Neyi bekliyoruz hocam ?

En çok ses getirecek şey maaş zammı açıklandığında herkesin sendikalardan istifa etmesi olacaktı. Bakın sendikalar nasıl uğraşırdı o zaman ama olmadı. Olacak gibi de durmuyor. Maaş artsa bile bu sendikalar sayesinde değil onu anlamış olduk. Hayırlı ramazanlar.

o kadar haklısınız ki ..

10 yıl altı öğretmenin maaşı 13 bini geçmezken, onunla aynı işi yapan uzman vb öğretmen 16 bin ve üstü maaş alıyor. Öncelikle bu haksızlık sona erdirilmeli bence

Vermezler arkadaşlar! İnsanlar mutlu olursa muhtaç olmayacaktır değil mi! Ee muhtaç olmayan bir insan da kimseye eyvallah demeyecektir! Anadan - babadan öğretmen bir aileden geliyorum ve öğretmenin iki yakasının bir araya geldiğini bugüne kadar görmedim! Bu biraz da eğitime ve eğitimli insana verilen toplumsal refleksle de alâkalı! Hem ülke olarak okumuş insana ihtiyacımız var diyoruz ve çoluk çocuğumuzu okutmaya çalışıyoruz hem de okumuş insanları potansiyel tehlike gibi algılıyoruz! Bu ne perhiz bu ne lâhana turşusu, derler adama!

Ya siyasete girip parti kuracağız ve iktidara gelirsek de kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz ya da "Aman bana ne yahu, böyle gelmiş böyle gider!" deyip dalgamıza bakacağız!))) Haa benim ümidim yok! "Y Kuşağı"nın bir mensubu olarak artık dünya nizamını öğrendiğimi düşünüyorum! En büyük engel insanın kendisidir.

Orkestra demek düzen demektir. Teknik beceri gerektirir. Her enstrümanın bir görevi, bir anlamı ve bir özelliği vardır. Keza o orkestradaki müzisyenler için de bu böyledir. Mesela tam kadro bir orkestra yüz kişiye varacak kalabalıktadır. Bunların birbiriyle uyumu öyle "Hadi oturup çalalım!" demekle olmamaktadır. Bir kere orkestranın aksamadan yol alabilmesi için öncelikle bu orkestraya her şeyiyle hakim bir şefe ihtiyaç vardır. Orkestra şefi olmadan daha iki adımda birbirine girer o orkestra. Yaylılar tellilere, vurmalılar üflemelilere karışmaya başlar sonra. Her biri birbirinden değerli o müzisyenler dışarıdan bakıldığında kabiliyetsiz, yeteneksiz, iş bilmez görünür sonra. Bu yanlış algıların oluşmasını engellemek, her bir müzisyeni enstrümanlarıyla birbirinden ayırt etmeyecek şekilde, gerçek değerlerini ortaya koyarak, armonik bir sistem içerisinde işlemek o orkestraya yön veren şef sayesinde olur. Şeflik görevi öyle elini kolunu aşağı yukarı sallamakla da olmamaktadır mesela. Dolayısıyla bir orkestrayı yönetmek demek sadece el kol hareketi yapmak demek de değildir. "Şu elindeki çubuğu sallamasa sanki oradakiler çalamayacak!" deme gafletinde bulunanları da yeri gelmişken bir anmak gerek şimdi burada! Olay bu kadar basit ne de olsa! Şuna dikkat çekmek gerekir ki, her şeyden önce şef demek çok sesliliğe hakim olmak demektir. O nedenle bir şefin müzikal becerisi de üst düzey olmak zorundadır. Orkestra şeflerinin en önemli özelliği, kulaklarının aynı anda bir çok sesi duyabilmesidir. Bu özelliğe sahip olmayan bir kulak doğal olarak orkestra şefliği vasıflarını da taşımamaktadır. Orkestra şefleri, sesleri birbirinden ayırt ederken onların gerçekte bir bütünün parçaları olduğunu bilmeleri, nota kağıtlarında yazılı olan partisyonlarda her ezginin, her melodinin aslında birbirini nasıl bir ahenkle tamamladığını, şeflik görevlerini yerine getirirken, o orkestraya her an hissettirmeleri gerekmektedir. Çünkü his yoksa orkestrada duygu da yok demektir. Her kafadan anlamsız bir sürü ses, kuru gürültü çıkar sonra. Nitekim duygu yoksa bu iş gerçekliğini yitirmiş demektir. İşte böyle bir ortamda ortaya çıkan şey de maalesef gerçek müzik, gerçek sanat değildir. Suni, duygusuz ve içtenliğini yitirmiş her bir nota, her bir ses doğal olarak kendi gerçekliğinden de uzaklaşmaya başlamış demektir. Müzik ve sanat işte bu yüzden basit bir olgu değildir. Özelliklidir. Ve bu özellikleri, ancak ve ancak, özel insanlar ortaya çıkarabilir.

Bu maaştan memnun olan arkadaşları anlayamıyorum. Sanırım eşiniz de çalışıyor ya da tek yaşıyorsunuz. Eşi çalışmayan, çocuğu olan birisinin nasıl sıkıntı çektiğinizden haberiniz var mı ? Bu siyasi bir durum değil. Bu durumu izah edince siyaset yapmış olmuyoruz arkadaşlar. Hükümete yakın sendikadan istifa edince hükümete oy veremeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Allah rızası için içinde olduğumuz maddi durumu doğru düzgün değerlendirin. Kredi çekmeme hassasiyeti olan bir müslüman şu an geçimini zor sağlıyor. Kira, yeme-içme, yakacak, faturalar, ulaşım ücreti. Maaş bitti. Herhangi bir ihtiyacınız oluşsa sıkıntı yaşıyorsunuz. Bir eşyanız bozulursa yandınız, bilezik vs varsa o bozduruluyor yoksa eksiye giriyorsunuz bi daha da çıkışı yok zaten eksinin. Kaç aydır eksiye girmek zorunda kaldım bankalarla iş yapmayı hiç sevmeme, eksiden kullanınca faiz binmemesine rağmen içim hiç rahat değil. Öğretmenden bahsediyoruz, hiç olmazsa geçim noktasında sıkıntı çekmememiz lazım. Üniversite okuyacağıma sanayide işe girsem şimdiye usta olmuştum 30-40 bin maaş alıyordum. Desteklediğiniz kişileri eleştirin, onlara eksik olanı söyleyin, bu onları sevmediğiniz desteklemediğiniz anlamına gelmiyor. Sadece muhalif olanlar şikayet ederse ciddiye alınmaz her şeye itiraz ettikleri için. Ama kendi sevenleri konuşursa insanın, insan durur bi düşünür burda bir sıkıntı var diye. Maddi kriz olabilir, o zaman ülkece bu yükü yüklenelim. Bir markete zaman gelince her şeyin fiyatı artıyor bizim maaş sabit kkalıyor, diğer zam dönemine kadar sıkıntı çekiyoruz. Ya 6 aylık dönemde kimse zam yapamasın ya da bize de her ay duruma göre zam yapılsın. Çözümü de söylüyoruz. İçimi dökme, dertleşme yazısı olsun bu da ne diyim...

Yazım hataları için kusura bakmayın.

Ben olsam derece / kademe farkını da kaldırırım, aynı işi yapıyoruz da niye fark olsun (!)

Bu maaşlar yeterli diyenler ya eskiden/aileden tuzunuz kuru ya da yaşamayı sadece nefes almak olarak görüyorsunuz.

Aylık olarak kıyafete bütçe ayırabiliyor musunuz?

Gelirinizin 3'te 1'ini geleceğiniz ve çocuklarınızın geleceği için yatırım yapıyor musunuz?

Ayda 1 kez sinema, 1 kez tiyatro 5,6 kez dışarıda yemek yemeye ayırabiliyor musunuz?

İstediğiniz kitabı alabiliyor musunuz?

İstediğiniz eğitimlere vs katılabiliyor musunu?

Yılda bir kere 1 hafta çoluk çoluk beş yıldızlı bir otelde gönlünüzce tatil yapabiliyor musunuz?

Çocuğunuza kaliteli kıyafetler alabilyor musunuz?

Okulun yanında çocuğunuza piano, yabancı dil, jimnastık, basketbol voleybol futbol vs kültür sanat veya sosyal takviyeler yapabiliyor musunuz?

C Segment istediğiniz bir aracı çok fazla zorlanmadan alabiliyor musunuz?

Eviniz var mı? M2 olarak vs yeterli bir evde oturuyor musunuz? Ya isteneseniz bir kaç yıl zorlanarak bulunduğunuz şehirden ev alabilir misiniz?

Eğer bunları yapamıyorsanız siz yaşamıyorsunuz arkadaşlar. Ya da bunları yaptığınızı zannediyorsanız yaşamıyorsunuz.

Haklısınız ancak bizim memlekette bu dediklerinizi yapanlar zaten memur değiller!)) Bizde memurluk kavramı düşük gelirlilikle özdeşleşen bir algı durumundadır! Memursan idare edeceksin, memursan ayağını yorganına göre uzatacaksın, memursan kıt kanaat geçineceksin!.... vs. Üzerimize yapışan/yapıştırılan algı bu maalesef! Yıllardır böyle ki!

Memursan öyle büyük hayaller kurmayacaksın, ezileceksin, ay başını zar zor getireceksin arkadaş!! Töremiz bu bizim!)) Bu imaj nasıl düzelir, bu konuda ne ya da neler yapabilir göreceğiz inşallah!