Editörler : E.Kayı Han
18 Ekim 2024 13:27

Bakanlıkta Memur Reformu Şart!

Değerli dostlar,

Zamanında ülkede eğitim durumu düşük, üniversite sayısı azdı. Mevcut devlet teşkilatı da o dönem şekillendi. Unvan ve kadro isimleri, atanma şekilleri vb. tamamen demode. Örneğin Şef kadrolarına atanmak için çoğu kurumda "en az ortaöğretim mezunu olmak" gibi şartlar hep o demode dönemden kalma. Halbuki şimdi memurlar, mübaşirler, hizmetliler içerisinde dahi inanılmaz donanımlı insanlar var.

Üniversite sayısı arttı. Bilgiye erişim kolaylaştı. Personelin eğitim kalitesi arttı ve kimi zaman amirlerin üzerine çıktı. Şöyle bir çarpıklık oldu;

Mühendis, öğretmen, psikolog hatta tezli yüksek lisans mezunu bile personeller var. Bunlar, çoğu zaman kendi sıralı amirlerinden hem kültür düzeyi, hem muhakeme yeteneği yönünden epey ileride oluyor. Bu durum, iki taraf için de bir süre sonra iş barışı açısından çekilemez hale geliyor. Amir, memuru kibirli buluyor. Memur ise yerini yadırgıyor.

Amir haklı keza kişinin eğitim durumu ve kalifikasyonu üst düzey olsa da, bu mesleğe bilerek ve isteyerek girdi. Yadırgayamaz!

Memur haklı keza, yeteneği 10/7 iken 10/2 düzeyinde iş yapması için limitleniyor ve istemese de göze batıyor mevkidaşları içerisinde.

Güncel koşullardan dolayı, kalifikasyonu yüksek personel tespit edilerek ve kurulacak bir komisyonun takdiri ile yeni görevlendirmeler yapılmalıdır.

Kalifikasyonu yüksek ne demek? Örneğin AÖF, tezsiz yüksek lisans gibi sertifika programları değil de; örgün eğitim programlarını bitiren, tezli yüksek lisans ve daha yukarısı gibi akademik sahalardan bahsediyorum. Bu yollardan geçerek mühendis, mimar, öğretmen, psikolog, sosyolog, bilim uzmanı olan insanlar var. Mübaşir, hizmetli, katip pozisyonlarında bu insanları hiç etmek devlete de, kişiye de, amirine de ziyandır.

Çözüm önerim nedir?

Bu kişiler CTE'de öğretmen,

Bakanlık Merkez'de mühendis, mimar, araştırmacı gibi kadrolara atanabilmelidir.

Bunun için bir komisyon kurup araştırma yapmak zor ise, unvan değişikliği sınavında bu kişilerin tespiti sonrası kontenjan ayırılmalıdır.


MemurBey1988
Aday Memur
18 Ekim 2024 13:48

Ekleme;

Polis ve askerlerde de aynı durum var. Ancak oradaki personel, kendine ait bir hizmet sınıfı olan kadroda yüksek maaşla çalışıyor ve toplumdaki itibarı çok yüksek. Ayrıca başkanlıklar, şubeler, büro amirlikleri çeşidi o kadar çok ki, kalifikasyon dikkate alınıyor kariyer planında.

Adalet Bakanlığı personeli ise boşlukta. Ülkedeki belki en zor büro işini yapıyor. Buna karşın eğitim durumları ve akademik titrleri ile alay ediliyor. En azından İstanbul'da bizzat gözlemim durum bu yönde. Hakikaten ehil, donanımlı, nitelikli personeli psikolojik olarak kaybetmek yerine "belirli bir süre çalışmış olmak şartı" aranarak, uygun pozisyon ya da birimlere görevlendirmek devlete de, kişiye de, amirine de kazandıracaktır.

İnsan kaybetmek kolay, kazanmak ise zordur.

Umarım "banane okumasaydı bana mı okudular :)))))" tarzı yapıcı olmayan eleştiriler yerine, empatik bakış açısı ile destek veya eleştirilerinizi bekliyorum.


iyaf
Aday Memur
18 Ekim 2024 14:14

çok güzel yazı olmuş eline yüreğine sağlık şuanki durum tamda bu zamanında işe girmiş ilkokul ortaokul mezunu kişiyöneticilik yapıyor ama altında çalışanların çoğu kalifiyeli çok tezatlıklar var maalesef

iyaf
Aday Memur
18 Ekim 2024 14:23

örneğin kişi a veya b kentinde lise mezunu olarak memur olmuş . sonradan açık öğretimden bir bölüm yazıyor ortalama 7-8 yılda bitiriyor sonra yönteci oluyor bu durum çok üzücü maalesef (pandemiye kadar kaç defadır sınava girmiş okulu biteremeyenler aöf uzaktan sınav yaptı ancak öyle bitirdiler okulu adam sonra diyor bende okul okudum :))

34poseidon
Memur
18 Ekim 2024 14:27

tezli yüksek lisans dediğini chat gbt 10 dolara yapıyor padişahım


ihateyouall
Aday Memur
18 Ekim 2024 14:55

Tezli yüksek lisans yapmış mübaşir olmuş, katip olmuş. Olmaması lazımmış falanmış filanmış. Mesleği beğenmiyorsa kendini daha yükseklerde görüyorsa olmayaydı.


eylul_hazan
Aday Memur
18 Ekim 2024 15:33

okumasaymış denilemez de; başta o işe girerken aranan şartlar belli, mesela mübaşirlik veya katiplik kadrosuna mühendislik bitirme şartı aranmıyor ise mühendislik bitirip mübaşir olan birinin de sonrasında ben farklı eğitim almıştım, dolayısıyla benim eğitimime göre yükseltin deme hakkı da olmamalı, işin şartlarına göre ilan veriliyor, insanın şartlarına göre değil, bunu bilerek başvuru yapmak lazım gelir.

MemurBey1988, 2 ay önce

Ekleme;

Polis ve askerlerde de aynı durum var. Ancak oradaki personel, kendine ait bir hizmet sınıfı olan kadroda yüksek maaşla çalışıyor ve toplumdaki itibarı çok yüksek. Ayrıca başkanlıklar, şubeler, büro amirlikleri çeşidi o kadar çok ki, kalifikasyon dikkate alınıyor kariyer planında.

Adalet Bakanlığı personeli ise boşlukta. Ülkedeki belki en zor büro işini yapıyor. Buna karşın eğitim durumları ve akademik titrleri ile alay ediliyor. En azından İstanbul'da bizzat gözlemim durum bu yönde. Hakikaten ehil, donanımlı, nitelikli personeli psikolojik olarak kaybetmek yerine "belirli bir süre çalışmış olmak şartı" aranarak, uygun pozisyon ya da birimlere görevlendirmek devlete de, kişiye de, amirine de kazandıracaktır.

İnsan kaybetmek kolay, kazanmak ise zordur.

Umarım "banane okumasaydı bana mı okudular :)))))" tarzı yapıcı olmayan eleştiriler yerine, empatik bakış açısı ile destek veya eleştirilerinizi bekliyorum.


Sansasyonell
Aday Memur
18 Ekim 2024 16:14

En az önlisans mezunu şartı getirilmeli işe girişte


fleminx
Daire Başkanı
18 Ekim 2024 16:30

tezli yüksek lisans bitirmiş, hali hazırda doktora yapan biri olarak söylüyorum, Türkiye'de iki üç üniversite haricinde akademik ünvanlar, çalışmalar hatta eğitim sisteminin büyük bölümü koca bir çöp.

gençliğimizde aldığımız lise eğitimi şu an verilen üniversite eğitiminden çok çok daha verimliydi. yazılan tezlerin neredeyse %90'ı ya kopyala/yapıştır ya da kelimelere takla attırılarak yani eş anlamlı kelimeleri yazılarak intihale takılmayan çöp yığını.

o yüzden yüksek lisans, doktora vs çok umursamayın. meslekte yükselmeye bakın. naçizane önerim.


katip1988
Şef
18 Ekim 2024 18:36

sistem o kadar çıkmazlarla dolu ki personel ya hukuk okuyup kaçıp gidiyor ya kpss çalışıp atanıyor yada birilerini bulup kurum değiştiriyor. kimsenin umurunda değil nedeni bakan ve yardimcilarin diğer yetkililerin her zaman avukat hakim.savci kökenli insanlar tarafından seçiliyor olması. örneğin personel genel muduru insan kaynakları ile ilgili geçmişi olan biri olabilir. 50 100 yıl sonra belki.

konu güzel teşhis var tedavi belli ama kim uygulayacak?


citi1989
Kapalı
18 Ekim 2024 18:53

konu sahibine yüzde yüz katılıyorum. uyapta bile dil puanımız eğitimimiz kayıtlı ki bunları bakanlık ve bağlı taşra kurumları ve cte ninde gördüğünü düşünüyorum değerlendirmeleri lazım


MemurBey1988
Aday Memur
20 Ekim 2024 10:50

Kıymetli 34poseidon,

Tezli yüksek lisansı bitirmek için, 8 adet dersin devam süresini, projelerini ve ödevlerini başarıyla tamamlamanız gerekir. Ardından ulusal düzeyde bir makale yayımı yapmanız istenir. Onun devamında ise, bir bilimsel tez yazmanız gerekir ve ortalama olarak birkaç haftada bir hocanız bunu kontrol ederek, olası bir usulsüzlüğe karşı önlem alır. Sonrasında tezi didik didik edecek bir jüri karşısında bunu savunursunuz. Ortalama 3 sene sürer, insan ömründen 13 sene alır ama.

Yani böyle klavyeden "chatgpt yapıyor ya :)))" demek kolay. Öncesinde de "alıntı yapıp tez yazmakta ne var ya :))" denirdi ama nüfusa oranla Avrupa'da son sıradayız lisans üstü mezun sayısında. Dünyada da kabile ülkelerini saymazsak son sıralara oynuyoruz.

Yani bunu yapanlar, bizim vatanımızın evlatları. Klavye başında küçümsemek kolaydır. Ama bu insanların görgü, bilgi ve deneyiminden faydalanmak ise bir ustalık ister. Olması gereken de budur.

34poseidon, 2 ay önce

tezli yüksek lisans dediğini chat gbt 10 dolara yapıyor padişahım


MemurBey1988
Aday Memur
20 Ekim 2024 10:58

Kıymetli hocam, haklısınız.

Memur, bilerek girdiği bir pozisyonu hor görüp küçümseyemez.

Lakin o mesleği şerefli bir şekilde yapıp, devletine hizmet ediyorsa durum başka. Bu sırada bilimsel yönden kazandığı edinimler, öğrendiği dil becerileri ve mesleki unvanlar; o kişiyi artık birkaç basamak yukarı çıkarmıştır. Bundan istifade etmek de devletin boynunun borcudur.

Kalemde mübaşir iken, resmen hayatını feda ederek psikoloji okuyan bir kız arkadaşımız vardı. Allah yolunu bahtını açık etsin, emek ve azmin ne olduğunu onda gördüm. Okuduğu okul, edindiği deneyim onu bambaşka biri yaptı. O artık, girdiği dönemki mübaşir değil. Zaten 2022'de sanırım başka bir bakanlığa atandı.

Oysa ki kendi bakanlığı bu arkadaşı eğitim durumuna uygun bir kadroda değerlendirebilirdi. Kendisi görevini asla küçümsemedi ve aksatmadı. En azından unvan değişikliği sınavlarında kolaylık sağlanabilirdi.

Bu insanla, hayatında iki tane kitap okumamış bir insanın "mevcut unvan koşullarında" bir farkı olmayabilir. Ancak kariyer yolu ve planlaması aynı olmamalıdır. Zaten böyle örgün eğitim kökenli, tezli yüksek lisans ve ötesini yapabilmiş 500 tane dahi personel yoktur bakanlıkta. Ağırlık AÖF mezunu ve meslek içi ilerleme gayesinde olanlar.

Ama bu okumuş, kendini geliştirmiş insanları mental ve manevi yönden kazanmak, Adalet Bakanlığı için fazlasıyla kolay bir iş. Vatana da bir hizmettir bu.

ihateyouall, 2 ay önce

Tezli yüksek lisans yapmış mübaşir olmuş, katip olmuş. Olmaması lazımmış falanmış filanmış. Mesleği beğenmiyorsa kendini daha yükseklerde görüyorsa olmayaydı.


MemurBey1988
Aday Memur
20 Ekim 2024 11:05

Kıymetli hocam,

Artık ne hakimler eskisi gibi, ne üniversiteler, ne akademisyenler, ne doktorlar. Bu ayrı bir konu.

Ama buna rağmen birileri hala hakim oluyor, akademisyen oluyor, üniversiteler var ve de devam edecek.

Burada mesele, eğitimli ve şık bir kalifikasyona sahip personel ile, öyle olmayanın "kariyer yolunun ayrılması" meselesidir.

A kişisi 2015 yılında lise mezunu bir katip olarak işe girdi

B kişisi 2015 yılında lise mezunu bir katip olarak işe girdi.

A kişisi 2024 yılında örgün eğitim ile sosyolog olmuş, üstüne tezli yüksek lisans yaparak bilimsel uzman unvanını almış. B kişisi ise yerinde saymış veya AÖF ile sertifika diploması almış.

Mesleki açıdan A ve B kişisi aynı işi yapıyor olabilir. Ama A kişisi artık bilgi, beceri, görgü, muhakeme düzeyini en az birkaç kat artırmıştır. Şık bir sosyal bilim alanında bilimsel bir uzmandır. Klavye ile yazı yazmaktan daha kalifiye işler yapmaya hazırdır, kefildir. Bunun olurunu da ülkenin yetkilendirdiği üniversiteler, üst unvanlı akademisyenler vermiştir.

Bu durumda A kişisine ev, araba, para, başkanlık değil;

Kadrosuna uygun bir unvana geçme noktasında kolaylık veyahut unvan değişikliği sınavında bir öncelik tanınmalıdır. Bu kadar basit bir şey, nice donanımlı insanı vatana kazandırır, devletini sevdirir, diğer personeli eğitime teşvik eder.

fleminx, 2 ay önce

tezli yüksek lisans bitirmiş, hali hazırda doktora yapan biri olarak söylüyorum, Türkiye'de iki üç üniversite haricinde akademik ünvanlar, çalışmalar hatta eğitim sisteminin büyük bölümü koca bir çöp.

gençliğimizde aldığımız lise eğitimi şu an verilen üniversite eğitiminden çok çok daha verimliydi. yazılan tezlerin neredeyse %90'ı ya kopyala/yapıştır ya da kelimelere takla attırılarak yani eş anlamlı kelimeleri yazılarak intihale takılmayan çöp yığını.

o yüzden yüksek lisans, doktora vs çok umursamayın. meslekte yükselmeye bakın. naçizane önerim.


İdare eder artık
Aday Memur
21 Ekim 2024 18:07

Aslında kendi bölüm, alanı, yeteneğine göre atayacaklar, merkezi alımların kontenjanını çoğaltacaklar. Kimi de mecburen başka iş yapamam, ihtiyacım var, diye başvuruyor. Başvururken puan sıralamasına da lise, ön lisans ve lisansa göre yapabilirler. Ya da ön listanstan başlatacaklar. Mülakatı da çok mecbur kalırlarsa yapacaklar. Danıştay, Yargıtay alımlarındaki sıralamaya göre yapacaklar. Rotasyonun devamlı yapılması lazım, adliye içi ya da dışı vb......


Mythee
Aday Memur
27 Ekim 2024 10:51

Hocam elini sallasan öğretmene, mühendise, psikologa, yüksek lisanslıya çarpıyor zaten. Bahsettiğin yeterliliğe sahip olanlar zaten burada çalışmaz. Daha farklı alanlarda geliştirir kendini.

Ayrıca görevde yükselme/ünvan değişikliği diye bir sınav var kendini mükemmel olarak tanımlayan girer kazanır. Yoksa aynı meslekten devam.


MemurBey1988
Aday Memur
30 Ekim 2024 13:24

Kesinlikle katılmıyorum değerli arkadaşım,

Öncelikle bakanlık taşra ve merkez içerisinde tezli yüksek lisans veya örgün nitelikli mesleki mezunların (psikolog, sosyolog, öğretmen, sosyal çalışmacı vb.) oranı %5'i geçmez. Hatta bu iyimser rakamdır. Benim tanıdıklarım da bir yolunu bularak diğer kurumlara geçiyor.

Azıcık nitelikli olan ya da nitelik edinen herkesin kaçması, bakanlık içerisinde nitelikli insan sayısını azaltıyor. Her nitelikli mezun iyidir, ya da mezun olmayan kötüdür demiyorum, lütfen yanlış anlamayın. Ben, çeşitli dallarda kalifikasyona sahip insanların varlığından bahsediyorum. Her biri bir renk, tecrübe ve kazanımdır.

Bu insanları tek bir potada eritip, demode sistem içerisinde şef ya da müdür yapmaya zorlamak, bürokratik bir zorbalıktır. Ancak kendi unvanlarına geçiş noktasında bir bakanlık oluru yetecek, bu insanlar ait olduğu ve dilini bildiği bakanlığa üst düzeyde hizmet edecektir. Verim, hem personel hem devlet için artacaktır.

Bakın, mevki, makam, para demiyorum. Hak edişle almış olduğu unvana olurla ya da sınavda sağlanacak bir kolaylıkla geçmelerinden bahsediyorum. "O kadar iyiyse gitsinler başka bakanlığa :))" yaklaşımı çok sığdır. Zaten giden gidiyor, olan bakanlığa oluyor. Oysa ki bu vatan evlatlarını kazanmak, elzemdir, haktır.

Mythee, 1 ay önce

Hocam elini sallasan öğretmene, mühendise, psikologa, yüksek lisanslıya çarpıyor zaten. Bahsettiğin yeterliliğe sahip olanlar zaten burada çalışmaz. Daha farklı alanlarda geliştirir kendini.

Ayrıca görevde yükselme/ünvan değişikliği diye bir sınav var kendini mükemmel olarak tanımlayan girer kazanır. Yoksa aynı meslekten devam.

02 Kasım 2024 12:16

bu kurumda bu haklar adil diyenin Allah belasını versin
Toplam 17 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi