bende bu söylentilerin problemlerin çoğunu öngörebildiğim için öğretmenliğe geçmek istemiyorum haa bu demek değil ki polislik güllük gülistanlık ben şarkımı yaptım istediğim şehirde çalışma imkanım öğretmenlikten daha çok, bu saatten sonra eve gel ders çalış sınav yap hiç bana göre değil şimdilik yuvarlanıp gidiyoruz bakalım
bende bu söylentilerin problemlerin çoğunu öngörebildiğim için öğretmenliğe geçmek istemiyorum haa bu demek değil ki polislik güllük gülistanlık ben şarkımı yaptım istediğim şehirde çalışma imkanım öğretmenlikten daha çok, bu saatten sonra eve gel ders çalış sınav yap hiç bana göre değil şimdilik yuvarlanıp gidiyoruz bakalım
Yaoda, 2 ay önce
Başlıktaki mesajları buraya kadar okumuş olanlara farklı şeyler de duymaları için, daha önce yazılmamış şeylerden bahsedeceğim. Başlık sahibi zaten çoktan öğretmen olmuş, bu yazdıklarım onu ilgilendirmiyor. Burayı okuyup polislikten öğretmenliğe geçmeyi düşünenlere ithafen yazıyorum.
2 yıllık öğretmenim. Esenyurt'tayım. Öncelikle, öğretmenlerin disiplin gücü yok. 12 yaşında bebe ananıza söver ama bir şey yapamazsınız. Dersine girmeye devam etmek zorundasın. Polislikten gelme birinin bunu siniye çekmesi kolay mı acaba?
Tatili boldur ama kağıt üstündedir çünkü yaz tatili hariç, her tatilde mutlaka evrak işi olur. Ya sınav hazırlarsın ya sınav okursun. Sosyal kulüpleri bilgisayardan e okula islersin. 250 öğrenciye adil sözlü notu vermek için saatlerini harcarsın. Yıl sonu raporu sunarsın veya sene başındaysan yıllık plan hazırlamak zorundasın. Sınıfında özürlü öğrenci varsa bireysel eğitim planı hazırlamak zorundasın. Bunların parasal bir karşılığı yoktur. Evde kendi bilgisayarınla nasıl halledersen hallet. Bilgisayarın mı yok? Kimsenin umurunda değil, git kredi çekip bilgisayar al evine :)
Resmi tatillerde polisler çalışırken sen bir iki saat okula gidip kutlama yapıp dönersin, evet baktığın zaman çok rahat. Ama o kutlamanın programı sana verildiyse öncesinde 1 hafta boyunca evde program hazırlarsın, okulda derslerinden artan zamanda öğrencileri çalıştırıp programda yer almalarını sağlamak zorundasın. Bunun için de yine eve iş götürürsün. Parasal karşılığı yine yoktur.
Öğretmenin yıllık izni yoktur, hasta olduğunda rapor almaktan başka çaren yok. Veya evinde musluk patlasa, badana yaptıracak olsan veya ne bileyim kargo gelecek olsa okuldan izin alıp başında bekleyemezsin. Rapor almak için hastaneye gidersin ama o da ne? Öğretmen olduğunu öğrenen hiçbir doktor rapor vermek istemez çünkü fesatlanır, içten içe nefret eder. Özel hastaneye gider 500 liraya rapor alırsın. Rapor aldığın için o haftaki tüm ek derslerin kesilir. Evet 1 gün çalışmazsan 4 günlük ek ders kesilir. 1500 lira da oradan gider. Yani haftada 1 gün rapor almanın maliyeti 2000 lira olur. Corona testim pozitif çıktığı halde Başakşehir Çam Sakura Hastanesindeki acil servis doktoru rapor yazmadı :)
Ek ders alabilmen için idareye yalakalık yapman, sürekli angarya işlere koşturman, proje yapıp 6 ayını evde proje yaparak geçirmen gerekir. İdare seni sevmiyorsa haftada 21 saat dersin bile olsa 1 gününü boşaltmaz. Yani öyle 4 gün okula gidip 3 gün tatil yapmak falan ancak laftadır. Haftada 5 gün okula gidersin. Sabah 2 saat ders, sonra 2 saat boşluk olur. Bu esnada öğretmenler odasında boş boş duvara bakarsın, öğleden sonra 2 saat daha ders koyar etti mi sana 6 saat? Haftada 35 saatin okulda geçer ama görünürde programın 21 saatlik olduğu için aslında gizli mesai yapmış olursun ve evet, yine para alamazsın.
Yemek, su, yol vb. hiçbiri için para alamazsın. Okulda içtiğin çayın bile parasını senden isteyecekler. Evden yiyecek götürmek zorundasın yoksa maaşın her gün dışarıdan yemeye zaten yetmez. Mutfak masrafın sanki tüm gün evdeymiş gibi yüksek olacaktır. Eşin varsa söyle kumanya hazırlasın her akşam :) İlk atandığın okul görece kötü olacağı için okulda tuvalet kağıdı bile olmayabilir, evden götürürsün artık, ne güzel değil mi :)
Müdür, kanuni olarak seni hiçbir şeye zorlayamaz, mobbing yapamaz ama ders programın ile oynayarak, sana en dandik yeri nöbet görevi yazarak, 1 saatinin olduğu güne nöbet koyup o gün seni 7 saat mesaisiz çalıştırarak aslında seninle psikolojik harbe girişir. Hukuki olarak hiçbir şey yapamazsın. İpler okul müdürünün elinde, isterse seninle cambaz gibi oynayabilir. O gün derse gelmeyen raporlu öğretmenlerin dersine seni gönderir, bunun için para almazsın. 35 kişilik sınıfta 40 dakika kafana sıçar öğrenciler. Sonra tüm gün baş ağrısıyla dolaşırsın.
Veliler gece 12'de Whatsapp'tan görüntülü arar. Engellersin, başka numaradan yine arar. Bunun sonu yoktur. Telefonda engelli 400 kişi var, her gün tanımadığım o kadar çok numara arıyor ki bir yerden önemli telefon gelse onu bile açamıyorum. Hakkımda soruşturma açıldığını bu yüzden 4 ay sonra öğrendim. Müfettişler aramış ama açmadığım için ulaşamamışlar. (yaz tatilinde)
Yazın ek ders yok, kurslar zaten kalıcı olarak kapatıldı. Mem, hangi öğretmenin kurs vereceğini artık kendi tayin ediyor (torpil)
Toplumda öğretmenliğin bir saygınlığı yok. Ev sahibin gelir tehdit eder, yolda veli görür sen benim çocuğuma düşük sözlü notu vermişsin der tehdit eder, sınıfta öğrenciler ağza alınmayacak laflar ederler yine susup sineye çekmek zorundasın. En düşük memur maaşını sen alırsın (22300 lira yattı) çünkü senin tatilin var diye bir açıklama yapıp daha ne parası istiyorsun? derler. Tahta kalemi, a4 kağıdı, sınav çıktıları vs. hepsinin parasını cebinden karşılarsın, aslında her ay okuldaki rutin işler için cebinden 500 lira para gider, bunun karşılığında sana yıllık 1400 lira ödenir. 9x500=4500-1400 = cebinden 3000 lira haybeye gitmiş olur.
Son olarak, benim branşım İngilizce, Esenyurt'ta 10 sene çalışsam 330 hizmet puanım olacak, onunla bile Antalya, İzmir, Afyon, Uşak, Konya, Ankara, Eskişehir, Bursa vb. yerlerin merkezine tayin isteyemem. Doğru düzgün bir şehirde merkezde çalışmak için Doğu hizmeti sayılan, suç oranı yüksek ve veli profili bozuk bir yerde en az 15 sene çalışmak zorundasın. Hele sınıf öğretmeniysen veya ataması az olan bir branş öğretmeniysen zaten ilk atamada Doğu?nun ücra bir köy okulunda, dağın birinde 15 öğrencili bir sınıfta en az 15 senen geçer. Ne kız bulup evlenebilirsin ne de sosyal hayatın olur. Sobayı yakmayı ihmal etmeyin, o görev de sizde 
Tüm bunlara rağmen niye mi öğretmenliğe devam ediyorum? Almanca öğrenip Almanya?ya çalışmaya gideceğim, onun için şimdilik geçimimi sağlamak için öğretmenlik yapıyorum. Bu ülkede öğretmenlik mesleği artık çocuk bakıcılığına döndü. Çocuk bakıcılığı yapmak beni mutlu ediyor diyorsanız öğretmenliği sizden iyi kimse yapamaz. Hayır, ben ders anlatıp iyi bir nesil yetiştirmek istiyorum diyorsanız anca hayal kırıklığı yaşarsınız. O sınıfta o gün yeni bir şeyler öğrenmek için gelen bir öğrenci bile bulamayacaksınız. Öğretmenlikte zorunlu yer değiştirme olmadığı için kaliteli okulların çoğunun kadrosu 20 yıldır zaten aynı, hiçbir öğretmen tayin isteyip o kadroları boş bırakmıyor.
Gecenin bu saatinde uzun bir yazı yazdım çünkü yarın okul var ve şimdiden migrenim kendini gösterdi. Sabahın köründe derse 20 dk geç gelenler ?beni niye yok yazdınız? diye başınıza çemkirecek. Okul müdürü ?okul kıyafeti giymeyenlerin velilerini ara? diye başıma ekşiyecek ama velilerle yüz göz olmaktan da bıktım. Bir sonraki gün nöbet günüm, teneffüs bile yapamayacağım, tuvalete bile gidemeden tüm gün koridorda oğlum koşma, kızım dur diyerek tüm gün 500 öğrencinin peşinden koşacağım. Tüm bunların ödülü de işte 22300 lira maaş. Sanki nüfus memurları veya tapu kadastroda çay dağıtan memurdan daha basit bir iş yapıyormuş gibi aynı maaşı alıyoruz.
Öğretmenler odasında kafası çalışan, arkadaş canlısı birini bulmak zordur. Çoğu, kırsalda okumuş ve 200 bin küsür sıralamalarla öğretmenlik okuyup atanmış kimselerdir. Ne muhabbetleri sarar ne de doğru düzgün kendilerini geliştirmişlerdir. Eğer kafası çalışan, entelektüel biriyseniz öğretmenler odasında 5 dk. bile duramazsınız, yüksek doz cehalete maruz kalıp hayatı sorgularsınız. Herkese meslek yaşantısında başarılar dilerim, hesabı kapatıyorum. Özelden boşu boşuna mesaj atmayın