Geçenlerde birlikte çalıştığımız bir arkadaş bir sonraki gün aynen sizin gibi hastane için izin almaya gitmiş çok sayın pek yüce savcı beyden.
Sayın pek yüce savcımız demiş ki yıllık izin kullan. Bizim arkadaş dilekçeyi yazmış getirdi. Bu ne dedim? Savcı yıllık izin kullan dedi diye söyledi.
Hemen kalktım savcı beyin odasına gittim. Yarın sabah hastaneye gideceğim bilginiz olsun dedim.
Bu şekilde olmaz gidebilir miyim diyeceksin dedi.
Sayın savcım hastaneye gitmek benim anayasal hakkım, ben hastaneye gitmek için kimseden izin almam. Buna siz de dahilsiniz dedim.
Çık dışarı seni başsavcıya söyleyeceğim dedi.
Buyrun beraber gidelim bende sizi hskya ve bakanlığa şikayet edeceğim hem başsavcım da şahit olur dedim.
Bağırışmalar üzerine yan odadan çıkıp gelen başka bir savcı bizim pek yüce sayın savcıya savcım .... Bey haklı hastaneye gitmek onun anayasal hakkı ve bunun için izin almasına gerek yok hatta gelip sizi bilgilendirmesi bile bir incelik lütfen dedi.
Şimdi sonradan gelen savcı 20 yıllık görmüş geçirmiş birinci sınıf savcı.
İzin vermek istemeyen henüz bir yıllık.
Personel egolarını tatmin etmek isteyen hakim savcıların, torpille müdür olmuş kişilerin oyuncağı haline gelmiş. Zaten hakkaniyetli bir şekilde müdür olan yani gerçekten hak eden kişiler (onlarda torpil yaptırmak zorunda kaldı sistemden dolayı maalesef ama) sana davranan müdür gibi davranmaz.
Tamam geçmiş olsun yapabileceğimiz bir şey var mı der?
Keşke koştura koştura adliyeye gitmese idin. Ne yapabiliyorsanız yapın deseydin.
Geçmiş olsun Allah şifa versin.
Geçenlerde birlikte çalıştığımız bir arkadaş bir sonraki gün aynen sizin gibi hastane için izin almaya gitmiş çok sayın pek yüce savcı beyden.
Sayın pek yüce savcımız demiş ki yıllık izin kullan. Bizim arkadaş dilekçeyi yazmış getirdi. Bu ne dedim? Savcı yıllık izin kullan dedi diye söyledi.
Hemen kalktım savcı beyin odasına gittim. Yarın sabah hastaneye gideceğim bilginiz olsun dedim.
Bu şekilde olmaz gidebilir miyim diyeceksin dedi.
Sayın savcım hastaneye gitmek benim anayasal hakkım, ben hastaneye gitmek için kimseden izin almam. Buna siz de dahilsiniz dedim.
Çık dışarı seni başsavcıya söyleyeceğim dedi.
Buyrun beraber gidelim bende sizi hskya ve bakanlığa şikayet edeceğim hem başsavcım da şahit olur dedim.
Bağırışmalar üzerine yan odadan çıkıp gelen başka bir savcı bizim pek yüce sayın savcıya savcım .... Bey haklı hastaneye gitmek onun anayasal hakkı ve bunun için izin almasına gerek yok hatta gelip sizi bilgilendirmesi bile bir incelik lütfen dedi.
Şimdi sonradan gelen savcı 20 yıllık görmüş geçirmiş birinci sınıf savcı.
İzin vermek istemeyen henüz bir yıllık.
Personel egolarını tatmin etmek isteyen hakim savcıların, torpille müdür olmuş kişilerin oyuncağı haline gelmiş. Zaten hakkaniyetli bir şekilde müdür olan yani gerçekten hak eden kişiler (onlarda torpil yaptırmak zorunda kaldı sistemden dolayı maalesef ama) sana davranan müdür gibi davranmaz.
Tamam geçmiş olsun yapabileceğimiz bir şey var mı der?
Keşke koştura koştura adliyeye gitmese idin. Ne yapabiliyorsanız yapın deseydin.
Geçmiş olsun Allah şifa versin.
Obscurix , 6 ay önce
10 gün önce kalem müdürüne bugun doktor kontrolüm olduğunu söylemiştim, dun de geceden yazıp hstirlattim, sabah onay mesajı attı, buna güvenip doktora gittim ki saat 11 20 randevusu bu, nasılsa bugun doktor günü izin almisim bir de 15 30 da var farklı branş.
Tam ben esofmanlarla doktor yolundayim mesaj geldi, sen hakimi de ara yine diye, aradım ve muayeneden sonra 5 dk da olsa adliyeye gitmek zorunda olduğumu duydum. Neyse.
Muayene olmam buldu 11 45i, sonra rontgen, kan alma sirasi, eeg randevusu mr randevusu alma derken saat oldu 12 buçuk zaten ki öğle arası yalvar yakar işlem yaptiriyorum insanlara.
Buraya kadar tamamsak, sonra kostur babam eve, eşofman var ustumde, üstümü değişmem gerek. Üstümü değişip çıkmam ve adliyeye varmam saat 14 30 kusuru buldu ve ben 3 dk müdürle atisip o geldiğim 45 50 dk yolu geri gittim, isin komigi bu randevudan sonra da adliyeye geleceksin dendi. Dalga mi geciyorsunuz siz diye sordum ne yapayim baska.2. Doktora yetişemedim zaten, trafikte inip hastaneye kostum, 5 dk geç kaldım, koşarken bacagimi incittim, doktor beni nefes nefese görünce aldı muayeneye. Muayene olmam falan derken saat oldu 4 buçuk.
İsin en komik yani heyecandan uzerimde nakit olmadığını fark etmemisim ben, karttan para çekip minibuse binmem lazim ama neden bilmem tüm banka bankamatikleri savaş alanı olduğundan yaklaşık 1 1.5 km yürüdüm bankamatik denk gelir umudu ile ki sonunda geldi.
Saat 17.53te evinin kapısından girdim aksayarak ve eşim, ki yeni doğum yaptı kendisi, bana kova ile su getirdi ayagim biraz gevsesin diye, o dakikadan beridir ayni yerde oturuyorum daha üstümü degismedim, kalkmaya mecalim yok.
Sebep? Günler öncesinden söylediğim bir doktor kontrolüne gittigim icin, sağlık bu hani, önemli.
Cok agirima gidiyor artik. Tüm bu eşitsizlik, bu muamele, kopek gibi yasamak. Yasamak denirse buna, daha cok hayatta kalmak. Gecinemiyorum lafı komik geliyor artik. Aga ben yasayamiyorum. Artik cidden nefes alamıyorum.
Doktor teşhislerini de yazayım tam olsun, karpal tunel, bileğe atel, fizik tedavi devamında film sonuçlarına gore, belde şiddetli ağrı, sürekli oturmaya bağlı, bel destegi ve korse ve fizik tedavi.
En şiddetlisinden ulser, bir de stresle iyice azında tadından yenmez bir sancı.
Efsane yahu. Dehsetul vahşet bir yasam.
Sanırım artık yasamak istemiyorum...