Editörler : Lanet
20 Nisan 2007 09:08

Türkçecinin Aşkı
Free Image Hosting at allyoucanupload.com

Sevgilim, zamirlerin isminin yerini tutamayacağı bir gecedeyim. Her şey karanlık ve darmadağın. En kral yapıbilimci gelse yine de cümleler gibi darmadağınıklığımı bir paragraf hâline getiremez. Sen varsın, ben varım, bir de sevgimiz var bu gecede. Tıpkı giriş, gelişme, sonuç bölümleri düzenle sıralanmış bir metin gibiyiz. Düzeltme işaretine benzeyen şapkamı alıp ünlem gibi uzayan sokaklara noktamı koymak istiyorum. Fakat ayraçlarla eki ayrılmış özel kelimeler gibi varlığından uzak düşüyorum. Ne zaman parantez gibi kıvrılan saçların aklıma düşse; üç noktalar gibi suskun kalıyor yüreğim. Sensizlik öyle zor ki tırnak içine alınmış kelimeler gibi soyutluyorum kendimi hayattan. Ben senin lirik şiirler kadar duygusallığını, epik şiirlerdeki kahramanlıkları andıran azmini, pastoral şiirlerdeki tezek kokusunu hissettiren doğallığını sevdim. Bir manzum destan yazdın yüreğimde. Manas'tan uzun sancılar yaşadım ve inan hüznüm, Göç Destanı'ndaki hüznü aratmadı. Ben adının önüne gelebilecek sıfatları bile kıskandım. İstedim ki sen hep gizli bir özne olarak kal ve sadece ben bileyim varlığını. Sen ve ben derken aramıza giren bağlacı bile suçladım. Bir bağlaç uzaklığı kadar bile olsa senden ayrı kalmak, bana ne acılar verdi; bilemezsin. İsim fiil ekleri mayışırken ben hayalinle sarhoştum. Sıfat fiillerin anasının mezar dikeceğini duyunca burkuldu içim biraz. Düşündüm, bir şiir gibi gelir misin kabrime diye. Realizmden naturalizme kadar ne akımlar yaşadı bu gönül, ama hiçbirisine böyle tutulup kalmadı. Yarım kafiyeler yarım, zengin kafiyeler fakir, tunç kayifeler bakır olup uyumunu yitirirken biz redifler gibi uyum sağladık birbirimize. Hayatımın anlam bilgisi, sözcükte yapım, bir tanem, sayı sıfatım. Kaşı karam, gözü karam, ders aram. Çözemediğim testlerdeki telaşım, ninni gibi sıcacık aşım... Sensiz bir dünya yüklemsiz bir cümle gibi yarım.Yazamadığım romanım, söyleşim, anım, damarımdaki kanım.. Düşünüyorum da; cümle ögelerine, sözcükler ek ve köklerine ayrılır; ama biz asla ayrılamayız.

:)))

belki alanım türkçe diye hoşuma gitti bu kadar bilmiyorum; ama paylaşmak istedim.


moderntalking
Aday Memur
20 Nisan 2007 09:33

Fazla Türkçe çalışmış birinin isyanı gibi geldi bana :-)


sirinem
Daire Başkanı
20 Nisan 2007 09:50

burda isyandan ziyade duyarlı bir içedönük iç döküş ve şair bir ruhun benzetmeleri şaha kaldırışı fark ediliyodu; ama neyse...

bana mı öyle geldi yoksam:))


moderntalking
Aday Memur
20 Nisan 2007 09:54

size doğru gelmiş ben biraz şaka yapayım dedim, sonuçta böyle bir metni yazmak gerçekten zeka gerektirir..Yazan arkadaşı tebrik etmek lazım..


neranka
Genel Müdür
22 Nisan 2007 01:40

Benim gibi kafayı yemiş bir edebiyat öğretmeninin hezeyanlarına benziyor:))))

Fıstıkçı Şahap'ı unutmuş.

Ben de biraz zırvalayım bakayım:

Gece yarısı sana çerez almak için Fıstıkçı Şahap'a giderken

yolda "cadı gibi" birini görüp korkudan bayıldım.Gözümü açtığımda seni "ketçap"lı makarna yerken yakaladım.Çıtır çıtır yanan odun ateşinin karşısında mayışmak işten bile değildi.Kafamın içi girişik bileşik cümle gibi karışık kuruşuk olmuştu. Ne alaka, diye düşünürken birden senin hayatında sözde özne konumunda mıyım acaba diye vehimler kapladı içimi. Yaş otuzbeş yolun yarısı eder derken ,ya Cahit Sıtkı gibi diğer yarısını yaşayamadan ölürsem fikri musallat oldu zihnime. Sözde soru cümleleri uçuştu tecahüli arif tadında.


damdakikemancı
Aday Memur
10 Eylül 2007 22:29

güzel bir yazı:)))))))


sirinem
Daire Başkanı
10 Eylül 2007 22:30

:)

nerdeymiş bu yazı... forumun tozlu raflarından sıyrılmış gelmiş..

bence de çok güzel.


Ş@h-in
Müsteşar
10 Eylül 2007 22:37

Ne güzel bir yazı...

Sn. neranka'nın da kalemi kuvvetlidir, iyi biliriz...

Her iki yazıyı da alkışlıyorum.


sirinem
Daire Başkanı
11 Eylül 2007 00:38

şahin hocam beğenmene çok sevindim.

neranka hocamın denemesi de güzel. bir deneme de ben yapıcam sakin kafayla. içimden geldi.


dilim
Yasaklı
05 Ekim 2007 14:35

Keşke bu tarz alıntılar yapılırken nereden alındığı ve yazının kime ait olduğu da söylense. Esere ve yazara saygı bunu gerektirmez mi?

Eserin alıntılandığı site ve yazar aşağıdaki bağlantıdadır.

http://www.turkcesevdalilari.com/Yazilar.asp?goster=dos&id=1268


sirinem
Daire Başkanı
05 Nisan 2008 04:12

haklısın arkadaşım... kaynak yazılmalıydı. lakin alelade bi e-postada rastlamıştım. kaynak: arkadaştan gelen e-posta:))

yeni elime geçti. bir de matematikçinin aşkı var. o da hayli ilginç:)) kaynak: "dikkat yazılı var kitabı"

MATEMATİKÇİNİN AŞKI (Sevgiliye mektup)

Türev tanem, bir tanem, bir sigma işareti kadar kıvrak, bir Pi kadar sonsuzsun sevgilim. Sana olan sevgim limitlerin sonsuzluğuna ulaşıyor. Bir bakışın kalbimde matris kadar derin etkiler yapıyor. Kalem gibi kaşların, trigonometri gibi karışık saçların, tebeşir kokusu gibi burnumda tütüyor. Çarpanlara ayrılmayan denklemler gibi nazlanma. Senden mektup almak, inan integral almaktan daha zor. Bilinmeyenlerimiz farklı olsa bile polinomlar gibiyiz. Eğer böyle devam ederse seni keşfedilmemiş dizi kuralları ile izleyeceğim.

Seninle bir daire olalım. Merkezde ben, etrafımda eşit uzaklıklarda sen... Nereye bakarsam seni göreyim. Üzüntülerimiz teğet, sevinçlerimiz kiriş olsun. Birbirimize o kadar yakın olalım ki, yarı çaplarımızın limiti sıfıra yaklaşsın.

Şu anda y=ax+bx+c parabolünün iki ayrı kolu isek de bir gün tepe noktasında buluşacağız. Sana bir sinx eğrisi gibi sürekli "k" sabiti kadar bağlıyım. Hiçbir parantez bizi ayıramaz.

:)))


sirinem
Daire Başkanı
29 Ocak 2009 16:39

Zamanın birinde söz vermişim benzer bir deneme yapmaya...

***

Deneyelim bir:

Sıralı cümleler gibi sıralanmış sokaklar arasında kaybolmuş, kendimi arıyorum. Her köşebaşı bir virgül olmuş. Virgüller bitmiyor, kendimi bulamıyorum.

Derken yüreğimin surlarına, sana dair sözlerimin edebi sanatları vuruyor. Seni ner neye benzetmişsem, teşbihler eksik kalıyor. Eşsizliğini ve hiçbir şeye benzememeni bir kez daha anlıyorum.

Yoksun ya yanımda, sıfat tamlaması olamamış adlaşmış sıfatlar gibi hissediyorum kendimi. Bir virgülle hayattan ayrılmış, yalnız ve kimsesiz... "Kendi" zamirinin dönüşlülüğü gibi kendime, içime dönüyorum. Sonrası... Tek başına bir anlamı olmayan edat-bağlaç-ünlemler gibi kendi başına anlamsızım...

Soyut anlamlar etrafımı sarmış, özlem, hasret, acı, keder, yalnızlık, hüzün zincirleme ad tamlamaları ardı adına dizilmişler. Dört yanım soyuta kesmişken dilimde adını somut olarak haykırıyorum. Belirtisiz nesneler kadar belirsiz çıkıyor sesim. Sesimi kimse duymuyor. Köküne ve eklerine ayrılmış sözcükler gibi, bir kez daha parçalanıyorum.

Birden bir şarkı dolanıyor dilime. Nakaratı adın olan bir türkü tutturuyorum. Aslında zengin kafiyeler kadar uyumlu olduğumuzu düşünüyor, dilek-şart kipinde cümleler kuruyorum. Sonra şunu söylüyor dilim: "Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel / Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu / Bu derde düşmeden önce."... Orhan Veli'nin derdini yüreğimde hissediyorum. Yansıma sözcükler kadar aynı hisleri paylaştığımızı biliyorum.

Tüm bunlardan sonra diyebilirim ki hiçbir zaman zarfı zamanın neresinde olduğumu bana bildiremez. Zaman kayması yaşayan bedenim buhranlarda. Şimdiki zamanlarıma "sen'li geçmiş zamanlarım" karışıyor. Gelecek zamanlarım gelmesin. Bir sen gel istiyorum.

Sahi, şimdi bilsen sana olan hitabımı, seslenişime kulak verir, söyleşime ortak, hatıralarıma tanık olur musun?

Eğer duyuyorsan "elma" deyince gel sevgili. Sonra gökten üç elma düşsün başımıza. Masalımız mutlu bitsin...

***

Daha yazacaktım ama frene basayım dedim:)

Var mısınız terimsel hitaplara siz de?

Kalemine güvenenleri çağırdım sayfaya:)


fuzüli3
Kapalı
29 Ocak 2009 16:57

çok güzeldi şirinem tebrik ederim. dur ben de deneyim bir :)))

Seninle bir eglog söylemek isterdim

Dağ başındayken batan güneşe karşı

Sense bana dair satiriklere takılıyordun hep

İdillere kaldı işim artık

Oysa aşkımız

lirizmin doruklarına bile ulaşabilirdi

Eğer sen isteseydin

Senin için epik şiirlere bile konu oldum

Ama sen bir didaktiktir tutturmuşsun

Hayat sandığın gibi değil deyip duruyorsun?

***

benimki epey kısa oldu kusura bakmayasınız. :)))


sirinem
Daire Başkanı
29 Ocak 2009 17:08

Fuzuli hocam çok güzeldi, ellerine sağlık.

Kısa demişsin; ama bence daha açık ve öz olmuş. Şiir bahçesinden çıkmış bir güle benzemiş yazın.

Bu arada teşekkür etmeyi unutmayayım. Beğenmenize sevindim.


öslem
Müsteşar Yardımcısı
29 Ocak 2009 23:58

çok hoş olmuş yaaa

valla bir türkçeci olarak ellerinize sağlık:))


sirinem
Daire Başkanı
30 Ocak 2009 00:15

Sağ olasın; ama keşke sen de bi deneseydin öslem hocam:)


sirinem
Daire Başkanı
03 Şubat 2009 03:51

Her gerçek anlamın anlamını yitirdiği bir gece daha...

Sensizlik pekişmiş sıfatlarca karşımda....

Ve hayalin var olduğunu bildiğim; ama algılayamadığım soyut sözcükler gibi aklımda...


Rengin3
Kapalı
03 Şubat 2009 04:00

Bir edebiyatçı evlenirse ne olur? diye bir yazı vardı onu anımsadım epeyce gülmüştüm o yazıya da.Burada ki fıstıkcı Şahap gibi.:)


sirinem
Daire Başkanı
03 Şubat 2009 22:19

Kadınlar edebiyat ruhu taşıyan erkeklere ilgi duyarlar, kazara evlenirlerse; ömürleri boyunca mutsuz olma olasılıkları da yüksektir. Zira hiç konuşmayan, durmadan uzaklara dalıp giden bir adam... Aşağıda bir edebiyatçının düğün davetiyesine yazdıkları var...

*

Bu yazı, Mehmet Harmancı'nın 10 Kasım 1996 tarihli "Ceride-i İzdivac" adlı düğün davetiyesinde yayınlanmıştı.

Evlenirsem, tren yolculukları yaparken vagon penceresinden akan telefon direklerini saymaktan hoşlanmaz hale gelebilirim.

Evlenirsem, ayaklarımı balkon demirine yasladıktan sonra, gözlerimi bulutlara dikerek "Tanrım bulutun içinden geçen bir bulut görmeden gözlerimi gökyüzünden ayırmayacağım" adlı şarkıyı söylemekten vazgeçebilirim.

Evlenirsem, bir öykü kitabı kapağını saatlerce seyretmenin o anlatılmaz zevkini yaşayamayabilirim.

Evlenirsem, bir edebiyat dergisinin mütevazı bürosunda, gri mi siyah mı yeşil mi olduğunu kestiremediğim çoraplarımı unutmayabilirim.

Evlenirsem, kitaplarımın arasından çoraplarımın çıkma ihtimali azalabilir.

Evlenirsem, Murat Güzel'le giriştiğim şiir öykü roman sohbetlerinin çıldırtan neşesini duyumsayamayabilirim.

Evlenirsem, "Evleneceğim kızın gözleri ne renk olacak?" deme şansını kaybederim.

Evlenirsem, kiminle evleneceğimi kendime bir milyon defa sorup cevap verememenin dayanılmaz güzelliğini yaşamaktan uzak kalabilirim.

Evlenirsem, markete girdiğim zaman ekmeğin kaç para olduğunu bilmediğimi öğrenen tezgahtarın şaşkın yüzünü seyretme lüksümü yitirebilirim.

Evlenirsem koluma bir saat takmam gerekebilir.

Evlenirsem, evimi ziyarete gelen akrabalarımla araba fiyatlarından, kooperatif senetlerinden konuşarak dizi filmler izlemek zorunda kalabilirim.

Evlenirsem Konya'da yeni bir edebiyat dergisinin çıktığını evimi telefonla arayan bir dost aracılığıyla öğrenme yanlışına düşünebilirim.

Daha da kötüsü, eğer evlenirsem, "Bir izdivaç mecmuasında böyle abuk bir yazının ne işi var" diyenlerden olabilirim.

Edebiyat dergilerinin temel atma törenleri bensiz yapılır.

O zaman öykü üzerine kurulan cümlelerde ela gözlerimin izi olmayabilir.

O zaman kitapçıların hüzünlü tavanlarına uzanan cıgara dumanlarından bir kıvrım olsun, benim dudaklarımdan yükselmeyebilir.

Hayır hayır. Beni mazur görün. Henüz mutsuz olmak yani mutlu olmak istemiyorum.

Düşünün, bir edebiyat dergisi bir kitapçı vitrininden beni süzüyor ve ben fark etmeden geçip gidiyorum.

Hayır Tanrım. Buna hazır değilim.

***

Sanırım buydu bahsettiğin Rengin?

Çok farklı bakışaçıları var yazıda:)) İlham kaynağım oldu:)


.şip.
Genel Müdür
03 Şubat 2009 22:51

sevgilim

öznem

her cümlede yüklemlere sorduğum

ben senin utangaç hallerinde

cümlelere gizli özne olmanı sevdim

bu zorlu yaşamın

giriş gelişme sonuç merdiveninde koşuşturuken

bir virgül gibi hayatıma girip

bana soluk vermeni sevdim

:PPPPPP

****************

Tarihçinin aşkı olur

Türkçecinin aşkı olur

da

da

Fotoğrafçının aşkı olmaz mı ?

*

Sevgilim, bi tanem

ölümsüzlüğün tanrısı

kadrajına dünyaları sığdıramadığım

en geniş objektiflerle bile yüreğindeki derinliği çekemediğim

milyon değil

katrilyon pixell kadar sevdiğim

tripodlarda çekmeye kıyamayıp

her an boynumda kolyem gibi taşıdığım

aslından daha pahalı olsa da astarın

ucuz ve basit bir kılıfa koyamayıp

orjinal deri çantalarda saklayıp

merceğini gözbebeğim gibi korudum

bana şu fani dünyada

yaşadığım her anımı ölümsüzleştirip hatırlatan

tek sevgilim

bilmiyorum sen olmasaydın

tarihçinin ve türkçecinin aşkını kim kanıtlardı

:)))

( kıskandım:PP )


sirinem
Daire Başkanı
03 Şubat 2009 22:59

Çoooookk güzel şiiiiippppp...

(Sen mi yazdın?)Ellerine sağlık. Çok beğendim bizzat şahsen kendim olarak:))

*

Türkçeye hakim olduğunu kanıtlayan baştaki şiir de hoştu. Vay maşaAllah:)

Toplam 42 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi