Tüm öğretmenlere beş gün okula gelme zorunluluğu

Eğitimde mesai olmaz! sabah sekiz akşam beş meraklıları varsa tapuda,tarımda, nüfusta, maliyede memur olsun! Öğretmen nitelikli memurdur ve öğretmenlik de 1739 sayılı meb kanununun 42-43. maddelerine göre bir ihtisas mesleğidir!

Öğretmen kpss'de genel amaçlı atanan memur değildir. Büroda "Ne iş olsa yaparım abi!" modunda hiç değildir! Kıskananlar çatlasın, olamayanlar patlasın inşallah!))

Konu sahibine katılıyorum. Branş öğretmenliğinde sabit ek ders olmalı boş geçen derslerde o ilgili branşın dersi doldurması zorunlu olmalı. Her branş öğretmeni haftanın beş günü okul saatlerinde okulda olmalı.Ben geçmişte okul müdürlüğü yaptım öğretmenlere boş gün ayarlamak çok uğraştırıyordu

Çocuğumu kime bırakıp derse geleceğim diyenini gördükten sonra bu ülkeyi öğretmenlere emanet görmekten vazgeçtim

Son on senede tek bir gün dahi okula gitmediğim olmadı. Sesim kısıldığı zaman dahi ders anlattım. Böyle çok arkadaşım da var.

Sizden kim o istekte bulunduysa dediği şey belli. "İlk saat çocuğu okula bırakacak kimse yok. İlk derslerimi boş bırakır mısınız?" diyor. Uygun oluyorsa, diğer arkadaşlara adaletsizlik olmayacaksa verilmesi iyi olur. Aksi halde vermek zorunda değilsiniz. Vermezsiniz, olur biter.

Çocuğun olunca görürsün. Bekara karı boşamak kolay

Liseyi bitirdiğimden beri bu öğretmenler hiç değişmemiş sadece kendileri konuşsun öğrenciler fikir beyan etmesin ; bu kadar despot olmayın da başka görüşlere açık olun biraz

Öğrenciler pekala fikirlerini beyan ediyor. Sahayı bilmeyenlerin, işi tecrübe etmeyenlerin, uzmanlık alanı olmayanların görüşleri ise afakî olabiliyor.

Geçen hafta iki farklı öğrenciden (17-18 yaş) değişen sistem sonrası görüşlerinden ikisini sunayım.

-Hocam, biz piyon muyuz. Bizim hakkımızda karar alınıyor. Bizin fikrimiz, düşüncelerimiz hiç sorulmuyor. Yaptığımız planlamalar dikkate alınmıyor.

-Hocam, biz kobay mıyız? Her sene üzerimizde bir şeyler deniyorlar.

Öğretmenlerin çoğu çocukları dik tutmak için ciddi gayret sarfediyor. Fakat bu tükenmişliğe götürüyor. Onların tek derdi evde dahi başedelemeyen çocuklarla, geleceğin parlak çocuklarının en iyi seviyeye gelmesiyle (bu tatlı yorgunluktur) uğraşmak değil, kendisine köstek olan sistemle, mobbingle baş etmek ve bu sırada ailesine de bakmaktır. İşleyişe zarar vermeyecek ufak taleplerinin büyütülerek esas sorun olarak bunların gösterilmesi ise esas sorundur.

İhtilal öncesi Fransa soylular, kilise ve halk olmak üzere üç bölümden oluşan meclis toplanırdı. Kararlar temsil ve temsilci sayısına göre alınmazdı. Her grubun bir reyi vardı. Bu üç oydan ikisi aynı konuda birleşirdir. Soylular ve kilise. Vergi yükseltilecek meclisten karar halk aleyhine çıkardı. Başka konular da böyle. Şimdi de soruna sebebiyet verenler değil düzeltmek için uğraşanlar sorgulanıyor.

Ben idareci değilim ogretmen arkadaşımın okula sadece ilk 3 saat gelebileceğini onun dışında çocuğuna bakması gerektiğini dinledim kendisinden.Çocuğumu bakıcıya bırakıp bana verilen programdaki derslere girdim zamanında

Münferit hadiseleri genellememeli. Çok gözüküyor, deniyorsa; problem, mazeret derken genel adaletin gözetilmemesidir.

Burada üstünlükten ziyade kanunlarla belirlenen bir husus olması, mesleğin gereği alınan belli bir eğitim olması ve çalışma koşullarının farklı olması kastedilmektedir.

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu

43. madde: ?Öğretmenlik; devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir?.

7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu

3. madde: "Öğretmenlik, eğitim ve öğretim ile bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Öğretmenler bu görevlerini, Türk Millî Eğitiminin amaçları ve temel ilkeleri ile öğretmenlik mesleği etik ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlüdür."

Elinizde bir istatistik varsa bilemiyorum. Gerçi araştırma varsa bile araştırma yapılırken bilimsel esaslara ne kadar uyulduğu konusu ayrıca ele alınmalıdır.

İlkokul veya ana sınıfı öğretmeninin sahip olacağı özellik ve alan bilgisi olarak ansiklopedi ezberi beklenmez. Pedagoji, formasyon gibi unsurlar ön plana çıkar. Sınıflar büyüdükçe alan bilgisinin yeri artmaya başlar.

Saha dışarıdan görüldüğü gibi değil. Tiner kullanan, torbacılık yapan, adam yaralama gibi suçlardan çocukların bulunduğu bir sınıfta süt kuzusu tabir edilen çocuklar da bulunuyor. Bunları birbirlerine zarar vermeden, belli kazanımları kazandırmak çok kolay değil. Evde sehpanın bacağı ile dayak atılan, üç gün evine uğramayan çocukla diyalog kurmak ve topluma ve ailesine yararlı hale getirmeye çalışmak kolay değildir. Çok fazla örnekleri var. Bunlar olmasa dahi farklı kültür, zeka, ekonomik çevre, ideoloji, psikoloji ve zekadaki kişileri hem idare etme hem de ideal kazandırmak kolay değil. Vasıfsız denilen kişiler vazifesinin üstünde gayret sarf etmeseydi belki bugün toplumda olan hadiselerin birkaç katı yaşanabilirdi. Bu arada üst bürokrasi birçok yönden elini bağlamasına rağmen bunları yapıyorlar.