değildir. Ancak bağışıklık sistemimizi güçlü tuttuğumuz sürece, mümkün olduğunca hastalanmaz, hasta olsak dahi hafif atlatabiliriz. Yukarıda bahsi geçen önlemlerin hepsini, bir anda uygulamak elbette mümkün değildir. Bu bir yaşam şeklidir ve zamanla oturur. Şartlarımızda göre, hepsini yapabilmek de mümkün olmayabilir. Ancak bir kısmını dahi yapmak büyük fark yaratacaktır."

t.parlar
Memur
15 Haziran 2024 19:00

" BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ NASIL GÜÇLENDİRİRSİNİZ? Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Benekli'nin yazısı... "Bağışıklık sistemini güçlendirmenin en iyi yolu, hijyen kurallarına uymanın yanısıra dengeli ve sağlıklı beslenme uygulamaktan geçer. Vitamin ve mineraller içeren taze sebzeler, meyveler ve diğer gıdalar bağışıklık sistemini güçlendirici etki yaratabilirler. C vitamini: Özellikle kış aylarında grip ve soğuk algınlığına karşı koruyucu etkileri olduğu bilinen C vitaminini sadece turunçgillerden değil ıspanak ve marul gibi yapraklı yeşil sebzelerden, dolma biberden ve çilekten de edinebilirsiniz. E vitamini: Kuvvetli bir antioksidandır. Ispanak, brokoli gibi sebzelerde ve fındık, fıstık, badem ve ayçekirdeği gibi kuruyemişlerde bol miktarda bulunur. B6 vitamini: Bağışıklık sistemi reaksiyonlarında kritik rolü vardır. En çok muzda, tavuk göğsünde, ton balığında ve nohutta mevcuttur. A vitamini: Antioksidan karotenoidler en çok havuç, kabak ve kavun gibi renkli gıdalarda bulunur. D vitamini: En çok somon, ton balığı, sardalya, hamsi ve istavrit gibi balıklarda ve süt ürünlerinde bulunur. Ancak sadece gıdalarla alınması yeterli olmadığından dışardan desteklenmesi gerekir. D vitamini düzeyleri 100 civarında tutulmalıdır. Folik asit: Vücutta kan yapımı, yeni hücre oluşumu ve DNA üretimi gibi önemli biyolojik süreçlerde görev alır. Kuru fasülye, bezelye ve yeşil yapraklı sebzeler folik asitten zengindir. Demir: Kan hücrelerinde oksijen taşımaktan sorumlu hemoglobin adlı bir proteinin yapıtaşı olan organik demir (heme) en çok hayvansal gıdalarda mevcuttur. Heme en çok kırmızı ette bulunmakla beraber tavuk gibi beyaz etlerde ve deniz ürünlerinde vardır. İnorganik (non-heme) demir daha az emilmekle birlikte baklagiller ve yeşil yapraklı sebzeler de bulunur. Selenyum: Bağışıklık sisteminde önemli bir role sahiptir. Brezilya fındığı, brokoli, yeşil yapraklı sebzeler, kabuklu kuruyemişlerde, yumurta, tavuk ve süt ürünlerinde bulunur. Çinko: Bağışıklık sistemi hücre fonksiyonları için temel bir elementtir. Çinko eksikliğinde bağışıklıkta ciddi düşme görülür. En çok midye gibi kabuklu deniz ürünlerinde, et ve süt ürünlerinde ve baklagillerde bulunur. Bağışıklığı güçlendirmek için bu vitamin ve mineralleri dengeli bir beslenme alışkanlığı içinde tüketmenin yanısıra yeterli uyku uyumak ve düzenli egzersiz yapmak da önemlidir." Prof. Dr. Mustafa Benekli / Tıbbi Onkoloji Uzmanı "

t.parlar
Memur
15 Haziran 2024 19:01

" Kefir: Bağışıklığı güçlendirmenin doğal yolu Kefir son yıllarda başta daha sağlıklı olmanın en doğal yollarını bulmaya çalışan insanlar arasında olmak üzere oldukça popüler hale gelmiştir. Bu kültüre edilmiş içecek bağırsaklardaki bakteri dengesini iyileştirerek genel olarak sindiriminize de yardımcı olur. Kefir hakkında ilginç bir nokta ise laktoz hassasiyeti olan insanların dahi kefir içebiliyor olması. Sebep? Öncelikle, laktoz hayvansal kökenli bir tür şeker olduğundan iltihap ve yetersiz sindirime sebep olabilir. Ancak kefirin hazmı sırasında, laktoz laktik aside dönüştürülerek sindirime yardımcı olur. Ancak yine de size nasıl geldiğini anlamanın tek yolu denemek. Bugünkü yazımızda, sizleri kefiri keşfetmeye ve bu harika probiyotik hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya davet ediyoruz. "Nutrition Authority" isimli dergide yayımlanmış ve diyetisyenler tarafından yapılan çalışmalardan referanslar vereceğiz. Bize katılmaya hazır mısınız? Peki. Kefir nedir? Kefir fermente inek veya keçi sütü olup imzası olan asidik tadı şekerin fermentasyon süreci sırasında dönüşümünden gelmektedir. Bu sayede laktoz içeriği azalarak sindirimi çok daha kolay bir hal alır. En katı güvenlik önlemleri ile gerçekleştirilen fermentasyon süreci sırasında aynı zamanda bağışıklık sisteminize de iyi gelecek maya ve bakteriler açığa çıkar ve bağırsaklarınızdaki genel bakteriyel gelişimi sağlıklı şekilde devam eder. Peki şimdi kefirin aslında yoğurt olup olmadığını merak ediyor olabilirsiniz. Tam olarak değil: Kefirin tadı her zaman biraz daha acıyken yoğurt daha yüksek laktoz içeriği sayesinde daha az acıdır. Kefir neredeyse daima sıvı formda bulunurken, yoğurt daha kalın ve kremamsı bir kıvama sahiptir. Fermentasyon süreci esnasında, kefir yalnızca sütün temel besin maddelerini muhafaza eder; laktoz oranı kayda değer biçimde azalır. Kefirde bulunan mikroorganizmalar sayesinde, bağırsak florası yoğurda kıyasla daha yüksek bir düzeye erişir ve bağırsakta yer alan ve mide ve bağırsak iltihabı gibi sorunlara yol açan her türlü zararlı bakteri genelde vücuttan uzaklaştırılır. Kefiri keşfedin: bulabileceğiniz en iyi probiyotik kaynaklarından biri Probiyotiklerden bahsederken, muhtemelen aklınıza ilk gelen şey bir kase sade yoğurt. Aslında, dünyada bugün en güçlü probiyotiklerden biri kefirdir. İspanya'da bulunan Biyobilimler İşbirlikçi Araştırma Merkezi bize konu hakkında aşağıdaki bilgileri sunmaktadır: Kefirin antibakteriyel ve antifungal özellikleri Kefir salmonella, H. pylori, shigella, ve E. coli gibi birçok bakteri çeşidi ve hatta candida albicans gibi belli mantarlara karşı son derece etkilidir. Bunun sebebi ise kefirin içinde mikrop ve iltihaba karşı savaşan ve çeşitli enfeksiyonların iyileşmesine yardımcı olan aktif polisakkarit bileşikler bulunmasıdır. Kefirin bağışıklık sisteminiz için gücü Kefir bağırsak mukozanızı bakterilerden korur, bu sebeple 30'dan fazla sağlıklı bakteri ve maya yönünden zengin bu içeceği içerek sindiriminize ve genel sağlığınıza çok büyük bir katkıda bulunabilirsiniz. Her gün taze meyvelerle kefir içebilirsiniz. Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek üzere smoothienize de ekleyebilirsiniz. Beslenme uzmanları size fermente sütten elde edilen bu içeceğin içinde zararlı bakterilere karşı en iyi savunmalardan biri olan ve Lactobacillus kefiri olarak bilinen güçlü ve eşsiz bir probiyotik olduğunu söyleyecektir. Kefir kemik sağlığına iyi gelir ve osteoporoza karşı savaşır Bildiğiniz üzere, ağrıya ve artan kemik kırıkları riskine yol açan bir hastalık olan osteoporoz kadınlar arasında sık rastlanan bir sorundur. Kemik dokunuzu güçlendirmenin etkili bir yolu da kalsiyum alımınızı arttırmaktır, ancak laktoz içeriği sebebiyle inek sütünü tolere edemeyen birçok insan bulunmaktadır. Ancak, kefirin ayrıca yüksek kalsiyum içeriğine sahip olduğunu ve kalsiyum metabolizmasını teşvik eden K2 vitamini yönünden zengin olduğunu unutmayın. Beslenmenize adım adım ekleyip nasıl hissettiğinize bir bakın. Kefiri iyi bir şekilde hazmediyorsanız ve size bir rahatsızlık vermiyorsa, kahvaltılarınıza günlük olarak eşlik edebilir. Kefiri nasıl tüketmelisiniz? Nereden kefir alabilirsiniz? Marketinizde süt ve süt ürünleri bölümünde Aktarlarda Sıvı veya kurutulmuş formda bulabilirsiniz Nasıl tüketmelisiniz? Kurutulmuş kefir granülleri alırsanız, günde yaklaşık 100 gramı, ideal olarak biraz bal ile birlikte tüketebilirsiniz. Kefiri kahvaltı rutininize ekleyip, papaya veya mısır gevreği ve yulaf ezmesiyle birleştirmenizi öneririz. Sıvı kefir ise günün ana öğününden sonra, az miktarlarda (yarım bardak) içilebilir. Sindirime iyi gelecektir ve düzenli tüketildiği takdirde, kefir doğal bağırsak floranızı ve bağışıklık sisteminizi güçlendirecektir. Sonuç olarak, kefir fermantasyon süreci sebebiyle çok düşük bir laktoz içeriği olmasına rağmen, hala bir "süt" ürünüdür, bu sebeple ne kadar iyi tolere ettiğinize dikkat etmelisiniz. Buna rağmen, kefir sağlıklı bir içecektir ve kendinizi iyi hissettirir. "

t.parlar
Memur
15 Haziran 2024 19:02

" BAL ? Halis bal kullanılması kürün başarılı olması için son derece mühimdir. Bağışıklık sistemini güçlendirici bal kürü uygulanışı 3 gün boyunca sabah, öğle ve akşam 2 yemek kaşığı halis bal tüketilecektir. Yanında istenirse ebter tohumdan yapılmamış, az miktarda kara ekmek tüketilebilir. Kür boyunca bol su içilmesi tavsiye edilir, ancak başka bir şey tüketilmemelidir. 2) Haftada 3 kez avokado tüketmek, hem anemiye bağlı şikayetlerin ortadan kalkmasında, hem bağışıklık sistemlerinin güçlendirilmesinde iyi bir yardımcıdır. (Bkz. Anemi-Avokado) 3) Alerjiye karşı direnç kazanmak Alerjiye karşı vücudunuza direnç kandırmak istiyorsanız, zaman zaman, 4-5 gün arka arkaya, günde 2 kez, aç karnına, 20-25 tane siyah kuru üzüm çekirdeğini havanda ezip bekletmeden çiğneyerek tüketiniz. Üzümün çekirdeğini çiğnerken buruk tadını algılamak gerekir. Eğer buruk tadını algılamıyorsanız ya bayat ya da yanlış tür üzümdür. "

t.parlar
Memur
15 Haziran 2024 19:04

Bir de İngilizcen yoksa şu yazıyı çeviri uygulamalarıyla filan çevirip inceleyebilirsin: ""

t.parlar
Memur
15 Haziran 2024 19:05

"It is between a balanced nutrition and certain supplements that we get the 14 ingredients that are necessary to support the immune system. They are vitamin A, C, D, E, B6, B12, folate, the minerals iron, magnesium, zinc, selenium, copper, omega-3 fatty acid and probiotics. If you manage to get these ingredients into your system, you likely will either not get Covid-19 or get only as mild case of it. In the following I am discussing these ingredients in more detail. Foods That Strengthen Your Immune System What we need for the immune system Vitamin A Both the innate and adaptive immunity depend on vitamin A and its metabolites. The skin cells and mucosal cells function as a barrier, which is important for the innate immunity. The skin/mucosal lining of the eye, the respiratory tract, the gastrointestinal and genitourinary tracts help the innate immunity to keep viruses and bacteria out of the body. Vitamin A is important to support macrophages, neutrophils and natural killer (NK) cells. In addition, vitamin A supports the adaptive immune system, namely T and B lymphocytes, so that the body can produce specific antibodies against viruses. I do not take vitamin A supplements as I eat diversified foods like spinach, vegetables, poultry, Brussels sprout, fish and dairy products that contain vitamin A and carotenoids. Vitamin C This vitamin is a powerful antioxidant. It can neutralize reactive oxygen species, which are produced when the immune cells fight viruses and bacteria. Neutrophils, lymphocytes and phagocytes are all supported by vitamin C. Vitamin C and E co-operate in their antioxidant functions. Vitamin C is essential for a strong antibody response with bacterial or viral infections. I take 1000 mg of vitamin C once daily. Vitamin D The immune system is very dependent on vitamin D as the immune cells all contain vitamin D receptors. People who have less than 10 ng/mL of vitamin D in the blood are vitamin D deficient. They have much higher death rates when they get infected with the Covid-19 coronavirus.Vitamin D regulates the expression of target genes. At the center is the vitamin D receptor, which is a nuclear transcription factor. Together with the retinoic X receptor (from vitamin A) the vitamin D receptor binds small sequences of DNA. They have the name "vitamin D response elements" and are capable of initiating a cascade of molecular interactions. The result is a modulation of specific genes. Researchers identified thousands of vitamin D response elements that regulate between 100 and 1250 genes. You need enough vitamin D for your immune system When enough vitamin D is present in the blood (more than 30 ng/mL) the immune system releases the peptides cathelicidins and defensins, which effectively destroy bacteria and viruses.Vitamin D has mainly an inhibitory function regarding adaptive immunity. It inhibits antibody production from B cells and also dampens the effect of T cells. Researchers reported that vitamin D3 is useful in the treatment of autoimmune diseases.I am a slow absorber of vitamin D3 as repeat blood vitamin D levels showed. I need 10,000 IU of vitamin D3 daily to get a blood level of 50-80 ng/mL (=125-200 nmol/L). This is the higher range of normal. Everybody is different. Ask your physician to check your blood level of vitamin D. Toxic vitamin D blood levels are only starting above 150 ng/mL (= 375 nmol/L). Vitamin E This is a vitamin that is fat soluble and helps the body to maintain its cell membranes. But researchers found that vitamin E also stimulates the T cell-mediated immune response. This is particularly important for the aging person to prevent respiratory tract infections. I take 125 mg of Annatto tocotrienols per day (this is the most potent form of vitamin E). Vitamin B6 This vitamin is important for antibody production by B cells. Vitamin B6 regulates the metabolism of amino acids, which in turn form proteins. Antibodies and cytokines require vitamin B6. The T helper immune cells that initiate an adaptive immune response depend on vitamin B6 as well. I take a multi B complex vitamin (Mega B 50) twice per day, so I supplement with a total of 100 mg of vitamin B6 daily. Folate Folic acid is a coenzyme for the metabolism of nucleic acids and amino acids. Studies in humans and animals have shown that folate deficiency leads to increased susceptibility to infections. People with folate deficiency develop a megaloblastic anemia with immune weakness that leads to chronic infections. With my B complex supplement I get 2 mg of folic acid daily. Vitamin B12 Methylation pathways depend on vitamin B12 as a coenzyme. Vitamin B12 is also involved as a coenzyme in the production of energy from fats and proteins. In addition, hemoglobin synthesis depends on vitamin B12. Patients with vitamin B12 deficiency develop pernicious anemia. These patients also have a weak immune system due to natural killer cell activity suppression and because circulating lymphocyte numbers are significantly decreased.Treatment with cyanocobalamin reverses the immune weakness rapidly and treats pernicious anemia at the same time. I take 50 micrograms twice per day as part of the Mega-B50 multivitamin tablet. But I also inject 1000 micrograms of vitamin B12 every 6 months subcutaneously to be sure it is absorbed into the body. In older age the intrinsic factor from the stomach lining, which is required for absorption of vitamin B12 in the small intestine, can be missing, leading to vitamin B12 deficiency despite swallowing supplements. Minerals required for a good immune response Researchers identified five minerals that are essential for a strong immune system. They are zinc, iron, selenium, copper and magnesium. Zinc Zinc is important for a normal function of the innate and adaptive immune system. As zinc cannot be stored in the body, taking regular zinc supplements (30 to 50 mg daily) is important. I take 50 mg of amino acid chelated zinc daily. Iron Iron is important for cell oxygen transport and storage, DNA synthesis and for mounting an effective immune response. In particular it is the T cell differentiation and proliferation where iron is needed. Iron deficient people get a lot of infections because the immune system is paralyzed. I eat one spinach salad or steamed spinach daily, which gives me enough iron supply per day. Selenium Selenium is a trace mineral that is important for a normal immune response and for cancer prevention. When selenium is missing, both the adaptive and innate immune system are suffering. In this case viruses are more virulent. With selenium supplementation cell-mediated immunity is improved and the immune response to viruses is more potent. I take 200 micrograms of selenium per day. Copper Deficiency in copper results in a very low neutrophil blood count and causes susceptibility to infections. Copper is a trace mineral that participates in several enzymatic reactions. It is important for the innate immune response to bacterial infections. A well-balanced Mediterranean diet contains enough copper, which is why I do not supplement with extra copper. Magnesium An important cofactor for vitamin D in the body is magnesium. Magnesium participates in many enzymatic reactions. Between vitamin D and magnesium, the immune system is strengthened. I take 150 mg of magnesium citrate twice per day. By the way, magnesium also helps us to get a restful sleep, if we take it at bedtime. Other dietary factors that strengthen the immune system Polyunsaturated omega-3 fatty acids are essential for the body and help to modulate the immune system. I take 1800 mg of omega-3 (EPA/DHA) twice per day. I also like to eat fish and seafood at least 3 times per week.Probiotics benefit both the innate and the adaptive immune system. They strengthen the epithelial gut barrier, which is an important innate immune defence. Probiotics also lower the risk for Clostridium difficile gut infections. I take one probiotic every morning."
Toplam 15 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi