Editörler : Lanet


Kapalı
19 Nisan 2007 15:28

Kahraman Tazeoğlu

YA NE MÜTHİŞ BİR KİTAP O ' SUSACAK VAR' BİR ALIŞ VERİŞ MERKEZİNDEN ALDIM KİTABI. 3 NEDENİ VARDI: 1. Sİ HAKİ YEŞİL SADE BİR KAPAK2. Sİ KAPAK ÜZERİNE ATAÇLA TUTTURULMUŞ AĞZI BANTLI DURU TENLİ BEYAZ KIZ,3. SÜ DE ARKASINDA Kİ YAZI: ..... YAZMAYIM O YAZARIMIN FİKRİNE MUNHASIR.. OKUYUN . BAYILACAKSINIZ.

BİR İNSAN BİR ROMANIN İÇİNE 2 HAYAT VE İKİ AYRI ROMAN SIĞDIRABİLİR Mİ? AKIN POLAT VE KAYRA-ROJDA... DİĞERİ YENİ YAZILMAYA BAŞLANAN Bİ ROMAN: OTOBÜS YOLCULUĞU. VE SON SATIR: BENİMLE EVLENİR MİSİN?

KAHRAMAN BEY SİZİ KUTLUYORUM


dcle
Kapalı
19 Nisan 2007 22:37

artık güncemde bir boşluksun

yavaş yavaş taze anıların altına gömülüyorsun

ve sana ait sandığım her şeyin

aslında benim olduğunu öğreniyorum

hiçbir duygunun tek ilhamı değilsin

kendimi keşfettikçe

seni kaybediyorum

ve ufkuma sensizliği

korkusuzca geriyorum

KAHRAMAN TAZEOĞLU


_eylül_
Kapalı
20 Nisan 2007 02:41

SENİ İNTİHAR ETTİM

Deli dolu geçtik ateş hatlarından

Sevgim korkuyla beraber büyüdü içimde

Sevdikçe korktum

Korktukça daha çok sevdim

Er geç birbirini boğacaktı bu duygular, biliyordum

Neden sonra farkına varıyor insan

Ayağına takılan bütün taşları

Yoluna kendi döşediğinin

Senin yarınlara inancın benden yüklüydü

Daha cesaretliydin

Planı çatılmamış yarınlara ektiğin umutlar

Er geç açacaktı, biliyordun

Deli sevdalı çocuk ruhumun

Nicelerinin uğruna kıyametler kopardığı

Değersiz değerlere sırt dönmüş, güvenli saflığında

Bir sonsuzluk buldun kendine

Ve hayatımızın resimlerini çizdin duvarlarımıza

Sonra birden

Yeşil bir kentte

Ilık bir yaz gecesine astın beni

Sevdalı ömrümün dakikası beş para etmedi

Ödedim

Cümlelerim seni taşımaktan yorgun düştü

Son sözün

Ve son anın efendisi olmaya bilenmiş yüreğine yenildim

Geçmişten nefes alıp geçmişe nefes verdim

Anılar kemirdi yüreğimi

Felç oldu hislerim

Zamanın çoktan dibe çöktüğü kum saatimin belinden

Tek bir saniye bile süzülmüyordu

Ters çevirmeye cesaretim yoktu

Çünkü yeniden başlayacak bir hayatın

Korkağı olmuştum

Aşkların sonrasında hüzün vardır

Ya sen hüznü boğarsın

Ya da hüzün seni boğar

Ama birisi kanatlarını kırarsa eğer

Yaralı kuş rolüne soyunacağına

Yürümeyi denemelisin

Hayata dönmelisin

Bunları düşünebilmek bile kendime dönüşümdü

Ve sonunu infaz ediyordu içimde

O gece yüreğimden sağ çıksaydın eğer

Ölen ben olurdum

O gece

Hayatın lekesiz bir anında

Seni intihar ettim

Şimdi katil benim

Artık güncemde bir boşluksun

Yavaş yavaş taze anıların altına gömülüyorsun

Ve sana ait sandığım her şeyin

Aslında benim olduğunu öğreniyorum

Hiçbir duygunun tek ilhamı değilsin

Kendimi keşfettikçe

Seni kaybediyorum

Ve ufkuma sensizliği

Korkusuzca geriyorum

Kahraman Tazeoğlu

18 Kasım 2007 21:17

bir arkadaşın tavsiyesiyle okudum hemde çok kısa bir zaman diliminde.eğer duygu yüklüyseniz hoş bir kitap ve bende duygu yüküyle okudum oldukça güzel bir kitaptı.aslında özünü toplarsanız iki üç sayfa etmez ama yazar duyguları olabildiğince geniş yollara yüklemiş.


bekirakgul
Aday Memur
07 Şubat 2008 15:01

ARAZ

"Yalnızım çünkü sen varsın"

"gel" desen gelirdim

gittiğin uzakta bendim

dağ gibi bir ihanetten düştüm

bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime

kendimi suçüstü yakalıyorum

ve kentsizliğimin isimsizliğini

Araz'a uyak düşüyorum

gözlerime senden düşler sürüyorum

ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor

bana en büyük tehdit yine ben oluyorum

sonra bir durağa yaslanıyorum

sonra bir kente

ve sen gidiyorsun

ben kanıyorum

diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun"

oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç'e biraz inat

biraz ihanet bırakıyorum

ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum

aklıma düşüyorsun

düşüyorum

düşünce

üşüyorum

azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum

ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum

yalanlarımla bir hiçlikteyim

beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar

aklıma düşsen yalnızlık oluyorum

ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir

nerde kimi üşüyorsun

artık kendini yakan bir ateşim

kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz

şimdi boş duraklara yaslanıyorum

boş kentlere

oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde

bakışın içiyor beni gözlerimden

gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara

uzaklığına uzanıyorum

sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden

ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan

yıkılıyorum şarkılara

"kimseler biliyor"

yalnızlık dostumdu

şimdi korkum oluyor

oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor

güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik

göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan

kendimi yitirdikçe sana gidiyorum

göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum

düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum

uysal yalnızlıklar satın alıyorum

gülüşümle ödeyerek

ve içimde yalancı bir katil taşıyorum

yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma

cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben

kirli sözlerimi temize çekme

oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor

kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına

sözü namluna sürmelisin şimdi

en yaralı yanımdan vurmalısın beni

çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum

ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam

susuşuna kan döküyor gözlerim

sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun

oysa bilmelisin Araz'ım

kimsenin içi görünmez

ve hiç bulamadıklarını

asla yitiremezsin

bak şimdi aramızda sessiz kalıyor

söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun

alnından ellerine damlıyorsun

yüzündeki yağmurla iniyorsun kente

içine dert oluyorsun kentin

dışına yağmur

yüreğinde dağılıyor kristal şehirler

duvarların kan öksürüyor

ve sen

başkalarının gözlerini

yüzümde aramamayı öğreniyorsun

beni bir durağa yaslıyorsun

beni bir kente

gidiyorsun

oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın

en susmakta neydi öyle

sen en dinlerken

biliyorum Araz'ım

insan kendini bulmamalı, hep aramalı

gittiğin yerden başlıyorum öyleyse

gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler

bir gün mutlaka boğulur

işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

ben şimdi gurbetim

içimde taşıyorum

heba olsa da senlerce yılım

oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep

ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden

şairler ölüdür derler

inanmıyorum

en karanlık ceketimi giyiyordum

ışığa kördüm çünkü

şimdi ise güneşe ilerliyorum

dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin

gecenin kör gözünden utanıyorum

hadi bana en militan kelimelerle saldır

batır içime cümlelerini

beyhude bir dehşet bırak

hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime

can kaybından ölüyorum

cenazemde namaz kılacağım

zan altındayım

yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan

kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin

kinim kendime

susuşum sana

küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin

"gel" desen gelecektim

yine bir tren geçiyor içimden

sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı

saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor

görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum

hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede

sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan

süsle beni ey aşk

geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum

dişlerindeki nikotin tadı terkimde

sirenler ve ateş hatları içip

sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden

ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla

yasadışıyım

tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur

öldü kanımdaki mürekkep balığı

solumdaki sise intihar etti intiharlar

bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek

yaşamak için geç bir zaman

ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor

dikiş tutmaz ayrılığımda

kirpiğinden yapılma bir darağacına

geceyi asıyorum

yoksun

bu yağmurlar ıslatmıyor beni

bir durağa yaslanıyorum sensiz

gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum

"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor

şimdi herkes biraz sen biraz acı

göğsümde bir vagon

gizli sözler batıyor

fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda

intihar acemisi bir şairin

delilik provaları

arkandan uluyan kapılardan

söküyorum kokunu

yokluğunu kokluyorum

yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi

ücranda yak bakışımı

gözlerine bekçi sevdam

dünden ve senden kalmayım

içine her düşen

kendi keşfi sanıyor seni

oysa sen

melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin

ve kendini acıtmak istiyorsun

ama güller kendine batamaz

bilmiyor musun

"gel" mi diyorsun

herkes kendi gördüğüne bakar

peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz

kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu

hadi en kanadığımız yerden susalım

"gel" desen gelirdim

"git" dedin ve gittin

Aşka...

Rüzgara...

Ayrılığa...

Zamana...

eyvallah...


bekirakgul
Aday Memur
07 Şubat 2008 15:04

SENİ İÇİMDEN TERKEDİYORUM

Binmediğim hiç bir otobüs

Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde

Gittikçe azalıyor hayat

Neyi erken yaşadıysam

Hep ona geç kalıyorum

Sana göçüyorum her sonbahar

Yolların çıkmıyor aşkıma

Unuttuğun yağmurların adı saklımda

Seni içimden terk ediyorum

Susmaktan yoruldum

Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri

Efkar demliyorum gözlerimde

yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum

Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi

Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp

Seni içimden terkediyorum

Ne unutacak kadar nefret ettin

Ne hatırlayacak kadar sevdin

Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin biliyorum

Beni hep bulmamak için aradın

Yanılgımdın

Yandığımdın

Yangındın

Sensizliğe yenilmek

Sana yenilmekten zor olsada

Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak

Seni içimden terk ediyorum

Şimdi

İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan

İki yarım kaldık

Tamamlayamadık bizi

Elinden tutamadık yanlızlığımın

Saçlarımıda uzaklarına gömdün

İçimin mavisi senin okyanusundandı

Al! geri veriyorum.

Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun

Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim

Sana bensizliği terkediyorum

"Yârime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin

Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuaf değil mi?

İçimi acıtanda sendin

Acımı dindirecek olanda

"Ya öldür beni"dedim

Ya da git benden

İçi bulanık bir sevdanın ucunda

Seni kaybettim

Aldırmadın aldırmalarıma

Bir gecede yakıp yârini

Şafaklara sattın ihanetini

Küllerime basanlar bile utandı yaptığından

İşte soluk bir ömrün son nefesi

Benden

İçimden

Terkediyorum


bekirakgul
Aday Memur
07 Şubat 2008 15:07

SENİ İNTİHAR ETTİM

Deli dolu geçtik ateş hatlarından

sevgim korkuyla beraber büyüdü içimde

sevdikçe korktum

korktukça daha çok sevdim

er geç birbirini boğacaktı bu duygular biliyordum

neden sonra farkına varıyor insan

ayağına takılan bütün taşları

yoluna kendi döşediğinin

senin yarınlara inancın benden yüklüydü

daha cesaretliydin

planı çatılmamış yarınlara ektiğin umutlar

er geç açacaktı biliyordun

deli sevdalı çocuk ruhumun

nicelerinin uğruna kıyametler kopardığı

değersiz değerlere sırt dönmüş güvenli saflığında

bir sonsuzluk buldun kendine

ve hayatımızın resimlerini çizdin duvarlarımıza

sonra birden

yeşil bir kentte

ılık bir yaz gecesine astın beni

sevdalı ömrümün dakikası beş para etmedi

ödedim

cümlelerim seni taşımaktan yorgun düştü

son sözün

ve son anın efendisi olmaya bilenmiş yüreğine yenildim

geçmişten nefes alıp geçmişe nefes verdim

anılar kemirdi yüreğimi

felç oldu hislerim

zamanın çoktan dibe çöktüğü kum saatimin belinden

tek bir saniye bile süzülmüyordu

ters çevirmeye cesaretim yoktu

çünkü yeniden başlayacak bir hayatın

korkağı olmuştum

aşkların sonrasında hüzün vardır

ya sen hüznü boğarsın

ya da hüzün seni boğar

ama birisi kanatlarını kırarsa eğer

yaralı kuş rolüne soyunacağına

yürümeyi denemelisin

hayata dönmelisin

bunları düşünebilmek bile kendime dönüşümdü

ve sonunu infaz ediyordu içimde

o gece yüreğimden sağ çıksaydın eğer

ölen ben olurdum

o gece

hayatın lekesiz bir anında

seni intihar ettim

şimdi katil benim

artık güncemde bir boşluksun

yavaş yavaş taze anıların altına gömülüyorsun

ve sana ait sandığım her şeyin

aslında benim olduğunu öğreniyorum

hiçbir duygunun tek ilhamı değilsin

kendimi keşfettikçe

seni kaybediyorum

ve ufkuma sensizliği

korkusuzca geriyorum


bekirakgul
Aday Memur
07 Şubat 2008 15:12

Her Aşk Katilidir Bir Öncekinin

rüzgarlı bir tepenin yamacındayım şimdi

kent suskun

ve istasyonlar ayrılık için var bu şehirde

imlası buzuk, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum seni düşünürken

ömrüme iliştirdiğim martı leşleri yamalı bir geçmişi oynar

imtihanlar ve intiharlar üzerine kurulu hayatlardan

gecenin en serseri yanını alırım günceme

durup durup şiirler yazmak yoluna

yeni bir yaşam biçimim oldu son günlerde

kendimi sende kalabalık buluşum belki de bundan

her gece yorganımın altında sakladığım

kırlangıç sürüleriyle geliyorum sana

sen uykudayken

babam her gece ölüyor şimdilerde

annem nihavent bir çığlık oluyor

bana en çok sensizlik koyuyor

sonra babilin asma bahçelerine asıyorum kendimi

uyanmak için

eski bir aşkını anlatıyorken bana

konuştuklarından yapılma bir sessizlik oluyor ağzım

kaç kez kanıyorum bir bilsen

(ya da hiç bilmesen)

sesinin ardında yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor

kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum

gece yüklü bir kamyon uykularımı solluyor

yastığının altında yalnızlığın var biliyorum

oysa ben senden bir bardak su istedim

akdeniz değil

son yalnızı benimdir bu kentin

istanbul arkamdan gelir

ey hüznü yüzünde gülücük diye taşıyan kız

hep kendine mi saklarsın çocukluğunu

ağzıma bir bulut bulaşsa da yokluğundan yapılmış

kayadan seken kurşun

en serseri yanımız olur kimi zaman

ve ben hep kendimi terk ederim senden

her katilin aşkı

her aşkın katili

bir öncekinin faili

hep ben olurum

hep ben ölürüm

içime uzanan koridorların ortasından

hep gülerdin beni görünce

bense sana hep geç kalırdım

sona kalırdım

sonra kanardım

yağmurlarla inseydin içime

içim senden yanaydı

yüzümdeki işgaller senden karaydı

seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi

sana yazacaklarım sil sil bitmezdi

ve ben

sende hiçbir şeydim

sen bende her şeyken

canım yastığının altında biriktirdiğin yalnızlıklarım

kendine varlaşıp bana yoklaşan biri yapar seni

ve ne kadar kaçsan o kadar yakınsındır aslında kendine

geciken sevdalar yıkık kentlere benzer bilirsin

ve sevgisizlik alır bir gün seni benden

işte bu yüzden

sen hep sevil

hep sevil

sevil


bekirakgul
Aday Memur
07 Şubat 2008 15:15

Yitikliğimize

Birbirimize dokunmalarımız korkak kelebeklerdir,

dokununca renkleri yıkılan...

Çünkü küskün çocuklar inanmazlar.

Ki inanmak küskün bir çocuğun en büyük kan kaybıdır.

Susarım içimde bir yangın başlar.

Dokunsam arta kalan sen, kül olan ben.

Taş duvarlar yanmaz bilirim.

Büyük yangınların isini giyinirler.

(ama nafile..

hiçbir kalem ve hiçbir ben, sonraki sayfada aynı sen?i bulamıyoruz.

uzaklar hep uzak kalıyor sevdaya...

sen yine de artık sesime düşme.)

Her gece gözlerimden hatıralar çalınmış.

Bir denizci ağ atmış yalçınlaşmış düşlerime...

Düşmüşüm.

Bir ses... giden gitmiştir demiş...

Susmuşum...

Bir baharın bedeliydi bu...


greyfurt
Kapalı
08 Şubat 2008 18:29

SENİ İÇİMDEN TERKEDIYORUM..

Binmediğim hiç bir otobüs

Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde

Gittikçe azalıyor hayat

Neyı erken yasadıysam

Hep ona gec kalıyorum

Sana göçüyorum her sonbahar

Yolların çıkmıyor aşkıma

Unuttuğun yağmurların adı saklımda

Seni içimden terk ediyorum

Susmaktan yoruldum

Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri

Efkar demliyorum gözlerimde

yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum

Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi

Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp

Senı ıcımden terkedıyorum

Ne unutacak kadar nefret ettin

Ne hatırlayacak kadar sevdin

Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin biliyorum

Beni hep bulmamak için aradın

Yanılgımdın

Yandığımdın

Yangındın

Sensizliğe yenilmek

Sana yenilmekten zor olsada

Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak

Seni içimden terk ediyorum

Şimdi

İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan

İki yarım kaldık

Tamamlayamadık bizi

Elinden tutamadık yanlızlığımın

Saçlarımıda uzaklarına gömdün

İçimin mavisi senin okyanusundandı

Al! geri veriyorum.

Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun

Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim

Sana bensizliği terkediyorum

"Yârime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin

Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuaf değil mi?

İçimi acıtanda sendin

Acımı dindirecek olanda

"Ya öldür beni"dedim

Ya da git benden

İçi bulanık bir sevdanın ucunda

Seni kaybettim

Aldırmadın aldırmalarıma

Bir gecede yakıp yârini

Şafaklara sattın ihanetini

Küllerime basanlar bile utandı yaptığından

İşte soluk bir ömrün son nefesi

BENDEN

İÇİMDEN

TERKEDİYORUM!!!

Kahraman Tazeoğlu


greyfurt
Kapalı
08 Şubat 2008 18:39

Usta

Umrumdan taşıyor zamansızlığım.

İsmin içimde titriyor, sesin sesime düşüyor; ses veriyorum... Oysa sen en sağır yarasın yüreğimde...

Gözlerini günceme düşürdüğümden bu yana,

yorgunum gitmelerin tümüne.

Gözlerini günceme düşürdüğüm günden bu yana,

dipnotlarda çürüyor sevda adına ne varsa...

Meğer ne çok beklemişim gelmeyişlerini.

Sen beni anlarsın be usta

ne garip sıkıntıdır şu suskunluğuma en uygun makamı bulamamak.

İçimin buz kestiği yerden çıkıp geliyorsun gözlerime.

Sen geldiğinde ise düşürmüş oluyorum düşünden kendimi...

Kahraman Tazeoğlu


nslknsnlrvr
Aday Memur
18 Şubat 2008 15:05

Ben en çok uçurtmamın ipi koptuğunda ağladım... Birde sen beni Bıraktığında...

Seni İçimden Terk Ediyorum

Binmediğim hiçbir otobüs,

Beklemediğim hiçbir durak kalmadı bu şehirde.

Gittikçe azalıyor hayat.

Neyi erken yaşadıysam,

Hep ona geç kalıyorum.

Sana göçüyorum her sonbahar.

Yolların çıkmıyor aşkıma.

Unuttuğun yağmurların adı saklımda.

Seni içimden terk ediyorum...

Susmaktan yoruldum.

Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri,

Efkar demliyorum gözlerimde.

Yaşlarımı yanağıma varmadan

öldürüyorum.

Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi.

Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp,

Seni içimden terk ediyorum...

Ne unutacak kadar nefret ettin,

Ne hatırlayacak kadar sevdin!

Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin,

Biliyorum.

Beni hep bulmamak için aradın.

Yanılgımdın,

Yandığımdın,

Yangındın...

Sensizliğe yenilmek,

Sana yenilmekten zor olsa da,

Ardımda bir sürü belkiler bırakarak

Seni içimden terk ediyorum...

Şimdi

İçimizde öldürülecek bir anı bile bulamayan

İki yarım kaldık;

Tamamlayamadık bizi.

Elimden tutmadın yalnızlığımın,

Saçlarımı da uzaklarına gömdün.

İçimin mavisi senin okyanusundandı.

Al! Geri veriyorum.

Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun.

Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim,

Sana bensizliği terk ediyorum.

"Yarime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin.

Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuhaf değil mi?

İçimi acıtan da sendin,

Acımı dindirecek olan da...

Ya öldür beni dedim,

Ya da git benden.

İçi bulanık bir sevdanın ucunda seni kaybettim.

Aldırmadın aldırmalarıma.

Bir gecede yakıp yarini,

Şafaklara sattın ihanetini!

Külüme basanlar bile utandı yaptığından.

İşte soluk bir ömrün

Son nefesi.

Benden,

İçimden

Terk ediyorum...


nslknsnlrvr
Aday Memur
18 Şubat 2008 15:08

Yalnızım çünkü sen varsın

"gel" desen gelirdim

gittiğin uzakta bendim

dağ gibi bir ihanetten düştüm

bu kendime son gelişim

..

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime

kendimi suçüstü yakalıyorum

ve kentsizliğimin isimsizliğini

Araz'a uyak düşüyorum

gözlerime senden düşler sürüyorum

ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor

bana en büyük tehdit yine ben oluyorum

..

sonra bir durağa yaslanıyorum

sonra bir kente

ve sen gidiyorsun

ben kanıyorum

diyorlar ki; kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun.

oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

..

bu kentte her yağmur kendini ağlar

aklıma düşsen yalnızlık oluyorum

ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir

nerde kimi üşüyorsun

artık kendini yakan bir ateşim

kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz

şimdi boş duraklara yaslanıyorum

boş kentlere

oysa "gel" desen gelecektim

..

yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma

cüzzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben

kirli sözlerimi temize çekme

gözlerim ihanete ihbar taşıyor

kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına

sözü namluna sürmelisin şimdi

en yaralı yanımdan vurmalısın beni

çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

..

susuşuna kan döküyor gözlerim

sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun

oysa bilmelisin Araz'ım

kimsenin içi görünmez

ve hiç bulamadıklarını

asla yitiremezsin

bak şimdi aramızda sessiz kalıyor

söylenecek bütün sözler

..

her sabah akşam oluyorsun

alnından ellerine damlıyorsun

yüzündeki yağmurla iniyorsun kente

içine dert oluyorsun kentin

dışına yağmur

yüreğinde dağılıyor kristal şehirler

duvarların kan öksürüyor

ve sen

başkalarının gözlerini

yüzümde aramamayı öğreniyorsun

beni bir durağa yaslıyorsun

beni bir kente

gidiyorsun

oysa "gel" desen gelecektim

..

biliyorum Araz'ım

insan kendini bulmamalı, hep aramalı

gittiğin yerden başlıyorum öyleyse

gece cinnetlerimi de alıp yanıma

..

denize bakmayı bilmeyenler

bir gün mutlaka boğulur

işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

..

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep

ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden

hadi bana en militan kelimelerle saldır

batır içime cümlelerini

beyhude bir dehşet bırak bana

hak ediyorum

..

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime

can kaybından ölüyorum

kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin

kinim kendime

susuşum sana

küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin

"gel" desen gelecektim

..

yine bir tren geçiyor içimden

sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı

saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor

görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum

sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan

süsle beni ey aşk

geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum

sirenler ve ateş hatları içip

sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden

ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla

yasadışıyım

tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur

öldü kanımdaki mürekkep balığı

solumdaki sise intihar etti intiharlar

bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek

yaşamak için geç bir zaman

ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor

dikiş tutmaz ayrılığımda

kirpiğinden yapılma bir darağacına

geceyi asıyorum

yoksun

bu yağmurlar ıslatmıyor beni

bir durağa yaslanıyorum sensiz

gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum

"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor

şimdi herkes biraz sen biraz acı

göğsümde bir vagon

gizli sözler batıyor

fırtınalar çıkıyor üstüme

arkandan uluyan kapılardan

söküyorum kokunu

yokluğunu kokluyorum

yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi

ücranda yak bakışımı

gözlerine bekçi sevdam

dünden ve senden kalmayım

içine her düşen

kendi keşfi sanıyor seni

oysa sen

melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin

ve kendini acıtmak istiyorsun

ama güller kendine batamaz

bilmiyor musun

"gel" mi diyorsun

herkes kendi baktığını görür

peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz

kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu

hadi en kanadığımız yerden susalım

"gel" desen gelirdim

"git" dedin ve gittin

Aşka...

Rüzgara...

Ayrılığa...

Zamana...

eyvallah


ebr-i nisan...
Kapalı
15 Ağustos 2008 19:36

SUSACAK VAR

Düş'tüm, dedim elinin tersinde.

Hayır dedi, kesince.

Düş olsan, fark etmezdim seni !

Sevgim sana güç veriyor mu, diye sordum.

Başını çevirdi, yüzünde kalmamış takatle.

Hayır dedi, inatla !

Öyle olsa, yıkılmazdım her 'Seni Seviyorum' deyişinde !

Özledin mi beni, dedim.

Sustu !

Nefesini en derinden aldı ve,

Özlenmez mi, dedi !

Git dedim !

Git !

Sen kalınca genişliyor bu dünya ve kayboluyorum uçsuz bucaksızlığında !

Hayır, dedi, sertçe!

Gidersem, kahraman olurum!

Kalırsam, senin!

Küserim, dedim, kırılgan çocukluğum sitemimde.

Hayır, dedi gülerek..

Küsmek, susmayı göze almaktır.

Ama sen korkarsın kendi sessizliğinden ve susamazsın!

Gel, dedim, o zaman!

sesim fısıltı gürültüsünde.

Gel..

Durdu!

Hayır, dedi,

GELİRSEM BİTER AŞK !!!

Kahraman TAZEOĞLU


kibarcık
Şube Müdürü
22 Temmuz 2009 15:25

Koca Bir Ömrü Harcamak Dedikleri Gerçeğin Altını

Seninle Çizdim BEN

Güçlü olmak artık beni yoruyor olric

herkese karşı dimdik olmak...

arkasında durmak attığım her adımın yoruyor...

Ki buralarda bilmem hangi uykunun hangi köşesinde?

beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı

uyan olric ... doğrul... ..........seni bekliyor.....

düş değil gerçek

..............seni bekliyor...

yanımdaymışsın yalanına kendimi kandırırken

derdin tam orta yerine düştüğümün farkında değildim elbet

kimseye arka bahçelerimden geçen katarların ağırlığını duyurmadım

duymayın da artık beni...

bir yerlerde hep yanlış yapmanın telaşlı kıpırtısını yaşıyorken...

o yanlışın artık sonsuza dek düzeltilemeyeceğini bilmenin

kıstırılmışlığı ile

pusuyorum bazen....

uzun süre gecelere küsüyorum...

uzun süre kendime küsüyorum...

uzun süre kaleme...kağıda küsüyorum...hayata küsüyorum

denizin en sığ yerinden başladık yol almaya olric

şimdi kara görünmüyor gerimizde?

bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa olric

en iyi kendime yazarım ben...

`kış´ dedim, `henüz gitmek için hazırlık yapmıyor´...

hala (d)üşüyorum...(mart)

sen acıyı biriktirmeyi seversin olric?

sen biriktirmeyi seversin....hadi devam et şimdi ?kuru yaprakları...

deniz taşlarını? gözyaşını? sorulamamış soruları ?

senden kalan sesleri? yaşanamamış paylaşılmışlıkları?

birlikte harcamak üzere kalbinde biriktirilmiş zamanları ve hüznü?

ve özlemi biriktirmeye?

siyah dedim en güzel taşıdığım renk...

ve herkesin üzerinden akan renk...

şimdi bunca karanlığın üstüne oturup bir mektup yazmalı ilkbahara

ve yaz´a

`hadi renklerini topla da gel´ demeli...

Sen de sıcağı pek sevmezsin olric?

güz´ü severdin sende?son baharı severdin

bu yüzden mi hep sonbaharlarda sevdik biz?

sonbahar gibi hep kaynayan bir neşeyle savrulurdun hayatın içinde

yaprak yaprak? yön seçmeden?

Ben yüzüme kondurduğum hüzünle boyardım her şeyi?

sen hazan yüzlüm olurdun olric?

Yağmur da başladı olric? Rüzgarın en delisi beni buluyor yine?

O an, `dünyayı karış karış dolaşsam´ diyorum kendime...

Gülümsüyorsun...

ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm?

ki gözlerin hep güler(di) senin?

şimdi Dünyayı karışlamayı unutuyorum gözlerinde...

martıları da seversin sen olric?Gülümsüyorsun yine..

Ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm?

Oysa ben bugün kendime mektuplarımı postalamak için çıkmıştım

sokağa...

martılar dolan gözlerinde yitiverdim...

yağmur hızlandı?rüzgar da... `kış´ dedim, `çok azimli.´

Beni hırpalamak istiyor?

az mı hırpalandım ben olric?

kapıyı vurup çıkışlarımın kar´ı dondurmadı mı beni?

daha bir buza kesmedi mi içim?

dönüşlerimdeki mora kesmiş parmaklarımı hissetmeyişim

ve yüzümde donmuş gözyaşları mı ısıtmaya çalışırken sende hep

dondun ...

ama ellerimde ki mektupları göremedin olric?

`Onları şimdi adreslerine doğru fırlatıyorum´ dedim?

Rüzgarın yağmurun önüne savurdum bir bir... Uçtular ıslanarak....

bugün kendime mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa?

ben de takıldım köşelerine?

biliyorsun ya En güzeli senin hiç gitmeyeceğini bilmek (di) olric...

çekilip içimin kuytularına her ne varsa birikmiş içeride

dökmek var aklımda yeni mektup sayfalarına?

tut beni olric? beni her şeye rağmen tut?

yoksa karanlıklarda yok olacağım?

Ki Aşk; acıtan? kanayan yaranın yanında gözlerinin özlemi?

göz yaşlarımızın tuzlu tadı?karanlığın gölgesinin ayak izi ?

belki sen? belki ben?belki biz olamayışımız?

belki aşk´ın korkuya galip gelemediği meydan?

Ki aşk hep sahip olduğum da hiç fark edemediğim olric!...

Belki ben etiketimi serseri mayın yapıştırmışlığımdan?

belki korkusuzluğumdan bir o kadar adam gibi oluşumdan?

belki de sivri topuk giyip salınamayışımdan böyleyim?

içimde ki güç uzun zamandır beni havalandıramayacak kadar ışıksız?

kanatlarımsa hiç olmadı melek değilim?yada var?

olsam olsam şeytan?ama şeytanda bir melek di değil mi ...

kullanma kılavuzum yok sorun beklide bu olric?

yanıldığım bir gerçek

Önce bir şeyleri resmetmenin zorluğunu fark ettim...

Sen ki resmedilemeyecek kadar gizlere bürünmüşsün..

ne kadar kazısam hep pentimento olric..!.

İçimin saklısına böyle bitimsiz bir acı yerleşmişken nasıl söylemeli?

kime ne anlatmalı? kimden ummalı bir çıkış...

ki Yusuf çık o kuyudan çığlıklarıyla ürperirken ruhum?

Olmayacağını bile bile...

seni inadına kirletmeyen?seni büyüten?

seni allayan pullayan?

seni bir başka raftan alıp bir başka rafa koyan

ve bir türlü en uygun mekanı bulamayan?

sana ki hiçbir mekanı yakıştıramayan aşk´tı

Ben?Aşk belki... diyerek çıktım yola?

Aşk belki? her bitenle başlayandı?

Başlayamadım olric!...

aşk dediğim benden doğandı...

gidişimin en büyük nedeni Uzaklarına çekilip? uzaklarından bakmak?

seni yeniden doğurmaktı?

Kim bilirdi ki gitmeye karar verenin?

gitmek için hangi sözün ardına gizlendiğini?

Dönmek için elbet gitmek gerekir ama sen fazla açıldın kıyından?

Çek kürekleri olric... çek kürekleri ...

biliyorsun ki ne kadar çeksen asla kıyılara ulaşamayacağız!

Kış yüklenmişken beyaz dallarına ağaçların..

ocak´tı şubat´tı en son mart´tı?

Kış ağırlığını taşıtıyorken kalplere? buza kestiriyorken yürekleri?

bana dönük adımlarının yavaşlaması

havanın soğukluğundadır kandırmacasındayım?

Oysa ağırlığı veren?

içimdeki Hüznün çığlığında ellerimi sıkışımla avuçlarıma dolan kan?

acısıyla burkulan yüzümdeki göz yaşları?

ve hiç bitmeyeceğini düşündüğüm karanlığın orta yeri...

Eğer yeniden gelseydim hayata deyip kalakalıyorum?

"Eğer yeniden gelme şansım olsaydı hayata...

tüm hatalarımı yeniden yaşardım" diyen şairin

dibe vurmuş umutsuzluğuyla karşı karşıyayım?

Bir daha dönemeyecek olmak... bir daha başlayamayacak olmak...

bir daha gelmeyecek olmak?bir dahası olmayacak olric...

bir dahası hiç olmayacak ...

En keskin can alıcı virajlarını takipteyim şimdi dönülesi yolların...

Kış hâlâ duruyor olduğu yerde... Ben duruyorum?

sen yanımdan hızla geçiyorsun uzaklara ?.

Oysa bilmiyorsun ben Uzaklara yollanacak bir mektubu taşıyorum içimde?

Yazılanlar çoktan yazıldı... yaşandı ve bitti olric...

yazılanlar çoktan yazıldı bitti...

asla yinelemeyeceğiz bir daha!

Nereye gitsem yabancıyım?

ve yabancı dediğim güz hep başka?hazan başka?

Havada dolanan yağmur yüklü bulutun tadı başka?

yeşiline aldandığım sonbaharda solan yaprağın izi başka?

bilmiyorsun?

kaç gece intihar sehpalarına kendim vurdum tekmeyi

kaç gece giyotin altında kesildim

kaç gece namludan baktım dolunaya?

kaç gece senden bittim?uçurumundan düştüm kaç kere bilmiyorsun olric?

seni aramıyorum uzun zamandır?seni bulmuyorum?

seni yabancılaştığım? kaybettiğim ?

bulamadığım kendimde bile aramıyorum ?

ki bulduğum yerde yitirme kesinliği karşımda apaçık duruyor?

bile bile sokuyor kendini akrep?

bile bile gizli ölümlere mezar kazıyorum?

boğazıma dayalı bıçağın sancısı kanadıkça biraz daha ölüyorum?

bundan sonrası hissizlik? ötesi ise silikleşecek?

sus olric?

sus sonsuza kadar? ne sesini duymak istiyorum ne sessizliğini...

hiç bilmedin içimde kanayan sancının derinliğini

Artık hiçbir şeyine dönmeyeceğim gözlerimin ışıltısı sönmüş yüzümü

Ki seni her sabah suskunluğumla bıraksaydım

bu kadar yok olmayacak bu kadar tiz´leşmeyecektin?

yürek atışlarının "dursun artık" istemiyle bakakalacaksın?

nafile... nafile...

bir kere başladın mı artık "bitmek" denen kayboluyor?

sürekli başlıyorsun?

sürekli ardı ardına bağlanmış ip gibi asılı kalıyorsun zamana?

dursa ne çıkar? başladı ve bitmeyecek?sadece yön değiştirecek?

görüntü değiştirecek?isim değiştirecek?renk... mekan... dil...

ama bitmeyecek hiç olric?

ki her şeye bir sözleri var olric?

ben ne kadar her şeye susuyorsam

onlar o kadar her şeye çok tanıdıkmış gibi görünüyorlar?

kim olric kim ?.

kim sendeki senden ...başka bir sen oluşturmadan

seni kabul etmeyi ...ta baştan kendine söylemiş

ta baştan göze alabilmişti ki?

kışın dondurucu soğuğu kadar dayanılmazdı zaman?

kitap raflarına kafamı gömüp aradığım asıl bulmak istediğimdi?

aradığım neydi olric?

kış ki önümü kesmeyi sevdi hep?

ama ben kış´a inat bir cümleyle açtım yolları bildin hep!...

ahh işte?

"hep olmayacakları mı ister insan? hep olmayacağa mı yönlendirir

yoksa olayları"

içimdekiler eylül dansından geri kalanlar ver elini olric?

aşk´ın bizi bıraktığı sahilden başlayıp bırakalım içimizdeki

tüm gereksiz cam kırıklarını?

ben elime bez bebeğimi alıp oturayım cam pervazlarında?

ben uçurayım uçurtmamı?sen bilyelerini yuvarla yokuş aşağı

ver elini olric..

"her şey güzel olacak ?buda geçecek?

sen güçlüsün" diye diye yolu yarıladık bak!...

Az´ım olric...azımsanıyorum...azım sanıyorum!...

gidip bir köşede biriktirme zamanım geldide geçti bile?

ki az zamanda ne şiirler biriktirmiştim içimde?

sen şiirleri bilir misin olric? Ben bildiğini bilirim?

yorgunluğumun kimsesizliğinde titrediğin her gece ?

olric bir tek sendin omzunda dinlendiğim...

Sen ile ben olric?

öğrenmeliydik yalnızlığın kaç bucak olduğunu...

ve bir ve iki ve üç olric?dönüş yok?

Sen ve ben?tükendiğinde yittiğinde her şey "yaşandı bitti"

diyebilecek gücü şimdiden toplamalıydık?

Geç mi kaldık? Olric?

Geç kaldığımızı anlamak için bile mi çok geç kaldık yoksa

Doğruya?

ne varsa beklenen.. arası kapatılamayacak mesafelerce geç kaldık?

Bitmek varsa eğer? geçmişi ak sayfalara kaydedecek ?

silmeyecek beyaza boyayacak zaman bitti olric...

Bir an da? hiç olmayacak bir zamanda?

nedir bu kalabalık bu kurtlar sofrası? Ellerinde pankartlar?

`Aşk bir ihtilâldir!´ ? `Aşk bir başkalaşımdır!´ ?

`Aşk bir yitiştir!´ ? Aşk bir ihanettir!

Semender ateşiyle etrafımı sarmışlar elini uzat olric?

uzat elini... ben kendi ihtilâlimden endişeliyim?..

ben her dokunduğumu inciten?

ben her uzandığımı yok edecek bir felaket kadar felaket!

Aşk belki? ağlamaktır...ağladıkça anlarsın?anladıkça ağlarsın?

Nasıl da eritir göz yaşı insanı?Gel seninle bir daha ağlayalım ?

Yaşanmışlara? yaşanmamışlara? bir de hiç yaşanamayacaklara

Ağlamak güzeldir olric? ağlamak ki yüreğin temizlik eylemi derler?

Ama bilmezmisin cam kırıkları temizlenmiyor olric!

Her gün bir şeyler değişiyor?

ardımda Bıraktığım hiçbir şeyin bıraktığım gibi kalmadığını biliyorum?

kendimin bile o küçük şehirdeki gibi olmadığını bilmek

her defasında içimi bir parça daha acıtıyor?

kalan sadece benden ufak tefek parçalar?

çocukluğumu gömmüşüm o şehre?küçük mutluluklarımı...

zamansa inadına tepeleyip geçiyor her şeyi?

beni? seni? anıların her anını...

zaman ilerledikçe silineceğine netleşiyor geçmiş?

satır araları canlanıveriyor

isimler yüz hatlarına bürünüp çıkıyorlar karşıma?

Ne desem az? ne desem çok?

ne desem boş?ne desem yersiz ve yetersiz

Aşk´ına vurdum başımı? iflah olmam?BEN ADAM OLMAM?

ne kadar su verirsen ver?artık susuzluğumu gideremezsin

ne kadar ışık tutarsan tut? artık karanlığımı ışıtamazsın

içimde hiç dinmeyen bir fısıltı olarak kalacaksın

olric!... seni kaybetmek bir daha bulamamak demekti?

geç anladım!

Şimdi gölgemize gitmeleri yerleştirip `uzak´ dedikleri yeri

hedefleyelim gel seninle Olric...

seninle konuşmalıydım olric

çok çok önceleri ilk karşılaştığımda?kırılmamışken?incinmemişken..

henüz bu kadar yorulmamışken?

şimdi ne kadar konuşsam gözlerindeki o pus hiç gitmiyor...

hiç gitmeyecek... anlıyorum?

Neden bu kadar üzgün suskunluğuna anlatıyordun acını?

neden hep denizin karşısına ? aynı yalnızlığın içinde kayboluyordun?

neden hep susuyordun?

neden hep susuyorduk?

neden hep...

seninle konuşmalıydım olric

ne kadar da benden olduğunu anlatmalıydım?.

kendini artık dinlemek zorunda olduğunu bir şekilde anlatmalıydım sana

boş boş baktığın kalabalıklardan değil? kendinden medet...

o...benim evet... yani sen

ben olric, sen olric...

seninle konuşmalıydım olric

zaman aktı geçti yanından? durdun hep?bir şeyler geçip giderken

senden çok şey alıp götürdüğünü bile bile durdun?

sevgililer hep gider olric...biz kalırız artakalan onlardan

ve bize bıraktıkları cam kırıkları...

bir gün yarın diye bir şey olmayacak olric?

yarın´ımız bize varmadan ne mümkünse ya yapmalıyız beraberce

yada ölmeliyiz olric?ya tut elimden..yada bırak ölelim?

ki rüyalarım kabusa dönüşüp bizi kirletiyor olric?

Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma olric...

Düşlerin en güzelini en güzel yapan? senin duruşun...

bakışın... ve suskunluğundu.

Kendine "Yüzünü dökme küçük kız" dedirtecek kadar hazandın..

Söylesene olric bu defa susma ...Bir dahası olur mu düşlerin?

Şimdi Al yalnızlığımı ört üzerine olric...

Belki o vakit bırakıp her şeyi?

gelirim bir yerlerden başlamak için yeniden?

evet korkularla inançsızlıklarla?kırılmışlıklarla?karşı karşıyayız?

ama bil ki korkular ille de sebepli olric...

"Sevdiğini incitir insan" diyenleri haklı çıkaracak kadar acıyla

yanışım.

Ne ekersen onu biçersin diyen rüzgarım sonrasındaki fırtınalarım?

Bir şiire vurulup da hiçbir şiir olamayışım...

ve nerede? nasıl?

ne zaman sonlanacağını artık pek de umursamadığım?

bilemediğim hayatım?

Hepsi bir "yaşandı bitti" noktasının etrafında dolanıyor?

nokta gelip koyuyor sonunu?

hadi durma Al yalnızlığımı ört üzerine olric...

Duruyorum...susuyorum...

uzun zamandır... Birgün´ü bekliyorum sanırım?

bir gün her şey iyileşecek deyip

içimde Öyle büyük fırtınalar biriktiriyorum ki?

o fırtınaların her birinde "okkalı küfürler" çığlığıma kapılıp

kayboluyor...

Yutuluyorum olric?

doğru olanı yapmak her zaman mutlu etmiyor olric...

Mutlu olmak adına tüm düşüncelerimi bir kenara bırakma arzusuyla

yırtarken yazılmışları... yaşanmışlıkları ki ben mutluydum olric..

mutluyduk..mutluymuşum?biliyorum ki artık?

kendi istemedi mi gelmeyecek mutluluğum?

sahip olmayacak hayatımıza olric..

işte bu yüzden al yalnızlığımı ört üzerine?

Al yalnızlığımı olric.

Giderken hiç gitmeyen? kaçarken hep beni izleyen?

her adreste karşıma çıkan sensin olric...

Bak yağmur yağıyor yine? üstelik gri?.

Bu aralar yağmurların rengi hep gri...

Sen? yağmur ve bir bardak demli çay...

birbirinize ne de çok yakışıyorsunuz?

sen çayı çok seversin olric?yağmuru da ben?

sensiz çay ısıtmıyor içimi olric?

bilmiyorsun ki

"koca bir ömrü harcamak" dedikleri gerçeğin altını seninle çizdim

ben...

seni özlüyorum?yağmur içimde ?hep seni özlüyorum olric...

bul beni!

Çek çıkar düştüğüm kuyudan?

ki biliyorsun ben var halimle yok olma çabasındayım?

nefes aldığın her anı hayata döndürememenin telaşındayım..

yazıyorum olric?okuya okuya bul beni?

ne imla..ne satır arası... ne paragraf..

boşluk yok olric...dopdoluyum...

Buralarda kalakaldım olric...

bir o kadar durgun?Öyle bir şey işte...

görüyorum ki Benimle birlikte hiçbir şey kalakalmıyor?

zaman durmuyor insanlar durmuyor Rüzgar esiyor yine?sular akıyor?

saat inadına tik tak...akşam oluyor? sabah oluyor?

ağaçlar bir döküyor yapraklarını bir çiçek açıyor...

ben hariç Hiçbir şey kalakalmıyor olric...

Hüzne bulanmadan yaşanmıyor ki olric...

İlk açılan yaranın bir daha kapanmayacağını?

ilk kopan fırtınanın ömür boyu dinmeyeceğini?

hep ilk olanın ne varsa aniden değiştirivereceğini

nereden bilebilirdin ki olric...

Şehirler değiştiriyorum?olric?

"içimden şehirler geçiyor sen her durakda duruyor inmiyorsun"lara

takılıp kalıyorum?

Şehirler değişiyor olric? ben değişiyorum?

değiştikçe kanıyorum?

dünya da değişiyor ya...

Bir? yaşanmışlıklar olduğu gibi duruyor işte...

"Sen yok desen de...ay dolunay işte..."

ve ben vazgeçip her şeyden

hayatlardan bir gölge gibi çekiliyorum uzaklara...

Alıntı : Kahraman Tazeoğlu


kibarcık
Şube Müdürü
22 Temmuz 2009 18:29

Kimseni bu şiir hakkında yorumu yokmu ya


*iremm*
Aday Memur
19 Ağustos 2009 00:27

güçlü olmak beni yoruyor... herkese karşı dimdik olmakk.. mükemmel bir şiirr....


İDAL*
Başbakan Müsteşarı
09 Mayıs 2010 20:26

"..Geceler hiç gecikmiyor bu kentte. Geceler siyah bir üşümek oluyor. Hayatı yaşanır kılmak adına, yalancı süslerle bezemeye çalışıyoruz. Yarınlara ikinci el mutluluklar ısmarlıyor, her yarını dün ettiğimizde koca bir hiçle uyanıyoruz. 'Olmadık insanlarla' üç kuruşluk sohbetlere oturuyor, tebessüm bile etmeyeceğimiz şeylere kahkalar atıyoruz. Tutkal kıvamında susuşları, yalnızlığın keskin tineriyle inceltip, kendi kendimize mırıldanmalara çevirdiğimizde, dudaklarımızdan dökülen yalnızca 'ne yaptım?' Belirsiz bir zamire sürüldük.. Aşkın hiçbir eylemi çekilmez bu zamirle!"

Kahraman Tazeoğlu/Araz


permanganat42
Müsteşar
09 Mayıs 2010 20:45

"gözlerimi kaparım, vasiyetimi yazarım"


permanganat42
Müsteşar
09 Mayıs 2010 21:44

http://www.izlesene.com/video/muzik-kahraman-tazeoglu-zamansizim/1224348


İDAL*
Başbakan Müsteşarı
09 Mayıs 2010 21:52

"Ayrılığı seçtin mi, her şeyi götüreceksin yanında. Geriye hiçbir şey kalmayacak. Söylenmemiş sözler kalmamalı bıraktığın yerde. Ki ben en çok onları duydum. Gittin mi adamakıllı gideceksin. Hiçbir özlem kalmayacak dönüşleri emziren. Demem o ki; dönecekmiş gibi gitmeyeceksin. Büyük git gideceksen, uçsuz bucaksız, dursuz duraksız git. Telefon numaraları sesime düşmemeli, yolların yoluma değmemeli. Hiçbir anıya, hiçbir dizeye, hiçbir şarkıya yenilmemeli ayrılık. Şiirler okununca unutulmalı, hasret dokununca uyutulmalı. Susacaksın, duracaksın. Gitmenin hakkını vereceksin. Ayrılık gurur duymalı sneinle. Gidersen, sözün ayaklarına geçiyorsa, ayakların yakınımdan geçmeyecek. Ayrılığı seçtin mi büyük olacak ayrılık! Ayrılığı seçtin mi?"

Araz/Kahraman Tazeoğlu

Toplam 47 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi