Insan, sevgisini soğutacak kadar anlaşılmaz değil, insan aklını uyuşturacak kadar açık değil...
Dünya, bana bugün arkasından kötü şeyler söylenen, oysa insanca, iyi olan bir şey gibi göründü.
Rüyama ne kadar teşekkür etsem azdır ki, bugün erkenden dünyayı tarttım!
Rüyam bana bugün insanca, iyi bir şey olarak gö- ründü. Bu hülya ve bu gönüller avutucusu!
Ben de gündüz ona aynı şekilde karşılık vermeliyim ve onun en iyi tarafını öğrenmeliyim!
Şimdi ben de, en kötü üç şeyi teraziye vurayım ve insanca iyi tartayım.
Kutsamasını öğreten, lanetlemesini de öğretmiştir. Şimdi dünyada en çok lanetlenen üç şey nedir? Bunu teraziye vurmak isterim!
Şehvet, hükmetme isteği, bencillik... Şimdiye kadar en çok lanet edilen ve en çok iftiraya uğrayan üç şey bunlardır. Şimdi bu üç şeyi insanca, iyi tartayım.
Pekâlâ! İşte benim dağım, karşıda deniz: Deniz, o eski, yüz başlı, önemli, sevdiğim deniz.
Yumak yumak, sadık ve vahşi deniz. Yuvarlanıp gelen denizi teraziye vurayım.
Bir de tanık seçeyim ki baksın. En yalnız, keskin kokulu, geniş kubbeli ağaç, sevdiğim ağaç seni tanık tutuyorum!
Şimdi bu, hangi köprü üstünde oluyor? Nasıl bir kuvvet, yükseklikleri aşağıya doğru zorluyor ve en yüksek şey nedir? Yukarı doğru çıkmak? Şimdi terazi hazır ve
dolduruyor. Bir kefesine üç ağır soruyu atıyorum. Öteki kefesi üç cevap taşıyacak.
Insan, sevgisini soğutacak kadar anlaşılmaz değil, insan aklını uyuşturacak kadar açık değil...
Dünya, bana bugün arkasından kötü şeyler söylenen, oysa insanca, iyi olan bir şey gibi göründü.
Rüyama ne kadar teşekkür etsem azdır ki, bugün erkenden dünyayı tarttım!
Rüyam bana bugün insanca, iyi bir şey olarak gö- ründü. Bu hülya ve bu gönüller avutucusu!
Ben de gündüz ona aynı şekilde karşılık vermeliyim ve onun en iyi tarafını öğrenmeliyim!
Şimdi ben de, en kötü üç şeyi teraziye vurayım ve insanca iyi tartayım.
Kutsamasını öğreten, lanetlemesini de öğretmiştir. Şimdi dünyada en çok lanetlenen üç şey nedir? Bunu teraziye vurmak isterim!
Şehvet, hükmetme isteği, bencillik... Şimdiye kadar en çok lanet edilen ve en çok iftiraya uğrayan üç şey bunlardır. Şimdi bu üç şeyi insanca, iyi tartayım.
Pekâlâ! İşte benim dağım, karşıda deniz: Deniz, o eski, yüz başlı, önemli, sevdiğim deniz.
Yumak yumak, sadık ve vahşi deniz. Yuvarlanıp gelen denizi teraziye vurayım.
Bir de tanık seçeyim ki baksın. En yalnız, keskin kokulu, geniş kubbeli ağaç, sevdiğim ağaç seni tanık tutuyorum!
Şimdi bu, hangi köprü üstünde oluyor? Nasıl bir kuvvet, yükseklikleri aşağıya doğru zorluyor ve en yüksek şey nedir? Yukarı doğru çıkmak? Şimdi terazi hazır ve
dolduruyor. Bir kefesine üç ağır soruyu atıyorum. Öteki kefesi üç cevap taşıyacak.