Editörler : supporters.
12345678910111213»
17 Ağustos 2022 12:57

Merhaba Hocam,

1) Yerel mahkemenin YD RED kararına karşı BİM'e itiraz etmenin bir faydası olur mu?

2) YD RED kararı için BİM'e itiraz edilmez ise yerel mahkeme daha sonra esastan karar verirken "Ne de olsa YD RED kararına da itiraz edilmemiş. Esas karara da itiraz etmez." düşüncesi karar verebilir mi?

3) YD RED kararı için BİM'e gönderilen itiraz dilekçesinin içeriği ill dava dilekçesindeki iddialarla aynı mı olmalıdır, genişletilebilir, yeni iddialar ortaya konabilir mi?

4)Çok kısa bir şekilde iddialardan bahsedip dava dosyasındaki iddilara atıf yapılmasında bir sakınca var mıdır?


2873
Memur
17 Ağustos 2022 16:11

Sayın Hocam,

S-1. ÜAK'ın mahkeme kararlarını uygulamama lüksü var mı?

S-2. ÜAK'ın hakkında yağmacı olmadığına dair mahkeme kararı ve etik komisyon kararı bulunan dergilerle ilgili olarak adayları etik komisyona sevk etme yetkisi var mı? Var olan olumlu kararlar ve etik komisyon kararları emsal teşkil etmemez mi? Bütün adaylar bireysel olarak dava açmak zorunda mı? Teşekkür ederim.

yökhukuk, 2 yıl önce

Merhaba,

Etik Komisyona sevk edilmiş olmanız dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülebilir bir idari işlem değil, o nedenle bu aşamada dava açmanız gerekmiyor. Savunmanızı ve jüri raporunu birlikte göz önünde bulundurup hakkınızda bir karar verilecek. Aleyhinize bir karar verilmesi halinde açılacak davada hem usule ilişkin hem de esasa ilişkin hukuka aykırılıkları çok sağlam hukuki argümanlarla dilekçede işlemeniz gerekir.

Komisyon kararı verildiğinde benimle tekrar iletişime geçebilirsiniz.

Saygılarımla...


akademi1090
Aday Memur
19 Ağustos 2022 14:15

Merhabalar

Ben X devlet üniversitesinde araştırma görevlisiyim. Yüksek lisansı bitirdim, Doktoraya geçiş aşamasındayım. Bu aşamada danışman tercihimi yapmış bulunmaktayım ve tercih ettiğim danışman da beni istemektedir.

Fakat bölüm tarafından benim istemediğim bir danışman atanmaya çalışılıyor. Bu konuda emsal bir olay yaşayan var mı acaba? Bu konuda ne yapılabilir?


derikom
Kapalı
25 Ağustos 2022 02:37

Hocalarım merhaba, bir sorum olacaktı. Doktora eğitimi görürken yapıp dergiye gönderdiğim yayın doktora öncesi kabul edildi; ancak Doktora SONRASI basıldı. Üak'ın yayınladığı sıkça sorulan sorularda yayınlamış makale olarak dikkate alınması için doi yeterli değil; yayının cilt, sayı ve sayfa numarası alması gereklidir cevabına dayanarak yayının basıldığı tarihte kişi doktorasını aldıysa bu yayın Doktora sonrası sayılır diye düşünüyorum. Doçentlik dosyası inceleyen birkaç hocaya sordum, onlar da aynı şeyi söylüyorlar. Puanım ucu ucuna olduğundan (yani, bu yayınla beraber doktora sonrası puanım 90) riske almayıp doktora öncesi kısmına (zaten 10 puanı oldukça geçiyoru) da yazamıyorum. Ancak etik ihlali de yapmak istemiyorum. Bu nedenle, bu eseri doktora öncesi mi doktora sonrası olarak mı saymalıyım. Teşekkürler.


yökhukuk
Genel Müdür
25 Ağustos 2022 11:22

Merhaba,

Bir makalenin varlığı, ancak yayınlandığı, yani okuyucuların erişimine açıldığı tarihte ortaya çıkar. Gönderme tarihinizin referans alınmasının hiç bir hukuki ve bilimsel gerekçesi olamaz. Bir kitap taslağını yayınevine gönderdiğiniz tarihin referans alınması kadar mantıksız bir durumdur bu. Söz konusu yayına dair etik ihlal iddiasının tabi olduğu zamanaşımı da yayın tarihine göre hesaplanır.

derikom, 2 yıl önce

Hocalarım merhaba, bir sorum olacaktı. Doktora eğitimi görürken yapıp dergiye gönderdiğim yayın doktora öncesi kabul edildi; ancak Doktora SONRASI basıldı. Üak'ın yayınladığı sıkça sorulan sorularda yayınlamış makale olarak dikkate alınması için doi yeterli değil; yayının cilt, sayı ve sayfa numarası alması gereklidir cevabına dayanarak yayının basıldığı tarihte kişi doktorasını aldıysa bu yayın Doktora sonrası sayılır diye düşünüyorum. Doçentlik dosyası inceleyen birkaç hocaya sordum, onlar da aynı şeyi söylüyorlar. Puanım ucu ucuna olduğundan (yani, bu yayınla beraber doktora sonrası puanım 90) riske almayıp doktora öncesi kısmına (zaten 10 puanı oldukça geçiyoru) da yazamıyorum. Ancak etik ihlali de yapmak istemiyorum. Bu nedenle, bu eseri doktora öncesi mi doktora sonrası olarak mı saymalıyım. Teşekkürler.


Otuzbeşli
Aday Memur
25 Ağustos 2022 16:56

Tekrar merhaba hocam, cevabınız için çok teşekkür ederim. Tam sizin cevabınız ile aydınlanmış idim ki YÖK'ten gelen gecikmeli cevap tekrar kafamı karıştırdı. 3.soruma istinaden YÖK, herhangi bir yurtdışı eğitimde 2 kat mecburi hizmet yükümlülüğünün maaş almasam dahi oluştuğunu ve bu yükümlülüğün kadromun bulunduğu asıl üniversiteye karşı oluştuğunu ifade eden bir cevap verdi. Bu noktada bir eşitsizlik oluşmuyor mu? Aynı burs ile aynı şartlar altında giden 50d'linin herhangi bir kuruma mecburi hizmet yükümlülüğü oluşmazken benim neden hem de 2 kat olarak mecburi hizmet yükümlüğüm oluşuyor anlamakta güçlük çekiyorum.

yökhukuk, 2 yıl önce

Hocam benim sorum 35.madde ve mecburi hizmet yükümlülüğüne ilişkin.

1. Sorum: ÖYP kapsamında 35. madde ile bir üniversite adına başka bir üniversite adına görevlendirilen araştırma görevlisi, oluşan mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden ya da kısmen yerine getirdikten sonra istifa ederse imzaladığı senet gereği [(brüt maaş + yapılan diğer harcamalar)*1.5*En yüksek yasal faiz] şeklindeki yüklü parayı geri ödemek durumunda mıdır? Yoksa maaş, yapılan iş karşılığında alındığı için böyle bir uygulama anayasaya aykırı olduğundan gerçekleştirilemez mi? Aşağıdaki habere göre geçtiğimiz senelerde Yargıtay benzer bir davada, mecburi hizmetini yerine getirmeden istifa eden araştırma görevlisinden 'angarya iş yasaktır' ilkesince maaşın geri alınamayacağına dair bir karar almış.

https://www.memurlar.net/haber/982990/yargitay-kararlari-isiginda-arastirma-gorevlilerinin-mecburi-hizmet-surecleri-gozden-gecirilmeli.html

Ancak bu karara rağmen hala mecburi hizmetin yerine getirilmemesinden dolayı dava süreçleri devam eden akademisyenler bulunmakta. Forum sayfalarından okuduğum kadarıyla senetlerini geri ödeyenler de mevcut. Hatta bizzat tanıdığım bir akademisyen arkadaşımın mecburi hizmet davası aleyhinde sonuçlandı. (Tekrar itiraz ettiler).

CEVAP-1: MAALESEF BAHSETTİĞİNİZ YARGITAY KARARI VE BENZERİ DİĞER KARARLAR BİREYSEL SONUÇ DOĞURAN KARARLAR. DAİRENİN KENDİSİNİ BAĞLAMADIĞI GİBİ, DİĞER MAHKEMELER İÇİN DE BAĞLAYICI DEĞİL. YÜKSEKÖĞRETİM ALANINDAKİ PEK ÇOK KONU KANUN DÜZEYİNDE (!) KANUNA RAĞMEN/KANUNA AYKIRI YÖNETMELİKLER/YÖNERGELER/KARARLAR İLE DÜZENLENİYOR. 35. MADDE DE BU UYGULAMANIN KURBANI. DOKTORA ÖĞRENİMİNİ 35. MADDEYE TABİ OLARAK YAPMIŞ BİRİSİ OLARAK, SİZİNLE EMPATİ KURUYORUM VE YAŞADIĞINIZ STRESİ (ÖNÜNÜ GÖREMEME-GELECEK KAYGISI, BAŞARISIZLIK İHTİMALİNDE ORTAYA ÇIKACAK MALİ YÜKÜMLÜLÜĞE BAĞLI) ÇOK İYİ ANLIYORUM. YÖKTEKİ TECRÜBELERİM ŞU ŞEKİLDE: MAALESEF AKADEMİK OLARAK GEREKLİ İMKANLAR OLUŞTURULMADAN/SUNULMADAN 35. MADDE İLE BAŞKA BİR ÜNİVERSİTEYE KADROSU NAKLEDİLEN ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİNİN HAKLI BEKLENTİLERİ/MAZERETLERİ GÖRMEZDEN GELİNEREK PEKÇOK DIŞSAL FAKTÖRE VE SUBJEKTİF UYGULAMAYA BAĞLI BAŞARISIZLIĞIN BÜTÜN FATURASI SİZE KESİLMEKTEDİR.35. MADDE SİZİ ARAFTA BIRAKAN NE TAM GİDEBİLDİĞİNİZ NE DE TAM KALABİLDİĞİNİZ BİR SÜRECİ SİZE DAYATIR. GİTTİĞİNİZ YERDE AİDİYET DUYGUSUNU YAŞAYAMADIĞINIZ GİBİ, DÖNDÜĞÜNÜZDE DE KABULLENİLMEKTE ZORLANIRSINIZ.

YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI ALMADIĞI SÜRECE YARGI MERCİLERİNDEN FARKLI KARARLAR ÇIKMAYA DEVAM EDER. SORUNUN EN SAĞLIKLI ÇÖZÜMÜ KANUNİ DÜZENLEME AMA MALİYE BAKANLIĞI VE YÖK BU KONUDA RASYONEL BİR ORTA YOL BULMA ARAYIŞINDA DEĞİL MAALESEF.

2. Sorum: Gene 35.maddede 'mecburi hizmetini yerine getirmeyen akademisyen başka bir yükseköğretim kurumunda görev alamaz' manasında bir ibare bulunmaktadır. 1. soru ile birlikte düşünülürse mecburi hizmet yükümlüsü akademisyen, istifa ettiği takdirde hem yüklü para cezasına çarptırılmakta hem de başka bir yükseköğretim kurumunda görev alamayacağı için bir nevi meslekten ihraç edilmektedir. Ortada bir suç olmadığı halde böylesine yaptırımlar nasıl mümkün olabilmektedir? Yoksa para cezası ödendiği takdirde yükseköğretim kurumlarında görev alabilme yolu açılmakta mıdır? Çünkü bir tevatür olarak mecburi hizmet davası ya da ödemesi devam ederken başka bir üniversitede akademisyenliğe devam edenlerin varlığını duymaktayız.

MECBURİ HİZMET YA FİİLEN ÇALIŞILARAK YA DA ÖDEME YAPILARAK (5 YILA KADAR TAKSİTLENDİRME UYGULAMASI VAR) YERİNE GETİRİLEBİLİYOR. ÖDEME PLANI ÇERÇEVESİNDE ÖDEMEYİ KABUL EDİP TAKSİTLER HALİNDE ÖDEME YAPMAYA BAŞLADIĞINIZDA BAŞKA BİR YÜKSEKÖĞRETİM KURUMUNDA ÇALIŞABİLİRSİNİZ. SINIRLAMA SADECE YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI İLE VE AKADEMİSYEN OLARAK GÖREV YAPMAYA YÖNELİK. YANİ YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI DIŞINDA DİĞER KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA ÇALIŞABİLECEĞİNİZ GİBİ, YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA ÖĞRETİM ELEMANI KADROSU DIŞINDA ÇALIŞMANIZA DA HUKUKEN BİR ENGEL YOK.

3. Sorum: ÖYP'li olarak 12 ay süre ile TÜBİTAK 2214a doktora sırası burs desteği ile doktora çalışmalarımın bir kısmını yurtdışında gerçekleştirmeyi planlıyorum. Ancak bu konuda anlayamadığım pek çok nokta bulunmakta. Bilginiz olabileceği üzere 2214a bursu ÖYP'den bağımsız olarak kendi özel yükümlülükleri içinde barındıran bir burstur. Örneğin bir 50d'li de bu bursa başvurabilir, zira mecburi hizmet yükümlülüğü yoktur. Çağrı dökümanlarını incelediğimde gördüğüm kadarıyla gerekli akademik çalışma ve raporlar yerine getirilip yurda dönüldüğü takdirde bu süreç sorunsuz bir şekilde kapanır.

Ancak hocam ÖYP'li ve dolayısıyla 33a'lı olmam dolayısıyla bu durum değişir mi? Şu şekilde anlatacak olursam 35.madde ile görevli bulunduğum üniversitede duyduğum benzer yurtdışına girme örneklerinde ya tamamen ücretsiz gönderme ya da ilk 3 ay 39.madde ile ücretli gönderip geri kalan aylarda ücretsiz gönderme uygulaması bulunmaktadır. Benim de 3 ay ücretli 9 ay ücretsiz gitmem durumumda maaş almadığım 9 ay için bir mecburi hizmet yükümlüğü oluşuyor mu? Yani 35.madde ile görevlendirildikten 5 sene (60 ay) sonra üniversiteme dönmüş olacağım ancak 9 ayı maaşsız olmak üzere 12 ayını TÜBİTAK bursu ile yurtdışında geçirmiş olacağım. Bu durumda mecburi hizmet yükümlülüğü:

a) 9 ay herhangi bir ücret alınmadığı için (60-9=51) ay mıdır?

b) 1. sorumla bağlantılı olarak mecburi hizmet, maaş karşılığı yapılan işle ilişki değil de eğitimle ilgili olduğu için doktora eğitiminde geçirdiğim süre esas alınarak 60 ay olarak mı kalır?

c) 39.madde ile 3 ay ücretli olarak geçici de olsa görevlendirildiğim için ancak ÖYP'li ve 33a'lı olduğum için yurtdışı görevlendirmelerinin mecburi hizmet karşılığı ilkesinin 1'e 2 olması dolayısıyla 3 aylık kısım 6 ay olacağı için (60-9+2*3 = 58) ay olarak mı yansır? Yoksa 39.madde görevlendirmesinde 33a ya da 50d olması fark etmeksizin bir hizmet yükümlülüğü oluşmamakta mıdır?

ÖNCELİKLE MECBURİ HİZMETİ FİİLEN YERİNE GETİRİRKEN ÖĞRENİM SÜRENİZ ESAS ALINIR, ÖDEME YAPARAK YERİNE GETİRDİĞİNİZDE İSE SİZ YAPILAN MAAŞ ÖDEMELERİ ÜZERİNDEN HESAPLAMA YAPILIR. ÜCRETSİZ GÖREVLENDİRME SÜRECİNDE MAAŞ ÖDEMESİ YAPILMADIĞI İÇİN ÖDEME KAPSAMINA GİRMEZ.

ANCAK 35. MADDE İLE KADRONUZ BAŞKA BİR YÜKSEKÖĞRETİM KURUMUNA AKTARILDIĞINDA, ARTIK HER TÜRLÜ İŞLEMİNİZ ÖĞRENİM GÖRDÜĞÜNÜZ ÜNİVERSİTE TARAFINDAN YÜRÜTÜLÜR. SOMUTLAŞTIRMAK GEREKİRSE ÖĞRENİMİNİZ SIRASINDA GÖREVLENDİRİLMENİZ HALİNDE MEVZUATTA ÖNGÖRÜLEN GÖREVLENDİRMEYE BAĞLI MECBURİ HİZMET YÜKÜMLÜLÜĞÜ/ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ GÖREVLENDİRMEYİ YAPAN (KADRONUZUN AKTARILDIĞI/ÖĞRENİM GÖRDÜĞÜNÜZ) YÜKSEKÖĞRETİM KURUMU NEZDİNDE DOĞAR. YURTDIŞINDA KALDIĞINIZ SÜRENİN 2 KATI HİZMETİ GÖREVLENDİRMEYİ YAPAN YÜKSEKÖĞRETİM KURUMUNDA YERİNE GETİRİRSİNİZ.

Sonuncu sorumu üniversitenin ÖYP ofisine, özlük işlerine ve CİMER yoluyla YÖK'e sordum ancak hiçbirinden cevap alamadım.


Otuzbeşli
Aday Memur
25 Ağustos 2022 17:21

YÖK'ten gelen cevabı şu şekilde alıntılıyorum:

"657 sayılı Kanun? un 224. Maddesindeki

'(Değişik: 14/1/1988 ? KHK 311/2.md.) Yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak veya staj yapmak üzere 3 ay ve daha fazla süre ile dış memleketlere gönderilen memurlara gönderilme şekillerine bakılmaksızın yurtdışında kaldıkları sürenin iki katı kadar mecburi hizmet yüklenir.' hükmü bulunmaktadır.

Bu hükümler doğrultusunda 10 aylık yurtdışı (ücretli /ücretsiz olmasına bakılmaksızın) görevlendirmenizin olması durumunda yurtdışında geçirdiğiniz süreler iki katı üzerinden hesaplanıp o şekilde mecburi hizmet yüklenecektir.

Mecburi hizmetin ifası 35. Madde kapsamında görevlendirildiğiniz Üniversiteye değil, kadronuzun bulunduğu Üniversiteye karşı olur."

Mantıklı gibi ancak neden aynı hükümler ücretsiz izinle yurtdışına giden bir 50d'li için uygulanmıyor da 33a'lı bir araştırma görevlisi ücretsiz izinle gitse dahi nasıl gönderildiğine bakılmaksızın 2 kat hizmet yükümlülüğü uygulanıyor? Bir de ücretsiz izne ayrılındığı takdirde bu nasıl bir görevlendirme çeşidi oluyor onu da anlamış değilim. Yani ücretsiz izne çıkan birine nasıl görevlendirme çıkarılabiliyor?

Otuzbeşli, 2 yıl önce

Tekrar merhaba hocam, cevabınız için çok teşekkür ederim. Tam sizin cevabınız ile aydınlanmış idim ki YÖK'ten gelen gecikmeli cevap tekrar kafamı karıştırdı. 3.soruma istinaden YÖK, herhangi bir yurtdışı eğitimde 2 kat mecburi hizmet yükümlülüğünün maaş almasam dahi oluştuğunu ve bu yükümlülüğün kadromun bulunduğu asıl üniversiteye karşı oluştuğunu ifade eden bir cevap verdi. Bu noktada bir eşitsizlik oluşmuyor mu? Aynı burs ile aynı şartlar altında giden 50d'linin herhangi bir kuruma mecburi hizmet yükümlülüğü oluşmazken benim neden hem de 2 kat olarak mecburi hizmet yükümlüğüm oluşuyor anlamakta güçlük çekiyorum.


derikom
Kapalı
25 Ağustos 2022 17:38

yökhukuk hocam, öncelikle teşekkür ederim. Ancak sorum bu değildi, sanırım doğru anlatamadım. Belki de sizin cevabınızı yorumlayamadım. Şimdiden kusura kalmayın. Benim bir yayınım (lisansüstü tezden üretilmemiş) doktora ÖNCESİ doi aldı, ancak doktora SONRASI basıldı. Ve ben bu makaleyi doktora SONRASI olarak puanlandıracağım. Doçentlik dosyası inceleyen hocalarıma sordum, basıldığı tarihe göre dikkate alınır. Doçentlik SONRASI olarak değerlendirebilirsin dediler. Ancak birkaç yerde doktora öncesi doi almış, o nedenle doktora ÖNCESİ puanlandır şeklinde önerenler de oldu. Benim zaten doktora ÖNCESİ puan sıkıntım yok, ancak doktora SONRASI için, ben bu yayını yazamayayım desem bu Ekime başvuramayacağım maalesef. Ancak etik açısından bir sorun teşkil ediyorsa da yazmak istemem. Bu şekilde ikilemde kaldım hocam. Umarım açıklayıcı olabilmişimdir. Bu durumda ne yapmalıyım?

yökhukuk, 2 yıl önce

Merhaba,

Bir makalenin varlığı, ancak yayınlandığı, yani okuyucuların erişimine açıldığı tarihte ortaya çıkar. Gönderme tarihinizin referans alınmasının hiç bir hukuki ve bilimsel gerekçesi olamaz. Bir kitap taslağını yayınevine gönderdiğiniz tarihin referans alınması kadar mantıksız bir durumdur bu. Söz konusu yayına dair etik ihlal iddiasının tabi olduğu zamanaşımı da yayın tarihine göre hesaplanır.


yökhukuk
Genel Müdür
27 Ağustos 2022 13:48

Merhaba,

Bir yayını akademik değerlendirmede esas alınmanın ölçüsü doi numarası almış olması değil, yayınlanmasıdır. Hangi tarihte yayınlanmışsa o tarihteki duruma (Doktora öncesi ya da doktora sonrası) göre puanlanması gerekir. Sizin durumunuzda da doktora sonrası yayınlandığına göre, puanlaması da doktora sonrası için olmalı.

derikom, 2 yıl önce

yökhukuk hocam, öncelikle teşekkür ederim. Ancak sorum bu değildi, sanırım doğru anlatamadım. Belki de sizin cevabınızı yorumlayamadım. Şimdiden kusura kalmayın. Benim bir yayınım (lisansüstü tezden üretilmemiş) doktora ÖNCESİ doi aldı, ancak doktora SONRASI basıldı. Ve ben bu makaleyi doktora SONRASI olarak puanlandıracağım. Doçentlik dosyası inceleyen hocalarıma sordum, basıldığı tarihe göre dikkate alınır. Doçentlik SONRASI olarak değerlendirebilirsin dediler. Ancak birkaç yerde doktora öncesi doi almış, o nedenle doktora ÖNCESİ puanlandır şeklinde önerenler de oldu. Benim zaten doktora ÖNCESİ puan sıkıntım yok, ancak doktora SONRASI için, ben bu yayını yazamayayım desem bu Ekime başvuramayacağım maalesef. Ancak etik açısından bir sorun teşkil ediyorsa da yazmak istemem. Bu şekilde ikilemde kaldım hocam. Umarım açıklayıcı olabilmişimdir. Bu durumda ne yapmalıyım?


yökhukuk
Genel Müdür
28 Ağustos 2022 13:16

Merhaba,

"Mecburi hizmetin ifası 35. Madde kapsamında görevlendirildiğiniz Üniversiteye değil, kadronuzun bulunduğu Üniversiteye karşı olur." ifadesi hukuken doğru değil.

Burada size ve genel olarak herkese tavsiyem şudur: YÖK ve ÜAK'ın yapmış olduğu düzenlemelere, işlemlere ve verdiği cevaplara her zaman ihtiyatla/şüpheyle yaklaşılması gerekir. Daha acı ve açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, her iki kurumun düzenlemeleri, işlemleri ve cevapları kural olarak hukuken yanlıştır; istisna olarak hukuken doğrudur. Bu durum tecrübe ile sabittir.

Öncelikle 35. madde ile başka bir üniversiteye görevlendirilmiyorsunuz, kadronuz lisansüstü öğrenip süresi boyunca geçici olarak ilgili üniversiteye tahsis ediliyor. Görevlendirmede kadronuz yerinde kalır, özlük işlemleriniz kadronuzun bulunduğu yerde yürütülür, geçici kadro tahsisinde ise kadronuza bağlı her türlü işlem (atama-görevlendirme-yükseltme-derce/kademe ilerlemesi-disiplin v.b.) lisansüstü öğrenim gördüğünüz üniversite tarafından yürütülür, bu son durumda ilgili üniversitenin kadrosundaki bir araştırma görevlisi ile sizin aranızda hiç bir hukuki fark yoktur.

İkinci olarak yurtdışı görevlendirmeyi kadronuzun tahsis edildiği üniversite yaptığı için mecburi hizmet yükümlülüğü de ona karşı yerine getirilmesi gerekir. Bu durumda, ya kadronuzun geçici tahsis döneminde lisansüstü öğrenim yaptığınız üniversitede mecburi hizmeti yerine getirirsiniz, ya da ( 657/224 e göre mecburi hizmet devri söz konusu olabilir.) kendi üniversitenize döndüğünüzde orada yerine getirirsiniz. Bu son durumda hem 35 inci madde hem de 39 uncu maddeden kaynaklanan mecburi hizmet yükümlülüğünüz çakışır ve 39 uncu maddeye göre iki kat mecburi hizmet yükümlüğünüz 35 inci maddeye göre mecburi hizmet sürenizin içinde erimiş olur. Yani ikisinin toplamı değil, aynı anda yerine getirilen iki ayrı mecburi hizmetin varlığı söz konusu olur.

Otuzbeşli, 2 yıl önce

YÖK'ten gelen cevabı şu şekilde alıntılıyorum:

"657 sayılı Kanun? un 224. Maddesindeki

'(Değişik: 14/1/1988 ? KHK 311/2.md.) Yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak veya staj yapmak üzere 3 ay ve daha fazla süre ile dış memleketlere gönderilen memurlara gönderilme şekillerine bakılmaksızın yurtdışında kaldıkları sürenin iki katı kadar mecburi hizmet yüklenir.' hükmü bulunmaktadır.

Bu hükümler doğrultusunda 10 aylık yurtdışı (ücretli /ücretsiz olmasına bakılmaksızın) görevlendirmenizin olması durumunda yurtdışında geçirdiğiniz süreler iki katı üzerinden hesaplanıp o şekilde mecburi hizmet yüklenecektir.

Mecburi hizmetin ifası 35. Madde kapsamında görevlendirildiğiniz Üniversiteye değil, kadronuzun bulunduğu Üniversiteye karşı olur."

Mantıklı gibi ancak neden aynı hükümler ücretsiz izinle yurtdışına giden bir 50d'li için uygulanmıyor da 33a'lı bir araştırma görevlisi ücretsiz izinle gitse dahi nasıl gönderildiğine bakılmaksızın 2 kat hizmet yükümlülüğü uygulanıyor? Bir de ücretsiz izne ayrılındığı takdirde bu nasıl bir görevlendirme çeşidi oluyor onu da anlamış değilim. Yani ücretsiz izne çıkan birine nasıl görevlendirme çıkarılabiliyor?


yeniuye123
Aday Memur
29 Ağustos 2022 12:13

Abdullah Hocam Merhaba, yapmış oldugum itiraza red cevabı aldım. Kendim dava etmeyi dusunuyorum. Biliyorum şimdi sormak istedigim soru size belki bu şekilde sorulmamalı ancak teknik bir sorum var. Cevaplamazsanız anlar, cevaplarsanız minnettar olurum.

Dava dilekçesine en son itiraz dilekçesini ekleyeğim ancak eklerinin dava dilekçesine eklenmesi ile ilgili sorum. Şöyle ki;

Son itiraz dilekçemde tum belge, rapor vb ekleri yaklaşık 40 sf idi. Dava dilekçe açıklamasında bu ekler hali hazırda var. Ancak bir de son dilekçeyi ekleyince bu dilekçe eklerini aynı belgeler olmasına rağmen, yine de son itiraz dilekçesinin ekleri olarak tekrar dava dilekçesine eklemek gerekli mi? Yada, aynı belge vb. gibi bir not düşerek aynı belgenin iki defa eklenmesini önlemek gibi bir yol var mı?

Saygılar

yeniuye123, 2 yıl önce

Abdullah Hocam, ilginize cok tesekkur ediyorum. İkinci itiraz dilekcemi umarim sizin degindiginiz noktaları da dikkate alip kabul ederler. Aksi halde dava yolu gorunuyor. Saygilar.


yökhukuk
Genel Müdür
31 Ağustos 2022 09:32

Merhaba,

Her iki yöntem de mümkün. İdari yargıda re'sen inceleme ilkesi geçerli. Yani siz sunmasanız da mahkeme kendiliğinden dava ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi araştırmak zorunda. Dava dilekçeniz üzerine idareden savunması ve dava ile ilgili her türlü bilgi-belge istenir. Dolayısıyla sizin sunduğunuz itiraz dilekçesi eki belgeler de dosya halinde idare tarafından Mahkemeye sunulacak.

Dava dilekçenizi [email protected] adresine gönderirseniz inceleyebilirim.

Selamlar...

yeniuye123, 2 yıl önce

Abdullah Hocam Merhaba, yapmış oldugum itiraza red cevabı aldım. Kendim dava etmeyi dusunuyorum. Biliyorum şimdi sormak istedigim soru size belki bu şekilde sorulmamalı ancak teknik bir sorum var. Cevaplamazsanız anlar, cevaplarsanız minnettar olurum.

Dava dilekçesine en son itiraz dilekçesini ekleyeğim ancak eklerinin dava dilekçesine eklenmesi ile ilgili sorum. Şöyle ki;

Son itiraz dilekçemde tum belge, rapor vb ekleri yaklaşık 40 sf idi. Dava dilekçe açıklamasında bu ekler hali hazırda var. Ancak bir de son dilekçeyi ekleyince bu dilekçe eklerini aynı belgeler olmasına rağmen, yine de son itiraz dilekçesinin ekleri olarak tekrar dava dilekçesine eklemek gerekli mi? Yada, aynı belge vb. gibi bir not düşerek aynı belgenin iki defa eklenmesini önlemek gibi bir yol var mı?

Saygılar


yeniuye123
Aday Memur
31 Ağustos 2022 12:41

Hocam, az once mail gonderdim. Yardımınız icin cok tesekkur ediyorum. Saygilar

yökhukuk, 2 yıl önce

Merhaba,

Her iki yöntem de mümkün. İdari yargıda re'sen inceleme ilkesi geçerli. Yani siz sunmasanız da mahkeme kendiliğinden dava ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi araştırmak zorunda. Dava dilekçeniz üzerine idareden savunması ve dava ile ilgili her türlü bilgi-belge istenir. Dolayısıyla sizin sunduğunuz itiraz dilekçesi eki belgeler de dosya halinde idare tarafından Mahkemeye sunulacak.

Dava dilekçenizi [email protected] adresine gönderirseniz inceleyebilirim.

Selamlar...


mukallid
Şef
31 Ağustos 2022 13:22

bir sual de ben sorayım.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu 268/3?üncü maddesinde de benzer şekilde ?Kanunların görüş bildirmekle yükümlü kıldığı kişi ve kuruluşlara görevlendirildikleri konularda bilirkişi olarak öncelikle başvurulur. Ancak kamu görevlilerine, bağlı bulundukları kurumlarla ilgili dava ve işlerde, bilirkişi olarak görev verilemez.? diyor.

Buna göre bir YÖK kurumu olan ÜAK aleyhine açtığımız iptal davasında bilirkişi olarak YÖK'e bağlı hocaların görevlendirilmemesini talep edebilir miyiz?

yökhukuk, 2 yıl önce

Merhaba,

Her iki yöntem de mümkün. İdari yargıda re'sen inceleme ilkesi geçerli. Yani siz sunmasanız da mahkeme kendiliğinden dava ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi araştırmak zorunda. Dava dilekçeniz üzerine idareden savunması ve dava ile ilgili her türlü bilgi-belge istenir. Dolayısıyla sizin sunduğunuz itiraz dilekçesi eki belgeler de dosya halinde idare tarafından Mahkemeye sunulacak.

Dava dilekçenizi [email protected] adresine gönderirseniz inceleyebilirim.

Selamlar...


yökhukuk
Genel Müdür
31 Ağustos 2022 15:47

Merhaba,

Hukukçu olup olmadığınızdan bağımsız olarak güzel bir konuyu gündeme getirdiğinizi belirtip öncelikle sizi tebrik etmek isterim.

6100 sayılı Kanunun ilgili maddesi gerekçesinde, ?bir konuda, resmî bilirkişi mevcutsa, (örneğin, Adli Tıp Kurumu gibi) bilirkişi listesine dahi müracaat edilmeden, öncelikli olarak, onun, mahkeme tarafından bilirkişi sıfatıyla görevlendirileceği hususu açıkça hüküm altına alınmış ve ayrıca bu kişilerin, mensubu bulundukları kurumlarla ilgili dava ve işlerde, psikolojik açıdan baskı altında olmaları yahut kendilerini öyle hissetmeleri sebebiyle, objektif ve tarafsız olarak davranamayacakları olgusundan hareketle, mahkemece, bilirkişi olarak atanamayacaklarına da işaret olunmuştur? açıklaması yer alıyor.

Öncelikle 2577 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin açık göndermesi uyarınca doçentlik sürecine ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde HMK m. 268 in uygulamaya esas alınması gerektiği açıktır.

Maddenin lafzındaki "bağlı bulundukları kurumlar" ve gerekçesindeki "mensubu bulundukları kurumlar" ibaresinin kadro/pozisyon üzerinden anlaşılması ve dar yoruma tabi tutulması gerektiği sonucu ortaya çıkıyor. Yani, kişinin kadrosunun, sözleşmeli ise pozisyonunun bulunduğu kurum ile sınırlı değerlendirmek gerekir. Öğretim üyelerinin bağlı bulunduğu/mensubu bulunduğu kurum bizzat kadrosunda ve/veya pozisyonunda bulunduğu üniversitedir. YÖK ve ÜAK bir yükseköğretim üst kuruluşu olmakla birlikte doğrudan üniversitelerin kendisine bağlı/ilgili/ilişkili olduğu kurumlar değildir.

Ancak maddenin ilgili hükmünün getiriliş amacının, madde gerekçesinde de vurgulandığı üzere, psikolojik açıdan baskı altında olmaları yahut kendilerini öyle hissetmeleri sebebiyle, objektif ve tarafsız olarak davranamayacakları olgusundan hareketle bilirkişi olarak görevlendirilen öğretim üyelerinin aynı zamanda ÜAK Doçentlik Jüri havuzunda da yer alıyor olması ve her dönemde en azından bir adayın dosyası için jüri olarak görevlendirilebileceği hususu birlikte göz önünde bulundurulduğunda, objektif, tarafsız ve bağımsız bir görüş vermelerinin her zaman mümkün olmayacağı hususu da gözardı edilemez.

Bu durumda lafız ve amacı örtüştürecek bir çözüm üretilmesi gerekir. İlgili alanda yetkin emekli öğretim üyeleri, uzmanlar veya üniversite dışındaki diğer kamu kurum ve kuruluşlarından konunun uzmanı kişiler arasından ve hatta özel sektörde olmakla birlikte ilgili alanda yetkinliği tespit edilen uzmanlar arasından bilirkişi görevlendirmesi yapılması, amaca daha uygun düşer ve verilen görüşün tarafsız/bağımsız/objektif niteliği sorgulaması önlenmiş olur.

Selamlar...

mukallid, 2 yıl önce

bir sual de ben sorayım.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu 268/3?üncü maddesinde de benzer şekilde ?Kanunların görüş bildirmekle yükümlü kıldığı kişi ve kuruluşlara görevlendirildikleri konularda bilirkişi olarak öncelikle başvurulur. Ancak kamu görevlilerine, bağlı bulundukları kurumlarla ilgili dava ve işlerde, bilirkişi olarak görev verilemez.? diyor.

Buna göre bir YÖK kurumu olan ÜAK aleyhine açtığımız iptal davasında bilirkişi olarak YÖK'e bağlı hocaların görevlendirilmemesini talep edebilir miyiz?


mukallid
Şef
31 Ağustos 2022 17:03

değilim ama bu jüriler beni hukukçu edecek

yökhukuk, 2 yıl önce

Merhaba,

Hukukçu olup olmadığınızdan bağımsız olarak güzel bir konuyu gündeme getirdiğinizi belirtip öncelikle sizi tebrik etmek isterim.

6100 sayılı Kanunun ilgili maddesi gerekçesinde, ?bir konuda, resmî bilirkişi mevcutsa, (örneğin, Adli Tıp Kurumu gibi) bilirkişi listesine dahi müracaat edilmeden, öncelikli olarak, onun, mahkeme tarafından bilirkişi sıfatıyla görevlendirileceği hususu açıkça hüküm altına alınmış ve ayrıca bu kişilerin, mensubu bulundukları kurumlarla ilgili dava ve işlerde, psikolojik açıdan baskı altında olmaları yahut kendilerini öyle hissetmeleri sebebiyle, objektif ve tarafsız olarak davranamayacakları olgusundan hareketle, mahkemece, bilirkişi olarak atanamayacaklarına da işaret olunmuştur? açıklaması yer alıyor.

Öncelikle 2577 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin açık göndermesi uyarınca doçentlik sürecine ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde HMK m. 268 in uygulamaya esas alınması gerektiği açıktır.

Maddenin lafzındaki "bağlı bulundukları kurumlar" ve gerekçesindeki "mensubu bulundukları kurumlar" ibaresinin kadro/pozisyon üzerinden anlaşılması ve dar yoruma tabi tutulması gerektiği sonucu ortaya çıkıyor. Yani, kişinin kadrosunun, sözleşmeli ise pozisyonunun bulunduğu kurum ile sınırlı değerlendirmek gerekir. Öğretim üyelerinin bağlı bulunduğu/mensubu bulunduğu kurum bizzat kadrosunda ve/veya pozisyonunda bulunduğu üniversitedir. YÖK ve ÜAK bir yükseköğretim üst kuruluşu olmakla birlikte doğrudan üniversitelerin kendisine bağlı/ilgili/ilişkili olduğu kurumlar değildir.

Ancak maddenin ilgili hükmünün getiriliş amacının, madde gerekçesinde de vurgulandığı üzere, psikolojik açıdan baskı altında olmaları yahut kendilerini öyle hissetmeleri sebebiyle, objektif ve tarafsız olarak davranamayacakları olgusundan hareketle bilirkişi olarak görevlendirilen öğretim üyelerinin aynı zamanda ÜAK Doçentlik Jüri havuzunda da yer alıyor olması ve her dönemde en azından bir adayın dosyası için jüri olarak görevlendirilebileceği hususu birlikte göz önünde bulundurulduğunda, objektif, tarafsız ve bağımsız bir görüş vermelerinin her zaman mümkün olmayacağı hususu da gözardı edilemez.

Bu durumda lafız ve amacı örtüştürecek bir çözüm üretilmesi gerekir. İlgili alanda yetkin emekli öğretim üyeleri, uzmanlar veya üniversite dışındaki diğer kamu kurum ve kuruluşlarından konunun uzmanı kişiler arasından ve hatta özel sektörde olmakla birlikte ilgili alanda yetkinliği tespit edilen uzmanlar arasından bilirkişi görevlendirmesi yapılması, amaca daha uygun düşer ve verilen görüşün tarafsız/bağımsız/objektif niteliği sorgulaması önlenmiş olur.

Selamlar...


yökhukuk
Genel Müdür
05 Eylül 2022 06:34

Merhaba,

Doçent adayı arkadaşların genel yanılgısına dikkat çekmek istiyorum. Her bir aday kendi sorusu/sorunu için cevap/çözüm arayışında ve forumu da bu amaçla yakından takip ediyor. Ancak bu yaklaşım bazen yani başınızdaki doğru cevabı/çözümü gör(e)memenize neden olabilir. Ağaca odaklanıp ormanı es geçmek zaman ve enerjinizi boşa harcama sonucunu doğuruyor. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok deyip benzer tecrübeleri daha önce yaşayanların tavsiyelerinden yararlanmak makul bir yöntem gibi görünse de bir adım geriye çekilip daha geniş bir perspektiften sorunu ele alıp çıkış yolu arayışında olmak daha makul olabilir. Sorununuzun alanınıza özgü ve teknik olduğu ve çözümünün de bu alandan ve teknik olarak üretilebileceği ön kabulü üzerinden yola çıkmak her zaman doğru ve yeterli sonuç almanızı sağlamaz. Bazen çok uzun zaman ve çok fazla emek harcasaniz bile ulaşamadığınız çözümlere, bütüncül bir bakışa dayalı hukukî muhakeme yoluyla çok daha kolay ve kısa sürede ulaşabilirsiniz.


elfkap
Memur
12 Eylül 2022 17:30

Merhaba ben memuriyete yeniden başvuracağım atama için adli para cezası aldım bir tartışmadan sicil kaydımda yok ama arşiv kaydımda var sorun teşkil eder mi?


yökhukuk
Genel Müdür
12 Eylül 2022 19:19

Merhaba,

Atamanizda herhangi bir hukuki sorun olmaz. Ancak atanacağınız pozisyon çok nitelikli bir görev ise güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sürecinde çok zayıf bir ihtimal sorun olabilir

elfkap, 2 yıl önce

Merhaba ben memuriyete yeniden başvuracağım atama için adli para cezası aldım bir tartışmadan sicil kaydımda yok ama arşiv kaydımda var sorun teşkil eder mi?


elfkap
Memur
12 Eylül 2022 21:09

Teşekkür ederim yanıtınıza hocam. Önce hekim sonra doçentlik kadrosuna geçeceğim. Olursa. Sorun olmaz umarım basit bir trafik kavgası.

Toplam 380 mesaj
12345678910111213»

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi