Hayatımda gördüğüm en gereksiz hiyerarşik ünvan adliyedeki yazı işleri müdürleridir. Yani "müdür" diyecek kadar bir vasıf adletmeye gerek var mı bilmiyorum, personel şefi, kıdemli katip falan dersin anlarım.
Normal olan şudur. Hoşunuza gider gitmez, işinize gelir gelmez o ayrı bir şey. Önemli olan bir şeyin işimize gelip gelmemesi değil, mantıklı ve akılcı olmasıdır. Normalini söylüyorum; şu anki yazı işleri müdürleri kıdemli katip ya da başkatip gibi bir ünvanda olacak. Başkatip, hiyerarşide yazı işleri müdürü ile katip arasında bir yerde olacak. Başkatibin personel üzerinde herhangi bir disiplin yetkisi olmayacak, bu yetkiler hakimde/savcıda olacak. Başkatip kalemde kanunun kendisine verdiği görevleri yapacak ve kalemdeki iç disiplini sağlayacak, kesinleştirme, yurt dışı tebligatları, personel özlük işlemleri vs. yani şu an müdürün yaptığı/yapması gereken iş neyse onu yapacak başkatip ama tek bir farkla, bu kadar saygıyı hak edecek bir durumda olmayacaklar, hani kalemlerde yıllanmış, tecrübeli katipler vardır ya saygı duyarız tecrübesine vs. bu kadar saygı yani fazlası değil, ön ilikleme değil. Bunun dışında bir tane savcılığa, bir tane mahkemeye hukuk fakültesi mezunu yazı işleri müdürü atanacak, büyük adliyelerde bu müdürlerin altında yeteri kadar başkatip olacak. Bu kişiler gerçekten "müdür" olacak, en azından hukuk fakültesi bitirmiş, emek vermiş, alın teri dökmüş insanlar olacak ve gerçekten de saygıyı hak edecekler. Buradaki gibi dün yan gelip yatan, milleti illallah ettiren, ömrü boyunca bir tane mahkeme-savcılık nöbeti tutmamış ama adamını bulduğu için müdür olup, personelin önünü iliklemesini bekleyen insanlar olmayacak bu kişiler.
Kıdemli katipler şu anki yazı işleri müdürlüğü sınavına benzer ama daha basit bir sınavla seçilecekler. Gerçek yazı işleri müdürü dediğimiz müdürler yani komisyon müdürü ve savcılık müdürünün sınavı ayrı olacak, yazı işleri müdürlüğü sınavına göre daha zor ve daha kapsamlı bir sınava girecekler. Bu iş böyle olmalı. Lütfen gerçekten işini yapan bir avuç kıymetli insan bu yazdıklarıma alınmasın ama kendi işini yapan müdür sayısı gerçekten az. Hakim savcı gibi hukuk fakültesi bitirmemiş, onlar kadar dirsek çürütmemiş, sınavlarda saçını terini dökmemiş, anadolu'nun ücra köşelerinde hırsızıyla, sapığıyla, mafyasıyla uğraşmamış bir insan kusura bakmayın da hakime savcıya duyduğum saygıyı beklemesinler. "müdür bey" bile dedirtmiyorlar kendilerine, neymiş "müdürüm" diyecekmişiz bakar mısınız olaya. Artık adama kendi işini yap demeye çekiniyoruz. Neymiş ekrana talimat düşer, "talimata bir numara alıverin zor bir şey değil" bakanlık niye senin ekranına düşürüyor o zaman talimatı onlar s*lak sen mi akıllısın, yıllık izin işlemleri olur "zaten şurada 5 kişiyiz, ayrılışı başlayışı da siz yazıverin iki satır yazı", harç iadesi yapılacak "iki satır yazı siz yapıverin" iyi valla iki satır yazı, iki satır yazı sen ne diye 50-60 bin lira maaş alıyorsun o zaman, yazık değil mi devletin parasına şurada, insanların vergisi israf olmasın diye atık kağıt kullanıyoruz talimat eklerini alırken, hava aydınlıksa ışıkları açmıyoruz çünkü milletin vergisi, ama paşam akşama kadar o iki satır yazıverin, bu iki satır yazıverin diye diye aylık 50-60 bin TL maaş alacak. Yemin ediyorum şu adliyede hakiminden, savcısına, mübaşirinden katibine, hizmetlisinden, temizlikçisine hepsi büyük bir özveri ile çalışıyor ama yazı işleri müdürü ne güzel sorumluluk yok, stres yok, duruşma yok, nöbet yok, iş yok temiz 60 bin TL maaş, emekliliğe kadar stres yok. Gerçekten özveri ile çalışan müdürlere bir sözüm, kimi ve kimleri kastettiğim gayet açık.
Hayatımda gördüğüm en gereksiz hiyerarşik ünvan adliyedeki yazı işleri müdürleridir. Yani "müdür" diyecek kadar bir vasıf adletmeye gerek var mı bilmiyorum, personel şefi, kıdemli katip falan dersin anlarım.
Normal olan şudur. Hoşunuza gider gitmez, işinize gelir gelmez o ayrı bir şey. Önemli olan bir şeyin işimize gelip gelmemesi değil, mantıklı ve akılcı olmasıdır. Normalini söylüyorum; şu anki yazı işleri müdürleri kıdemli katip ya da başkatip gibi bir ünvanda olacak. Başkatip, hiyerarşide yazı işleri müdürü ile katip arasında bir yerde olacak. Başkatibin personel üzerinde herhangi bir disiplin yetkisi olmayacak, bu yetkiler hakimde/savcıda olacak. Başkatip kalemde kanunun kendisine verdiği görevleri yapacak ve kalemdeki iç disiplini sağlayacak, kesinleştirme, yurt dışı tebligatları, personel özlük işlemleri vs. yani şu an müdürün yaptığı/yapması gereken iş neyse onu yapacak başkatip ama tek bir farkla, bu kadar saygıyı hak edecek bir durumda olmayacaklar, hani kalemlerde yıllanmış, tecrübeli katipler vardır ya saygı duyarız tecrübesine vs. bu kadar saygı yani fazlası değil, ön ilikleme değil. Bunun dışında bir tane savcılığa, bir tane mahkemeye hukuk fakültesi mezunu yazı işleri müdürü atanacak, büyük adliyelerde bu müdürlerin altında yeteri kadar başkatip olacak. Bu kişiler gerçekten "müdür" olacak, en azından hukuk fakültesi bitirmiş, emek vermiş, alın teri dökmüş insanlar olacak ve gerçekten de saygıyı hak edecekler. Buradaki gibi dün yan gelip yatan, milleti illallah ettiren, ömrü boyunca bir tane mahkeme-savcılık nöbeti tutmamış ama adamını bulduğu için müdür olup, personelin önünü iliklemesini bekleyen insanlar olmayacak bu kişiler.
Kıdemli katipler şu anki yazı işleri müdürlüğü sınavına benzer ama daha basit bir sınavla seçilecekler. Gerçek yazı işleri müdürü dediğimiz müdürler yani komisyon müdürü ve savcılık müdürünün sınavı ayrı olacak, yazı işleri müdürlüğü sınavına göre daha zor ve daha kapsamlı bir sınava girecekler. Bu iş böyle olmalı. Lütfen gerçekten işini yapan bir avuç kıymetli insan bu yazdıklarıma alınmasın ama kendi işini yapan müdür sayısı gerçekten az. Hakim savcı gibi hukuk fakültesi bitirmemiş, onlar kadar dirsek çürütmemiş, sınavlarda saçını terini dökmemiş, anadolu'nun ücra köşelerinde hırsızıyla, sapığıyla, mafyasıyla uğraşmamış bir insan kusura bakmayın da hakime savcıya duyduğum saygıyı beklemesinler. "müdür bey" bile dedirtmiyorlar kendilerine, neymiş "müdürüm" diyecekmişiz bakar mısınız olaya. Artık adama kendi işini yap demeye çekiniyoruz. Neymiş ekrana talimat düşer, "talimata bir numara alıverin zor bir şey değil" bakanlık niye senin ekranına düşürüyor o zaman talimatı onlar s*lak sen mi akıllısın, yıllık izin işlemleri olur "zaten şurada 5 kişiyiz, ayrılışı başlayışı da siz yazıverin iki satır yazı", harç iadesi yapılacak "iki satır yazı siz yapıverin" iyi valla iki satır yazı, iki satır yazı sen ne diye 50-60 bin lira maaş alıyorsun o zaman, yazık değil mi devletin parasına şurada, insanların vergisi israf olmasın diye atık kağıt kullanıyoruz talimat eklerini alırken, hava aydınlıksa ışıkları açmıyoruz çünkü milletin vergisi, ama paşam akşama kadar o iki satır yazıverin, bu iki satır yazıverin diye diye aylık 50-60 bin TL maaş alacak. Yemin ediyorum şu adliyede hakiminden, savcısına, mübaşirinden katibine, hizmetlisinden, temizlikçisine hepsi büyük bir özveri ile çalışıyor ama yazı işleri müdürü ne güzel sorumluluk yok, stres yok, duruşma yok, nöbet yok, iş yok temiz 60 bin TL maaş, emekliliğe kadar stres yok. Gerçekten özveri ile çalışan müdürlere bir sözüm, kimi ve kimleri kastettiğim gayet açık.