Şehirde değil, kerpiç evli, bir köyde 1938'de doğan ve 1 Ekim'012 de vefat eden"Samanyolu"nun Berkant'ı...Yetmiş sene evvel, ilkokuldayken, memleketin yüzde doksanında radyo bile yokken,piyano, mızıka ve akordeon çalmayı kimden öğrenmiştii?
1938'de bir köyde dünyaya gelen çocuk, on sekiz yaşındayken orkestra kurmayı, saksafon çalmayı, hangi vizyonla akıl etmişti?
Babası Hasan Akgürgen'in Köy Enstitüleri'ndeki görevi nedeniyle Ankara'nın Hasanoğlan Köyü'nde dünyaya gelmiş, ilkokula Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde başlamış, babasının tayini gereği, Bilecik'e, Denizli'ye gitmiş ancak ailesi tarafından hep "köy enstitüsü ruhu"yla büyütülmüştü..
Berkant'ın temel eğitimini aldığı Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde tarih derslerini Ordinaryüs Profesör Enver Ziya Karal, zooteknik derslerini Profesör Selahattin Batu, ekonomi derslerini Profesör Muhlis Ete, kültür-edebiyat derslerini Sabahattin Eyüboğlu, ziraat derslerini Profesör Kazım Köylü, coğrafya derslerini Profesör Ferruh Sanır veriyordu.
Ve müzik derslerini Âşık Veysel ve Ruhi Su.Ankara Konservatuvarı'nın saygın ustaları da klasik müzik öğretiyordu.
1945 senesinde, Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nün enstrüman demirbaşı şöyleydi: 259 mandolin, 55 keman, 37 bağlama, 8 akordeon, 3 piyano, 3 davul, 1 metronom ve 1 pikap..
"Harika çocuk"lar Suna Kan ve İdil Biret, sıklıkla enstitüye misafir getiriliyor ve köy çocuklarına keman ve piyano dinletiliyordu.
Bedri Rahmi Eyüboğlu bir hatırasını şöyle anlatmıştı :
"Hasanoğlan Köy Enstitüsü"ne gitmiştik. Okulun hayvanlarını barındıran ahırda bir çocuk gördüm. Gece nöbeti ona düşmüş, elinde kitap vardı, dalmıştı. Shakespeare okuyordu. Okuduğunu nasıl kavradığını, ertesi gün oynadıkları piyeste görmüştük"
Mozart, Vivaldi, Beethoven dinliyorlar; Gorki, Tolstoy, Zola okuyorlardı. Molieré'in "Kibarlık Budalası"nı, Sofokles'in "Kral Oedipus"unu, Gogol'un "Müfettiş"ini sahneliyorlardı.
Mesela, bir mezuniyet töreni programı sırasıyla şöyleydi:
İstiklal Marşı, bağlama konseri, türküler, mandolin konseri, şiirler, keman konseri, piyano konseri, koro, Anton Çehov'un "Bir Evlenme Teklifi", sonrasında diploma takdimi ve topluca oynanan zeybek...
Tüm zamanların gelmiş geçmiş en şöhretli şarkısı "Samanyolu"nu ölümsüzleştiren, dededen toruna nesiller boyu adeta marş gibi ezberleten Berkant...İşte bu "ruh"un Türkiye'ye armağanıydı.
Romantizm tarihimizin en önemli şarkısıdır Samanyolu ancak şarkının içinde tek kelime Samanyolu geçmemektedir.
Berkant Akgürgen (31.Aralık 1938-1 Ekim 2012) Rahmet ve Özlemle
Şehirde değil, kerpiç evli, bir köyde 1938'de doğan ve 1 Ekim'012 de vefat eden"Samanyolu"nun Berkant'ı...Yetmiş sene evvel, ilkokuldayken, memleketin yüzde doksanında radyo bile yokken,piyano, mızıka ve akordeon çalmayı kimden öğrenmiştii?
1938'de bir köyde dünyaya gelen çocuk, on sekiz yaşındayken orkestra kurmayı, saksafon çalmayı, hangi vizyonla akıl etmişti?
Babası Hasan Akgürgen'in Köy Enstitüleri'ndeki görevi nedeniyle Ankara'nın Hasanoğlan Köyü'nde dünyaya gelmiş, ilkokula Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde başlamış, babasının tayini gereği, Bilecik'e, Denizli'ye gitmiş ancak ailesi tarafından hep "köy enstitüsü ruhu"yla büyütülmüştü..
Berkant'ın temel eğitimini aldığı Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde tarih derslerini Ordinaryüs Profesör Enver Ziya Karal, zooteknik derslerini Profesör Selahattin Batu, ekonomi derslerini Profesör Muhlis Ete, kültür-edebiyat derslerini Sabahattin Eyüboğlu, ziraat derslerini Profesör Kazım Köylü, coğrafya derslerini Profesör Ferruh Sanır veriyordu.
Ve müzik derslerini Âşık Veysel ve Ruhi Su.Ankara Konservatuvarı'nın saygın ustaları da klasik müzik öğretiyordu.
1945 senesinde, Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nün enstrüman demirbaşı şöyleydi: 259 mandolin, 55 keman, 37 bağlama, 8 akordeon, 3 piyano, 3 davul, 1 metronom ve 1 pikap..
"Harika çocuk"lar Suna Kan ve İdil Biret, sıklıkla enstitüye misafir getiriliyor ve köy çocuklarına keman ve piyano dinletiliyordu.
Bedri Rahmi Eyüboğlu bir hatırasını şöyle anlatmıştı :
"Hasanoğlan Köy Enstitüsü"ne gitmiştik. Okulun hayvanlarını barındıran ahırda bir çocuk gördüm. Gece nöbeti ona düşmüş, elinde kitap vardı, dalmıştı. Shakespeare okuyordu. Okuduğunu nasıl kavradığını, ertesi gün oynadıkları piyeste görmüştük"
Mozart, Vivaldi, Beethoven dinliyorlar; Gorki, Tolstoy, Zola okuyorlardı. Molieré'in "Kibarlık Budalası"nı, Sofokles'in "Kral Oedipus"unu, Gogol'un "Müfettiş"ini sahneliyorlardı.
Mesela, bir mezuniyet töreni programı sırasıyla şöyleydi:
İstiklal Marşı, bağlama konseri, türküler, mandolin konseri, şiirler, keman konseri, piyano konseri, koro, Anton Çehov'un "Bir Evlenme Teklifi", sonrasında diploma takdimi ve topluca oynanan zeybek...
Tüm zamanların gelmiş geçmiş en şöhretli şarkısı "Samanyolu"nu ölümsüzleştiren, dededen toruna nesiller boyu adeta marş gibi ezberleten Berkant...İşte bu "ruh"un Türkiye'ye armağanıydı.
Romantizm tarihimizin en önemli şarkısıdır Samanyolu ancak şarkının içinde tek kelime Samanyolu geçmemektedir.
Berkant Akgürgen (31.Aralık 1938-1 Ekim 2012) Rahmet ve Özlemle